SON DAKİKA
Hava Durumu

‘Nisan Balığı’ kimi yutacak?

Yazının Giriş Tarihi: 19.03.2024 01:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.03.2024 11:17

Yerel seçimlere çok az bir zaman kalmışken adaylar heyecan içinde kendilerini ve projelerini anlatma derdindeler. Halkta ise aynı heyecanı görmek zor.
O yüzden bu yazı biraz ‘gel-git’li, biraz ‘amalı çımalı’ bir yazı olacak.
Malum; insanlar ne öylesine ne de böylesine inanıyor.
Hiçbirine inanmıyor, çünkü hiçbirine güvenmiyor. Güvenmiyor çünkü kerelerce hayalkırıklığına uğradı ve yine uğrayacağını düşünüyor.
Büyük çoğunluk kendini bir partiye ait hissetmiyor.
İnsanlar adaletsizlik ve hukuksuzluk içinde yaşamaktan yorgun.
İnsanlarda eski coşku ve heves yok.
İnsanlar seçim değil geçim derdinde.
İnsanların seçimi kazananın geçim derdine derman olacağına inancı yok.
İnsanlar, ‘aday dediğin seçilene kadar konuşur, seçilince unutur’ diyor.
Şu anda belediye başkanı olup partisi tarafından yeniden aday gösterilenler sanki yıllardır belediyeye hükmetmiyormuş gibi koştur koştur yeni icraat peşinde.
Diğerleri ise daha iyisini biz yaparız deme derdinde.

Bursa’nın Birkaç Adayı
İYİ Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Selçuk Türkoğlu, “Dip dalga olarak geliyoruz, anket sonuçlarını alt üst edeceğiz!” diyor.
Yeniden Refah Partisi Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sedat Yalçın yola, ‘Ahlaklı Belediyecilik’ sloganı ile çıkıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Bozbey, hangi siyasi görüşten olursa olsun halkın sosyal belediyecilik için Bozbey İttifakı’nda buluştuğunu söylüyor ve şimdi de Buralıları gülümseteceğiz diyor.
Ak Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan mevcut başkan Alinur Aktaş “16 bin sosyal konut inşa ediyoruz, vatandaşlarımızı ev sahibi yapıyoruz.” diyor.

İlçelerde de durum farklı değil…
93'ten bu yana yaşadığım Nilüfer, bir memleketim Karacabey, bir diğer memleketim Mudanya, Osmangazi, Yıldırım, Gemlik, İznik ve diğer ilçeler de tüm ülke gibi hummalı bir dönemde.
Ramazana denk gelen bu dönemde adaylar, iftar ve sahur davetlerinde kendilerini anlatmaya çalışıyor.
Yani bu aralar büyük katılımlı iftarlar düzenlemek, aniden(!) gidilen evlerde ya da yurtlarda çoğunlukla yerde(!) hazırlanan sofralarda oruç açmak ve sahurda menemen(!) pişirmek pek bir “trend”…
Yaz günü menemeni anlarım da; domatesin kilosu şu kadar, biberin kilosu bu kadarken kış günü menemen pişirmek de ne? Tencereyi koydukları ocak da yanmıyor üstelik… Doğalgaz kesik ihtimal…

Vaat vermek kolay
Size adayların vaatlerini tek tek anlatamam. Üç aşağı beş yukarı hepsi aynı şeyi konuşuyor.
Mesela, muhalefet adayları iktidar belediyelerinden daha iyi çalışacakları üzerine; iktidar adayları da kendilerine muhalefet ederek kendilerinden daha iyi çalışacakları üzerine konuşuyor.
Her bölgenin hizmet önceliği farklı. Kimi belediyeler ilçede okuma-yazma oranını yukarı çekmeye çalışıyor, kiminde ise vatandaş resim sergisi açacak galeri bulmakta zorlandığı için hayıflanıyor. Düzensiz göçmenler ve mülteciler ise her kentin, daha doğrusu ülkenin en birinci sorunu. Bu konuda kimsenin ağzını bıçak açmıyor.

Bir Nilüferli Olarak
CHP’nin Nilüfer Belediyesi adayı Şadi Özdemir’i, yine CHP’nin Bursa Büyükşehir Belediyesi adayı Mustafa Bozbey’i ve YRP’nin Bursa Büyükşehir Belediyesi Sedat Yalçın’ı değil ama YRP Başkanı Fatih Erbakan’ı canlı dinledim. Adayların tüm davetlerine icabet edemesem de gelen basın bildirilerini okudum. Cumhur İttifakı’nın Ak Partili Nilüfer adayı Celil Çolak’ı Cüneyt Özdemir’in programında Kenan Taş ile yaptığı sohbette izledim.
* Bozbey Bursa’nın trafiğinden deprem riskine, hava kirliliğinden eğitime, Kent Anayasası’ndan ekonomiye ve Bursaspor’a kadar geniş bir yelpazede yenilikler vadediyor.

