SON DAKİKA
Hava Durumu

Yine ve yeniden stadyum

Yazının Giriş Tarihi: 22.05.2012 02:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.05.2012 02:52

"Bu stadyum meselesi nereden çıktı şimdi?" diyebilirsiniz.

Zaten stadyum da Veledrom'da yavaş yavaş yükselmeye başladı. Kentin ortasında, kentin tüm silüetini kaplayacak yeni bir yapı. Alıştık belki de Doğanbey ucubelerinden sonra her şey normal gelmeye başlamış olabilir hepimize.

Batmaz yani.

Bir tek sorun var. Stadyum yükselirken bir yandan da kentin kaynaklarını yutacak. Bu kentte hizmetleri yürütecek tüm finasman oraya doğru akarsa şaşırmayın.

Recep Altepe'nin "merkezi bütçeden destek alacağız, kentte yük yapmayacağız" söylemi boşa çıktı.

Yanıldı ve yanılttı yani hepimizi.

Öğreniyoruz ki Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, yapımı süren Büyükşehir Belediyesi Stadyumu için Spor Genel Müdürlüğü bütçesinden herhangi bir kaynak aktarımının söz konusu olmadığını, yapılan protokol gereği stadın 49 yıllığına Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edileceğini, tüm gelirlerin Belediye'ye ait olacağını bildirdi.

Suat Kılıç, stadyumun Bursa'ya ve Türk sporuna sağlayacağı katkı düşünülerek, Kalkınma Bakanlığı'ndan 50 milyon TL ek ödenek talebinde bulunduklarını açıkladı.

Hepimize geçmiş olsun.

Bu karar alınırken Büyükşehir Belediye Meclisinde çok itiraz etmiştim.

Hatta oturup iki ay teknik bir araştırma yaparak "neden olmaz" konusunda raporlar hazırlamıştım.

Ama sanırım sakalım olmadığı için kimse dinlemedi ve karşılık bulmadı bu itiraz.

Bugünlerde girdiğim tüm ortamlarda bazı AKP'li arkadaşlar da dahil "stadyumun yer seçiminin ve finansman yönteminin ne kadar yanlış olduğunu" anlatıyor bana.

"Ben dememiş miydim" ukalalığı olarak algılamazsanız eğer iki yıl önce yazmış olduğum "BİRİLERİNİN BUNU SÖYLEMESİ GEREKLİ: VELEDROM'DA YENİ STAD, BU KENTE BÜYÜK YÜKTÜR" başlıklı yazımı ve gerekçelerimi yeniden paylaşmak isterim.

Bilirim yine bir faydası olmaz.

Tıpkı Doğanbey gibi bu stadyum da çıkar ortaya ve kentimiz yine çirkinleşmeye devam eder ama olsun sabrı olanlar için teknik bir gerekçeyi ben paylaşmış olurum.

İki yıl önceki yazı şöyle idi:

BURSAKENT STADYUMU

Yaklaşık olarak iki yıldır kent gündemini meşgul eden Bursa Kent Stadyumu Projesi'nde Bursa Büyükşehir Belediyesi hiçbir bilimsel veri ve kent ölçeğinde planlama olmaksızın sadece parsel başı planlamayla yaklaşık 600 milyonluk (eski para birimiyle trilyon) bir projeyi keyfe keder planlayıp projelendirmektedir.

Kentin gelecekle ilgili tüm yatırımlarını ipotek altına alan, kentin geleceğini her açıdan olumsuz etkileyecek bu karara ne yazık ki cılız bile olsa bir itiraz kent dinamikleri tarafından ifade edilmemektedir.

Durum böyle olunca da Büyükşehir Belediye Başkanı doğru yolda olduğunu düşünmekte, hesapsız-kitapsız tavrını sürdürmektedir. Projenin elde edilme şeklinden başlayıp proje yerinin tespitine uzanan yanlışlar dolu süreç, Bursa kentinin kötü talihini gözler önüne sermeye devam etmektedir.

Aslında bu stadyum tartışmalarının öyküsü biraz derindir. 2025 yılını hedef alan bir planlama çalışması Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmasına rağmen bu planda Bursa'nın yeni bir stadyuma, ikinci bir üniversiteye, yeni belediye hizmet alanlarına, büyük ölçekli bir hastaneye, adliye ihtiyacı olacağı konusunda her hangi bir fikir üretilmemiştir.

