O günlerde biz hemen mutlu olacak kadar çocuktuk evet ama zannediyorum ki büyüklerimiz de bizlerin bugünlerde yaşadığı yılgınlığı taşımayacak kadar umutluydular.
Oysa şimdilerde her güne yeni bir ölüm her güne yeni bir acı her güne yeni bir kayıpla karşılaşmaktan bıkkınız. Yorgun, yeni bir güne hevesle başlayamayacak kadar bitkiniz.
Haberleri izlemekten korkuyoruz. Sokakta eşini bıçaklayan, gözünün üstünde kaş var diyerek birbirlerini döven sıradan vatandaşın haberlerinin yanında çocuklara uygulanan taciz, kurumsallaşmış ve neredeyse artık kanıksayacağımız patlamalar, ölümler.
2 Temmuz 1993 Sivas katliamı: 37 şair, yazar, sanatçı.. ölmek ne ki, yandılar
5 Temmuz 1993 Başbağlar katliamı: 33 ölü
20 Temmuz 2015 Suruç saldırısı: Değişik illerden gelen 33 genç
10 Ekim 2015 Ankara patlaması: 109 ölü
12 Ocak 2016 Sultanahmet saldırısı: 13 ölü
17 Şubat 2016 Ankara saldırısı: 29 ölü
13 Mart 2016 Ankara saldırısı: 38 ölü
19 Mart Taksim 2016 saldırısı: 5 ölü
27 Nisan2016 Bursa saldırısı: 1 ölü
1 Mayıs 2016 Gaziantep saldırısı: 2 ölü
7 Haziran 2016 Vezneciler saldırısı: 13 ölü
28 Haziran 2016 Atatürk Havalimanı saldırısı: 45 ölü
Bu arada bedenen ve ruhen yaralılar: Türkiye
Her yeni gün kötü bir şaka gibi bitiyor ömrümüzden. Doğacak çocuklara ölenlerden Zehra, Metin, Hasret, Asım, Mahmut, Ercan, Gülşen... isimlerini koyarsınız.
Günün özlü sözü: "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." Albert Camus
Akşam için yemek önerisi: Acılı Ezme.
İyi bayramlar...