SON DAKİKA
Hava Durumu

Öcalan yedek kulübesine otursa...

Yazının Giriş Tarihi: 25.03.2013 10:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.03.2013 10:57

Abdullah Öcalan ve Tayyip Erdoğan.

Eğer ülkemizde akan kan duracaksa bu iki siyasal figürün duruşu, atacağı adımlar, alacakları siyasal risk önemliydi. Bir çıkış yaptılar ve ilk defa çok güçlü bir şekilde barış umudu tünelin ucunda göründü.

Temennimiz o ki, tünel çökmez. Çökertmeye çalışanların çabalarını gözlüyoruz.

Yerel gazeteleri okumuşsunuzdur. Büyük bir hevesle, büyük bir iştahla Cumartesi günü Bursa'da yapılan MHP'nin " barışa karşı, savaş isteriz" mitingini yazıyorlardı. Hemen hepsi savaşın, çatışmaların devamı anlamına gelecek "vur de vuralım, öl de ölelim" akılsızlığına güzellemeler yapıyordu. Bir tür "komando gazetecilik" hali çıkmış ortaya. Bu tüneli çökertmez dert etmeyelim.

Yerel medya eli ile "büyütülmeye" çalışılan sıradan, cılız, hedefsiz, ne söylediğini, ne yaptığını bilmeyen, şiddet üzerinden siyasal rant, oy toplamaya çalışan bir hamle olarak yerini aldı ve söndü.

Üç milyonluk bir şehirde, İstanbul'dan İzmir'e uzanan bir yığınakla 25 ile 50 bin arasında sayıların tartışıldığı içeriksiz bir açık hava toplantısına güzelleme yapılsa ne, yapılmasa ne. Belli ki savaş kışkırtıcılığı toplumda karşılık bulmuyor. Bu güzel.

Kaldı ki hedeflendiği gibi otuz yıllık bir çatışma ortamının doğurduğu acıları kaşıyarak yüz bin kişi toplansa ne olur? Diyarbakır'da toplanmış "barış" diyen milyonların çağrısına, Bursa'dan diyelim ki 50 bin kişi "savaş" demiş olsa ne olur. Hiçbir şey olmaz. Boşuna güzelleme yapan yerel medya ayıbı olur. O kadar yani.

Yaşanan sürece ilişkin ortalama vatandaşın tedirginlikleri anlaşılabilir bir durum. Ancak MHP'ninki siyasal bir hamle, başka bir değeri yok. Çünkü Kürt sorunu bir çözüme ulaşırsa, silahlar susarsa, şiddet biterse ve artık gençlerimizi bu kör savaşta kaybetmezsek MHP biter.

Memleketin diğer sorunlarına ilişkin söyleyecek tek sözü olmayan, yıllardır varlığını "Kürt düşmanlığı" üzerine kurmuş MHP maalesef siyasal varlığını bağladığı sorunun devamı için elinden ne geliyorsa yapmak zorunda hissedecek kendisini. Zayıf kaldılar.

Demek ki, tüm endişelerine rağmen toplumda barışa duyulan özlem büyük.

Geçelim MHP'yi.

MHP önemli değil ancak CHP'nin "belirsiz" tutumu bu noktada kritik bir öneme sahip. CHP'nin sürecin dışında kalması siyasal olarak, moral olarak, atmosfer olarak önemli.

Şu an siyasal taban olarak süreç AKP ve BDP'nin tabanı arasında yürüyor. CHP haklı olarak "süreçten bilgilendirilmediği" için dışında kalıyor. Oysa daha en başında Kılıçdaroğlu siyasal risk alarak "sürece kredi açmıştı". Bu nedenle siyasetin ayrılıkçı dili kullanılmadan CHP ve doğal olarak tabanı bilgilendirilmelidir.

Bu mesele artık bir "siyaset malzemesi" olmaktan çıkartılmalıdır. Siyaset üstü bir noktaya taşınmalıdır. Bunu da en çok Tayyip Erdoğan ve AKP yapmalıdır.

Burada bence kritik nokta sürecin Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan arasında yürütülüyor görüntüsüdür. Bu durum başlangıç açısından büyük bir avantaj olmasına karşın bundan sonraki dönem için riskler içermektedir.

Bu algıyı değiştirmenin yolu artık sürecin Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan arasından çıkartılarak Millet Meclisi üzerinden yürütülmesidir.

Bunun pratik yolu ne olabilir?

Eğer ortada bir "müzakere", "görüşme", "pazarlık" adı her ne ise bir "temas" var ise bu temasta Öcalan rolünü artık BDP'ye devretmeli ve süreç Meclis üzerinden devam etmelidir.

Eğer süreçte CHP'yi AKP siyasal nedenlerle bilgilendirmiyorsa bu bilgilendirmeyi BDP yapmalıdır.

Derdim burada bir "çok bilen arabulucu" edasıyla yazılar yazmak değil elbette. Toplumdaki direnç ve kaygı noktalarına baktığımda Öcalan'ın bir "tepki objesi" olarak algılanmasının yarattığı handikapların kısa dönemde çözülmesine dair bir kaygı.

Evet, BDP'nin hükümetle görüşmesi ve süreci diğer siyasal partilerle paylaşmasının bir çok rahatlatıcı yanı olacaktır. BDP bu süreç içinde, gerek Abdullah Öcalan'la, gerek Avrupa kanadıyla, gerekse Kandil'deki yöneticilerle ilişki içinde olması, durum değerlendirmesi yapabilmesi ve bunun olanaklarının sağlanması yapılacak itirazları yumuşatabilir. Ama görüşmelerde belirleyici aktör BDP olmalıdır ki bundan sonrası daha demokratik zeminde yürütülebilsin.

AKP, CHP ve BDP'nin Meclis'te soğukkanlı, siyasal hesaplardan, seçimde alınacak oy baskısından uzak yürütecekleri serin kanlı görüşmeler toplumda çok geniş bir taban sağlar ki bu durumda MHP değil 9 miting 99 miting yapsa barışı engelleyemez.

Sonuç. Abdullah Öcalan tarihi rolünü oynamıştır. Bir süre yedek kulübesinde oturabilir. Süreç daha sağlıklı ve hızlı akabilir.
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.