Stadyum gibi bölgesel bir ihtiyaç ortaya çıkınca her zamanki alışkanlıkla plan değişikliğine başvurulmuş ve yaklaşık üç yıldır stadyumun yenilenmesi ve yeni stadyum yapılması tartışmaları 2007 yılından bu yana kent gündemini işgal eden başlıklardan birisi olmuştur.

Bursaspor'un lig şampiyonu olması ile birlikte Atatürk Stadyumu'nun kentimizin önemli simgelerinden birisi olma özelliği güçlenmiştir.

Bu önemli simge 14.06.2007 tarih ve 363 sayılı Bursa Büyükşehir Belediyesi Meclisi kararıyla otel ve alışveriş merkezine çevrilmek istenmiş-rantı siz düşünün artık-başta meslek odaları ve kamuoyundan aldığı tepkiler nedeniyle dönemin AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından geri adım atılarak bu projeden vazgeçilmiştir.

Bu karardan vazgeçilmiş ancak 16.03.2010 tarih ve 281 sayılı BŞB Meclis kararıyla stadyumun yerinde yenilenmesi için hazırlanan imar planları tüm tartışmalarla birlikte onaylanmıştır.

O dönemde benim de yer aldığım Büyükşehir Meclisi'nde karşı çıkma çabalarımızın Bursaspor taraftarlarını yanıltarak kışkırtma çabalarıyla nasıl sonuçlandırılmıştı, hala hatırlarım. Nerdeyse altı kat olarak planlanan, büyük bölümü alışveriş merkezi olarak düşünülen, kent trafiğini ve siluetini görsel olarak olumsuz etkileyecek ve en önemlisi finansal kaynak olarak merkezi bütçeden tek kuruş destek olmaksızın Belediye bütçesi tarafından kaynak kullanılarak yapılacak bu girişime itirazlarımız karşılık bulamamış ve nerdeyse hedef haline getirildiğimiz tartışmalar yaşanmıştı.

Kent suskun kalmış ve popülizme boyun bükmüştü.

Tüm bunlardan sonra bir anda-sanırım Ankara'dan müdahalelerle-Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından stadyumun yerinde yenilenmesi düşüncesinden vazgeçilmiş ve yeni stadyumun Veledrom'a yapılacağı kararı açıklanmıştır.

"Neyse Atatürk Stadyumu kurtuldu" düşüncesinin ağır basmasından olsa gerek bu yeni karar yine büyük bir sessizlikle karşılanmış, şaşkınlık ve espriler dışında bir tepki oluşmamıştır.

"Timsah Arena" olarak anılan proje, konuşulmaya başlamasından tam bir yıl sonra 32 bin kişi kapasiteli olarak planlanan Bursa Kent Stadı'nın kente yetmeyeceği ve en az 40 bin kişilik kapasiteye sahip bir stadyum gerektiği savunmasıyla bir anda Veledrom olarak bilinen bölgeye kaydırılmış oldu ( Mart 2010).

Oldu mu?

Oldu.

GELDİK BU GÜNE...

Konu futbol olunca, konu Bursaspor'u etkileyen bir başlık olunca, konu şampiyon bir takımın hassasiyetleri olunca, konu her an kışkırtmaya açık ve tepki üretme potansiyeli taşıyan bir konu olunca özgür ve kent yararı içeren bir tartışma yürütmek elbette güç oluyor.

Bu güçlüğü göze alarak açıkça ifade ediyorum.

Veledrom'a yeni bir stadyum planlamak bu kente yapılmış büyük bir haksızlıktır. Gerekçelerimi ve önerilerimi, neden karşı çıktığımı tartışmaya çalışacağım.

Öncelikle; stadyum projesi dar bir bakışla, sadece bugünü düşünen bir yaklaşımla değil, kentimizin 20-25 yıllık vizyonu çerçevesinde ele alınmalı ve değerlendirilmelidir.

Bu nedenle stadyum projesi parsel bazında değil kentsel ölçekte düşünülmeli ve ele alınmalıdır.

