SON DAKİKA
Hava Durumu

2023 Genel Seçimlerinin ardından

Yazının Giriş Tarihi: 09.08.2023 17:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.08.2023 17:38

Ülke tarihinin en önemli seçimi geride kaldı. Her seçim gibi bu seçimin de kazananı ve kaybedeni var. 2023 Genel Seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan, rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı az bir farkla Cumhurbaşkanlığını tekrar kazandı.

Muhalefet İttifakı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sadece Tayyip Erdoğan ile karşı karşıya gelmedi, aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın iktidarı ele geçirdiği devlet aygıtıyla da karşı karşıya kaldı. İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanları görevlerinden istifa etmediler; tüm teşkilatlarıyla muhalefete engeller yarattılar ve AKP iktidarına çalıştılar.

Bu da yetmedi, Erdoğan iktidarının bütün medya ordusunun Kılıçdaroğlu'na karşı yürüttüğü yalan ve iftirasına maruz kalındı 

Bu da yetmedi, yoksullaştırılan halk kesimlere seçimlere kadar seçim rüşveti verildi. 

Bu da yetmedi, Türkiye’de yaşayan ya da yaşamayan yabancılara 250 bin dolar karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmiş olanların oylarını aldı. 

Yetmedi, açık kapı politikasıyla getirdiği sığınmacılardan milyonlarcasına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilerek seçimlerde onların da oylarını aldı.

Seçimlerdeki şaibeler de cabası.

Sonuç olarak; Anayasanın açık hükmüne göre yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağı bilinmesine rağmen YSK eliyle seçimlere katılması sağlanan Tayyip Erdoğan, bütün bu yasadışı gayrı-meşru uygulamalarla Kılıçdaroğlu’na karşı çok az bir farkla seçimi kazandı.

Erdoğan’ın seçimi almasının bir diğer nedeni, özellikle seçimlerin hazırlık aşamasında 'Millet İttifakı’nın halka güven verecek bütünlük içinde bir resim verememesiydi.

Özellikle İYİ Parti ve lideri Meral Akşener, bir yıldan fazla süre boyunca  "seçilemez" algısıyla, Kılıçdaroğlu'na karşı açık-gizli kampanya yürüttü. Zira, CHP’nin Genel Başkanının Cumhurbaşkanı olması, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı anlamına gelecekti. Bu durumda partisi, birinci parti olamayacak beklediği başbakanlık rüyası bozulacaktı. Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nun karşısına CHP'nin iki belediye başkanını çıkardı. Kamuoyunda onları yarıştırdı. Sona gelindiği ve Kılıçdaroğlu'nun aday olacağını duyurduğunda Meral Akşener, hem CHP hem Kılıçdaroğlu hem de ittifak bileşeni partilere ağır ithamlarda bulunarak masayı devirdi. Bu tavrı partisinde huzursuzluk yarattı ve bir gecede binlerce partili istifa etti. Arkasından bir şekilde masaya dönmek zorunda kaldı. 

Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı seçimini kazanamamasının nedenlerinin başında İYİ Parti gelir. 

Bu da yetti mi?

Yetmez. 

CHP içinden birilerinin, Kılıçdaroğlu'na karşı yarı açık-gizli arkadan işler çevirmeleri, TV'lerde büyük sözle konuşup, hiçbir şey yapmamaları, doğru dürüst çalışmamaları sonucunda Kılıçdaroğlu’nu büyük bir yalan makinasının karsısında tek başına bıraktılar. Bütün bunlara rağmen Kılıçdaroğlu, çabalarıyla tek adam rejimine karşı her görüşün yer aldığı geniş bir demokratik cephe kurarak kendi partisi yüzde 25 oy alırken cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde 48 oy aldı.

Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesine Kılıçdaroğlu'nun aday göstererek getirdiği Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti'nin dolduruşuna gelerek Genel Başkanının karşısına çıktı. Ekrem İmamoğlu’na  destek verenler, İYİ Parti, eskiden AKP'ye destek veren liberaller, burjuvazi-elbette ki özellikle RTE olamazsa İmamoğlu'nu tercih edecek olan beşli çete-ve emperyalist mahfiller.

