SON DAKİKA
Hava Durumu

Köy Enstitülü bir aydınlanma devrimi çınarı; Lemanser Sükan

Bursa'nın Köy Enstitülü öğretmenlerinden Lemanser Sükan, aydınlanma devrimleri meşalesinin Türkiye için önemini, doğuşunu, enstitüye başlamasını, dönüşümünü ve neden kapatıldığını anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 24.01.2023 23:55
Haber Güncellenme Tarihi: 26.01.2023 10:00
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Köy Enstitülü bir aydınlanma devrimi çınarı; Lemanser Sükan

PELİN AKDEMİR / BURSAPORT

Köy enstitüleri, 1940 yılında hayata geçirilmiş, 1946 yılından itibaren önce dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç görevden alınarak kapanma sürecine girmiş. Programı değiştirilmiş. Demokrat Parti’nin iktidar olduğu 1950’de karma eğitimine son verilmiş. Zamanla öğretmen okullarına dönüştürülen köy enstitülerinin fiziken sona ermesi 1954 yılını bulmuş. 40 bin öğretmen yetiştirme hedefinde olan köy enstitüleri, 17 bin öğretmen yetiştirebilmiş.

Bursa’da yaşayan 1935 doğumlu Lemanser Sükan, köy enstitülerinde yetişen öğretmenlerden biri. Sükan, 1948 yılında Sakarya’daki Arifiye Köy Enstitüsünde 2 yıl eğitim gördükten sonra karma eğitimin sonlandırılmasıyla İzmir’deki Kızılçullu Köy Enstitüsüne gönderildi. Burada da 2 yıl eğitim gördükten sonra Demokrat Parti lideri Adnan Menderes’in Kızılçullu Köy Enstitüsü’nü kapatarak Amerikan üssü yapmasının ardından Sükan, Trabzon Beşikdüzü Köy Enstitüsüne gönderildi. Enstitünün kapatılarak öğretmen okuluna çevrilmesiyle Sükan, burada aldığı 2 yıllık eğitimle, toplam 6 yıl okuyarak mezun oldu. Türkiye’nin çeşitli illerinde 26 yıl öğretmenlik yaptı. 1980 yılında emekli olduktan sonra Bursa’da 13 yıl muhtarlık görevinde bulundu. 2 yıl Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanlığı, 2 yıl Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Başkanlığı yaptı. Hayatını anlattığı beş kitap yazdı: Memleket Yollarında (1940-1980), Memleket Yollarında 2 (1980-2015), Gedelekli Nazmiyanım, İkinci Kuşak, Atatürk Yolunda Suya Sabuna Dokunarak.

Sükan, köy enstitüsünde öğrendikleriyle 88 yaşına kadar yaşamış. Söyleşi için oturduğumuz koltukların arasındaki orta sehpanın üzerinde duran Sait Faik’in Son Kuşlar kitabı bunu gösteriyor. Elbisesini kendi diken, ekinini kendi yetiştiren, bir saniye boş durmayan Sükan, 88 yaşında da yardım kabul etmeden yavaş da olsa koltuğundan kendi kalkıyor. Sükan, köy enstitüleri fikrinin doğuşunu ve neden bu fikrin hala konuşulduğunu anlattı.

‘KÖY ENSTİTÜLERİ FİKRİ ÇAVUŞ EĞİTİMLERİYLE BAŞLADI’

Köy enstitüleri fikri nereden doğdu? Kuruluşu Atatürk yıllarına kadar uzanıyor mu?

Atatürk, dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a ‘Milli eğitimin sorununun çözümlenebilmesi için köylünün kalkınması lazım’ diyor. Çünkü o zamanlar Türkiye köy nüfusu yüzde 80. Yüzde 80’i kalkındırırsak ülke kalkınmış olacak. Okuma yazma bilen çavuşlar, 7-8 aylık bir kurstan sonra eğitmen olarak köylere gönderiliyor ve köylere 3 yıllık okullar açılıyor. İlk köy enstitülerinin fikri bu çavuş eğitimleriyle oluyor.

Çavuşlar köylerde nasıl eğitim veriyorlar?