1-KAYNAK KULLANIMI AÇISINDAN YANLIŞTIR: Yeni stadyumun yaklaşık bedeli 600 trilyondur-yeni para birimi milyon ile ifade edilince meselenin çapı küçülebildiği için eski para birimini kullanacağım-ve bunun tamamı Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılanacaktır.

Merkezi bütçeden, Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan, Futbol Federasyonu'ndan, doğal olarak Bursaspor kaynaklarından bir bütçe aktarımı olmayacaktır.

Tahmin edilene göre stadyum için gerekecek 300 trilyonun tamamı Büyükşehir Belediyesi bütçesi ve onun yaratacağı kent kaynaklarından karşılanacaktır.

Büyükşehir Belediyesi'nin BUSKİ, Bursaray ve Merinos Kültür Merkezi vb diğer yatırımlardan dolayı 700 trilyon civarı bir borçlanma ile devam ettiği düşünüldüğünde yeni bir 300 trilyonluk borçlanmanın altına gireceği gerçeğini bir kenara yazalım.

Hepimizin malumu olan öngörülen bütçenin 300 trilyon olmasına rağmen 300 trilyon ile başlayarak çok daha üzerinde bir maliyetle gerçekleşeceği gerçeğini bu aşamada ihmal edelim ve devam edelim. Galatasaray'ın Seyrantepe Stadı maliyetinin 600 trilyon olduğunu hatırlayarak hesabımızı-kitabımızı yapmayı da ihmal etmeyelim.

Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ifadesi ile projeye başlamak için İller Bankası'ndan 30 trilyonluk bir kredi alınarak "ilk kazma vurulacak".

Yani başlarken 30 trilyon Belediye'ye yeni bir kredi borcu olarak bindirilecek, yüklenecek.

Bu karar Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nde-sadece benim kullandığım red oyu ile-maalesef alınmıştır.

Geriye kalan 270 trilyon kent kaynaklarından karşılanacak ve Belediye'ye yük edilmeyecek miş!

Şimdi soralım, bu kaynak yaratma öngörüsünün neresi gerçekçi?

Bursaspor gibi şampiyon olmuş bir takıma forma reklamı olarak çok daha mütevazı bütçelerin yaratılamadığı bir kent kaynağı bu büyüklükteki bir bütçeyi nasıl yaratacak?

Bunu hesaplayan yok.

Bu durumda kime güvenerek böylesi mali portresi yüksek bir projenin altına gözünü karartarak cesaretle adım atılıyor?

Sanırım kentin büyük ölçekteki sanayi kuruluşlarına güveniliyor ( TOFAŞ, Reno, BOSCH, Çoşkunöz, Özdilek vs).

Kriz nedeniyle bünyesinde çalışan binlerce işçisiyle vedalaşmak zorunda kalmış bu işletmeler bu bedelleri nasıl karşılayacak?

Mümkün değil.

Hadi bir miktar katkı yaptıkları düşünülse bile bir anda işsiz kalmış binlerce insana bu bütçe nasıl anlatılacak?

"Her şey yeni stadyum için, her şey sosyal sorumluluk için!"

Diyerek izah edilmesi hiç mümkün değil.

Bir yanda binlerce işsiz kalmış ve ekmek telaşına düşmüş insan, diğer yanda yılda 18 kez futbol karşılaşması yapılacak bir sportif alan.

İzahı biraz zor.

Durum böyle olunca geriye "bildik mekanizma" işlemeye başlayacaktır.

İmar, bina, atık tesis, arıtma vb sorunu olan işletmelerin bu sorunlarının çözümü karşılığında stadyum projesine kaynak aktarması istenecektir.

Yani "problemli/uygunsuz işlerin" hali yoluna sokulması mekanizmaları çalışacaktır.

Zaten başvurulan bu yöntemle yeni etik tartışmalar başlayacak,"stadyum için her yol mubah"anlayışı ile imar değişikliği kirlenmeleri artacaktır.

Büyükşehir Belediye Meclisi çok renkli, suskun, "istemeden ama, kerhen kabullere" tanıklık etmeye devam edecektir.

2-İHTİYAÇLAR VE ÖNCELİKLER AÇISINDAN YANLIŞTIR:Bir yerel yönetim organı ne yapar?

