SON DAKİKA
Hava Durumu

Doğa bize değil, biz doğaya muhtacız!

Yazının Giriş Tarihi: 05.06.2022 08:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.06.2022 09:00

Bugün Dünya Çevre Günü...

Dünya Çevre Günü, İsveç’in Stockholm kentinde 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'ndan bu yana, çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinde kutlanmaktadır.

Ekosistemler, dünyadaki tüm yaşamın temelini oluşturur. İnsan yaşamı da tıpkı diğer türler gibi, ekosistemlerin sağlıklı işleyişine bağlıdır. Ekosistemler ne kadar sağlıklıysa gezegenimiz de o kadar sağlıklıdır. Ekosistemleri onarmak, yoksulluğu azaltır, iklim değişikliğini önler ve biyolojik çeşitlilik kaybının önüne geçer. Ekosistem onarımı; zarar gören ve yıkıma uğrayan ekosistemlerin iyileştirilmesinin yanında, sağlıklı ekosistemlerin korunması anlamına da gelir.

Doğa-dostu olmayan bilinçsiz ve ihtiyaç fazlası tüketim çevreyi tahrip etmektedir. Ancak, ekosistemlere yönelik en büyük tehdit, sadece kâr ve rant elde etmeyi amaçlayan gözü doymayan ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerinin projelerinden gelmektedir.

Ekosistemler madencilik faaliyetleri, ormansızlaşma, büyük altyapı ve inşaat projeleri, gelişi güzel tarım alanları açılması, iklim değişikliği vb. birçok farklı nedenle zarara uğramaktadır.

Özellikle son 20 yıllık AKP iktidarları döneminde, ülkemizin doğasına yapılan saldırı ve tahribat, geçmişteki hükümetlerin hiçbiriyle kıyas kabul etmeyecek kadar fazladır. Ülkemizin her köşesinde doğamız, kâr ve rant uğruna, acımasızca katledilmektedir. Bu yüzden, Türkiye'de çevre sorunlarının listesi bir hayli kabarıktır:

- Nükleer ve termik santraller
- Çevreyi hiçe sayan madeni işletmeleri
- HES’ler
- Orman katliamları
- Otoyollar için doğa katliamı,
- Çarpık, kötü yapılaşma,
- Sahillerin ve koyların ticari amaçlı yapılaşmaya açılması,
- Sözde ‘yeşil yol’ projeleri,
- Su kaynaklarının yitirilmesi,
- Kanal İstanbul projesi,
- Denizlerin ve toprağın kirletilmesi, 
- Hava kirliliği, 
- Fosil yakıtlar, 
- Sözde millet bahçesi projeleri, 
- Atıklar ve çöp sorunları vb. ülkemizin doğasını mahvetmektedir.

Dünya Çevre Günü'nde çevreyi korumak için bir adım atalım ve şu soruyu soralım: 
- Kim, ne için üretim yapıyor?
- Yapılan üretimin doğaya etkileri nelerdir?

Edirne’den Artvin’e kadar ormanlarımızla doğamızla övünüyoruz. Peki soralım; Ankara ormanlarında saklanan filler, kaplanlar ve diğer yaban hayatına ne oldu? Birçok yerde çölleşmiş topraklar, uçsuz bucaksız bozkırlar, kurutulan, kirletilen göller karşımızda feryat etmektedir.

Tüm dünyamızda yüzyıllardır dev ağaçlarıyla doğa dengesini korurken, insanların kâr hırsı ön plana geçip, ağaç kıyımları yaptıktan sonra, bilmem “şu kadar ağaç dikdik” diye, dikilen genç fidanlar ile övünmenin bir anlamı yoktur. Zira, “dikilen fidanların da gelecek yıllarda kaçı hayatta kalabilecek” diye sormadan edemiyoruz.

Ormanlarımızı korumak, yeraltı su kaynakları ve temiz içme suyumuzu korumak, çevremizi, geleceğimizi korumak demektir. 

Piknikte bıraktığımız, yollara attığımız pet şişelerle, naylonlarla, çöplerle doğanın kalbini hançerliyoruz. Kâr ve rant hırsı ile yapılan üretim faaliyetleri, çevre katliamlarına yol açıyor, 

Çevre sorununun, aslında bir sınıfsal mesele olduğu ve yaşanabilir bir çevre mücadelesinin, emekçi sınıf mücadelesinin önemli bir parçası olduğunu unutmayalım. Bu yüzden çevre bilinci ile doğamızı korumak için mücadelemizi yükseltelim. Aksi takdirde gezegenimiz canlılar için yaşanabilir bir yer olmaktan çıkacak… 

Bir kızılderili şefinin dediği gibi “Bizler doğayi atalarımizdan miras almadık. Yavrularımızdan ödünç aldık …”

Unutmayalım ki doğa bize değil, biz doğaya muhtacız!
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.