SON DAKİKA
Hava Durumu

Deprem ilahi bir ceza ya da kader olabilir mi?

Yazının Giriş Tarihi: 16.02.2023 22:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.02.2023 22:58

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilimizle birlikte Suriye'nin kuzey batısındaki bazı kentlerin de yerle bir olmasına, onbinlerce insanımızın enkaz altında kalarak hayatın kaybetmesi ve yaralanmasına yol açan iki şiddetli depremin ardından çeşitli sivil toplum kuruluşları, ülke içinden ve dışından arama kurtarma ekipleri ve gönüllü yurtttaşlarımız hayatını kaybedenleri ve sağ kalanları depremin 11. gününde de enkaz altından kurtarmaya çalışıyor.

Devleti yönetenler, deprem sonrası yaşanan felakete yine hazırlıksız yakalandı. Depremden önce hiç bir önlem alınmadığı gibi, deprem sonrasında da insanların enkaz altından sağ olarak kurtarılmasında önemli olan ilk 72 saatlik zaman diliminde, devletin ilgili sivil ve askeri arama kurtarma birimleri, yıkılan şehirlere ne yazık ki koordine olamadı ve yeterli ölçüde ve vaktinde müdahale edemedi. Yurdun her yanından ve yurt dışından adeta yardım yağarken, tıpkı Kovid-19 salgını esnasında en basit bir maske dağıtım işini bile beceremediği gibi, depremzedelere yiyecek, giyecek, çadır ve ilaç gibi en acil ihtiyaç maddelerini bile sağlayamadı. Buna karşın vatandaşın yardımına koşan belediyelere, gönüllü sivil toplum kuruluşlarının yardım faaliyetlerine de AFAD tarafından engel çıkartıldı.

İnsanlar, kaybettikleri canlarına yürekleri yanarken, bazı siyasiler ve iktidar yandaşı TV yorumcuları, ekranlarda, yaşanan depremin büyüklüğünden ve yıkıcı şiddetinden bahsederek, depremin “asrın en büyük felaketi” olduğundan bahisle, bu kadar can kaybının yaşanmasının ‘normal’ olduğunu izah etmeye çalışıyor; depreme dayanıksız binaların un ufak olarak yıkılmasındaki ihmaller ve sorumluluklarını gizlemeye çalışıyorlar.

Bir kere şunu belirtmemiz gerekiyor ki, diğer doğa olaylarında olduğu gibi, deprem de bir felaket değildir. Felaketi, depreme dayanıksız binalar yapılmasına izin veren ve gerekli önlemleri almayan bizleri yöneten iktidarlar yaratmıştır.

Yaşanan felakette sorumluluğu olanlar, yoğun bir kar yağar, “kar felaketi”; şiddetli yağmur yağar, “sel felaketi”; depremler olur “deprem felaketi”; iş cinayeti mahiyetindeki maden ve benzeri kazalar olur, “kaza bu işin fıtratında var” söylemleriyle, genellikle yoksul ve yoksun bırakılan halkın başına gelenlerin, önlenemez bir yazgı olduğuna yurttaşları inandırmaya çalışırlar.

Oysa doğada meydana gelen olaylar, insanların başına felaket getirmek için olmuyor. Doğa, kendi yasaları çerçevesinde her zamanki gibi hareket ediyor. Tıpkı yağmur gibi, rüzgâr gibi, kar gibi. Deprem bir felaket değil; canlı yaşamına katkılar sunan son derece doğal bir olaydır. Doğa olayları, bir kısım canlıların yaşamına zarar verirken, yaşama çok büyük faydaları da olmaktadır. Şimdi uzmanların görüşleri ışığında depremin şaşırtıcı faydalarına bir bakalım.

