SON DAKİKA
Hava Durumu

Dağınık değil, merkeziyetsiz

Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2022 23:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.12.2022 09:26

2 Aralık 2022 tarihinde Almira Hotel Bursa’da düzenlenen TÜGİAD Bursa Teknoloji Zirvesi'nin içerik sloganı "Yeni Nesil İş Dünyasının Kodları" idi.

Tüm gün süren zirveye yurt içinden ve yurt dışından katılan konuk konuşmacılar, bilgi, birikim ve deneyimlerini paylaştılar.

Zirveye katılan TÜGİAD üyeleri, TÜGİAD üyelerinin firmalarındaki üst düzey yöneticiler, Güney Marmara Bölgesi’ndeki büyük firmaların CTO’ları ve diğer yöneticileri, akademisyenler, proje ortağı kurumların yetkilileri ve zirveye davet edilen öğrenciler, hali hazırda var olan ya da gelecekte kuracakları şirketlerini yeni çağa göre şekillendirebilmenin izlerini sürdüler.

Uyumlanabilen başarır

Zirve'nin açılış konuşmasını TÜGİAD Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Parseker yaptı. Teknolojinin büyük bir hızla geliştiği ve hatta hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldiği bir çağda yaşadığımızı, teknolojinin gücünün gün geçtikçe arttığı bu dönemde bilginin her geçen gün daha değerli, bilgi toplumuna geçişle birlikte ise bilginin adeta yeni bir güç unsuru haline geldiğini, küresel ticaretin, küresel rekabetin gün geçtikçe daha derinleştiği ve çeşitlendiği günümüz dünyasında bilgi teknolojilerinde gerçekleşen bu baş döndürücü değişim karşısında bir nevi bilgiyi elinde bulunduran toplumların ekonomik gücü de elinde bulundurduğunun bir gerçek olduğunu söyleyen Parseker, "Bilgiye, ekonomiye, teknolojiye ve bilime yön veren ülkeler geleceğe yön verir hale gelmiştir. Biz genç iş insanları olarak şehrimizin, ülkemizin ilerlemesi gereken yolun bu olması gerektiğine inanıyoruz. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' sözü bize odaklanmamız gereken yolu açık bir şekilde göstermektedir. Bilim ve teknolojiyi ön plana alarak bilgi ve inovasyona dayalı katma değer üreten ihracata yönelmeliyiz. Teknolojiyi tüketen toplum olmaktan çıkıp üreten toplum konumuna geçmemiz şarttır. Tüm dünyada dijitalleşmenin etkilerini yoğun bir şekilde hissettiğimiz bir dönemden geçiyoruz, adeta dijital bir devrime hep beraber tanıklık ediyoruz. Bilgi teknolojilerinde yaşanan değişim ile beraber, 21. yüzyıl aslında pek çok teknoloji fırsatını da bizlere sunuyor. Dijitalleşmenin; iklim krizi, enerji krizi gibi insanlığı etkileyen sorunlar karşısında doğal kaynakların etkin dağıtılması, sürdürülebilirlik gibi konularda anahtar rol oynayacağı kesindir. Bu bakımdan, dünyada önemli değişimlerin olduğu bu dönemde sürdürülebilir rekabeti korumak ve güçlü bir ekonomi oluşturmanın yegane yolu, bilgi ve teknolojiyi doğru kullanmaktan geçiyor. İşte bu bilinçle, TÜGİAD Bursa Şubesi olarak bu teknoloji çağını kaçırmamak, geleceğe katkı sağlamak için bugün bu organizasyonu planladık. Yeni yatırım fırsatlarıyla birlikte yeni nesil iş dünyasının kodlarını konuşmak isteyenleri bir araya getirdik. Değişen dünyaya uyum sağlama noktasında uzun zamandır bu program üzerine çalışıyoruz. Umuyorum ki TÜGİAD Bursa Teknoloji Zirvesi, gelecek adına önemli dönüşleri olacaktır. Hem şehrimiz hem de ülkemiz adına değerli katkıları olacaktır" dedi.

