AKP, seçimlerde CHP ve liderine saldırır; iftira furyası ve montaj kurgu videolarla kamuoyuna manipülasyon yapılır, ama Kemal Kılıçdaroğlu suçludur,
AKP iktidarı, devletin bütün güçlerini; mali imkanlarını, bürokrasisini ve güvenlik güçlerini Cumhur İttifakı yararına pervasızca kullanır, ama Kılıçdaroğlu suçludur,
Yüksek Seçim Kurulu, bütün kararlarını Cumhur İttifakı yararına alır, ama Kılıçdaroğlu suçludur,
Cumhur İttifakı ahlaki ve siyasi meşruiyetini kaybettiği halde, kimse bunu kamuoyunda dile getirmez, ama Kılıçdaroğlu suçludur,
Kamuoyunda Millet İttifakının kurucusu Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olacağının konuşulduğu, bazı parti yetkililerince dillendirildiği ve bunu bütün ittifak parti liderleri bilmesine rağmen, İYİ Parti ve lideri, seçimden önce bir yıldan fazla süre içerisinde mezhebini sorgulayarak, seçilecek aday tartışması yaptırarak canhıraş Kılıçdaroğlu aleyhine çalıştı. Sonuç, Kılıçdaroğlu suçludur,
Yine, İYİ Parti lideri, kullanabileceğini düşündüğü CHP'nin iki Büyükşehir Belediye Başkanını Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıkardı, olmayınca masayı tekmeledi. Daha sonra kamuoyundan tepki alıp, partisinden binlerce kişi istifa edince Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanı yardımcısı olması karşılığında masaya döndü.
İYİ Parti'nin gel - gitleri ile seçmen nezdinde ittifaka güven sarsılır ve seçim kaybedilir. Yine Kılıçdaroğlu suçludur,
Yetmedi, elinde tutarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına getirdiği İmamoğlu, daha bir dönem bile görevini tamamlamadan İYİ Parti'nin dolduruşuna gelerek, Cumhurbaşkanı adayı olarak Kılıçdaroğlu'na karşısına çıkmaya heveslenir, CHP'nin yıpranmasına neden olur, seçimi kaybedilir, ama Kılıçdaroğlu suçludur.
Seçimlerden sonra, partiyi diri tutmak ve alınan yüzde 48 oyu veren seçmenleri küstürmemek ve bir yıldan az süre kalan yerel seçimlere giderken motivasyonu artırmak yerine, seçimlerden hemen bir gün sonra İmamoğlu başta olmak üzere, partide yönetimde olanlar, bekledikleri koltuklar olmayınca, partinin aldığı tüm kararlarda hiçbir dahilleri yokmuş gibi, parti yönetimine karşı televizyon kanalları arasında gezerek isyan bayrağı açtılar, CHP’yi yandaş yazılı basında ve TV’ lerde sakız yaptılar. “Seçmen yönetime küstü” propagandası yaparak, partiyi fiilen böldüler, ama sadece suçlu Kılıçdaroğlu'dur.
Kılıçdaroğlu'na saldırılar, hakaretler, küfürler...
Hele bir de muhalif (!) TV kanallarında. Bir de Portakal mıdır, mandalina mıdır nedir; tek adama bir tek eleştiri bile yapamazken, hakaretler hakaretler...
Bakınca, kimler Kılıçdaroğlu karşısında olanlar: ‘büyük’ Cumhur İttifakı, dinciler, aşırı milliyetçiler, sermaye (beşli çete) İYİ Parti, parti muhalifleri, SADAT dahil paramiliter örgütleri, insan kaçakçıları, silah kaçakçıları uyuşturucu mafya çeteleri, IŞİD, PKK gibi terör örgütleri.
Elbette Kılıçdaroğlu güzellemesi yapacak değiliz. Yapılan hata varsa -ki vardır-; hata, tüm parti meclisinin ve parti yönetimindir. Kararlar alınırken hiç itiraz etmeyenler, seçimler dolayısıyla koltuklar kaybedilince sadece Kılıçdaroğlu suçlu oldu.
O koltuktan kalkacak kendileri oturacaklar, oh ne güzel.
Seçimden sonra, parti içinde tartışarak nerede hata yaptıklarını tespit ederek daha sonra kamuoyuna çıkarak açık yüreklilikle hata yaptıklarını söyleyip, seçmenin umudunu yeniden yükseltmeleri ve kaldıkları yerden devam etmeleri gerekirdi. Ama ne yaptılar, halkın umutlarını yıktılar.
Acil sorun adalet, ekmek demokrasi özgürlük meselesidir.
Artık anlaşılıyor ki yönetimde kim olursa olsun bu CHP ile hiç bir yere varılmaz. Yeni bir anlayış ve yeni bir arayış lazımdır.