CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Man adasındaki şirket belgelerini açıkladığı için tehdit edildiğini belirterek, "Dikkatli ol senin üstüne geliriz diye tehdit ediyorlar. Beni sözde susturacaklar. Eğer susacaksam susmamın bedeli bellidir ve ölümdür. Ölürüz ve susarız" diye konuştu.
Haber Giriş Tarihi: 24.12.2017 17:32
Haber Güncellenme Tarihi: 24.12.2017 17:32
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök'ün Divan Başkanlığında Porsuk Spor Salonu'nda düzenlenen partisinin Eskişehir İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'ye, kadın erkek eşitliliği, güçlü bir sosyal devlet, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, gerçek anlamda demokrasiyi getirmek istediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyeler üzerinde baskı oluşturduğunu öne sürerek şöyle devam etti:
"Bursa yeşil bir kent olarak tanınıyordu, şimdi beton kent. Dünyanın pek çok ülkesinden Eskişehir'i görmeye geliyorlarsa bu Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen sayesinde. Ancak, onlar güzelliğe tahammül edemiyorlar. Savcıları, hakimleri harekete geçirdiler. Bugün sordum; Büyükerşen beraat etmiş. Benzer uygulamalar İzmir'de yaşandı. 428 yılla yargılandı beraat etti ama yargılayanlar şimdi içeride. Bizim genlerimizde Kuvayi Milliyeciliğin genleri vardır. Biz Kuvayi Milliyeciyiz. Baskılar bizi yıldıramaz."
Medya özgürlüğü
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının 420 günden bu yana tutuklu olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Neden tutuklular? FETÖ'den tutuklular. Cumhuriyet Gazetesi'nin tarihini bilenler demokrasiden özgürlükten yana tavır aldıklarını bilirler. Sözcü Gazetesi de demokrasiden yana tavır almıştır. Sözcü Gazetesi'nin sahibi FETÖ'den ötürü gözaltına alınacak diye mahkeme kararı çıkardılar. Biz medya özgürlüğünü savunuyoruz. Altan kardeşlerin hakkını hukukunu savunuyoruz. Çünkü biz bizimle aynı düşüncede olmasalar bile her kalem sahibini özgürce yazı yazmasını isteriz. Bizi anlayamadıkları nokta o zaten" dedi.
'Haksızken haklı olmanın yollarını arıyorlar'
"Biz demokrasiden, kadın erkek eşitliği, üniversitelerin özgürce konuşabildiği bir Türkiye'den yanayız. Eğer bunları yapabilirseniz kendi ülkenizde demokrasiden anca söz edebilirsiniz." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Geçmişte, bir değişiklik yapıldı Yargıtay ve Danıştayda. 160 militan Yargıtaya hakim olarak tayin edildi. Danıştaya da tayin edildi. Yanlış hatırlamıyorsam 52 hakim. Bunların yüzde 99'u FETÖ'cüydü. Bunlara sadece ve sadece ben karşı çıktım. Yargıtaya, Danıştaya yaptığınız atamalar yanlıştır, bunlar yargıyı katletmektir diye söyledik. Defalarca söyledik. Ama atamayı yapanlar 'Hayır biz haklıyız' dediler. Gün geçti, devran döndü, Danıştay ve Yargıtaydan 160 hakimi görevlerinden aldılar ve bunların büyük bir kısmı şimdi hapiste. Kim atadı bunları? Atayanlar hesap veriyor mu? Vermiyorlar. Karşı çıkanlara şimdi 'FETÖ'cü' diyorlar. Eğer bu ülkeye FETÖ'yü bela yaptılarsa bela yapanlar şu anda iktidarlar. FETÖ'yü başımıza bela edenlerden birisi şu anda cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal etmektedir. Biz bunları gayet iyi biliyoruz. Eğer bu ülkede, bir FETÖ'cü arıyorsanız o FETÖ'cü orada oturuyor. Haksızken haklı olmanın yollarını arıyorlar."
