Demokrasi ve Uzlaşma Grubu toplantısında "devlet kapitalizmi" ve "yeni otoriterlik" başlıklarında yürütülen görüş paylaşımlarında Chavez için "diktatör" tanımlaması yapmadığını, aktardığı genel değerlendirme içerisinde Chavez ve diğer örnekler için "yeni otoriterlik" kavramı kullandığını ve bu kavramın karşılığının diktatörlük kavramıyla örtüşmediğini, diğer görüşlerinin arkasında olduğunu ifade etti.
Doğal olarak benim Chavez ile ilgili yazmış olduğum yazıda ifade ettiği görüşlerde bir "algı sorunu" yaşanabileceğini söyleyerek "düzeltme" isteğinde bulundu.
Sonuçta ben bu yazıyı Ayken Erdemir'in devlet kapitalizmi, yeni otoriterlik ve sol politika hattına dair bir değerlendirme için kaleme almadım. Bu konudaki görüşlerimi adı geçen toplantıda ifade etmeye çalışmıştım. Chavez yazısının muradı bu toplantının bir değerlendirmesi de değildir.
Nihayetinde yazı Chavez için yazılmış ve yakın dönemde Chavez'in kulaklarının çınlatıldığı bir toplantıdaki kimi görüşler de yazının içerisinde yer almıştır.
Yazdığım bir yazı ile ilgili düzeltme isteği gelmişse bunu da yerine getirmek boynumun borcudur. Vikipedi kaynaklarında yeni otoriterlik, diktatörlük, totaliterlik, hegomanya ve despotiklik kavramlarına hiç girmeden ve bunları tartışmadan Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'den gelen düzeltme yazısını paylaşıyorum.
Sayın Bülent Aslanhan,
Bursaport'ta 7 Mart 2013 tarihinde yayımladığınız "Diktatörmü, Devrimci mi?" başlıklı yazınızda Demokrasi ve Uzlaşma Grubu toplantısında Hugo Chavez için "bu mu yani, örneğin bir diktatör, Chavez mi?" şeklinde bir ifade kullandığımı iddia etmişsiniz. Kullanmadığım bir cümle ve ifadenin tırnak içinde bana atfedilerek verilmesinin yolaçabileceği yanlış anlama ve algıları düzeltme kamacıyla aşağıdaki düzeltme açıklamasını okurlarınızla paylaşmanızı rica ediyorum.
Ben, Demokrasi ve Uzlaşma Grubu'nda yaptığım konuşmada, günümüz dünyasında devlet kapitalizmi ve yeni otoriter rejimlerin birlikte yükseliş eğiliminde olduğuna ilişkin bir değerlendirme yaptım. Geleneksel otoriterlikten farklı olarak gözetleme, iletişim ve kontrol teknolojilerini etkin kullanan, seçim ve sandığı dışlamayan, çoğunlukçu yeni otoriter rejimlerin diktatörlük dediğimiz hükmetme biçiminden çok farklı bir yönetme biçimi olarak karşımıza çıktığını ifade ettim. Çin, Rusya, Venezuela ve Türkiye'yi de yeni otoriterliğin sol ve sağ örnekleri olarak gösterdim.
Her siyaset ve siyasetçi için olduğu gibi yeni otoriter rejimlerin de başarılı ve başarısız olduğu alanlar var. Venezuela örneğinde bağımsızlık, sosyal adalet, eğitim ve sağlık hizmetleri alanında önemli bir başarı var. Ama aynı Venezuela'da temel hak ve özgürlükler, ifade ve basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, denge denetleme mekanizmaları ve güçler ayrılığı söz konusu olduğunda önemli sorunlar yaşanıyor. Bu nedenle de Venezuela'yı yeni otoriter eğilimleri olan bir rejim olarak sınıflandırmak mümkünse de bir diktatörlük olarak adlandırmak doğru olmaz.
Eşitlik için temel hak ve özgürlüklerden, temel hak ve özgürlükler için de eşitlikten vazgeçmek zorunda olmadığımıza inanan bir sosyal demokrat olarak, çoğulcu, özgürlükçü ve anti-otoriter bir halk iktidarının olanaklı olduğunu düşünüyorum.