SON DAKİKA
Hava Durumu

Siz ne kadar zalim oldunuz böyle!!!

Yazının Giriş Tarihi: 30.05.2013 11:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.05.2013 11:15

"AKP, 12 Eylül ile hesaplaşmanın yolunu açacak" diye anayasa değişikliğine onay verenler son aylarda inanılmaz zalimleşen hükümet saldırıları karşısında nasıl bir ruh hali içindeler acaba? İnanın merak bile etmiyorum.

1 Mayıs ile tırmanan AKP saldırganlığını bu kez de "Kürt sorununda demokratik bir çözüm olanağı sağlıyorlar" diye düşünerek, umarım yeni bir yetmez ama evet saflığına düşmezler. Yazık olur. Bir kez daha saflık olur.

Taksim Gezi Parkı'nda iş makineleri tarafından yıkılan ağaçlar bir de AKP destekçisi, sözde özgürlükçü liberallere gitsin. Her seçim sonrası "balkon konuşmalarında" tekrar edilen "kimsenin yaşam tarzına karışmayacağız" yalanlarına inananlara gitsin yani. Yetmez ama onlara da gitsin.

En son kalan ağaçlarda para uğruna, rant uğruna, çıkar uğruna kentleri yağmalayan AKP etrafına toplanmış çıkar gruplarına gitsin. Gerçi bunlara hiçbir ağaç yetmez, ama olsun onlara da gitsin.

Sahi, siz ne kadar zalim oldunuz böyle.

Sahi, ne ara bu kadar zalim oldunuz.

1 Mayıs'ı kutlamaya çalışan emekçilere sıktığınız gazın, suyun hesabı yok.

Suriye politikanız sayesinde, Reyhanlı'da patlatılan bombalardan canı yanan acılı Reyhanlı halkının gaza boğulmasının, coplanmasının vicdanı yok.

Memleketin her tarafını AVM'lere çevirdiniz. Hep beraber koca bir AVM'nin içinde yaşar hale geldik.

Kentleri rant uğruna yaşanmaz mekanlara çevirdiniz. Kentleri binalara boğdunuz. Bir karış yeşil alanlarda bile binaları yükselttiniz.İstanbul'un merkezindeki Taksim alanında ahalinin nefes aldığı bir avuç Gezi Parkı'na bile gözünüzü diktiniz.

"Yeşil alan neymiş, ağaç, çiçek, toprak neymiş" dediniz. Bulduğunuz her boşluğa AVM yapmaya başladınız.

Taksim'de parkına, ağacına, çevresine sahip çıkmaya çalışan insanları sabahın köründe saat tam 05.00 de gaza boğdunuz, suya boğdunuz, dayaktan geçirdiniz.

Sahi, siz ne kadar zalim oldunuz böyle. Bu ne zalimlik böyle. Ne uğruna bu kadar zalimlik.

Sermayenin AVM merakı uğruna mı?

Çekinmeden bir de uzatılan mikrofonlara " biz kararını verdik, ne yaparsanız yapın oraya alış-veriş merkezini yapacağız" diyecek kadar kibirlendiniz.

Siz ne kadar zalimleştiniz böyle.

Onlar nasıl görüntüler öyle. İsrail askerlerinin mazlum Filistin halkına uyguladığı şiddet bile zayıf kaldı yanınızda. Sahi, ne uğruna?

Gerçekten, ne kadar zalim oldunuz böyle. Gerçekten, yüreğinizin derinlerinde bir yerler hiç mi sızlamadan verdiniz o saldırı emirlerini.

Hiç mi sıkılmadınız, "Orada sökülen ağaçların önemi yok, daha fazlasını dikeriz" derken.

Kimi kandırdınız bu demeçlerinizle?

Koca İstanbul'un merkezinde, rant uğruna talanınızın harap ettiği bir avuç yeşil alan, nereye dikilen fidanlarla onarılabilir ki?

Sadece İstanbul'u mu, memleketin her yerini yüksek katlı binalara boğdunuz, mücahitleriniz/mütahitleriniz daha çok kazansın diye.

Kentlere de yazık ettiniz, haksızlık ettiniz. Kentte yaşayan insanlara da yazık ettiniz. Ağaca, ormana, çiçeğe, gelecekte binalar arasına kaderi bırakılmış çocuklarımıza da yazık ettiniz.

Ne uğruna? Sahi, ne uğruna?

İstanbul'un her yanı gökdelen. Ne yol kalmış, ne park kalmış, ne de nefes alacak bir alan.

Sadece İstanbul mu? Ya Bursa'yı ne hale çevirdiniz?

İstanbul'da görüntüyü bozuyor diye (sanki görüntüye çok meraklıymışsınız gibi) "yüksek binalarını tıraşlamayan, mütahite küstüm" diye samimiyetsiz açıklamalar yaparken, Bursa'da kentin kalbine gömdüğünüz Doğanbey ucubelerine tek kelime etmediniz.

O ayıp orada duruyor hala. Sahi, siz ne kadar takiyeci oldunuz böyle.

Sadece İstanbul'u değil, Bursa'yı da para uğruna, çıkar uğruna, rant uğruna perişan ettiniz. Kentimizi tahrip ettiğiniz, her marifetinizi "proje yaptık" diye pazarlamaya çalıştınız. Bursa halkını kandırmak istediniz.