Su temini ve arıtımı, atık su hizmetleri, çöp ve temizlik hizmetleri, imar çalışmaları, ulaşım hizmetleri, kesintisiz ve sağlıklı enerji - doğalgaz temini, çevre sağlığı, zabıta, itfaiye, afet planlaması, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, sosyal hizmet ve yardım konuları kentsel hizmetlerin planlamasındaki çeşitliliği oluşturur.

Peki, bir belediye bu hizmetleri neye göre öncelikler?

Kentin ihtiyaçlarına göre elbette.

Bu ihtiyaçları belirlerken kentte yaşayan insanların eğilimlerini ve ihtiyaçlarını da göz önüne alırlar herhalde.

Önceliklere bu açıdan baktığımızda; Eylül 2010 da yapılan bir kent araştırmasında kent insanının kentle ilgili öncelikleri şöyle çıkmaktadır.

Sorulan sorular içinde,"yeni bir stadyuma ihtiyaç var mı?" sorusu olmamakla birlikte işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ile boğuşan kent insanının gündeminde stadyum önceliğinin olmadığı açıktır.

Bazı sorunların merkezi hükümeti ilgilendirdiği ve onun da çözüme yönelik adımlar atmadığı düşünülse bile belediyeleri ilgilendiren trafik, ulaşım, yolların bozukluğu, yolların yetersizliği gibi sorunların öne çıktığını bu araştırma da görebilmek mümkündür.

Ayrıca yoksul kent insanının çarpık kentleşmeyi dert etmemesi hem anlaşılır hem ironik durmaktadır.

Kent insanı böyle düşünmekte, böyle hissetmektedir.

3-KENTİN GELECEĞİ AÇISINDAN YANLIŞTIR, BİLİMSEL DEĞİLDİR: Kentimiz batı aksına doğru büyümektedir.

Nilüfer bölgesinin batısı bir inşaat sahası görünümündedir.

Bu yapılaşmalar bittiğinde kentin doğu nüfusunun bu bölgeye doğru kayacağı ve Veledrom'un bulunduğu hattın yatay ekseninin kenti ortalayacağı kaba bir projeksiyonla öngörülmeli ve kent yerleşimi buna göre planlanmalıdır.

Büyükşehir Belediyesi bu hesaplamaları yaparken eski verileri kullanmakta ve kentin geleceği ile ilgili eksik değerlendirmeler yapmaktadır.

İstenildiğinde gönderilen raporlarda 2009 yılında planlaması yapılan Kültürpark yanındaki stadyum projesi için veri alınan araç sayımları 2005 yılının değerleri olarak görünmektedir.

TÜİK Motorlu Kara Taşıtları İstatistiklerine göre Türkiye çapında 2005 yılında 9.898.059 olan taşıt sayısı 2008 yılında 12.406.818 olmuştur.

Görülmektedir ki araç sayısı yoğunluğu % 25 artmıştır.

Yine TÜİK verilerine göre nüfus artış oranı en fazla olan illerden birisi olan Bursa'da taşıt sayısının Türkiye ortalamasının üstünde olacağı ve Bursa trafiğindeki taşıt sayısının 2005 yılından bu yana bir buçuk katına çıkacağı rahatlıkla söylenebilir.

Bu projeksiyonla kentin tam orta hattına ikinci bir stadyumu planlamak hem trafik yoğunluğu hem de nefes alacak mekânları kuşatmak açısından yanlış bir planlamadır.

Daha güncel veriler bilimsel bir akılla kenti planlama alışkanlıklarını öğrenmemiz gerekmektedir.

ÖNERİLER:

1-VELEDROM PLANLAMASI: Yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi kentimizin 20-25 yıl sonrası yerleşiminde Veledrom'un bulunduğu yatay hat kentin orta hattını oluşturacaktır. Bu nedenle burada kent yoğunluğunu oluşturacak bir projeyi planlamak kentteki yaşam sıkışıklığını arttıracaktır.

Hazır bu bölgede kamulaştırmalar ve tahliye işlemleri başlamışken ileriki yıllarda kente yeşil alan yaratacak, nefes alacak alanlar yaratacak bir düşü hep beraber kurabiliriz.