Yeşil dönüşüm

Ahmet Parseker'in ardından kürsüye gelen TÜGİAD Genel Başkanı ve DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, baş döndüren bu teknoloji çağında teknolojinin en iyi tanıtılacağı yerin Bursa olacağını, Bursa'nın sanayide, otomotivde ve tekstilde Türkiye’nin kalbi olduğu kadar, dünyanın da en dikkat çeken kenti olduğunu, bütün dünya dijitalleşiyorken ve yatırımlarını bunun üzerine yapıyorken, dijitale ve yeşil dönüşüme uyum sağlamak için ne yapılması gerekiyorsa yapılacağını belirtti.

Açılışa katılan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da yaptığı konuşmada gelecek adına bu hamlelerin çok kıymetli ve değerli olduğunu belirterek, Bursa’nın ve teknolojinin geleceği adına TÜGİAD’a teşekkür etti.

TÜGİAD Bursa Teknoloji Zirvesi'nin Öz'ü

Konuşmacılar henüz tam anlaşılmayan ve alışılmayan Blockchain, Metaverse, NFT kavramlarını, geleceğin kodlarını çözmek ve yeni yatırım fırsatlarını görebilmek için an be an yenilenen teknoloji ve dijitalleşmenin takip edilmesi gerektiğini, dijitalleşmeyerek zamanın ruhunu yakalayamayanların zamana nasıl yenik düşeceğini örneklerle anlatırken, değişimin ayak izlerini izleyip dönüşüme girerken Öz'ün kaybedilmemesi gerektiğini özellikle vurguladılar.

Teknoloji Zirvesi'nin konuk konuşmacıları

TÜGİAD sayfasında konuşmacılar şöyle tanıtılıyor:

"ABD Başkanı Joe Biden tarafından Dünya’nın örnek girişimcilerinden gösterilen e-pazarlama ve dijital iletişim, şirket kültürü ve dijital transformasyon alanlarında görüşleriyle dikkat çeken Grey & Ogilvy CEO’su Alemşah Öztürk; çok küçük yaşlardan beri kendini matematiğe ve yapaya zekaya adayan 2010’da Bitcoin’i ve 2015’te Ethereum’u keşfeden Stake DAO, Curve veya BlackPool gibi birçok merkezi olmayan proje yaratan Stake Capital Group Kurucusu Julien Bouteloup; Brüksel ve Washington’da danışmanlık alanında Türk şirketlerini Amerika ve Avrupa Birliği’nde temsil ederek çalışan Alarko Holding Dijital Dönüşüm ve İnovasyon Direktörü, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tal Garih; Uluslararası şirketlerde strateji, iş geliştirme, şirket satın alma ve birleşmeleri üzerine görevler üstlenerek 40’tan fazla ülkede tecrübe edinmiş, Hollanda ve Türkiye merkezli girişim sermayesi fonları olan DOMiNO Ventures, TechOne Venture Capital ve WePlay Ventures'ın Yönetici Ortağı Mustafa Kopuk; Doğan Holding'de Yenil Nesil Hizmetler Direktörü olarak kuruma bağlı televizyon kanallarında içeriği dijitalleştirme ve interaktif hizmetlerle zenginleştirme görevini üstlenen, teknoloji ve trendler konusunda içerik üretmeye devam eden, 1000'in üzerinde profesyonel konuşma davetine katılan ve pek çok kurumsal marka ile içerik odaklı işbirliğine imza atan teknoloji yazarı M. Serdar Kuzuloğlu."

İş dünyası ve dijitalleşme

En ama en basitinden anlatırsak, Pandemi döneminde gördük ki dijitalleşmemiş bir manavın, bakkalın, kasabın bu dünyada yeri hızla azalıyor. Ölçeği büyüttüğümüzde, üretimde ve yatırımda dijitalleşmeyi ıskalayan kendini de ıskalıyor. Yetenekli bir çalışan, robot gibi çalışan birinin önüne geçiyor. Robot gibi çalışanın yerini zaten artık robotlar alıyor.