Malatya İnönü Üniversitesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Mehmet Önal, depremin yararlarını şöyle anlatıyor:

"Depremin başlıca üç yararı vardır. Birincisi, ülkemizdeki organik olmayan madenlerin neredeyse tamamı fay hatları nedeniyle oluşmaktadır. Ülkemizin dünyada bor madeni zenginliği açısından birinci olmasını deprem fay hatlarına borçluyuz. Endüstriyel ham madde açısından ülkemiz çok zengindir. Madenlerimizi uygun bir şekilde kullanabilirsek, bunun geliri ülkenin her türlü ihtiyacını karşılayabilir.

Depremin ikinci bir yararı, doğal maden sularının deprem fay hatları nedeniyle oluşmasıdır. Maden suları, içinde bulundurduğu çeşitli mineraller ve iz elementleriyle vücudumuz için yararlıdır. Depremin üçüncü bir faydası ise ülkemizin içilecek kaynak suları ve ılıcalar açısından zengin olmasının nedeni de benzer şekilde deprem fay hatlarıdır."

Anadolu topraklarının dörtte üçü deprem kuşağında olduğundan, irili ufaklı her gün bir çok deprem olmaktadır. Bu depremler sayesinde bizim topraklarımız dünyadaki en doğal ve en güçlü alüvyonların oluşturduğu en zengin minerallerle beslenirler. Prof. Dr. Ahmet Ercan "Allah sevdiği ülkeye deprem verir" diyecek kadar deprem olayına sevgiyle yaklaşıyor...

Yüksek tepelerdeki sağlam olmayan taşlar ve topraklar rüzgâr, yağmur ve karlarla doğal tesviye edilerek, alçak ve düz alanlara akarlar. Geride ise yüksek şiddette depremlere bile dayanıklı kayalar ve topraklar kalır. Bu yüzden, ünlü Jeolog Prof. Dr. İlyas Yılmazer, evlerin yüksek tepelere kurulmasını yıllardır anlatıp durmaktadır. Düz alanlara akan bu toprakların oluşturduğu arazilerde ise, doğanın en yeni ve en diri mineralleri toplanmaktadır.

Depreme yol açan fay hatlarının bu kadar önemli yararları olduğuna göre depremden korkmanın hiçbir anlamı yoktur. Bir ülkede deprem ne kadar sık olursa, o ülke arazileride o kadar çok yeni alüvyon ve minerallerle beslenir ve topraklar verimli olur. O minarellerin beslediği topraklarda dünyanın en bereketli, en kaliteli ve en lezzetli hububatları yetişir. Böylesine bereket getiren fay hareketleri, hiç ceza olabilir mi?

İnsanlar, bilimin işığında gerekli tedbirleri alarak doğa olaylarından gördükleri zararı minimize edebilme imkanına sahiptir. Dolayısıyla halkımızın, gerekli önlemleri almayarak ihmal ve suistimallerle yol açtıkları felaketteki sorumluluklarını gizlemek isteyen yetkililerin, depremin bir ‘kader’, ya da insanları ‘ilahi bir cezalandırma’ yöntemi olduğu şeklindeki safsatalarına inanmamaları gerekir.

Deprem felaket değildir; felaketi, daha fazla para kazanma uğruna yapılan depreme dayanıksız binalar, denetimsizlik, siyasi iktidar(lar)ın, iktidarlarını devam ettirmek için, şehirlerin imarıyla ilgili yapılan yanlışlara göz yumması ve çıkardığı imar afları getirdi. 

AKP Genel Başkanı’nın “kader planı” dediği şey, Türkiye sermaye sınıfının bu halkın, emekçilerin, işçilerin kaderini kontrol altına almak, onları yönetmek ve sömürmek için uyguladığı programın adıdır.

Milyonlara sömürü, sefil bir hayat ve ölümden başka hiçbir şey sunmayan “kader planı”na karşı yapılması gereken ise halkın kendi kaderini eline alma ve kendi kader planını kendisinin çizme cesaretini göstermesi ve bu düzeni değiştirme iradesini ortaya koymasıdır. Aksi halde ne yazık ki bu felâketler yaşanmaya devam edecektir.
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.