SON DAKİKA
Hava Durumu

Demokratik muhalefet bu kez umut veriyor

Yazının Giriş Tarihi: 22.09.2021 23:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.09.2021 23:32

Millet İttifakını oluşturan partiler yapılacak ilk seçimde iktidara gelecekmiş gibi iç ve dış politika sorunlarına ilişkin çözüm önerilerini ve vaatlerini kamuoyuna açıklıyorlar.

Muhalefet partilerinin bu hamleleri, AKP iktidarı karşısında moral üstünlüğü elde etmeleri açısından çok önemlidir. Ancak, siyasi partilerin sadece kendi parti görüşlerini yansıtan açıklamaları, iktidara oy veren seçmenlerin kendilerine yönelmelerini sağlayacak nitelikte ve iktidarı sarsacak boyutta değil.

Kuşkusuz her partinin amacı kendi parti programındaki hedefleri doğrultusuna çalışmalar yaparak, iktidara gelmektir. Ancak ülkede antidemokratik bir tek adam yönetimi varsa, demokratik bir rejim inşa etmek bütün demokrasi güçlerinin en ivedi ve en öncelikli görevidir.

Devleti neredeyse tümüyle ele geçirmiş, iktidarda kalmak için her şeyi göze almış ve devletin zor aygıtlarını muhalefet üzerinde hoyratça kullanan otoriter yönetime karşı, dağınık haldeki muhalefet güçlerinin kendi hedefleri doğrultusunda tek başlarına mücadele ile başarılı olma şansları neredeyse yoktur.

Böyle zamanlarda, siyasi partilerin yapmaları gereken, programlarındaki maksimal siyasi hedefleri ön plana çıkarmadan diğer demokratik muhalefet güçleriyle bir araya gelmek, otokratik, faşizan yönetime karşı ortak söylem ve eylem birlikteliği oluşturmak ve asgari demokrasi hedefi gerçekleşinceye kadar farklılıkların ön plana çıkarılmasından özenle kaçınmaktır.

Ülkenin içine düşürüldüğü iktisadi ve siyasi buhran (yönetim krizi), karşılaşılan onca zorluğa rağmen demokrasi güçlerine ülkenin barış, demokrasi, özgürlük, hak, hukuk ve adaletle ilgili problemlerinin çözümü için büyük fırsatları da beraberinde getirmektedir.

Parçalı ve dağınık haldeki muhalif siyasi grupların birbirleriyle didişmeye son vermeleri, baskıcı iktidar karşısında ortak hedefler doğrultusunda birlikte hareket ederek tek başlarına üstesinden gelemedikleri sorunları birlikte ele almaları halinde iktidarın kutuplaştırma ve düşmanlaştırma politikası üzerinden yürüttüğü siyaset etkisiz hale gelecek, toplum kesimleri arasında yakınlaşma, güven ve barış ortamı yaratılacaktır.

Demokratik muhalefetin, seçim öncesi aralarında uzlaşacakları demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin tesis edilmesi gibi temel sorunları kapsayan somut bir 'iktidar programıyla' halkın karşısına birlikte çıkmaları halinde, halk kitleleri üzerindeki, 'iktidarın değiştirilemeyeceği' algısı yıkılacak, demokrasi güçlerinin iktidarında sorunlarının büyük ölçüde çözüleceğine ilişkin inanç pekişecek ve geniş halk yığınları muhalefet güçlerinin arkasında kenetlenecektir. Böylece, iktidarın, muhalefet ittifakını bölme ve etkisizleştirme planları boşa çıkacaktır.

Toplumun en geniş kesimlerinin içinde yer aldığı 'birleşik demokratik muhalefet'in kararlı mücadelesi karşısında, halk nezdinde kredisini yitirmiş, sadece baskı ve sindirme politikalarıyla varlığını sürdürebilen rejimin bir gün bile ayakta kalma şansı kalmaz.

Peki muhalefet partileri hâlâ neden böyle etkili bir birliktelik oluşturamıyorlar?

Şimdiye kadar CHP'nin başını çektiği Millet ittifakı'nın politik söylemi, toplumun en geniş kesimlerinin içinde yer alacağı ve sorunlarının çözüleceği demokratik bir Türkiye hedefinden ziyade, sosyal demokrat CHP ile sağ partilerin birlikte oluşturdukları/oluşturacakları ittifakla sadece mevcut iktidarı seçimle alaşağı etmeyi amaçlayan ve içeriğini henüz bilmediğimiz "güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistem"e geçmeyi vadetmekten öteye geçmiyor.

Millet İttifakı'nın, toplumun içine düşürüldüğü perişanlıktan ülkeyi nasıl çıkartacağı ve ülkenin sorunlarını nasıl çözüme kavuşturacağına ilişkin henüz kamuoyuna sunulmuş, hamasi ve popülist söylemler dışında kısa, orta ve uzun vadeli ortak bir planının olmadığı anlaşılmıştır.