'Hepsinin altında sizin imzanız var'
Kılıçdaroğlu, FETÖ'cü kaymakamları, hakimleri, valileri, paşaları, akademisyenleri, CHP'nin tayin etmediğini belirterek, "Hepsinin altında sizin imzanız var. Nasıl utanmadan, sıkılmadan kalkıp bizi suçluyorsunuz. Akıl tutulması diye bir şey var. Biz buna izin vermeyeceğiz. FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkıncaya kadar mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz." yorumunu yaptı.
'FETÖ ile aynı yöntemi izliyorlar'
"Bir şeyden daha vatandaşlarım emin olsunlar 20 Temmuz'da bir sivil darbe olmuştur. 15 Temmuz'da bir darbe girişimi olmuştur. Bu ülkenin insanları, vatandaşları bu darbe girişimini püskürtmüştür, TBMM sabaha kadar görevinin başında kalmıştır ve darbeyi püskürtmüştür." değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ama 20 Temmuz'da darbe girişimi fırsat bilinerek bir sivil darbe yapılmıştır. OHAL ilan edilmiştir. Dört siyasi parti parlamentoda, üniversiteler de sivil toplum örgütleri de darbeye açık ve net tavır koymuştur. Bu kadar uzun süreli OHAL'e ne gerek var, niçin ve neden OHAL? FETÖ ile mücadeleyse zaten yapılıyor. Sen mücadele ettin de birisi karşı mı çıktı? Hayır, bütün muhalifleri susturmak istiyorlar. En çok da bizim üstümüze geliyorlar. 'Acaba CHP'yi de nasıl sustururuz' diye. Senin feriştahın gelse CHP'yi susturamaz. İzledikleri yöntem FETÖ'nün 15 Temmuz öncesi izlediği yöntemdir. Aynı yöntemi izliyorlar şimdi."
'Adalet bozulursa tuz kokar'
Son olarak yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile Danıştay'a 16 ve Yargıtay'a 107 hakim tayin edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, liyakat esasına dayalı yargıç tayinine karşı olmadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Bütün hakim ve savcılara sesleniyorum. Yürekli, namuslu, dürüst gerçek anlamda yargıç kimliği olan bütün hakim ve savcılara sesleniyorum. Geçmişte FETÖ uygulamasının yargıya nasıl darbe vurduğunu hepimiz gördük ve hepimiz bunun tanığıyız. Şimdi namuslu hakimlere sesleniyorum. Yargıtay'a yeni üye seçilecekse yargıç kimliği önde olan liyakat esasına dayalı yargıç tayinine asla ses çıkarmayız. Başımızın üstünde yeri var. Ama falan partiden, falan cemaatten, falan tarikattan deyip liyakati devre dışı bırakıp yargıç kimliğini devre dışı bırakıp Yargıtay'a ve Danıştay'a militan hakim tayin ederseniz öncelikle onun karşısına biz çıkacağız. Buna izin vermeyiz. Çay toplamaya gidenlerin yargıya nasıl gölge düşürdüklerini hepimiz biliyoruz. Bir daha aynı tuzağa kimse düşmemeli. Bütün hakimler yargıç kimliğini korumalı. Eğer bu ülkede adalet de bozulursa tuz kokmuştur denir. Tuzun koktuğu yerde hayat yoktur. Israrla söylüyorum. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Neden hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Yargı bağımsız olduğu zaman kişinin can ve mal güvenliği olur. Ben hakkımı aramak için nereye gideceğim. Yargıca gideceğim, hakime gideceğim. Mahkeme saraydan talimat alırsa benim, sizin, vatandaşın can ve mal güvenliği ne olur? O nedenle hakimin teminatını, yargının bağımsızlığını, itibarını, onurunu ve şerefini koruyacak olan öncelikle hakimlerin kendileridir. Buna herkesin özen göstermesi lazım. Özen gösterilmediği takdirde faturayı hep birlikte Türkiye ödeyecektir. Buna kesinlikle izin vermemek gerekir."
