SON DAKİKA
Hava Durumu

Siyasi rüşvet

Yazının Giriş Tarihi: 20.01.2014 11:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.01.2014 11:20

Gündemi izlemek, anlamaya çalışmak, gelişmeleri teraziye çıkartmak bile çok sıkıcı artık. Her şey birbirine girmiş durumda.

Mesela ülkemizin insani yardımlarını artık MİT yapar hale gelmiş. Biz fark edemez olmuşuz.
Bu durumda Kızılay da istihbarat topluyordur herhalde.

Üstelik bu ve benzer tüm saçmalıklar, devletin en yetkili ağızları tarafından bize anlatılır olmuş. Biz fani yurttaşlar da bu saçmalıkları takip ediyor olmuşuz.

Hatta utanç kaynağı olması gereken kimi durumlara bir kısmımız hak bile veriyor olmuşuz.

Yaaa şimdi olacak iş mi yani?

Başbakan, Ali Ağaoğlu'nun Bakırköy'deki imar sorununu Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı devreye sokarak hallediyor. Karşılığında Bilal Erdoğan'ın vakfına, hem de sözde "imam hatip yapsın diye!" Ataşehir'deki iki yüz trilyonluk (eski parayla) yirmi dönümlük arazi yine Ağaoğlu tarafından bağışlanıyor.

Eeeee bu memleketin okul yapacak Milli Eğitim Bakanlığı ne yapıyor o zaman? Herhalde havaalanı.

Şimdi biz fanilere "bu rüşvet değil ulvi bir çaba"dır diye nasıl anlatılıyor? Neden ben anlamıyorum?

Bu durumda bu rüşvet değilse, rüşvet ne o zaman?

Benim ilk hatırladığım rüşvet sanırım Turgut Özal'ın kızına bağışlanan Jaguar marka bir otomobildi.

Kızımızın kocası da bir müzik grubunda davul çalıyor olunca, "davulu delen jaguar" simgeli bir muhalefet partisi bile kurulmuştu o yıllarda. Ancak bu partimiz "siyasette kalıcı olamadı"!

Bugünlerde benzer niyette bir parti kurulsa sanırım bayrağı "ayakkabı kutusu" olacaktır. Kurmayı düşünenlere logo önerisi yani.

Rüşvet deyince nedense aklımıza hep ekonomik kaynaklar geliyor, para geliyor yani.

Ancak "parasal rüşvetler" ortalığa saçılınca "siyasal rüşvetler de" başlamadı mı?

Tayyip Erdoğan kendisini ve oğlunu bu yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet suçlamalarından kurtarmak için parayı-pulu bir kenara bırakarak "siyasal rüşvet" çarklarını işletmeye başlamadı mı yani?

Mesela Ergenekon, Balyoz gibi davalardan yargılananlar siyasal bir rehineye dönüşmüş değil mi? Bu davaların yargılama süreçlerinin adilliği artık herkes tarafından sorgulanır hale gelmedi mi?

T. Erdoğan yeniden yargılama sürecinin önünü açıp açmamayı kendisine ve oğluna "dokunulmaması" koşuluna bağlamış durumda değil mi yani ? Metin Fevzioğlu her ne kadar tuhaf rollere soyunmuş olsa da koşul bu değil mi gerçekten?

Bu durumda bir tür siyasal rüşvet değil mi?

"Bana ve oğluma dokunmayın, kapıları açayım" diye basitleştirmiş olsak bile, sanırım fazlaca yanılmış olmayız.

Benzer siyasal rüşvet ve şantaj Kürtlere yapılmıyor mu?

Rehin tutma ve serbest bırakma uygulaması KCK davalarından tutuklu milletvekilleri için de uygulanmadı mı?

Milletvekillerinin bir anda serbest bırakılabilmesiyle Kürtlere "ipleriniz benim elimde, benimle iyi geçinin, benim ve oğlumun korunmasını kolaylaştırırsanız sizin de hayatınız kolaylaşır" denilmiş olmuyor mu?

Bu durum da bir tür siyasal rüşvet değil mi?

Her fırsatta "bana ve oğluma yönelik yapılan soruşturma aslında çözüm sürecine karşı yapılmış bir harekettir" diyerek Kürtleri ikna etmek için bir tür siyasal şantaj yapılmış olmuyor mu?

Dahası Kürtlerin hak talepleri bir tür "korunma" koşuluna bağlanmış olmuyor mu?

Kürtlerin ikircikli hali, bu duruma "razı" bir hale gelmiş olduklarını göstermiş olmuyor mu?

Abdullah Öcalan, "biz yangına benzin dökmeyiz" diyerek bu hale razı olmuş olmuyor mu?

Dahası Ergenekon, Balyoz ve KCK davasını koz olarak kullanan T. Erdoğan, bir yandan da "tüm bu musibetleri ben yapmadım, cemaat yaptı" mesajı ile kamuoyunun dikkatini ayakkabı kutularındaki paralardan, arazi bağışlarından/rüşvetinden bu davaların tutuklularının özgürlüğüne çekmiş olmuyor mu?

HSYK tasarısının Anayasa'ya aykırı olduğunu A. Gül bile kabul etmeye başlamışken, "o sorunlu yasayı önüme getirmeyin, önüme gelirse ne yapacağımı da görebilirsiniz" cümlelerini kurarken, T. Erdoğan'ın "benim istediğim anayasa teklifini kabul edin, yasa tasarısını geri çekeyim" demiş olması yine bir tür siyasal rüşvet teklifi olmuyor mu?

Daha devam etmemin bir anlamı yok sanırım.

Belli ki "ekonomik rüşvet" rezillikleri "siyasal rüşvet" teklifleriyle örtülmeye çalışılıyor.

Ben bunları düşünürken oğlum yanaştı yanıma, teklifi ise çok basitti.

"Bilgisayardaki oyun süremi uzatırsan, beni öpebilirsin".

Durum bu olunca hiç düşünmedim. Kabul ettim.

Siyasal rüşvet, ekonomik rüşvet derken daha masum geldi bu teklif.

Nedense artık?

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.