Geçelim Doğanbey'i.

"Altıparmak'ta kent meydanı açacağız" diye yıktığınız binaların yerini, sermaye örgütüne vererek çok çirkin bir meydanı ortaya çıkardınız. Sonra BTSO yönetimine el koyarak sessizliğe yattınız. Birbirinizi kutladınız.

Tıpkı Taksim gibi kentimizin meydanını da mahvettiniz.

Yetmedi. Kültürpark'ı mahvettiniz. Park deyince aklınıza sadece kaldırımları çevirerek kurduğunuz parkomatlarla vatandaştan topladığınız paraları hatırlatan, otoparkları anımsar oldunuz.

Kentimizde vatandaşın nefes aldığı Kültürpark'ı döşediğiniz raylarla mahvettiniz. Utanmadınız, çekinmediniz.

"Yeni belediye binası yapacağız köşeye ve küçücük olacak, kalanı park olarak kalacak" diyerek hepimizi kandırdınız. Kentin merkezine yan yana sıralanmış bilgisayar kasaları gibi binaları dikerek vatandaşın nefes alacağı yer bırakmadınız.

Kentin kaynaklarını heba ederek kente hizmet sunacak kaynakları stadyuma gömdünüz. Belediye kaynakları ile stadyum yapan tek şehir unvanını ele geçirdiniz. Kent kaynaklarına yazık ettiniz. En olmayacak yere, kent merkezinde nefes alacak bir alana yılda on sekiz karşılaşmanın doksan dakika oynanacağı bir stadyumu diktiniz. Kentte yazık ettiniz.

BUSKİ'nin yanındaki alanı AVM yapmak için sattınız. Yargı durdurdu. Yargıda artık kontrolünüzde yeniden satabilirsiniz. Satın gitsin. Yeni ve kocaman bina daha yükselsin kentin merkezinde.

Ovayı da mahvettiniz. Tarımsal alanları mahvettiniz. Hastanelerimizin yerlerine gözünüzü diktiniz. Aklınız hep rantta ve yüksek binaların getireceği paralarda kaldı. Sonra BESOB Projesi diye Uludağ'ın ikinci giriş kapısını, ahududu bahçelerinin ortasını rant uğruna, oy uğruna sanayiye açtınız. Zafer kazandınız.

İmar planlarını değiştirdiniz. Kentin hemen her girişine kocaman kocaman oteller diktiniz. Yükseklere tırmandınız. Başınız göğe erdi umarım.

Mustafakemalpaşa'nın tarımsal alanlarını sanayiye boğmaya çalıştınız. Zor durdurduk. Ya da durdurduğumuzu sanıyoruz. Niyetiniz devam ediyor. Ne uğruna. Rant uğruna.

Her yeri taş ocaklarına boğdunuz, mermer ocaklarına boğdunuz, sularımız kirli aktı. Suyu hep pahalı sattınız. Ulaşımı pahalı sattınız. Kenti yoksullara dar ettiniz. Bunları bir de çekinmeden "Bursa hayatının hizmetini alıyor" masallarıyla bize anlattınız.

Bunları yaparken küçücük köprüleri, çeşmeleri, okulların spor salonlarını (Milli eğitim bütçesi yok ya), kermesleri canlı yayınlarla yüzlerce protokol olarak açtınız. Kurdeleler kestiniz.

Kenti mahvettiniz, Bursa'yı mahvettiniz. Demokrasi olsun diye hiç sıkılmadan bize bir tek şey sordunuz. Teleferik'in rengi ne olsun?

Bari kırmızı olsun. Yüzünüz kızarmıyor. Belki kırmızı teleferik rengi yüzünüze yansır.

Sahi, siz ne kadar zalim oldunuz böyle. İstanbul'da kentini savunan insanları sabahın beşinde gaza boğdunuz.

Şimdi bir de açıklıyorsunuz. "Merinos stadını yıkıp yerine otel yapacağız".

Doğru ya, bir orası kaldı kentin içinde rantta çevirmediğiniz. Yakışır size. Bir de şu anki stadyumun yerini unutmayın. "yıkacağız" diyorsunuz ya. Oraya da bir AVM iyi gider.

Panayır yerine çevirdiğiniz Merinos Kongre Merkezi yetmedi. Oradaki spor alanını, kocaman-şöyle başı göğe eren bir otele çevirin. Maksat, keseler dolsun.

Biz itiraz için gelirsek. Bizi de gaza boğun.

Gerçi sizde haklısınız. Kentleri bu kadar yağmaladığınız bir ortamda. Kentleri, halktan yana savunacak olan CHP, Ankara'da Saadettin Tantan'ı, İstanbul'da Sarıgül'ü, Bursa'da Turhan Tayan'ı aday yapmayı düşünecek/tartışacak bir şekilde "sağa yanaşmayı" sürdürürse, siz bu kadar rahat gaz atarsınız, itiraz edenleri bu kadar rahat döversiniz, bu kadar rahat zalim olursunuz.

Bize de, size vicdan, CHP'ye akıl-fikir ihsan eylemek düşer. 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.