'Asgari ücret net 2 bin TL olmalı'
Kılıçdaroğlu, önümüzdeki yıl için asgari ücretin net 2 bin TL olması gerektiğini belirterek, "Büyük bir ihtimalle diyecekler ki 'Parayı nereden bulacaksınız?' Para var kardeşim. Ödemiyorsan bir dene bakalım 2 bin lira ile sen geçin bakalım 1 ay. Erdoğan da geçinsin, Binali bey de geçinsin. Bakanlar da geçinsin" dedi.
'Susmamın bedeli bellidir ve ölümdür'
Kılıçdaroğlu CHP'li belediye başkanları ve akrabalarının Man adasında şirketlerinin olmadığını söyleyerek, " Gideceksin Man adasında şirket kuracaksın. Türkiye'de vergi ödememek için her türlü kata kullüyü çevireceksin. Ben de bunu dile getirdiğim zaman ey kılıçdaroğlu bak dikkatli ol, senin üstüne geliriz. Yani tehdit ediyorlar. Yani şantajla, yani korkuyla. Beni sözde susturacaklar. Sen kim oluyorsun da beni susturuyorsun. Senin gücün beni susturmaya yetmez. Eğer susacaksam susmamın bedeli bellidir ve ölümdür. Ölürüz ve susarız" diye konuştu.
Gerginlikten yana olmadıklarını ifade eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz siyasette gerginlik istemiyoruz. Gerginlikten yana da değiliz. Yani siyasette oturalım kavga edelim böyle bir anlayışımız da yok. Peki biz bunları niye söylüyoruz. Yanlışa birilerinin yanlış demesi lazım" dedi.
Konuları tartışmak için televizyonda karşısına çıkılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "televizyona çıkmaya cesaretleri yok. Yürekleri yok. Karşıma çıkamıyorlar. Ben öyle korkulan bir adam değilim. Makul bir adamım. Sessiz bir adamım. Kimseye hakaret etmemem" diye konuştu.
'Ecevit'in Kıbrıs'ı aldığı gibi 18 adayı alacağız'
Reza Zarrab olayının unutturulmaya çalışıldığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Neden Reza Zarrab için olumsuz bir cümle kullanmıyorsun? Benim için kullanıyorsun, vatandaş için kullanıyorsun. Hangi gerekçe ile Rıza Zarraf için tek cümle kurmuyorsun. Ne oldu? Rıza Zarraf aleyhine tek bir cümle kurmuyorsun?" diye sordouğunu anlatırken şöyle konuştu:
"Bir konuda daha cevap alamıyorum. Ege adaları. 18 adamız ve bir kayalığımız, Yunanistan tarafından işgal edilmiş vaziyete. Askeri birlikleri var. Yunan bayrağı var. Hiçbir sözleşme Osmanlı dönemi dahil 18 adanın Yunanistan'a ait olduğuna dair hiçbir belge yok. Hiçbir bilgi de yok. Adamlar işgal etmişler. Beyefendi de biz milliyetçiyiz diye ortalıkta geziyor. Ben de söyledim. Bu 18 ada nedir kardeşim. İşgal ediliyor neden sesini çıkarmıyorsun. 18 adayla ilgili tık yok. Bugün bekledim belki 18 adayla ilgili bir laf söyler. Gene tık yok. Yunanistan savunma bakanı bana cevap veriyor 'gel de al' diyor. Hükümetten gene tık yok. 2019'da geleceğiz 18 adayı da o kayalığın da seni elinden alacağız. Nasıl diyorsan onun da örneğini vereyim sana. Rahmetli Ecevit Kıbrıs'a nasıl gitti, Kıbrıs'ı nasıl aldıysa aynı şekilde geleceğiz ve alacağız."
