SON DAKİKA
Hava Durumu

Sizin siyasi ahlakınız bile yok

Yazının Giriş Tarihi: 01.05.2013 10:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.05.2013 10:45

Bugün 1 Mayıs kutlamaları Taksim'de gaza boğuldu. Dünyada tek örnek.

Emek bayramı dünyanın her yerinde çalışanlar-işçiler barışçıl ve coşkulu atmosferde kutlanırken, Taksim'de emekçiler gaza boğuldu.

Yazının başlığı sakın ola ki İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve İstanbul Emniyet Müdürü için kurulmuş cümleler olarak anlaşılmasın. Sonuçta bu üç figür, AKP'nin emekçiler üzerinde uyguladığı "devlet terörünün" uygulayıcıları, yani bir nevi gaz bombasını atan tetiğe basan görevliler.

Siyasi ahlaktan yoksun AKP'li siyasetçiler sadece İstanbul'da 1 Mayıs'ı gaza boğanlar değil şüphesiz. Bursa'daki AKP'li siyasetçiler de aynı zamanda, siyasi ahlaktan yoksunlar.

Dikkat edin, dikkatle bakın, bundan sonra da ağızlarından bu gaz dumanı ortamı açısından bir tek demeç duymayacaksınız. Bu ülkede Kürt sorunu ile ilgili sanki çok kritik bir dönem yaşanmıyormuş gibi davrananlar, susanlar, konuşmayanlar, şimdi emekçilerin gaza boğulduğu 1 Mayıs kutlama arzusu içinde tek cümle kurmayacaklar.

Neden?

Çünkü; bunlar aynı zamanda "siyasetin kurnazları".

Ülke genelinde yaşanan siyasi gelişmeler sanki Mars'ta yaşanıyor ve bizim haberimiz yok gibi davranan siyasetin esnafları bu arkadaşlar. Hiç duymamışlar, hiç görmemişler, hiç bunlar yaşanmamış gibi davranan, hırsları akıllarının önüne geçmiş siyaset cambazları yani.

Yine hiç karnımdan konuşmayacağım. Kim bunlar?

Mesela AKP İl Başkanı Sedat Yalçın. Mesela Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, mesela bu kentin çıkarttığı Bakanlar Faruk Çelik ve Bülent Arınç. Mesela ilçe belediye başkanları. Mesela AKP adına başka zaman olsa mangalda kül bırakmayan siyasetçiler, gazeteciler, iş adamları, müteahhitler, inşaatçılar, yeni yetme yatırımcılar.

Kenti planlamaya gelince, yeni dönüşüm alanları, yeni ticaret alanları, yeni rant alanları, yeni yatırım alanları, yeni sanayi alanları, yeni kar getirecek alanlar konu olunca "car car konuşan", herkese ne yapılması gerektiğini öğretenler, konu toplumsal sorunlar olunca sessizliğe bürünüyorlar yani.

Mesele kurdukları ticaret-siyaset-cemaat ekseni olunca şahin kesilenler, mesele demokratikleşme, hak kullanımı, emekçiler, taşeron çalışma, iş kazaları, sağlık hakkı, yoğun bakım yatağı, işsizlik, işten çıkartmalar, kent yağması, Bursa'nın doğal ortamının tahribatı, toplumsal barış arzusu, çarpık kentleşme, çimento fabrikaları, ulaşım hakkı, kent yağması, yoksulların yaşam koşulları olunca bülbül oluyorlar yani, ama dut yemiş bülbül cinsinden.

Mesela, memleket tek bir noktaya kilitlenir, ahali tek bir mevzu konuşur adına barış süreci, müzakere süreci, İmralı süreci her ne denilirse denilir ama bizim bu AKP il başkanı, belediye başkanı ve diğer siyasi aktörlerinin ağzından tek kelime çıkmaz.

Neden?

Basit bir nedenle. Aman oylarımız azalmasın, tepki oluşmasın. Başbakan'a bu oy kaybını açıklayamayız kaygısı.

