SON DAKİKA
Hava Durumu

Sağlık turizmi mi, sağlık ticareti mi?

Yazının Giriş Tarihi: 04.02.2012 05:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.02.2012 05:13

Yıllardır sağlık hizmetleri ve sağlık politikalarına kafa yoran bir insan olarak "sağlık turizmi" kavramıyla ilk kez Küba gezimiz sırasında karşılaşmıştım. Beş-altı yıl önce "ideallerimizin ülkesi" Küba'ya bir arkadaş grubu olarak bir gezi düzenlemiştik.

Turistlik bir ziyaret olmasına rağmen, ben en çok Küba sağlık hizmetlerini de merak etmiş ve gözlemiştim bu ziyaretimizde. Havana Havaalanı'na indiğimizde başlamıştı standart dışı uygulamalar.

Pasaport kontrolü için yaklaştığımız bankoda "giriş mühürü" pasaportlarımıza vurulmadı. Küçük bir sarı kağıt pasaporta iliştirildi ve giriş mühürü bu kağıda basıldı. Küba'dan ayrılırken "çıkış mühürü" yine aynı kağıda basıldı ve küçük sarı kağıt görevliler tarafından alındı.

Doğal olarak bunun nedenini sorduk. Bu uygulamanın ABD tarafından Küba'ya uygulanan ambargonun bir sonucu olduğunu öğrendik. Eğer herhangi bir pasaportta Küba mühürüne rastlanırsa bu kişilerin ABD'ye girişine izin verilmiyormuş. Bu nedenle bundan çekinen ziyaretçilerin Küba gezilerini engellememek için böylesine bir yöntem üretmiş Küba yetkilileri.

İçimizden bazı arkadaşlar, "Küba ziyareti bizim için onurdur, lütfen pasaportlarımıza basın Küba mühürünü" diye ısrar etselerde sonuç alamadılar.

Daha sonra tanıştığımız Kübalı insanlar ve yetkililerle yaptığımız sohbetlerde bu uygulamanın nedenlerini daha derinlemesine anlama olanağımız oldu.

Yoksul ama mutlu Küba'nın en önemli gelir kaynaklarından birisi "sağlık turizmi" imiş. Avrupa'dan hatta ABD'den birçok özel sağlık sigortası, poliçe sattığı hastalarını Küba'ya getirerek tedavilerini ve ameliyatlarını yaptırıyormuş. Çünkü Küba sağlık hizmetleri Avrupa ve ABD sağlık hizmetlerine göre hem daha ucuz hem de daha nitelikli imiş.

Küba'nın sağlık hizmetlerinin çok iyi olduğunu okuduğum yayınlardan biliyordum. Temel sağlık parametrelerinde (bebek ölüm oranları, anne ölüm oranları, beklenen yaşam süreleri gibi).

Dünya Sağlık Örgütü tarafından Küba'nın verilerinin "çok başarılı" sınıfta yer aldığını da biliyordum. Kişi başı sağlık harcamalarının düşük olmasına rağmen sağlık verilerindeki çıktıların çok iyi olduğunu da biliyordum ancak, "sağlık turizmi" diye bir kavramı orada duymuş oldum.

Küba Hükümeti kendi yurttaşlarına çok iyi bir sağlık hizmetini "ücretsiz" olarak sunuyor ve gelişmiş tıp ortamınıda dünya "sağlık turizmi" ortamına sunarak "gelir elde etmeyi" hedefliyordu.

Özellikle ortopedi, göz, kalp damar cerrahisi ve kanser tedavisinde çok iyi yetişmiş hekimlere ve tıbbi olanaklara sahip olduğu için metropol ülkelerin özel sağlık sigortalarının gözde ülkesi haline geldiğini orada öğrenmiş olduk. Hatırlarsınız, Venezualla Devlet Başkanı CHAVEZ'in kanser tedavisi, ünlü futbolcu Maradona'nın tedavileride Küba'da yapılmıştı.

Avrupa ve ABD'de poliçe satan özel sağlık sigortaları, poliçe sahiplerine çok çekici tekliflerde bulunuyormuş. "Sizin ortopedi ameliyatınızı Küba'da çok güvenilir merkezlerde yaptıralım, tedavi sonrasında Küba'da güzelde bir tatil olanağı sağlayalım, ne dersiniz?" diyorlarmış.

Hastalarda hem nitelikli sağlık hizmeti hem de büyülü bir Küba tatili fırsatını kaçırmıyormuş. Neden? Çünkü sonuçta bu tedavi ve tatil bilançosu Avrupa ve ABD'de sunulan tıbbi hizmet faturalarından daha ucuza geliyormuş.

Kapitalizm sen nelere kadirsin!

Daha ucuz olsun diye kendi ülkende "ticari" bir nitelikle organize ettiğin sağlık hizmetlerini "ucuza getirmek" için ambargo uyguladığın ülkeye "sağlık turizmi turları" düzenliyorsun.

Hastaların tek kaygısı olan, pasaportlarına vurulacak Küba mühürü içinse çözüm hazır. Anlatığım gibi bir küçük sarı kağıt bu sorunu çözüyor. Küba'ya hiç giriş yapmamış gibi tedavilerini gerçekleştirip, tatillerini yapıp sanki bir Avrupa ülkesine çıkış yapmış gibi gidip-geliyorlarmış hastalar.

Küba'da sunulan sağlık hizmetleri aynı nitelikte ve üstelik ücretsiz olarak kendi halkına ulaştığı için itiraz eden kimseyede rastlamak mümkün olmuyor. Ekonominin canlanmasında bir girdi olarak ciddi memnuniyet bile sağlıyor.

