SON DAKİKA
Hava Durumu

Erken uyarı

Yazının Giriş Tarihi: 26.08.2020 00:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.08.2020 00:37

Giresun'da yaşanan sel felaketi ne ilk, ne de son olacak. Her yıl benzer görüntülerle karşılaşıyoruz ama bu defa karşılaştığımız manzara hepsinden daha ağırdı sanki. Koca şehrin içinden geçen sel önünde ne varsa aldı götürdü. 2'si asker 9 canımızı aldı bizden. 9 kişi de kayıp. 17 bina yıkıldı, 361 bina hasar gördü.

Oysa daha bir ay önce 9 Temmuz'da Trabzon Köprübaşı'nda yine sel felaketi yaşanmıştı. Metrekareye 130 kilogram yağış düşmüş ve 3 katlı bir bina ile yollar çökmüş ve onlarca insanımız son anda kurtarılmıştı. 14 Temmuz 2020 Rize; Çayeli güne sel ile uyandı, yine 2 can sel sularına kapılıp yok olmuştu. Bunlar sadece 2020'de olanlar. Daha önceki yıllarda ve sadece Karadeniz'de değil başka bir çok yerde sel meydana geldi. Her felaketin ardından bir sorumlu arıyoruz ama ısrarla bulamıyoruz.

Sorunun kendimizde olduğunu görmek istemiyoruz. Daha fazlası için içimizde barındırdığımız hırs tüm bunlara sebep olan. Daha fazla ev, daha fazla para, bu çerçevede oluşan rantın daha az kontrolü, daha az denetimi.

O evleri oraya dikmek isteyen de, evlerin dikilmesine izin veren de, izin verilmediyse izinsiz yapılmasına göz yuman da aynı oranda sorumlu bu ölümlerden.

Yıkılan evlerden, kaybolan hayallerden...

Üstelik Meteoroloji sel baskını olabileceğini günler öncesinden söylemesine rağmen yaşanıyor bu felaketler. Radyo ve televizyonda olabilecekleri dinliyor sonra da bu felaketle hiç haberimiz yokmuş gibi karşı karşıya kalıyoruz.

İnanılmaz bir ironi değil mi?

Bu örnek önümüzde durmuyormuş gibi deprem için de erken uyarı sistemleri kurmaya çalışıyoruz. Erkenden haber alsak bu ölümler yaşanmayacak onlarca ev yıkılmayacak gibi.

Konunun uzmanları sürekli çıktıkları programlarda uyarı yapmıyorlar mı?

Yapıyorlar, peki özellikle İstanbul'da binlerce kişinin ölebileceğini, on binlerce evin yıkılacağını, çünkü deprem yönetmeliğine uygun olmayan şekilde imar edildiğini söylemiyorlar mı?

Söylüyorlar, deprem sonrası toplanma alanlarının yok edildiğini, memlekette boş alan bırakılmadığını, tamamının rant için kullanıldığını ve yapılaşmaya açıldığını söylemiyorlar mı?

Söylüyorlar...

Daha ne kadar erken uyarı verebilir bu insanlar. Değişen bir şey var mı?

Gördüğüm kadarıyla yok.

Plansız, denetimsiz, kontrolsüz yapılaşma hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.

Kentsel dönüşüm projeleri depreme dayanıksız yapıların kontrollü bir şekilde yıkılması ve yerine sağlam binaların yapılması için ortaya konulmadı mı?

En azından biz öyle biliyoruz ama bakın çevrenize şehrin merkezinde kalan boş arazilerin nasıl kentsel dönüşüme uğradığını görmek zor değil.

Mülk sahibi 1 verip 2 almanın derdinde, müteahhit 1 koyup 5 almanın derdinde, memuru arada götürmenin derdinde.

"Win-win" dedikleri tam da bu olsa gerek.

Sonuç?

Para kazanan ama depremde ölen insanlar ve yıkılan binalar.

İşin en kötüsü ne biliyor musunuz? Bu yazdıklarımızın herkes zaten farkında ama günü gelince kimse bir şekilde bu çarkın içinde bulunmaktan çekinmiyor ve bundan utanmıyor , kimsenin yüzü kızarmıyor, kimse dönüp kendisine bakmıyor.

Herkesin kendine olan güveni üst düzeyde ama düşünenler için topluma olan inanç giderek zayıflıyor.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.