Atatürk Kent Parkı'ndan başlayarak, Büyükşehir Belediyesi'nin Odunluk'tan-Velodrom'a düşündüğü -çok yerinde ve güzel bir proje- yeni bir Kültürpark alanı olarak yaratılacak parkı, Veledrom'u da içine alacak şekilde Nilüfer Vadisi Parkı'na bağlayacak bir devasa parka çevirecek bir işe girişecek bir düşü hep beraber kurabilsek ne güzel olur.

Paşa Çiftliği bu konuda biraz fedakârlık yaparsa 25 yıl sonrasının Bursa'sında kentin orta hattını boydan boya geçen bir park alanı, yeşil alan, kent yoğunluğunda nefes alacak bir mekân yaratmış oluruz.

İnanın bu alanı yaratanlar yıllar sonra çok hayır duası alacaktır.

2-YENİ STADYUM PLANLAMASI: Büyükşehir Belediyesi raporlarına göre Bursaspor'un 2008-2009 ve 2009-2010 sezonunda Atatürk Stadyumu'nda oynadığı maçlardaki ortalama biletli seyirci sayısı yaklaşık 14.000 kişi civarındadır. Bu seyircinin büyük kısmı % 46.43 ü yaya, % 25 i toplu taşıma (Bursaray, otobüs, dolmuş), % 28.57 ise özel aracı ile maça gelmektedir.

Yani Atatürk Stadyumu yılda 18 kez hadi Şampiyonlar Ligi'ni de katalım hesaba yılda en fazla 25 kez kullanılmaktadır.

Daha önce oynanan milli maçlar da (Almanya, Hollanda) düşünüldüğünde ihtiyacımızı karşılayacak sıcak, coşkulu, kent duygusunu yaratan, kent birlikteliğini yaratan sevinç ve hüzünlere ortam yaratmaktadır. İhtiyacımızı görmektedir. Kentin sınırlı kaynaklarını geleceği ipotek altına alacak şekilde tüketmeyi gerektirecek bir boşluğu düşündürmemektedir.

İller Bankası'ndan alınacak 30 trilyon gibi bir kaynağı mevcut stadyumun modernize edilmesine, tüm stadı çatı ile kaplamaya, koltukları değiştirmeye, taraftarların, maçları statta izleyen kentlilerin görüşlerini de alarak yeniden düzenlediğimizde son revizyonla birlikte kapasitesi 6000 olarak arttırılmış yapısıyla bizim özlem ve hüzün tarihimizi karşılamaya yeteceği açıktır.

Geriye sıkça kullanılan " bu stat uluslar arası karşılaşmaların oynanacağı bir özellikte değil, Bursa'nın değil ülkemizin daha geniş bir stadyuma ihtiyacı var" derdi kalmaktadır.

Yakın dönemde ülkemizde Dünya Şampiyonası, Avrupa Şampiyonası gibi bir ihtimal olmamakla birlikte kentin temel dokusunu bozmayacak bir alan (Görükle'nin ilerisi, Yalova Yolu vs. bunu tartışabiliriz) yaratarak merkezi hükümete, Gençlik ve Spor Bakanlığı'na "buyurun yer bizden, yapması sizden" diyerek kent kaynaklarını kent için kullanmayı başarabiliriz.

SONUÇ:

Sonuçta ne denebilir ki?

Belki tek cümle: Bu kentin geleceğini popülizme teslim etmeyelim.

Sonuç cümleleri kime kurulabilir ki?

Belki kentin medyasına, köşe yazarlarına: Biliyorum, reklam bağlantıları nedeniyle Büyükşehir Belediyesi kararları üzerine cümle kurmak zor ve riskleri var, inanın zorluklarınızı hissediyorum.

Ancak bu kentte biz yaşayacağız, siz yaşayacaksınız, çocuklarımız yaşayacak, onların çocukları yaşayacak. Nefes alacak ortamlara hep beraber ihtiyacımız olacak. Size işinizi öğretmek elbet bana düşmez,ama sanırım en büyük rol de size düşer. Bugün nasıl varsa biliyorum ki yarın da olacak.

Belki kentin Belediye yönetimine: Biliyorum, ileride adınızın anılacağı bir sembol yaratmak istiyorsunuz.

Ama iyi düşündünüz mü?

Belki olumlu anılacağınızı düşündüğünüz bir proje kenti boğan ve olumsuz anılacağınız bir oluşum olacak. Kentin öncelikleri ve geleceği sizin kararlarınızda.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.