'Soyulmuş kaza döndü bizim kamyon şoförlerimiz'
Kamyon şoförlerinin sorunlarıyla da ilgilendiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kulandı:
"Bir sözüm de kamyo şoförlerine. Dün bir kamyon şoförü arkadaşımız çıktı dedi ki 'Geçinemiyoruz. Cezalardan bıktık' dedi. 50 bin lira para ceza kestiler, benim kamyonum değeri 70 bin lira. Köprüden, yoldan para istiyorlar. Dünyanı en pahallı mazotunu veriyorlar. Dünyanın en ağır cezalarını kesiyorlar. Ben eve nasıl gedeceğim, nasıl huzur içinde yaşayacağım' diye dert yanıyor. Bütün kamyon şoförü kardeşlerime sesleniyorum. Bir milyon 350 bin kamyon şoförü, TIR şoförü kardeşime sesleniyorum. Senin derdini, senin sorununu TBMM'de bütçe görüşmelerinde Cumhuriyet tarihinde ilk kez dile getiren genel başkan benim, ilk kez dile getiren de CHP'dir. Madem ki ben senin derdini dile getiriyorum, aynı taşeron işçisi gibi. Sen de artık kapı gibi CHP'nin arkasında dur. Senin sorununu biz çözeceğiz, cezadan da kurtaracağız, o pahalı ödemelerden de kurtaracağız. K 1 belgesine ödediğiniz belgelerden de kurtaracağız. Hem vergi ödeyecek, hem yol parası ödeyecek, hem ceza ödeyecek, hem dünyanı en pahalı mazotu alacak, bir de gelir vergisi ödeyecek. Yeter ya. Yeter artık adamı soydunuz soğana çevirdiniz. Bir de zorla en pahalı köprüden geçiriyorlar, bir de ayrıca orda para verecek. Soyulmuş kaza döndü bizim kamyon şoförlerimiz. Geçinemiyorlar. Onların da derdini ilk kez biz dile getiriyoruz."
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından öğle yemeğini Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile birlikte yedikten sonra Ankara'ya hareket etti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
'Susmamın bedeli bellidir ve ölümdür'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Man adasındaki şirket belgelerini açıkladığı için tehdit edildiğini belirterek, "Dikkatli ol senin üstüne geliriz diye tehdit ediyorlar. Beni sözde susturacaklar. Eğer susacaksam susmamın bedeli bellidir ve ölümdür. Ölürüz ve susarız" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök'ün Divan Başkanlığında Porsuk Spor Salonu'nda düzenlenen partisinin Eskişehir İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'ye, kadın erkek eşitliliği, güçlü bir sosyal devlet, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, gerçek anlamda demokrasiyi getirmek istediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyeler üzerinde baskı oluşturduğunu öne sürerek şöyle devam etti:
"Bursa yeşil bir kent olarak tanınıyordu, şimdi beton kent. Dünyanın pek çok ülkesinden Eskişehir'i görmeye geliyorlarsa bu Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen sayesinde. Ancak, onlar güzelliğe tahammül edemiyorlar. Savcıları, hakimleri harekete geçirdiler. Bugün sordum; Büyükerşen beraat etmiş. Benzer uygulamalar İzmir'de yaşandı. 428 yılla yargılandı beraat etti ama yargılayanlar şimdi içeride. Bizim genlerimizde Kuvayi Milliyeciliğin genleri vardır. Biz Kuvayi Milliyeciyiz. Baskılar bizi yıldıramaz."
Medya özgürlüğü
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının 420 günden bu yana tutuklu olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Neden tutuklular? FETÖ'den tutuklular. Cumhuriyet Gazetesi'nin tarihini bilenler demokrasiden özgürlükten yana tavır aldıklarını bilirler. Sözcü Gazetesi de demokrasiden yana tavır almıştır. Sözcü Gazetesi'nin sahibi FETÖ'den ötürü gözaltına alınacak diye mahkeme kararı çıkardılar. Biz medya özgürlüğünü savunuyoruz. Altan kardeşlerin hakkını hukukunu savunuyoruz. Çünkü biz bizimle aynı düşüncede olmasalar bile her kalem sahibini özgürce yazı yazmasını isteriz. Bizi anlayamadıkları nokta o zaten" dedi.