Amaç; okuma yazma, matematik, vatandaşlık bilgisi ve doğru ziraat bilgisi öğretmek. Toprağın nasıl verimli kullanılacağını da öğretiyorlar. Atatürk ve Saffet Arıkan’ın köylünün kalkınması için en acil ve hızlı buldukları çözüm bu. Çavuşları eğitmen yapıp, 3 yıllık okullar açarak köylüyü okur yazar yapmak. 1936’da Çifteler, İzmir Kızılçullu, Kastamonu’da bu eğitmen kursları açılıyor. Köy enstitüleri için de aynı temelden gidiliyor. Köy çocukları yetiştiriliyor, köye öğretmen olarak gönderiliyor.

‘KIZ ÇOCUKLARI OKUMALARI İÇİN TEŞVİK EDİLİYORDU’

Köy enstitüsüne gidişiniz nasıl oldu?

Orhangazi’nin Gedelek Köyü’ndenim. Babamın beş çocuğu vardı. Yoksul, topraksız bir çiftçiydi. Beni okutma olanağı yoktu. Yıl 1948. Köyde ilkokulu bitirdim. Köyümüze Arifiye Köy Enstitüsü’nden bir öğretmen geldi. O söyledi. Başarılı bir öğrenci olduğum için ilkokul öğretmenim Hasan Sönmez, babamı beni okula göndermesi için ikna etti. Yoksa nereden haberimiz olacak bizim? O zaman kız çocuklarına öncelik tanınıyordu erkeklere göre. Kız çocukları okumaları için teşvik ediliyordu.

‘KÖY ENSTİTÜLERİ BANA KENDİME GÜVENMEYİ KAZANDIRDI’

Bir söyleşinizde ‘Enstitüde kişiliğimi kazandım’ diyorsunuz. Köy enstitüleri nasıl kişilik kazandırıyordu?

Yoksul bir ailenin çocuğusun. Evinde sana değer bile verilmiyor. Yalın ayak, başı açık, ne bulduysa yiyerek, beslenmene, sevilmene dikkat edilmeden kendi başına büyürsün köyde. Köy enstitülerine gidince ilk yaptıkları şey bir yatak veriyor sana. Köyde yatağın yoktur. Köyde bir dolabın yoktur, bir kaşığın bile yoktur. Bir su bardağın bile yoktur. Kişilik nasıl kazanılır bu durumda? Ama okula gittiğin anda sana bir yatak veriyorlar, bir dolap veriyorlar, bir sandalyen oluyor. Adınla çağrılıyorsun. Sen oluyorsun. Buradan başlıyor kişilik. ‘Ben neymişim’ diyorsun. ‘Ben değerli bir varlığım’ bunu hissettiriyor. Kişiliğin temeli budur. Sen değerlisin. Sen kıymetlisin. Sen akıllısın. Sen zekisin. Atatürk, konuşmalarında halka da bunu aşılamaya çalışmıştır. ‘Türk milleti zekidir. Türk milleti çalışkandır’ diye bağırıyor. Hayır, tembel aslında uyuşuk. Zeki olmadığını o da biliyor. Ama çok güzel bir atasözümüz vardır. 40 gün bir insana deli dersen deli olur. Bu ne diye bağırıyor? ‘Aptallar, pislikler, çöpler’ diye bağırıyor.

Kitap okuyarak kazandık. Köy enstitüleri okumanın yararlarını öğretti. Boş durmak yok. Ben ortaokulda Gorki’nin Ana’sını, Tolstoy’u, Marks’ı, Engels’i, İlahi Komedya’yı okudum. Kişilik böyle kazanılır. Evet, köy enstitüleri bana kişiliğimi kazandırdı. Ayaklarımın üzerinde durmamı kazandırdı. Kendime güvenmeyi kazandırdı. En önemlisi köy enstitüleri mezunları kendine güvenir, başkasına değil. Onun için kimsenin önünde eğilmez. Eyvallah demez kimseye çünkü kendi kendine yetmeyi de öğretti.

‘KIZ ÖĞRENCİLERİNİN OKUMASI TOPRAK AĞALARINI RAHATSIZ ETTİ’

Köy enstitülerinin kapanma süreci nasıl başladı? İsmet İnönü, neden Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’u görevden aldı?

