Başlığa bakıp da siyasî muhalefetten söz edeceğimi zannetmeyin hemen.
Ben, oturdukları yerden her şeye karşı olmayı kendilerine yaşam tarzı edinmiş kişilerden bahsetmek istiyorum önce.
Bu tarz insanlarla iletişim halinde iseniz, hele de bu kişi en yakınınızdaki insanlardan biri ise işiniz var demektir. Siz onu memnun etmek için elinizden geleni ardınıza koymazken ve kişinin kendisi hiçbir işe elini sürmezken; o, sizin kan ter içinde kalarak yaptığınız her şeye dudak bükecek, kusur bulacak, beğenmeyecek hatta ve hatta her fırsatta diliyle sizi dövecektir.
En basitinden yemek yemek için gittiğiniz bir mekândaki yer seçimini üstlenmeyerek seçimi size bırakacak, ondan sonra da seçtiğiniz yer hakkında olmadık lâflar söyleyecektir. Onu memnun etmek adına ettiğiniz yer değiştirme teklifinizi reddedecek, yemek boyunca lokmaları kursağınıza dizerek size o yemeği zehir edecektir.
Herhangi bir alışveriş esnasında kararı yine kendisi vermeyecek, kararı verenin kararını da asla beğenmeyecektir. Gözü her daim sahip olmadıklarında kalacak fakat onlara sahip olmak için bir hamlede bulunmayacak, sahip olamadığı her şey için sürekli sızlanacak, sürekli bahaneler üreterek suçu kendisinden başka herkese dağıtacaktır.
Kendi kararlarına güvenmeyerek kendi kararlarının sorumluluğunu taşımak istemeyen insan davranışları hep bunlar. Nedenleri kendilerinde aramak yerine başkalarını suçlamanın daha kolay olduğunu keşfetmiş zeytinyağı misali insan tavırları.
Üstelik kendileri bu kadar mutsuzken çevrelerindeki insanların mutluluğuna tahammül edemeyen, onları da kendi mutsuzluklarına ortak etmek için ellerinden geleni ardlarına koymayan insan yaklaşımları.
Hani bazı insanların gölgesi ağır deriz ya, işte bu insanların da gölgeleri ağırdır. Negatif enerjileri dalga dalga dalgalanmakta ve bu enerjileri çevrelerindeki kişileri mütemadiyen yormaktadır.
Ki genelde biz onları huysuz olarak nitelendiririz.
Kanımca anne karnına düştükleri anda sahip oldukları bu huyları onları ömürleri boyunca mutsuz kılmakta...
***
Diğer anlamdaki muhalif insanlar ise yanlış giden her ne varsa bunları görüp gösteren, yazılı ya da sözlü dillendiren ve çözüm sunan kişilerdir. Muhalif insanlar farklı düşünce yapılarıyla insanlara farklı bakış açıları sunarlar. Herkesin körü körüne itaat ettiği olguları sorgular, irdelerler. Bu aykırılıkları ile de toplumların önünü açarlar.
Muhaliflerin sesine kulak veren iktidarlar, iktidarlarını daha sağlama alırlar. Yanlış giden işleri işaret eden parmakları kesen iktidarlar ise en büyük yanlışı muhalifleri susturarak yaparlar. Susturulacak kişilerin çokluğu da iktidarın gücünün gittikçe tükenmeye başladığının ve konuşanları susturmaktan başka çözüm bulamadığının göstergesidir; de, nereye kadar?
Ben'ce akıllı bir kişi ya da kurum uyarıları dikkate alıp, kendisini geliştirerek hayatını daha yaşanabilir kılarken, 'dediğim dedik çaldığım düdük' fikrine sabit kalan bir kişi ya da kurum hayatını gerçek bir düdük gibi geçirecektir...
27 Eylül 2012 / C.E.Y.