Kılıçdaroğlu'nun karşısında kimler vardı, anlayabiliyor musunuz?

Evet, ona bazı yanlışlar yaptırdılar ve yanlış kararlar vermesine neden oldular. Hepimiz, Kılıçdaroğlu'nun mükemmel olmadığını, hata yapabileceğini; bizler gibi etten kemikten bir insan olduğunu biliyoruz. Ancak, onun amacının, tek adam rejiminin sonlandırılması, asgari olsa da demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin tesis edilmesini sağlamak olduğuna hiç şüphe yoktur.

CHP operasyonuna devam ediliyor. Önce ittifak partileri Kılıçdaroğlu’na nankörce saldırdılar. Bir taraftan parti dışından, diğer yandan parti içinden Kılıçdaroğlu topa tutuluyor. 

Daha dün, Kılıçdaroğlu'nu yere göğe koyamayan parti yönetimi, seçim alamayınca, hiç bir kusurları yokmuş gibi kendilerini İmamoğlu’nun yanında buldular. Bulundukları görevlerden istifa etmeden, gelecekte kapı bulmak için parti içi darbe yapmak için gizli toplantılar yapıp tertiplere giriştiler.

Sözüm ona parti içi muhalefet ve bazı gazetecilerin, CHP Genel Başkanını kamuoyu önünde küçük düşürüp saldırmaları, iktidarın, kendisi bir şey yapmadan Millet İttifakının bitirildiğinin parti liderlerince ifade edilmesi, CHP içindeki karışıklık, Erdoğan’a muhalefete yüklenme için büyük bir fırsatı verdi. Bu durum, muhalefet kamuoyunda yılgınlık ve umutsuzluk yarattı. Parti içinde muhalefetle birlikte, Kılıçdaroğlu'na oy veren milyonlarca yurttaşı boşlukta bıraktılar.

Tüm partili tarafların parti örgütlerini çalıştırıp, bir taraftan oyunu aldıkları yüzde 48 oranında oy veren yurttaşları umutlu ve zinde tutarken, nerede hatalar yapıldığın tespit ederek ve ideolojik hatalarını net olarak belirleyerek kaldıkları yerden mücadeleye devam etmeleri gerekirdi.

Sorun, Genel Başkanın değişmesiyle çözülecek bir şey değil. "Değişim" adı altında Kılıçdaroğlu'nun çekilmesi nakaratları dışında hiç bir fikirleri yoktur.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun çekilmesini isteyen İmamoğlu, kaleme aldığı bir yazıyı, bir muhalif TV’de ya da benzer bir gazetede yayımlamak yerine, burjuvazinin görüşlerini yansıtan Oksijen gazetesinden kamuoyuna açıkladı. Makalede, partisinin ideolojik görüşünü sınıfsal bir zemine oturması gerekirken, genel geçer ifadelerle uzun uzun anlatmaktadır. Halkçılığı, kamuculuğu bunların hiçbir ifadelerinde bulamazsınız.

Bir partinin sağda mı, solda mı olacağı, ideolojik anlayışının sınıfsal olarak hangi temele oturduğuna bağlıdır. Partinin tüm emekçi halka dayanması, emekçi sendikalarla organik bağ içinde olması, karanlığa karşı laik sosyal hukuk devletini savunması, mağdur edilenlerin, hakkı gasp edilenlerin farklı inanç ve etnik kökene sahip yurttaşların yanında olması gerekir. Bir sol partinin dayanacağı ideolojik zemin böyle olmalıdır.

Kendisini ideolojik görüşleriyle tanıtan, bugüne kadar partinin çeşitli kademelerinde mücadele veren kim olursa başkan olma iddiasını koyarak kurultayda kazanması elbette mümkündür.

Önümüzdeki dönemde CHP üyelerine ve delegelerine büyük işler düşüyor.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.