Merkeziyetsiz finans

Stake Capital Group Kurucusu Julien Bouteloup, ‘Merkeziyetsiz Finans (Defi) ve Blockchain Teknolojisi’ başlıklı sunumunda;  herkesin programlayabileceği açık kaynak teknolojisine dayalı, mevcut finansal sisteme küresel ve açık bir alternatif olan merkeziyetsiz finans hakkında bilgiler paylaştı. Herhangi bir merkezi yöneticiye ihtiyaç duymadan verilerin saklanabildiği kayıt sistemi teknolojisi olan Blockchain'in hiç hacklenmediğini, merkeziyetsiz sistemde yalan söyleme ihtimalinin olmadığını, NFT'nin düzenlenmesi ve denetlenmesi gerektiğini (Güvenmeyin, doğrulayın sözleriyle), merkeziyetsiz sistemin devletin karşısında olmadığını, küçük bir gruba değil dünyadaki tüm insanlara yardımcı olmak istediklerini, teknolojinin kötü ellerde zararlı olabileceğini, insanların yenilikçi olduklarını düşündüklerini ama olmadıklarını, sorunlara basit çözümler bulunması gerektiğini, dünyanın iyi geliştiriciler peşinde olduğunu, yatırımların yarısından fazlasının Avrupa'da gerçekleştiğini ve Türkiye'nin çok iyi durumda olduğunu söyledi.

Değişen yatırım

Domino Ventures Kurucu Ortağı ve TÜGİAD Girişimcilik Komisyonu Başkanı Mustafa Kopuk, ‘Yeni Nesil Teknolojilere Yatırım’ başlıklı sunumunda; teknoloji ile birlikte değişen yatırım stratejileri ve gelecek hakkında bilgiler verdi.

Türk şirketlerinin oyun ve oyun geliştirme tarafında dünyadaki sayılı ülkelerden birisi olduğumuzu, dünyadaki ilk on oyundan beş tanesinin Türkiye tarafından yapıldığını, iki yıl önce Türkiye'de milyar dolarlık değerlemeye ulaşmış şirket olmadığını, Pandemi ile başlayan süreçte altı şirketin birden ortaya çıktığını (peak, getir, trendyol, hepsiburada, dream, insider), bin kişinin çalıştığı şirketler değil, 30-40 kişi çalışan ve teknoloji geliştiren şirketler istediklerini, yatırım yapmış oldukları şirketlerin dijital ürünlerini Türkiye'de geliştirmelerini ama yurt dışına satmalarını istediklerini, melek yatırımcının en az on yatırım yapması gerektiğini, özellikle de globalde satılabilecek ürünlere yatırım yapması gerektiğini, Bursa'dan çıkan Ginoa'nın geliştirdiği algoritmanın dünyadaki bütün rakiplerinden daha iyi olduğunu, iş insanları olarak böyle girişimlere daha çok destek verilmesini söyledi.

"Kültür stratejiyi kahvaltı niyetine yer"