15 yıl boyunca Nilüfer’i yöneten ve Nilüfer’e bir kimlik kazandıran Bozbey’i daha dingin ve daha kendine güvenli gördüm. Geçen seçimlerde “Mustafa” olarak çıktığı yolda kaybetmiş ve bu kez yola “Bozbey” olarak çıkmıştı. Eğer ki bu seçimi kazanamazsa “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” misali mi davranır yoksa elini eteğini siyasetten çekerek kendine yeni bir boyut mu kazandırır bilmem.

* Geçtiğimiz dönem Sedat Yalçın Ak Parti’nin büyükşehir adayıydı. Kendi tabiriyle kendisi “Zor zamanların adamıydı.” Bu kez YRP’nin adayı. Basınla buluşmasında yaptığı konuşmayı YouTube üzerinden dinledim. Fatih Erbakan’ın katıldığı toplantıda ise kendisi hiç konuşmadı.

Erbakan salona kalabalık bir kitle ile girdi, konuşmasını adeta kıtalar arası bir uzaklıktan ve kimsenin yüzüne bakmadan, tamamladı. Soru soranlarla soru sorarken de, sorulan soruları cevaplarken de kimseyle göz teması kurmadı. Erbakan konuşması boyunca ayaklarını periyodik olarak topukları yerde sabit olmak kaydıyla yukarıya doğru çekti. Galiba kendisi biraz gergindi.
LGBT olayını dış güçlere bağlayarak biz LGBT’ye karşıyız dedi. Sonra geldiği gibi kalabalık bir kitle eşliğinde salonu terk etti.

YRP Nilüfer’e Zeynep Candan Albayrak’ı, yani bir kadını aday göstermiş. Zeynep Hanım Erbakan’ın toplantısında hepimizle tek tek merhabalaştı. Genç ve güler yüzlü bir kadın. Ardından gelen parti yetkilisi ise kadın olduğumdan dolayı benimle tokalaşmak istemediği için elini göğsüne götürdü. Ben ısrarla elimi uzatınca ben dahil tüm kadın konukların elini sıkmak zorunda kaldı. Eğer ki kendisinin abdesti bozulduysa sebep olan kadınlar olarak solumuzdaki melekler defterlerimize gereğini yazmıştır herhalde. Takdir-i İlahi…

* Celil Çolak’ı dinliyorum; Nilüfer’de yönetim anlayışı değişmeli diyor ve Nilüfer’deki rantı Nilüferlilere dağıtacağız diye ekliyor. Sosyal medya paylaşımlarında yanında Recep Altepe ile birlikte yürüdüğünü görüyorum, Tüm sözleri bir anda anlamını kaybediyor.

2017 tarihli bir haberde Orhan Sarıbal’ın alt alta sıraladığı, Recep Altepe’nin kente karşı işlediği 18 suç maddesi aklıma düşüyor. Doğduğuna bin pişman Doğanbey konutları, Bursa ovasının imara açılması, yıkılıp yeniden yapılmak istenen sitelere 0,50 emsal artışı ve kat artışı verilmesi, İnegazi’de yeni kurulan ve Kestel’de kapasitesi artırılan çimento fabrikaları, yıllarca bitmeyen ve Mudanyalıyı canından bezdirerek pek çok esnafa dükkân kapattıran Mudanya sahil projesi, Dağyenice’nin Termal Turizm’e açılma onayı, STK’lar tarafından gerçekleşmesine izin verilmeyen DOSAB Termik Santral projesi, Kayapa Çöp Depolama ve Yakma projesi ve daha nicesi…

En önemlisi de Cumhurbaşkanı tarafından belediye başkanlığından alınarak yerine İnegöl’den Alinur Aktaş’ın atanması…
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demez mi insan? Der… Demeli de…
Hatta belki bunu tüm adaylar için dile getirmeli…
Onlar bizim balık hafızalılığımıza güveniyolar ama bu teknoloji çağında ve şu devasa “dijital dünyada” hiçbir şey unutulmuyor…

Gülmek Herkese Yakışıyor
CHP’li adaylar “Gülümseme” üzerinden kapsayıcı bir program yürütüyor.

“Gülümseyin Nilüfer’desiniz”den, “Gülmek Nilüfer’e yakışıyor”a uzanan slogan Bozbey ile “Tüm Bursalıları gülümsetme”ye evrilmiş.

