SON DAKİKA
Hava Durumu

Zaman biziz

Yazının Giriş Tarihi: 30.12.2015 09:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.12.2015 09:35

"Roma, kuruluşundan altı yüz yıl sonra, yılın ocağın ilk günü başlamasına karar verdi. O zamana kadar her yıl 15 Mart'ta başlardı. Savaş yüzünden tarihi değiştirmekten başka çare kalmadı. İspanya yanıyordu. İmparatorluk gücüne kafa tutan ve binlerce, binlerce lejyoneri yutan isyan, Roma'yı günlerin hesabını ve devlet işlerinin takvimi değiştirmeye mecbur etmişti. İsyan, isyancı İspanyolların başkenti Numancia şehri kuşatılıp, yakılıp yerle bir edilinceye değin uzun yıllar boyunca sürdü. Kalıntıları Duero Nehri'nin kıyısında buğday tarlalarıyla çevrili tepede yatıyor. Evrensel takvimi sonsuza dek değiştiren bu şehirden geriye, neredeyse hiçbir şey kalmadı. Ama her 31 Aralık'ta, gece yarısı, kadehlerimizi kaldırdığımızda onun şerefine içeriz, bilmesek bile; özgürler ve yıllar doğmaya devam etsin diye." Eduardo Galeano

Zaman kavramının ne tür insani zaaflar, güçler, güçsüzlükler gibi nedenlere bağlı olarak bölümlendiğini, yorumlandığını sanırım bu alıntıdan daha iyi anlatan sözler olamazdı. Yeni bir yılın nasıl pazarlandığının en tarihsel, en ince dokunaklı ifadesi sanırım.

Stefan Zweig geliyor aklıma. "Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi." sözü. Yeni yılda en çok ihtiyacımız olan yeni başlangıç bu olsa gerek. Bütün dünya için. Mülteciler, evlatlarını kaybeden ve her yeni yılda yeniden ölen anneler, belleklerinde güzel anılarını saklayacak yeri kalmamış acılı herkes için başlamalı. 

Yeni bir yıl ancak böyle gelebilir, bu şekilde olabilir. Silah tutan eller, tutturan güçler bütün zamanların en kötü kahramanları olarak yer aldılar yeryüzünde. Ne üzerlerinden geçen zaman ne ölü toprağı onları yok etmeye yetmedi.

Gelecek yeni zamanlarda daha iyi mi olunur bilinmez. Ama umulur ve unutulur elbet. Yeni zamanların en büyük mottosu bu değil midir zaten?

Ummak ve unutmak!

Nietzsche ise "Umut sadece eziyetin süresini artırır." derken, kendinizi kandırmayın mesajını verir satır arasında. Çünkü insanı korkutacak kadar kötülük saklıdır insan ve yaşam içinde.

Ve son söz yine Eduardo Galeano ile olsun.

"Köstebeklerden tünel kazmayı öğrendik.
Kunduzlardan dok yapmayı öğrendik.
Kuşlardan ev yapmayı öğrendik.
Örümceklerden dokumayı öğrendik.
Aşağı yuvarlanan kütükten tekerlek yapmayı öğrendik.
Yüzeyde salınan kütükten gemi yapmayı öğrendik.
Rüzgârdan yelkeni öğrendik.
Peki, kötü alışkanlıkları kim öğretmiş olabilir bize? Hemcinsimize acı vermeyi ve dünyayı hor görmeyi kimden öğrendik?"

Yeni zamanlar artık bize kucaklaşmayı öğretmeli. Yoksa kucaklaşacağımız kimsemiz kalmayacak.
 

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.