SON DAKİKA
Hava Durumu

Bugün 1 Mayıs

Yazının Giriş Tarihi: 01.05.2021 00:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.05.2021 00:51

Bugün 1 Mayıs

İşçinin, emekçinin bayramı.

Bugün işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü.

Bugün İşçilerin özgürlük, adalet, demokrasi, barış ve sendikal hakları yeniden kazanmak için devlete, hükümete ve sermayeye taleplerini haykırma günü.

Bugün dünyanın her yanında işçiler iş bırakıp, kitleler halinde meydanlara çıkıyorlar. Bir yandan sorunlarının çözümüne ilişkin taleplerini dile getirirken öte yandan seslerine kulaklarını tıkayan ve sermaye sınıfının çıkarlarını savunan hükümetlere, semaye sınıfına güçlerini gösteriyorlar. Dolayısıyla 1 Mayıs, işçi sınıfının gücünü ölçen bir barometre özelliği taşıyor aynı zamanda. Bu bakımdan işçilerin iş bırakıp, meydanlara akması çok büyük önem taşıyor.

Ülkemizde 1 Mayıs, yıllarca onca baskı ve engellemelere, provokasyonlara, işçilerin, işçi liderlerinin kontrgerilla çetelerince katledilmesine rağmen milyonların katılımlarıyla yıllarca coşkuyla kutlandı; ta ki AKP hükümeti iktidara gelerek, devletin kurumlarını bütünüyle ele geçirdikten sonra, işçi sınıfının tüm kazanımlarını ellerinden almasına kadar.

ABD, AB gibi emperyalist-kapitalist odaklar, TÜSİAD ve MÜSİAD gibi sermaye çevreleri, muhafazakarlar ve liberallerin desteği ile 2002 yılında iktidara getirilen AKP demokratikleşme, siyasetin üstündeki Silahlı Kuvvetler ve yargı vesayetini kaldırma, yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk (3 Y) ile mücadele sözü vererek kitleleri kandırdı. Oysa bu iktidar döneminde yasaklar, yolsuzluklar tavan yaptı. AKP'nin iktidarda olduğu 19 yılın sonunda halk kitleleri yoksulluk altında inim inim inlerken, insanlar çaresizlikten intihar ederek canlarına kıyacak duruma geldi.

AKP iktidarı, işçi sınıfına kutlayacağı bir bayram bırakmadı. Yasalarla çalışanlara tanınan haklar tek tek ellerinden alındı. Denilebilir ki işçilerin, emekçilerin haklarının budanması açısından, bugüne kadar gelmiş geçmiş cumhuriyet hükümetlerinin en acımasızı ve en fazla sermaye yanlısı olanı AKP Hükümetidir. Bu hükümet döneminde milyonlar yoksullaşırken, sermaye sınıfı kârlarını yüzlerce kez katlamıştır.

İşçi sınıfının 1800'lü yılların sonlarına doğru elde ettiği günlük 8 saatlik çalışma süresi, 2020'lere geldiğimizde bu hükümet döneminde 'fiilen' ortadan kaldırıldı. Milyonlarca işçi, fazla mesai ücreti ödenmeden, sigortasız ve güvencesiz 12-15 saat, bazen daha fazla sürelerde çalıştırılmaya mahküm edildi. Neredeyse 18 ve 19. yüzyılın vahşi kapitalizm koşullarına geri götürüldü.

Bir çok iş kolunda iş güvenliği diye bir şey kalmadı. Yüzlerce işçi gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığı için iş kazaları (iş cinayetleri demek daha doğru olur) nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Çalışanlar açısından durum o kadar kötüleşmiştir ki insanlar karınlarını doyurmak için ölümü bile göze alarak karın tokluğuna en güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bir çok işçi ise, uygun olmayan koşullarda bile çalışacağı bir işi ne yazık ki bulamıyor. İşsizlik, çalışma yaşamı tarihinin en üst seviyesine ulaştı. Çalışma yaşamında yaş sınırı fiilen kaldırılmış durumda. Okullarında eğitim alması gereken on binlerce çocuk işçi, kölelik koşullarında en ağır işlerde güvencesiz karın tokluğuna çalıştırılıyor.