Neden?

Bizim bu meseleler ile ilgimiz yok biz yerel siyasetçiyiz, bunlar bizim boyumuzu aşan konular, çapımız yetmez, Başbakan ne derse o, bizi bu işlere karıştırmayın, biz kenti paylaşmaya ve paylaştırmaya çalışıyoruz, bak ne güzel raylı sistemler yapıyoruz, kentin her tarafını yüksek ve modern binalara boğduk ama kentsel alan yarattık, sanayimize yatırım alanı size iş alanı yarattık kolaycılığı.

Neden?

Bursa'da insanlar yoksullaşıyor, ama biz yoksulluğu yönetiyoruz ve oya tahvil ediyoruz, inanç istismarı olsa da milli-dini duyguları kullanarak iktidarımızı sürdürüyoruz. Başbakan bizi takdir ediyor ve karnemize iyi notlar veriyor, siyasetinin pratiği.

Neden?

Yerel seçimler yaklaştı, oylar cepte. Halk yararı olmasa bile rant yararı açısından kenti hangimiz yönetecek derdimiz köpürdü, bu köpürmeyi etkileyecek her tür değerlendirme, söz, cümle, çıkış-iniş, dengelerimizi bozar hassasiyeti.

İşte bu nedenle sizin siyasi ahlakınız bile yok. Sizin bu toplumunun sorunlarına karşı bir derdiniz de yok. Durumunuz rahat. Oylar hazır.

Bugün İstanbul'da dünyanın her yerinde kutlanan 1 Mayıs'ı gaza boğan acımazlığınıza, devlet terörünüze, tahammülsüzlüğünüze karşı söyleyecek bir sözünüz de yok. Oylarınız cepte. Dert yok.

İktidar olmak için bir engeliniz de yok yani. Ancak tek dert siyasi ahlakınız yok. Bu da sorun değil. Oy için siyasi ahlaka da zaten gerek yok.

Siyasi ahlakınız yok ama aynı zamanda siyasi vicdanınız da yok.

Binlerce gencimizin ölümüne yol açan bir şiddet ortamının bitmesi için yürütülen çabaya soldan gelen her tür itiraza karşı çıkan bizlerin siyasi vicdanı karşısında, sizin iktidar hırsınızın altı-üstü taşeronlaştırmaya, iş güvencesine, asgari ücretin yetersizliğine, çalışma koşullarına, iş kazalarına karşı taleplerini dile getirecek emekçilerin gaza boğulmasına, dövülmesine, coplanmasına ses çıkaracak bir yüreğinizde yok.

Artık devlet oldunuz ya. Keyfini sürün.

Emekçileri gaza boğun. İşçileri-emekçileri şiddetinizle güvencesiz, geleceksiz, taşeronlarla çalıştırmaya devam edin.

Sonra bize, ileri demokrasi ve barış içinde toplumsal hayatı anlatın.

Aslında, bugün 1 Mayıs'ın gaza boğulması bize bir tek şeyi gösterdi. Kürt sorunun çözümü-eğer çözülecekse-AKP eli ile bu ülkeye demokratikleşme getirmeyeceğini açığa çıkarttı.

Bu açığa çıktı yani.

İstanbul 1 Mayıs'ının gaza boğulması bizlere bir şey öğretiyor aslında. Şimdi siyasi vicdanı olanların barış ve demokratikleşme için niyetlerini, güçlerini, arzularını, çabalarını , siyasi güçlerini AKP'nin otoriterleştirme ve ekonomik olarak liberalleştirme terörüne karşı birleştirme olgunluğunu gösterme zamanı.

İstanbul'da 1 Mayıs'ın dünyada örneği olmayacak şekilde gaza boğulmasının bize öğrettiği tek gerçek bu sanırım.

Çünkü bunların siyasi vicdanı yok. Genelde de, yerelde de.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.