Alarko Holding Dijital Dönüşüm ve İnovasyon Direktörü Tal Garih'in sunumunda görüyoruz ki, iş dünyası dijital ve teknolojik dönüşümün yanına "şeffaflık, hesap verebilirlik, insan ve kültür dönüşüm, sürdürülebilirlik ve inovasyon, müşteri ve çalışan beklentileri, operasyonel dönüşüm" gibi kavramları koyuyor ve "Geleceğin şirketi biyoniktir" diyor. "Katı ve hantal değil, esnek ve çevik olalım" diyor. "İşler değişiyor" diyor. "Markanız anlamlı olsun" diyor. "Önce kültür ve insan, sonra strateji ve teknoloji" diyor. "Mavi Yaka ve Beyaz Yaka'ya kardeş Gümüş Yaka, yani robotlar geldi ve bu robotlar her geçen gün daha donanımlı oluyor" diyor. "Algoritma sizi sizden iyi tanır" diyor. "Peter Drucker 'Kültür stratejiyi kahvaltı niyetine yer' demiş, o yüzden kültürü ve insanı atlama" diyor. "Dijitale odaklanan şirketler yeteneği çekmede ve tutmada iki kat daha başarılı" diyor. "Geleceğin teknolojileri geldi" diyor. "Yapay zeka ve derin öğrenme cironuzu arttırır" diyor. "İnsanlığın teknolojiyle entegrasyonu hızlandı" diyor. "Eylemsizliğin bedeli hata yapma maliyetinden çok daha büyüktür" diyor. "Yönünü bilmeyen yelkene rüzgar yardımcı olmaz." diyor. "Yeterince güvenmeyene, güvenilmez" diyor.

Tal Garih'in bir saatlik sunumunun bitiminde kendisine sunumunu kaydettiğimi, izni olursa YouTube kanalımda paylaşmak istediğimi söyledim.
Kendisinden yayınlama onayını aldığım, genç iş insanlarının yoluna ışık tutacak bu detaylı sunumu aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.

Üç boyutlu internet

AKQA Group Turkey CEO’su Alemşah Öztürk internetin artık iki boyutlu değil, Metaverse'le birlikte üç boyutlu hale geldiğini, dünyada artık ürünlerden ziyade deneyimlerin yaşandığını (konser gibi, oyun gibi, GİBİ GİBİ), Web3 kültürü ile birlikte satıcıların da alıcı olduğunu, bazı müzik üreticilerinin Spotify gibi aracıları ortadan kaldırarak ürünlerini NFT olarak satmaya başladığını ve dudak uçuklatan paralar kazandığını, merkeziyetsizlik sisteminin oluştuğunu, bu sistemin diğerleri tarafından da görülebilir ve kontrol edilebilir olduğu için çok güvenli ve hızlı olduğunu, eğlence ve sanat dünyasının alternatif gerçekliğe yöneldiğini, önümüzdeki elli yılda dijital hayatımızın fiziksel hayatımızın önüne geçeceğini, gerçek dünyada yaşamayı zor bulan insanların dijital dünyalara kaçacağını (fikrimce, kaçışı uykuda ve rüyalarda bulan insanlar gibi) ve hatta şimdiden sosyal medyaya kaçtığını, bu kaçışların toplumsal bir değişiklik yaratacağını, Metaverse'te Nokia 3110 seviyesinde olduğumuzu, Metaverse hakkında olumsuz söylentiler çıkartıldığını, dünyada NFT'den en çok para kazanan kişinin Murat Pak olduğunu, ilk onda (biri Refik Anadol olmak üzere) üç Türk olduğunu, işletmelerin başarılı olabilmesi için yazılım, donanım, ara yüz, içerik ve topluluk olmak üzere beş konseptin içinin doldurulması gerektiğini anlattı.

Gerçeğin sanal halleri

1994 yılından bu yana gazetecilik mesleğini yapan Teknoloji Yazarı Serdar Kuzuloğlu, dijital mecraların iletişim ve pazarlamanın ana ekseni haline geldiğini, ancak kurumların önemli bir bölümünün kendi süreçlerini bu dönüşüme entegre edemediğini, insanların değişime ve dönüşüme uyumlanabildiği kadar ayaklarının üzerinde durabileceğini, sesi ve görüntüsü bir başkasına benzemeyen karakterler yarattığımız zaman teliften de kurtulacağımızı, fakat sesimizi ve görüntümüzü taklit eden kişilerin başımıza büyük işler açacağını, NFT Akıllı Kontratlar ile ekonomik kaybımızı engelleyebileceğimizi anlatırken sırtındaki ekranda "Ürün, hizmet ve iş yapış şekilleri sadece dönüşerek ayakta kalır", "Gelenek gelişimi inkar eder" gibi sözler okunuyordu.