Şadi Özdemir
CHP’nin içinde gelen, bir dönem CHP İl Başkanlığı yapan ve CHP tarafından son anda aday gösterilen Şadi Özdemir’i halk yeterince tanımıyor. O da kendini tanıtmak için soluksuz çalışıyor.
Şadi Özdemir “100 Güldüren” 100 projesini şu 10 başlık altında detaylandırıyor:
“Dijital Dünyada Hep Online Nilüfer”
“Depreme, Afete, Krize Direnen Nilüfer”
“Ortak Vicdana İnanıp, Dayanışmayı Büyüten Nilüfer”
“Tohumuna, Toprağına Sahip Çıkan Nilüfer”
“Yaşattığı Çevresiyle Nefes Alan Nilüfer”
“Kent Hakkı için Söz Hakkını Savunan Nilüfer”
“Kültürün Başkenti Nilüfer”
“Sonsuz Merakını, Öğrenerek Doyuran Nilüfer”
“Sporun Enerjisiyle Hareketlenen Nilüfer”
“Kendi de Genç Olduğu için Gençleri Çok Seven Nilüfer”

Bu on başlığın içinde cinsiyet eşitliği, personel alımında cinsiyet kotası, CHP Osmangazi Belediye adayı Erkan Aydın ve Mustafa Bozbey ile birlikte imzaladıkları “Kadın Eşitliği” projesi, çalışan ya da çalışmayan kadınların çocuklarını birkaç saat bırakabilecekleri çocuk bakım evleri (ki bu tarz evlerin yaşlılar için de birkaç saat ya da birkaç gün bırakılabilecek şekilde olmasını öneririm), dönüşümde kamu lehine olma önceliği, çok amaçlı kültür merkezi (ki koskoca Nilüfer Nâzım Hikmet KM, Uğur Mumcu KM ve BAOB salonlarına sıkışmış durumda), yurtlar, kent lokantaları, kreşler, barınaklar, soğuk hava depoları gibi 100 adet Yüz Güldüren proje mevcut.

Malum; kentin farklı bölgelerinden Nilüfer’e göç devam ediyor. Çünkü o vatandaşlar Nilüferli profilinde yaşayıp, Nilüferli gibi gülümsemek istiyor. Onlar da kendi semtlerinde gülümseyebilirlerse belki Nilüfer’e akın bir nebze olsun engellenmiş olur. Yoksa yeni Nilüfer eski Nilüfer’i çok aratır ve Nilüferli eskisi gibi gülümseyemez olur…
Dönüşüm curcunası içinde yükselen binalar, artan nüfus ve artan trafik Nilüfer’i Nilüfer olmaktan çoktan çıkardı desek, o da yalan olmaz…
Bu seçimin sonucunda gülümseme teması yerini “yar saçların lüle lüle, yarim sana güle güle”ye bırakabilir. Onu da az bir zaman sonra öğreneceğiz.

Nisan Balığı
1 Nisan günü pek çok kişi Nisan Balığı ile karşılaşacak. Balık kimine av, kimine avcı olurken, kimi de Nisan Balığı’nın kendisi olacak.
Kimi oltasına takılan ‘Nisan Balığı’nı pişirip afiyetle yutacak, kimisi de zokayı kendisi yutup ‘Nisan Balığı’nın akşam öğünü olacak. Kiminin yüzü gülerken, kiminin yüzü yerlere düşecek.
Olsun, varsın düşsün. Seçimlerde aslolan halkın yüzünün gülmesidir.
Hoş, yıllardır bırakın anamızı, yedi ceddimizi ağlatan bir düzen içinde yaşayıp gidiyoruz. Daha ne kadar ağlatabilirler, daha ne kadar kötü olabilir diyoruz, onu da başarıyorlar. Biz yine de bu kahpe düzene inat gülümsemeye devam ediyoruz.
Ernesto Che Guevara’nın dediği gibi:
“Gülmek devrimci bir eylemdir. Dik dur ve gülümse. Bırak neden güldüğünü merak etsinler.”

Vatanla cüzdan arasında bir yerde
Bir kısım insanın keyfi yerinde, paraya para demiyor.
Bir kısım fakirleşmiş, elindeki üç kuruşla ay sonunu değil, haftayı nasıl çıkartacağını hesap ediyor.
Bir kısım ise “cafelerde kahve içebiliyor duruma yükselmiş olmaktan” memnun yaşıyor.
Anlıyoruz ki onların dolapları yardımlarla doluyor, ceplerine birkaç kuruş konuyor, insanlar üretmeden gelir sahibi olmaya fena alışmış ve “parayı veren düdüğü çalar” mantığı ile hareket ediyor.
Seçim ve geçim dedim ya yazının başında; kiminin derdi vatan, kiminin derdi cüzdan.
Ne diyelim…
Biliyoruz ki bunlar hep uzun soluklu bir politikanın “başarılı” sonuçları…
***
Derdi vatan, vicdan, ahlâk, hak, hukuk, adalet, hizmet olan; komplekssiz, eski kalıpları kırabilmiş, “protokol şeylerine” takılmayan, yola yeni bir anlayışla çıkmışlara ve yeni bir anlayış talep edenlere selam olsun…

1 Nisan’da, yani doğum günümde pastayı üfleyene kadar hoşça kalınız.

Nisan Balığı nedir?
1564 yılında Fransa kralı IX. Charles yılbaşını 1 Nisan’dan 1 Ocak’a aldırır. Bu arada 1 Nisan’ı sene başı olarak kabul etmeye devam edenlerle alay etmek amacı ile yapılan şakalar, bir süre sonra gelenek haline gelir. 1 Nisan’ı yılbaşı kabul edenlere ise “Nisan Balığı” adı verilir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.