Esas neden, emperyalizmin Türkiye Cumhuriyeti'nin gelişmesini istememesi. Emperyalizm, kendisine iş birlikçiler bulmuştu. Bunların başında da toprak ağaları geliyordu. Söylediğimiz bir çiftçi marşımız vardı. ‘Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.’ Köylü, efendi oluyor. Toprak ağası bunu ister mi? Yıllarca sömürmüş, boğaz tokluğuna çalıştırmış. Çocuklarını ırgat, kızlarını evinde hizmetçi olarak kullanmış. Köy enstitülerinin kız öğrenci alması bunları çileden çıkarıyor. Bunlar cahil toprak ağaları. Bir de mecliste çalışan Adnan Menderes, Emin Sazak gibi okumuş toprak ağaları var. Köy enstitülerine ‘kulp’ takmak için birleşiyorlar. ‘Buralarda komünist yetiştiriyorlar.’ En büyük tehlike komünizm. Komünizm demek ‘ahlaksızlık’ demek. Karalama propagandası başlıyor. Menfaat ilişkisi olanlar, çıkar ilişkisi olanlar birleşerek köy enstitülerine gereken iftirayı atarak kapanmasına neden oldu. En büyük düşmanları da Hasan Ali Yücel’di. Köy enstitülerinin fikir sahibi Yücel, eylemcisi İsmail Hakkı Tonguç. Köy enstitülerinin lideri olan 2 insan, görevden alınmıştı, onun yerine enstitü düşmanı bir Milli Eğitim Bakanı atanmıştı.

‘KÖY ENSTİTÜLERİ RUHU DEVAM EDİYOR’

Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç görevden alınınca köy enstitülerinde nasıl bir değişim yaşandı?

Köy enstitülerinin programları, öğretmen kadroları değiştirildi. Kravat bağlanmaya başlandı. İçlik giysileri kaldırıldı. Kütüphanelerimizde dünya klasikleri elendi. Kütüphanedeki kitapları benim gözümün önünde yaktılar. Enstitüleri birdenbire kapatamadılar. Neredeyse 100 yıl oldu köy enstitüleri ruhu devam ediyor.

‘MENDERES ÖNCE KARMA EĞİTİME SON VERDİ, SONRA ENSTİTÜLERİ KAPATTI’

Kız öğrenci sayısı köy enstitülerinde nasıldı?

Arifiye Köy Enstitüsü’nde benim girdiğim dönemde bin erkek öğrenciye karşı 38 kız öğrenci vardı. Demokrat Parti köy enstitülerindeki karma eğitimi 1950’de başa geçince yasakladı. Kız öğrencileri Kızılçullu’da topladılar.

Kızılçullu Köy Enstitüsü ne zaman kapatıldı? Kapandıktan sonra nasıl işlev gördü?

Kızılçullu, İzmir’de Adnan Menderes’in yetiştiği Amerikan Koleji idi. Atatürk orayı alarak Milli Eğitime vermişti. Kızılçullu’daki binalar Amerikan Koleji binalarıydı. Adnan Menderes, o binaları tekrar Amerikalılara vermek için 1952’de bizi oradan çıkardı, Beşikdüzü’ne gönderdiler. Kızılçullu, NATO karargâhı oldu. Beşikdüzü’nde Köy Enstitüleri kapatılıp öğretmen okulları açılınca son sene eğitimim 6 yıla çıktı. Son sene öğretmen okulu olarak, 2 yıl da Beşikdüzü’nde okudum. Geçiş dönemlerini yaşadım.

Lemanser Sükan'ın kaleme aldığı kitaplar

Karma eğitime neden son verildi?

Adnan Menderes, “Ahlaksız bunlar. Komünist yuvaları. Ahlaksız yuvaları” diyerek kız-erkek öğrencileri ayırdı. Kendisi alasını yapıyor. Onu bildiği için. Biz 16 yaşında çocuktuk.

1930’lu yıllarda bir Amerikan ajanının Anadolu’ya gelerek hazırladığı raporda, köy enstitüleri için bir aydınlanma hareketi olduğu, bu hareketin ilerde Amerika'nın çıkarlarına ters düşeceğini yazdığı iddiası var. Köy enstitülerinin kapatılmasının bununla bir ilgisi var mıdır?

Amerika'nın çıkarı Ortadoğu, petroller. Sömüreceği yere biz de dahiliz. Petrol kuyularının hepsine beton döktüler. Amerika'nın talebiyle Menderes ile çıkar ilişkisi. Amerika'nın Cumhuriyet, köy enstitüsü düşmanlığı buradan geliyor. Amerika, Atatürk’ü hiç kabul etmedi.

‘MİLLİ EĞİTİME DAİR BİR ŞEY VARSA O DÖNEMİN BAKANLARI SAYESİNDE’

Köy enstitüleri ilk kurulurken, tüm Türkiye çapında değişik bölgelerde kuruldu. 40 bin öğretmen yetiştirme hedefinde olunmasına rağmen 17 bin öğretmen yetiştiriliyor. Bu hedef tamamlanmış olsaydı Türkiye şu an nasıl bir konumda olurdu?