Artık iş yasaları da işçileri, işverenler karşısında korumuyor. İşçinin iş güvencesi patronun iki dudağı arasındadır. Ücret adaletsizliği had safhadadır. Ücretler, benzer ölçeklerdeki ekonomilerin olduğu ülkelerdekine nazaran oldukça düşüktür. Aynı işi yapan çalışanlar arasında birden fazla statü ile işe alma, haklar yönünden eşitsizliği de beraberinde getirmiştir; aynı işi yapanların farklı ücretler almalarından tutun da, aynı işi yapan kadın işçilerin, erkek işçilere göre daha düşük ücret almalarına kadar.

Çalışanların özellikle işçilerin emeklilik koşulları ve yaşlılık aylığı bağlanma oranları bu hükümet döneminde dramatik biçimde düşürülmüştür. ANAP hükümetlerinden önce maaş bağlama oranı yüzde 75'lerde iken, bu oran 2000 yılında yüzde 50'ye, AKP hükümetleri döneminde ise, 2008 Kasım ayından itibaren en düşük düzeye; yüzde 30'lara kadar düşürülmüştür. Emeklilere milli gelir artışından pay verilmesi de kaldırılmıştır. TÜİK'in kasten düşük tutarak belirlediği enflasyon oranlarına göre verilen maaş zamları nedeniyle emekli aylıkları her geçen gün erimektedir.

Özellikle kamu sektöründe işe almada partizanlık, torpil uygulaması, liyakatsiz kişilerin belli mevkilere getirilmesi iş barışını bozmaktadır. Farklı görüşte olanların fişlenmesi ve mobing uygulamaları çalışanları canından bezdirmektedir. Sendika kurmak veya sendikaya üye olmak işten atılma sebebi haline getirilmiştir. Hoş, çoğu sendikanın artık üyelerinin çıkarlarını ne kadar savundukları da belli değildir.

Kimlik siyaseti ile, sınıf sendikacılığı bitirilmiştir. Bir çok sendika işçi sınıfının çıkarlarından çok, öznel ideolojik anlayışlarına göre tavır belirlemektedir. Daha açık ifade etmek gerekirse sendika yönetimleri hangi ideolojik 'toplumsal kimliğe' yakın duruyorsa onlarla birlikte hareket ediyor, işçilerin, emekçilerin işveren (sermaye) karşısında birlik olmasının önünde kalın bir set oluşturuyorlar.

Ülkemizde işçi sınıfı en zor koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedir. Pandemi koşulları bahane edilerek 1 Mayıs kutlamaları yasaklanmıştır. 15 milyona yakın işçi toplu taşıma araçlarıyla işyerlerine gidip, dip dibe çalıştıkları halde Covip-19 virüsünün yayılmasına neden olmuyorken, fiziki mesafeyi de dikkate alarak açık alanlarda yapacakları 1 Mayıs kutlamaları 'virüsü harekete geçireceği' için hükümetçe yasaklanıyor!

İfade ettiğimiz gibi, emekçilerin coşkuyla kutlayacağı bir bayramı artık kalmamıştır. Demokrasi, anayasal hak ve özgürlükler fiilen askıya alınmış, Hükümet, uygulamalarıyla demokratik meşruiyetini kaybetmiştir. AKP iktidarı işçi sınıfına çalışma yaşamını, hak aramayı ve sokakları dar ederek, nefes aldırmak istemiyor.

Hani derler ya "Zulmün artsın ki tez zeval bulasın." Bu Hükümet de zulmünü artırdıkça kendi sonunu yaklaştırıyor. Artık onları din, vatan, millet istismarı da işçilerin emekçilerin elinden kurtaramayacaktır.

İşçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla tüm emekçilerin, meşru ve demokratik yollarla bu zulüm düzenine son vereceği günler yakındır. O zaman yeniden işçi sınıfının bayramını; birlik, mücadele ve dayanışma gününü yeniden milyonlarla coşku içinde kutlayacağız.

Yaşasın 1 Mayıs İşçi Bayramı...

Yaşasın işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.