BURSA'DA SAĞLIK TURİZMİ!!!!

Peşpeşe iki toplatıyı da izledim.

Daha doğrusu birisini, Bursa Tabip Odası'nın toplantısını katılarak, diğeri BUSAT (Bursa Sağlık Turizmi Derneği), Bursa Valiliğ, BTSO'nın yapmış olduğu toplantının ise sonuçlarını izledim.

Bursa Tabip Odası çok iyi bir hazırlıkla, kentimizdeki sağlık hizmetlerinde yaşanan eksiklikleri verilere dayanarak aktardı. Bir kez daha bu hazırlık için "ellerinize, aklınıza sağlık" demekten kendimi alamıyorum. Sundukları bir çok veri önemli ama en önemlilerinden birisi kentimizde "kişi başına düşen hastane yatağı sayısının" ülkemiz ortalamasından daha düşük olduğu gerçeğidir.

Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı'nın kentimiz için yaptığı planlamada bu sayı daha da düşecektir. Yani kentimizin  sağlık sorunu çözülememişken, kamu hastaneleri açısından yetersizlik herkesin kabul edeceği şekilde sürerken, sıcak su kaynakları ile "sağlık turizmi yaratacağız" diye başka bir turizm  hamlesi aynı günlerde yer aldı medyamızda.

Ben burada uzun uzun ülkemizde "sağlıkta dönüşüm" ile birlikte sağlık hizmetlerinin nasıl "ticarileştiği" ile ilgili bir dizi cümle kurmak istemiyorum. Zaten yaşıyoruz hep beraber. Son on yıla bakalım. Kentimize kaç tane özel hastane açıldı? Kaç tane kamu hastanesi açıldı?

Sayılar ortada. Niyet de ortada...

Denebilir ki, "evet özel hastaneler çok sayıda açıldı ancak herkes bu hastanelere gidebiliyor."

Ben tedaviler ve ameliyatlar için istenen "katkı payları" nedeniyle bu hastanelere başvuramayan birçok hastanın tanığıyım aynı zamanda. Bu başvurularda elinizi cebinize daha fazla attığınız ve daha çok para ödediğiniz bir sistem günden güne kurumsallaşıyor aynı zamanda.

Yoksulların ücret ödemeden başvurduğu acil servislerde nihayet ücretlendirildi, başvurular azlasın diye.

Zaten neyi tartışıyoruz ki; "Kamu Hastaneleri Birlik Yasası" ile kamu hastaneleride "piyasaya" açıldı. Yakın zamanda piyasa kuralları buralarda da işlemeye başlayacak. Bunlar uzun mevzuu ama gerçekleşmesi kısa dönemde olacak. Bunuda hatırda tutmakta yarar var.

Neyse konu bu değil.

Konu şu aslında:

Biz "sağlık turizmi" adı altında "sağlık ticareti" ni bu kadar geliştirirken, kamusal kaynakları "özel sağlık kuruluşlarına" aktarmayı hızlandırırken kentimizin sağlık hizmetlerinin niteliği/niceliği ne kadar yükselecek sizce?

Bu büyük fotoğrafa iktisadi, bilimsel, ihtiyaç belirleme, kaynak kullanımı, yatırım planlama üzerinden binlerce soru sorulabilir.

Ben "vicdani" bir soruyu daha önemsiyorum. Bu durumda, hemen her gece ambulanslarda yoğun bakım yatağı arayan ve bulamayan sağlık hizmetlerine ulaşamayan yoksulların hali nice olacak?

Dert değil adı üstünde zaten, onlar "yoksul" mu denilecek.

Bırakınız yoksulları, ortalama yurttaşlar bile hastane yatağı, özellikle yoğun bakım yatağı bulmak için beni bile aramayı sizce ne zaman bırakacak.

Durum bu olunca, bu "sağlık turizmi" meselesine ilişkin başkaca  hiçbir cümle kurmayacağım.

Kent insanının sağlık sorunlarını ve sağlık hizmetlerinden yararlanma sorununu çözdük de, bir "sağlık turizmi" miz eksik kaldı sanki. Anadolu'da bir laf vardır, "evde olmayan camiye caiz değildir" diye. Durum tam bu noktadadır aslında.

Ortalama akıl diyor ki; kentimiz insanlarının sağlık hizmetinden yararlanma meselesini bir halledelim sonra bakarız, "sağlık turizmi"  işine.

Siz ne dersiniz bilemem? Eğer derdiniz, yeni ve daha da gelişmiş bir "pazar" alanı yaratarak, "yeni girişimcilere" sağlık üzerinden daha çok para kazandırmak meselesi değilse uygun cevaplarınız olabilir.

Bazı kurucuları arkadaşlarım olmakla birlikte, kusura bakmasınlar ama ben kentimizin "Sağlık Turizmi Derneği"ne değil, "Sağlık Hakkı Derneği"ne ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Hele ki "arsa değerlerine" göz dikerek, Çekirge Devlet Hastanesi başta olmak üzere Doğumevi, Çekirge Çocuk Hastanesi gibi hastanelerin ne "kadar kötü durumda" olduğunu tartışmaya açarak, "sağlık kampüsleri" önerilerini tartışmaya açan "emlakçı siyasetçiler" ve "tüccar kafalı kamu yöneticilerinin" varlığında bence "Sağlık Hakkı Derneğini" ciddi ciddi düşünmek zorundayız.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.