SON DAKİKA
Hava Durumu

Çok mu zor?

Yazının Giriş Tarihi: 17.11.2022 10:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.11.2022 21:06

Doğalgaz patlamış, mış!
9 Ekim 2022 günü Kadıköy Fikirtepe Mahallesi Emir Sokak üzerinde bulunan iki katlı binada bir patlama oldu ve sonrasında yangın çıktı. Yangından sonra yapılan çalışmalarda 3 kişinin hayatını kaybettiği belirlendi. Önce ‘doğalgaz patlaması’ olarak açıklanan ve terör bağlantısının saptanmadığı söylenen patlamanın failinin, 1998 yılında İsviçre’de 4 kişiyi katleden Mustafa Karahan olduğu, oluşan patlamada kendisi ile birlikte, evdeki Özbek çalışanın babası ve kızının da can verdiği açıklandı.

"Tüm yolcuların peronları derhal terk etmeleri…”
2 Kasım 2022 günü Tarihi Yarımada’ya geçmiş, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni gezmiş, akşam olunca Marmaray ile Üsküdar’a dönmek için Sirkeci Garı’na gelmiş, Marmaray’daki aşırı yoğunluğu görünce ve oradaki insanların ‘seferlerde bir gariplik var’ demesiyle ‘ben de şehir hatları vapuru ile giderim’ diye düşünüp Marmaray’dan gerisin geriye çıkmış, ancak Marmaray para iadesi yapmadığı için tekrar Marmaray’a dönüp, o arada tenhalaşmış olan trene binip Üsküdar’a geçmiştim.
Üsküdar’a indiğimde saat 18:16 idi. Perona adım atar atmaz canhıraş bir sese eşlik eden uyarı cümleleri duyuldu.
“Sayın yolcularımız lütfen dikkat! Acil bir durum nedeniyle tüm yolcuların peronları derhal terk etmeleri gerekmektedir!”
Bu uyarının üzerine Sirkeci’de kulağıma çalınan ‘seferlerde bir gariplik var’ sözü eklenince, henüz bir ay önce Yenikapı istasyonunda trenin önüne atlayarak intihar eden kişiyi düşününce ve yürüyen merdivenleri de dolu görünce hızla basamaklara yöneldim. Kimse henüz ne olduğunu anlamamıştı. Kargaşa yoktu. Ben arkamdan her an bir patlama sesi gelir endişesiyle ama panik yapıp kendi nefesimde boğulmadan, sakin ve tempolu bir şekilde merdivenleri çıkmaya başladım. Bilenler bilir, metroya inen merdivenler inmekle de çıkmakla da bitmez. Son 10–15 basamağa ulaştığımda bacaklarım titremeye, nefesim kesilmeye başlamıştı. Son bir gayretle basamakları tırmandım ve kendimi dışarıya attım. Marmaray’a girmeye çalışanlar içeriye alınmıyor, kart basanların paraları iade edilmiyor ve herkes dışarıya çıkartılıyordu. Ortama kargaşa hakim olmaya başlamıştı. Marmaray’dan çıkar çıkmaz semtimize giden minibüsle burun buruna geldim ve bir an önce oradan uzaklaşma güdüsüyle hemen minibüse atladım.
Daha sonra yapılan açıklamalarda bir yolcunun ‘amacı dışında’ yangın butonuna basması sonucu yangın alarmının devreye girmiş olduğu, asılsız alarmın kısa sürede iptal edilmesi ile tren seferlerinin aksama olmadan devam ettiği söylendi.

Çök-Kapan-Tutun
On gün öncesinden telefonlarımıza, 12 Kasım 2022 günü Türkiye geneli ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin yıl dönümü dolayısıyla saat 18.57'de “çök kapan tutun” tatbikatı yapılacağının mesajı düşmüştü. 12 Kasım’a geldiğimizde ise telefonlarımızda ne bir alarm, ne bir uyarı, ne de bir bilgi vardı. Galiba uyarılar seçilmişlere gitmiş, biz vazgeçilmişlere ise gelmemişti. Haliyle ne çöktük, ne kapandık ne de tutunduk.
BaĞzı büyüklerimizin sosyal medyada yayınladıkları Çök-Kapan-Tutun videolarını izleyince ağlasak mı gülsek mi bilemedik.
Depreme kapalı mekânda yakalanınca cenin pozisyonu alıp sarsıntının geçmesini bekleyecek, deprem yönetmeliğine göre yapılmamış evlerin un ufak olmuş harçlarının ayakta tutamadığı duvarlar altında cenin pozisyonunda sıkışacaktık.
Dışarıdaysak, Betonkent’e dönüşen şehirlerdeki orda burda kalan minicik toplanma alanlarında bulduğumuz yere çöküp, kapanıp, bulduğumuza tutunacaktık ama ellerimiz ve sırtımız koca koca binalardan üzerimize yağan taşlara ne kadar dayanacaktı?
Zannım o ki; bin yıllar sonra gömüldüğümüz yerde bizi bulan medeniyetler acaba ne oldu da bu insanlar böyle topluca öldü diye epey bir düşünecekti…