***

Her konuşmacının sunumunun ardından konuşmacılara Ahmet Parseker tarafından Bursa ipeği üzerine resmedilmiş bir Bursa tablosu takdim edildi. Gün sonunda zirveye sponsor olan kurumlara yine Ahmet Parseker tarafından birer plaket takdim edildi.

Doğuştan dijital

Türkiye'nin ilk dijital festivali "Generation Do It Onliners / GDOL" düzenlendiğinde tarih Nisan 2012 idi. O programda yer alan terimlere göre 90 sonrası doğanlar doğuştan onliners, 90 öncesi doğanlar yarı onliners-yarı offliners, daha öncesinde doğsa da teknolojiyle arası nahoş olanlar offliners olarak tanımlandı.

TÜGİAD Teknoloji Zirvesi'ne katılan konuk konuşmacılardan yaşça en kıdemli olan Serdar Kuzuloğlu 1974 doğumluydu. Diğerleri 80'lerde doğmuşlardı. Lakin hepsi yarı onliner, yarı offliner olmayı çoktan bir kenara bırakmış, tamamıyla onliner olmuştu.

Bu ne hız mirim? 

Radyonun, daha sonrasında televizyonun, sonrasında da internetin hayatımıza girişi adeta buhar makinesi kadar, tekerlek kadar, ateş kadar önemliydi. Hepsi de dünyayı başka bir boyuta taşımıştı. Dünyanın bambaşka bir tarafındaki insanlar görüntüleri ve sesleri ile evlerimize girmiş, odanın baş köşesine yerleşmişlerdi. Bu yeni teknoloji ile sosyal bir dönüşüm yaşanıyordu. Radyonun içindeki küçük insanlar şimdi televizyon ekranından el sallıyor, akıl veriyor, öğretiyor, eğlendiriyor, kızdırıyor, yarıştırıyor, tartıştırıyordu. Büyükanneler ekranda erkek belirince başlarını örtüyor, televizyonun nasıl bir şey olduğuna akıl erdiremiyordu.

Dijitalleşme başladığında dünya bir kez daha küçüldü, dil, zaman ve mesafe ortadan kalktı, dünya düzleşti. Pandemi döneminde yaşanan sıkışma ve kapanma ise dijitalleşmeyi ışık hızına ulaştırdı.

Sanal dünyaları kullanan insanların bazıları bu dünyada içerik üreticisi oldu, pek çoğu da içerik tüketicisi. Pek çok sektör sanal dünyaya kaydı ve gerçeklik yer değiştirdi. Artık anlı şanlı televizyon kanalları değil YouTube izleniyordu, haber almak için gazete alınmıyordu, haberler an be an internette akıyordu, magazin ya da cemiyet hayatı muhabirine ihtiyaç kalmamıştı, sosyal medya üzerinden herkes kendi tanıtımını kendisi yapıyordu. Siyaset Twittter üzerinden, magazin Instagram üzerinden yürüyordu. Facebook ise belli bir yaş grubunun içini boşaltma derdini üstlenmiş, bu dert üzerinden para kazanıyordu.

Şarkı söylemek için, kitap yazmak için, bir şeyler anlatmak için birinin (patronun) inisiyatifine ihtiyaç yoktu. Patron, kişinin kendisiydi.

Şimdi artık müzik dinlemek ve dinletmek, ders dinlemek ve anlatmak, radyo dinlemek ve konuşmak, film izlemek ve yayınlamak, alış veriş yapmak ve satmak, fatura ödemek ve kesmek, yatırım yapmak ve kazanmak, eğitim almak ve vermek, bilet almak ve satmak, yol sormak, akıl sormak, bilgi sormak, aklınıza ne gelirse onu almak ve vermek, her ne ararsanız hepsini aramak ve bulmak, kısacası üretmek ve tüketmek tek bir makinenin içindeydi.