Türkiye'nin önüne geçilmezdi. Köy enstitülerinin sürdüğü 1940’dan 46’ya kadar. Sonra kapatılma süreci başladı. Hedeflenen kadın öğretmen daha fazlaydı. Ona ulaşılamadı. Köy enstitülerinin öğretmenleri modeldi. Öğretmenler de Tonguç’u model olarak görüyorlardı. Saffet Arıkan, Dr. Reşit Galip, Mustafa Necati, Hasan Ali Yücel, bizim yüz akı Milli Eğitim Bakanlarımız. Eğer Milli Eğitim ile ilgili bir şeyler varsa hala bu kişilerin yaptıklarıyla var. Tonguç diyor ki; ‘Elimde bir imkân olsaydı, bütün dünya okullarında bir ders koydururdum. İnsanın insanı sömürmemesi dersini. Bir insan, diğer insanı sömürmese zaten refah olacak.’

Köy enstitülerinde yetişen öğretmenler daha sonra nerelerde görev aldılar?

Köy enstitülerinin yetiştirdiği öğretmenler, öğretmen okullarında görev almaya başladılar. Bu nedenle öğretmen okulları da aynı ruhta devam etti. İlk olarak Tokat Öğretmen Okulu’na gittim. 7 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra Gazi Enstitüsünde pedagoji öğrenimi aldım. 26 yıl öğretmenlik yaptım. Köy enstitüsünde öğrendiklerimi öğrencilerime aynen uyguladım.

’88 YAŞINDAYIM, UMUDUM KALMADI’

Dönemimizdeki öğretmenlerin uzman, baş, sözleşmeli, ücretli olarak ayrılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle yaptılar. Emperyalizmin birinci sloganı böl-parçala- yönet, ondan sonra da sömür. Buradan geliyor. Bizim dönemimizde de ayrışmalar vardı. Köy enstitüsü mezunu diyoruz ama hepsi aynı değil, içinde çürükler de var. O dönemde insana değer veren vicdanlı kişiler yönetimde vardı. Şimdi hiç yok. Ben 88 yaşındayım, umudum kalmadı.

Ana muhalefet partisi olarak CHP ve altılı masa, iktidar olma konusunda iddialılar. Yönetimde bir fark yaratabilirler mi?

Hepsi birbirinin aynı. Altılı masa, AKP’den farklı mı? Nereden çıkardın türban sorununu? Kadının giyimi senin sorunun değil. Eğer CHP’liysen, Atatürk’ün partisiysen, Atatürk’ün devrimlerini yorumlaman lazım. Atatürk’ün ağzından kadının giyimi için bir şey çıktı mı? 50’li yıllarda biz çiçek gibi giyinirdik, kimse karışmazdı. Ne annemin örtüsü sorundu ne benim başı açık gezmem sorundu. CHP’nin amacı belirlenmiş altı ilkesi var. Sen bunlardan neden ayrılıyorsun? Devrimcilik ilkesi var. Devrimci, iyiye, güzele, doğruya giden demektir.

‘KOMÜNİST DAMGASI VURARAK TOKAT’TAN ERZURUM’A SÜRDÜLER’

Sınav odaklı bir eğitim sistemimiz var. Siz sınavlarınızı nasıl yapıyordunuz?

Tokat’tan Erzurum’a sekiz aylık hamileyken sürülmemin sebebi sınav yüzünden oldu. Dışarıdan bitirme sınavları vardı. Tokat’ın ağalarının biri, Belediye başkanının nişanlısı. Öğretmen olmak için bize geliyorlar. Kitaptan ezberlemişler, sınava girecekler. Ben öğrencilerime, ‘Sen öğretmen oldun, ilk gün sınıfa girdin ne yapacaksın?’ diye soruyorum. Kitapta yazmıyor ki bu. Benim öğrencim dersimi bildiği için soruyu cevaplandırır. Ama diğerleri ‘O kadar çalıştık, bu kitapta yazmıyor’ diyor. Kaldılar. Babaları Ankara’ya şikâyet ediyor. Komünist damgası vurarak beni Tokat’tan Erzurum’a sürdüler. Oradakiler de benim çocuklarım.

Söyleşi için teşekkür ediyorum...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.