Şüphesiz Millet İttifakı bileşenlerinin kazanmak için birlikte hareket edilmesi gerekliliğinin farkında oldukları açık. Ancak, ne var ki şimdiye kadar, -deyim yerindeyse- 'altın vuruşu' yapacak, birlikte ortak bir programı ortaya koyamamışlardır.

Muhalefet partilerinin bugüne kadar ortak ilke ve program etrafında birlik oluşturamamalarının en büyük sebebi, her partinin kendi ideolojik ve politik önceliklerinin ağır basmasıdır.

Zaman zaman parti yetkililerinin yaptığı açıklamalar, böyle bir birlikteliğe hizmet eder mahiyette değildir. Kullanılan ifadeler politik yarar sağlama amacıyla belli yerlere mesaj niyeti taşısa bile, ölçü kaçırılmaktadır.

Millet İttifakına katılması beklenen DEVA Partisi'nin Genel Başkanı Ali Babacan'ın, demokratik, çağdaş değerleri benimsemiş yurttaşlara, yaşam tarzları üzerinden yaptığı "azgın azınlık" hezeyanı ile ötekileştirici düşmanca söylemine rağmen, bu partiyle nasıl ortaklaşılacaktır. Öte yandan, bazı İYİ Parti yetkililerinin Mecliste temsil edilen yasal bir parti olan HDP'yi, PKK ile aynı gösteren ve ötekileştiren ifadeleri de birlikteliğe zarar vermektedir.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun"Kürt sorunu"nu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP'yi meşru organ olarak görebiliriz" ifadesine karşın, HDP'nin eş Genel Başkanlığını yapmış olan Sezai Temelli'nin, "çözümün esas muhatabı İmralı'dır" beyanı demokrasi ittifakı çabalarına adeta dinamit koyar niteliktedir.

Yukarıda sayılan bütün bu olumsuzluklara rağmen, Millet İttifakı bileşenleri ile DEVA Partisi ve Gelecek Partisinin, iktidara geldiklerinde nasıl bir rejim istediklerine ilişkin ortak bir yol bulma arayışına girmeleri ve bu amaçla bir araya gelmeleri umut vericidir. Ayrıca bu partilerin hep bir ağızdan, Kürt sorununun çözümünde HDP'yi meşru muhatap kabul ettiklerini bildirmeleri, yepyeni ve çok önemli bir gelişmedir. Bu, demokratik muhalefetin Türkiye'nin sorunlarının çözümünü, partilerinin ideolojik görüşlerinin önüne koyduklarını göstermesi açısından da önemlidir.

Muhalefet partilerinin bu yeni aksiyonu, Cumhur İttifakı iktidarının HDP üzerinden Millet İttifakı'nı çatlatma hamlelerini bu kez de boşa çıkarmıştır.

Buna ilaveten, bizzat HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar tarafından, HDP'nin Kürt sorunun çözümü dahil Türkiye'nin her türlü sorunun çözümünde muhatap olduğunu, sorunun meşru zeminlerde tartışılıp, çözüme kavuşturulacağını güçlü bir şekilde vurgulaması ve Sezai Temelli 'nin ifadelerinin parti görüşünü yansıtmadığını kamuoyuna bildirmiş olması iktidarın muhalefete yönelik yeni hamlelerini önlemiştir.

Yine aynı şekilde, yaklaşık beş yıldır cezaevinde tutulan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Sezai Temelli'nin sözleri üzerine yaptığı, "Benim bildiğim HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye'nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM'dir. Faydasız ve çoktan tükenmiş tartışmalar gündeme getirmek çözüme katkı sunmaz." şeklindeki açıklaması da dikkat çeken umut verici bir açıklamadır.

Burada HDP'nin açıklayacağı, partinin görüşlerini yansıtacak olan "tutum belgesi"nin de çok önemli olduğunu görüyoruz. Umarız, bu belge ile demokrasi ittifakının oluşumuna hizmet eden bir bildiri ortaya çıkar.

Teslim etmek gerekir ki bu gelişmelerde CHP'nin ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cesaretli çabalarının payı çok büyüktür.

Burada muhalefet partileri aynı zamanda bir samimiyet testinden geçmektedirler. Karşılıklı güven tesis edilmesi çok önemlidir. Eğer partiler, sorunlara gerçekçi ve samimi yaklaşımlarını sürdürürlerse, başarılı olmamaları için sebep yoktur. Cesurca atacakları adımlara kamuoyu hazırdır. En geniş demokrasi ittifakının oluşturabilmeleri halinde, ülkenin kronikleşmiş büyük sorunlarını çözüme kavuşturmak için çok önemli bir adım atılıyor.

Belli ki yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizin aydınlık yarınlara kavuşması yönündeki umutlarımız artıyor.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.