Hani ekranından gözümüzü alamadığımız, boyun fıtığı yapıcısı, arada sırada konuşup bolca fotoğraf çektiğimiz, elimizden düşürmediğimiz, evden çıkarken yanımıza almayı unutunca ya da şarjı bitince ya da internet kesilince çıldırdığımız şu minik alet. Bildiniz değil mi?

Hah, işte tam da o...

Bu ne yavaşlık mirim?

Teknoloji son hız ilerliyordu, dijitalleşme nefes kesiyordu, ancak insanlar ellerindeki telefonun bir üst modelini alabilmek için hâlâ birbirini eziyordu. Sosyal medya mecraları bazen komik bazen de trajikomik hikâyelerle doluydu. Demek ki çağ ötesi bu makineyi kullanan insan evladı bu dönüşümle aynı hızda yol alamıyordu.

Kötülük düşünmeyen insanlar bu yolda bazen hızlı bazen yavaş ilerleseler de, kötülükten beslenen insanlar yeniliklerin açığını bulup, sisteme oradan sızıp, can yakmakta epey hızlılar.

Dünya nereye koşuyor?

Geride kalanları bir kenara bırakırsak, ki sistem de bırakacak, sistemle uyumlanan, ona hız ve yenilik katan çalışmalar insanı hem ürkütüyor (malum, insan konfor alanından çıkmak istemediği için bilmediğinden ürker) hem de heyecanlandırıyor.

Elon Musk uzaya uydular yollayıp duruyor, yani Elon Bizi Gözetliyor, Neuralink altı ay içinde insanlı testlere başlayacağını söylüyor, Elon Neuralink cihazını kendi kafasına yerleştireceğini açıklıyor. Beyne takılan çip ile bir çok hastalığın önlenebileceği söylense de "beyne çip takmak" konusu insanı başka düşüncelere sürüklüyor.

Kripto Para ne kadar güvenilir bilmiyoruz. Dijital bankacılık geleli beri cebimizde dokunabildiğimiz para taşımıyoruz oysa. Kartlar o işi görüyor diyeceğim, onların bile ömrü dolmak üzere. Hesabımız ekranda gördüğümüz rakamlardan ibaret. Rakamlar bir o hesaba, bir bu hesaba gidiyor geliyor. Bazen de topluca başka hesaba göç ediyor.

Teknoloji şeytani ellere geçerse neler olabileceğini düşünmeden edemiyoruz haliyle.

Coronavirüs, aşı ve Bill Gates teorileri halen gündemde, değil mi?

Komplo teorilerinin sisli bulutlarının içinden sıyrıldığımızda ortaya güzel bir şey çıkıyor aslında.

Merkeziyetsizlik ve Uyumlanma...

Tanrım beni bir daha yarat!

Öldükten yüz yıl sonra bir günlüğüne dirilip, dünya ne durumda diye bakmak isterdim hep. Her yüz yılda bir 1 günlüğüne geleyim ve geçen bu yüz yılda neler oldu göreyim derdim. Ancak içinde olduğumuz değişimin ve dönüşümün hızına bakınca 100 yılda bir düşüncesi yerini 10 yılda bire, şimdi ise "senede 1 gün"e bıraktı.

Her yıl doğum günümde geleyim, dünyada 1 gün kalayım ve geri gideyim.

Olmaz mı?

Hemen olmaz demeyin, artık öğrenmiş olmalısınız ki "olmaz" olmaz...

Bir bakmışsınız önümden geçerken mezar taşımdaki QR Kodu okutanlarla karşılıklı konuşuyorum, bir bakmışsınız görüntüm belirmiş lambadan çıkan cin gibi etrafta geziniyorum.

Ve bir bakmışsınız, o on yıllık, yüz yıllık gelişlerimin birinde artık gelinecek bir dünya kalmamış.

Bir başka uygarlık kurulana kadar sessiz gemime binip sessizce dönmüşüm yerime.

Adios!

No habrá nadie en el mundo...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.