SON DAKİKA
Hava Durumu

"Migreni 'baş ağrısı' haline getirmeyin!"

Hayat temposu ve stresin artmasına bağlı olarak migren vakalarının artması, dikkatleri bu hastalıktan korunma yöntemleri üzerinde topluyor.

Haber Giriş Tarihi: 06.10.2018 08:47
Haber Güncellenme Tarihi: 06.10.2018 08:47
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
"Migreni 'baş ağrısı' haline getirmeyin!"

Uzmanlar, kronikleşen migrenin beyinde bazı değişikliklere neden olarak, kılcal damar tıkanıklıklarına, beynin bazı bölgelerinde yapısal değişikliklere ve beynin ağrıyı işleme ve algılama süreçlerinde anormalliklere, hatta psikolojik rahatsızlıklara yol açtığını belirterek bu konuda dikkat edilmesi gerekenler konusunda hastalara uyarılarda bulunuyorlar.

Uludağ Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Karlı, migrenin kesin tedavisi olmadığı için hastaların sık sık  uzun süreli ilaç tedavisi yerine atak başladığında ağrı kesici almayı tercih ettiklerine işaret ederek, ancak bu yaklaşımın migrenin kronikleşmesinde çok önemli rol oynadığını belirtti. "Migrende koruyucu tedaviyi ayda 4 gün veya daha fazla migren baş ağrısı olan hastalara en az 6 ay olmak üzere öneriyoruz. Bu süre hastanın durumuna göre uzayabiliyor. Amacımız migren ataklarını daha gelmeden önlemek" diyen Prof. Dr. Necdet Karlı, zira koruyucu tedavi olmaksızın, bir kez başladığında ağrıyı kesmenin daha zor olduğunu vurgulayarak, bu durumda hastaların ancak yüzde 60-70'inde ağrıyı kesebildiklerini kaydetti. Prof. Dr. Karlı, "Hatta bazı durumlarda migren ağrısını tamamen kesmek mümkün olmayabiliyor, sadece şiddet ve süresini azaltabiliyoruz. Yani bu durumda hasta hala migrenden muzdarip olabiliyor ve yaşam kalitesi bozuluyor" dedi.

Hastaların tedavi edilmezlerse yıllar içinde yaşadıkları atak sayısının arttığına ve migrenin kronikleştiğine dikkat çeken Necdet Karlı, "Bu hastalarımızda ağrılı gün sayısı ayda 15 günü geçebildiği gibi hemen hemen her gün de ortaya çıkabiliyor. Kronikleşen migren beyinde bazı değişikliklere neden olabiliyor. Bazı küçük kılcal damar tıkanıklıklarına, beynin bazı bölgelerinde yapısal değişikliklere ve beynin ağrıyı işleme ve algılama süreçlerinde anormalliklere yol açıyor. Tüm bu süreçler migrenin tedavi edilmesini çok zorlaştırıyor" diye konuştu. Bu durumda hastanın yaşam kalitesinin ileri derecede bozulduğunu, iş ve aile hayatında, sosyal yaşamında ciddi sarsıntılara maruz kaldığını belirten Prof. Dr. Karlı,  "En kötüsü, hastalarımız büyük ekonomik kayıplara uğrayabiliyor ve sonuçta da bu durum toplumsal bir yük haline geliyor. Migrenin kronikleşmesi beraberinde depresyon ve çeşitli ruhsal bozuklukları da getirebiliyor" dedi. Migren ağrısı kronikleşmeyi, kronikleşme beyinde yapısal değişiklikleri ve psikolojik rahatsızlıkları, bu durum tekrar ağrıyı tetikleyerek sürecin en baştan tekrar başlamasına yol açtığının altını çizen Karlı sözlerine şöyle devam etti:

"Koruyucu tedavi uygulanmaması halinde bir diğer sorun da kendini aşırı ağrı kesici kullanımıyla gösteriyor. Migren ataklarında kullanılan ağrı kesiciler zaman içerisinde gerek ağrı sıklığının artması, gerekse de ağrı kesicilere cevabın azalması ile giderek daha fazla tüketilmeye başlanıyor. Bu durumda da ağrı kesiciler beyin ve diğer yapılarda bulunan ağrıyı baskılayan, geçiren mekanizmaların bozulmasına veya yeteri kadar çalışmamasına neden oluyor. Bizzat ağrı kesiciler, ağrıyı tetiklemeye başlıyor. Sonuç olarak karşımıza "Aşırı ilaç kullanımı baş ağrısı" adını verdiğimiz çoğu zaman kronik migrenle birlikte ortaya çıkan veya bazen tek başına da görülebilen ağrı çıkıyor. Bu grup tedavi anlamında bizi en çok zorlayan grup. Çünkü bir anlamda bağımlı hastalar."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.