SON DAKİKA
Hava Durumu

Bugün 'Evlatlar' Günü

Yazının Giriş Tarihi: 10.05.2015 00:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.05.2015 00:38

"Kitaplar yazmaz belki annemi ne çok sevdiğimi" diye başlamak isterdim sözlerime ya da Ahmet Erhan'ın

"Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..."
diye yazdığı "Oğul" adlı şiirinin o çarpıcı dizeleriyle de...

Oysa ben annesini, evladını, artık sadece kalbinde taşımak zorunda olanları düşününce böylesi özel günleri sevmiyorum.

Çünkü ölümler, vakitsiz vedalar vardır bu hayatta. Ölümlüler olarak doğmuşuzdur ve ölümlüler dünyaya getirmişizdir. Bunu bilmek dahi birbirimizi sevebilmek için yeterlidir.

Hala evladının başını okşamamış babalar, çocuklarının alınlarını göğüslerine yaslamamış anneler, bir annenin dizinde uyuyamayan sokak çocukları, dövülen kadınlar biliyoruz ne yazık ki.

Ve hala kadınlarımızı, hayatlarının neresinde saklayacağını bilemeyen, bizleri sadece, doğdukları ve doydukları yer kadar tanıyabilen erkeklerle dolu bir toplumda yaşıyoruz.

Yüceltilen annelerin dahi öldürüldüğü, onurlarının, bedenlerinin çocuklarının önünde zedelendiği bir ülkede ayakta kalmaya çalışıyoruz Oysa çocuklardan ölümleri, acıları ve sevgisizlikleri saklamak gerekirdi.

Bizler sadece duygudan ve kelimelerden ibaretiz gerçekte. Kalbimizle yaşıyoruz. Her koşulda ne olursak olalım, ne düşünürsek düşünelim sadece sevilebilmeyi umuyoruz aslında.

Bunu yaşayabildiğimiz tek güvenli yer annelerimizin yanı oluyor babalarımızdan önce. Çünkü erkekler kendi annelerini sevmeyi öğrenemeden çocuklarının annelerini ve evlatlarını da sevemiyorlar.

Anne olmaktan öte birlikte insan olmayı öğreneceğimiz yolda yürüyorken, ay ve güneşin çocukları olarak kucaklaşacakken yıldızlar kadar uzaklaşıyoruz birbirimizden. Oysa Cemal Süreya "Annesinden dayak yediği halde, yine "anne" diye ağlayan bir çocuktur aşk." der dizelerinde.

Çünkü sevgiden daha güçlü bir yasa yoktur aslında yaşamda.

Yazmak, özellikle de bir mektup bırakabilmek zamana ve hayata güvenemediğimizden olsa gerek çok önemli. Çünkü henüz gitmeden, daha varken paylaşmak, söyleyemediklerimizi dile getirmek gerekir.

Yoksa hiç yaşamamış, bir illüzyonun belli belirsiz yanıltıcılığında kaybolup gideceğizdir bir gün aniden..Bizden geriye ne kalır çocuklarımıza? Sadece onların kalplerinde yer edinebildiğimiz, yaşatabildiğimiz anılar.

Hayat! Yoktur aslında. Nedir ki zaman? Olmayan günleri var edebilmek için, vakit gelmeden söyleyeceklerimizi söylemek için yazmak gerekir. Çünkü biz söyleyebildiğimiz ve sevebildiğimiz kadarızdır. Daha fazlası değil.

Oysa ben şimdilerde uzakta olan ve bir gün sahiden uzağında olacağım o günün geleceğini unutmadan, doğduğu günden bu yana her doğum gününde oğluma bir mektup yazıp sakladım.

Ama şu an ona belki de son kez yazdığım mektubum olacak. Çünkü son sözümüzün ne vakit olacağını hiç birimiz bilemeyiz.

Canım Oğlum,

Bir annenin korkularından biri o vakitsiz yolculuğa çıkarken yalnız, bir başına, evladını yapayalnız bırakma duygusudur en çok. Hayata yenilme diye ne çok şey anlatmak isterim sana, bildiğim, bilemediğim her şeyi. Sadece yaşamak yetmez; içine güzel yazılmış kitapları, iyi dostları, sorgulayan, düşünen bir zihni, karanfilleri ve çalışkanlığı da eklemek gerekir.

Bencil olma hakkımı bir kere o da senden önce veda etmek için kullanmayı diledim her zaman. Çünkü sevmek böyle bir şeydir. Bazen vazgeçebilmeyi, büyümene tanık olamamanı, başını okşayamamayı bile bile kalbi dışarıda yaşamaktır. Kadınlar, kalplerinden gökkuşağı geçen annelerdir. Sen benim her rengim oldun yavrum. Oysa ben tek renktim.

Annen olmaktan her zaman onur duyduğumu, bazen karışık düşüncelerini, o gururlu kalbini, kimi zaman hüzünlü ruhunu ama çoğunluk güneş yüzünü hep çok sevdim. Sana "Vicdan nedir ?" diye sorduğumda "Vicdan, kaderin günlüğüdür" cevabını veren duyarlılığını sevdim.

Hayata güvenmediğim için sana yazıyorum. Biliyorum ki, ölümden sonra makas değiştirir hayat geride kalanlara. Senin bu sevgiyi tanımış, tatmış, unutmamış ve bu duygunun sana vereceği güvenle güçlü olmanı umuyorum. Bir gün olmadığımda sadece Behçet Necatigil'in şu dizelerini hatırlamanı istiyorum senden.

Söner yangın birazdan
Yatışır özlem.
Bir gün karşılaşırız
Bir gün, bir yarım akşam.

Çünkü ben, nerde olursam olayım, seni her zaman sevmeye ve beklemeye devam edeceğim.

Annen...

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.