Kanlı Ay
8 Kasım 2022 günü olay bu kez de gökyüzündeydi. Ay tutuldu, kanlı ay oldu. Malum; Ay, Dünya’nın gölgesinden geçtiğinde ve güneş ışığının Ay’ın yüzeyini aydınlatmasını engellediğinde böyle bir tutulma yaşanıyor. Güneş ışığının ufak bir kısmı, Dünya’nın atmosferi yoluyla dolaylı olarak Ay yüzeyine ulaşmaya devam ediyor ve Ay kırmızı, sarı ve turuncu bir parıltıyla kaplanıyor. NASA’ya göre Mart 2025'e kadar bir daha Ay Tutulması olmayacaktı. Gördünüz gördünüzdü.
Dünya ile Ay arasında meydana gelen Kütlesel Çekim Kuvveti med-cezirleri oluştururdu. Acaba bu tutulma insanlar ve dünya üzerinde nasıl bir etki yapmıştı?
Astrolojiye merak salanlar bundan türlü anlamlar çıkardı. “Tutulma hem bireysel hayatlarımızda hem de dünya üzerinde çok önemli değişimleri başlatacağını bizlere gösteriyor” dendi. Tutulmadan hangi burçlar etkileniyor bir bir sıralandı. Bildiğimiz bilmediğimiz her şey gökyüzü hareketlerine bağlandı.
Eski çağlardan bu yana gökyüzü hareketleri insanları hep cezbediyordu. Bilinmezliğe anlam yüklemek ve geleceğe dair tahminlerde bulunmak yeni bir şey değildi.

Kanlı İstiklâl
13 Kasım 2022 Pazar günü güzel bir havada kendini dışarıya atarak İstiklâl Caddesi’nde buluşanları, el ele kol kola dolaşanları, birbirinden keyifli mekânlarda kahvelerini yudumlayanları acı ve kanlı bir tat bekliyordu. İstanbul şehrinin, hatta Türkiye’nin kalbinde bomba patlatılmış, patlayan bomba 6 kişinin ölümüne, onlarca kişinin yaralanmasına yol açmıştı. Gelen görüntülerde etrafa saçılan beden parçaları, kaçışan insanlar, insanların gözlerinde korku ve dehşet vardı.
Ki benim de en sevdiğim rotalardan biri Taksim’den İstiklâl’e yürümek, Galata Kulesi’nin dibinden Karaköy’e sallanmaktı. İstiklâl’e sık sık gider, cadde boyu avare avare dolaşır, her seferinde dantel gibi işlenmiş tarihi binaları hayranlıkla izler, efsaneye dönüşen mekânların yaşanmışlıkları üzerine kendimce çıkarımlar yapar, eski dönemlerin fısıltılarına kulak verirdim. Bilirdim ki İstiklâl ahalisinin yarısı “güvenlik görevlisi” ve hepimizi izliyorlar. Kendimi güvende hissederdim. İstiklâl’de dolaşan yabancı uyrukluların çokluğuna baktığımda ise kendi memleketimde yabancı kaldığımı görür, derin bir iç çekerdim.
“Ne vardı bu kadar insanı memlekete dolduracak!”
O gün çocuklar da ben de evdeydik, bir yere gitmemiştik. Mesela ben o gün İstiklâl’e gitmiş olsaydım belki şu an ya o dakikaları yaşamış biri olarak yazıyordum ya da tamamen sessizliğe gömülmüştüm. Evimin ocağında acı ve gözyaşı kaynıyordu…

Bombalamanın ardından adeta sosyal medyaya da bomba düştü, yazılanlar bir anda alevlendi. Alev yakıcı hale gelmeye başlayınca tüm sosyal medya mecraları kapatılarak bilgi akışı kesildi. Etrafında duvarları olmayan bir bahçenin demir kapısını kilitlemek gibiydi bu kesinti. Gezi dönemindeki VPN’ler tekrar devreye girdi, resmi ve doğru bilgiler gelmeyince eskinin kanlı görüntüleri yeni diye servis edildi. Böylece ortam daha da kirlendi.
Daha sonra yapılan birbirinden tutarsız resmi açıklamalar ise akılları daha da karıştırdı.

Bombacı kimdi, nereliydi, bombalama ile hangi mesaj verilmek isteniyordu, devamı gelecek miydi, 2023 seçimleri yaklaşıyordu, yoksa yine 2015 haziran-kasım seçimleri arasındaki kanlı günlere mi dönülecekti, HDP’yi reddeden hükümetin HDP ile görüşmeye başlaması bu patlamada ne kadar etkiliydi?

Ne hayat pahalılığı, ne tepetaklak olmuş ekonomi, ne bilmemkaç haneli enflasyon…
Her şey bir anda unutuldu, herkes can derdine düştü.
Bombacının kendisi bulundu ancak membaın neresi olduğu henüz açıklanmadı.
Patlamanın ardında hepsi birbirinden acı insan manzaraları kaldı.
“Başımız sağ olsun, geçmiş olsun, mekanları cennet olsun” sözleri şiddeti ve acıyı kabul edip, hayatıma devam etmek gibi geldiğinden, bu sözlerin hiçbirisini zikredemedim…

Acabalar
Evde bomba yapmak bu kadar kolay mıydı?
Marmaray’daki acil durum anonsu ‘amacı dışında’nın dışında mıydı?
Çök kapan tutun neyin provasıydı?
Bombalamalar devam edecek miydi?
Ayakkabı numaralarının dahi bilindiği söylenen teröristler nasıl olmuştu da İstanbul’un göbeğinde bomba patlatmıştı.
Günlük hayatımızı ve eski alışkanlıklarımızı sürdürmekte büyük zorluk çektiğimiz bugünlerde, bir de can korkusu mu yaşayacaktık?
(Merak etmeyin, yaşanan Ay tutulması ile %60'ı su olan insanlarda ve %71'i su olan dünyada nasıl gel-gitler yaşandı diye sormayacağım.)

Tek isteğimiz Atamızın açtığı yolda, çalışarak, üreterek, onurlu ve huzurlu bir hayat yaşamak.
Bunu sağlamak iktidar için çok zorsa sağlayabileceğini söyleyenlere devretsin yönetimi o zaman. Devretmek istemiyorsa da Atamızın açtığı yolun gereklerini uygulasın.
Olmam mı?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.