'Haksızken haklı olmanın yollarını arıyorlar'
"Biz demokrasiden, kadın erkek eşitliği, üniversitelerin özgürce konuşabildiği bir Türkiye'den yanayız. Eğer bunları yapabilirseniz kendi ülkenizde demokrasiden anca söz edebilirsiniz." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Geçmişte, bir değişiklik yapıldı Yargıtay ve Danıştayda. 160 militan Yargıtaya hakim olarak tayin edildi. Danıştaya da tayin edildi. Yanlış hatırlamıyorsam 52 hakim. Bunların yüzde 99'u FETÖ'cüydü. Bunlara sadece ve sadece ben karşı çıktım. Yargıtaya, Danıştaya yaptığınız atamalar yanlıştır, bunlar yargıyı katletmektir diye söyledik. Defalarca söyledik. Ama atamayı yapanlar 'Hayır biz haklıyız' dediler. Gün geçti, devran döndü, Danıştay ve Yargıtaydan 160 hakimi görevlerinden aldılar ve bunların büyük bir kısmı şimdi hapiste. Kim atadı bunları? Atayanlar hesap veriyor mu? Vermiyorlar. Karşı çıkanlara şimdi 'FETÖ'cü' diyorlar. Eğer bu ülkeye FETÖ'yü bela yaptılarsa bela yapanlar şu anda iktidarlar. FETÖ'yü başımıza bela edenlerden birisi şu anda cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal etmektedir. Biz bunları gayet iyi biliyoruz. Eğer bu ülkede, bir FETÖ'cü arıyorsanız o FETÖ'cü orada oturuyor. Haksızken haklı olmanın yollarını arıyorlar."
'Hepsinin altında sizin imzanız var'
Kılıçdaroğlu, FETÖ'cü kaymakamları, hakimleri, valileri, paşaları, akademisyenleri, CHP'nin tayin etmediğini belirterek, "Hepsinin altında sizin imzanız var. Nasıl utanmadan, sıkılmadan kalkıp bizi suçluyorsunuz. Akıl tutulması diye bir şey var. Biz buna izin vermeyeceğiz. FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkıncaya kadar mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz." yorumunu yaptı.
'FETÖ ile aynı yöntemi izliyorlar'
"Bir şeyden daha vatandaşlarım emin olsunlar 20 Temmuz'da bir sivil darbe olmuştur. 15 Temmuz'da bir darbe girişimi olmuştur. Bu ülkenin insanları, vatandaşları bu darbe girişimini püskürtmüştür, TBMM sabaha kadar görevinin başında kalmıştır ve darbeyi püskürtmüştür." değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ama 20 Temmuz'da darbe girişimi fırsat bilinerek bir sivil darbe yapılmıştır. OHAL ilan edilmiştir. Dört siyasi parti parlamentoda, üniversiteler de sivil toplum örgütleri de darbeye açık ve net tavır koymuştur. Bu kadar uzun süreli OHAL'e ne gerek var, niçin ve neden OHAL? FETÖ ile mücadeleyse zaten yapılıyor. Sen mücadele ettin de birisi karşı mı çıktı? Hayır, bütün muhalifleri susturmak istiyorlar. En çok da bizim üstümüze geliyorlar. 'Acaba CHP'yi de nasıl sustururuz' diye. Senin feriştahın gelse CHP'yi susturamaz. İzledikleri yöntem FETÖ'nün 15 Temmuz öncesi izlediği yöntemdir. Aynı yöntemi izliyorlar şimdi."
'Adalet bozulursa tuz kokar'
Son olarak yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile Danıştay'a 16 ve Yargıtay'a 107 hakim tayin edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, liyakat esasına dayalı yargıç tayinine karşı olmadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Bütün hakim ve savcılara sesleniyorum. Yürekli, namuslu, dürüst gerçek anlamda yargıç kimliği olan bütün hakim ve savcılara sesleniyorum. Geçmişte FETÖ uygulamasının yargıya nasıl darbe vurduğunu hepimiz gördük ve hepimiz bunun tanığıyız. Şimdi namuslu hakimlere sesleniyorum. Yargıtay'a yeni üye seçilecekse yargıç kimliği önde olan liyakat esasına dayalı yargıç tayinine asla ses çıkarmayız. Başımızın üstünde yeri var. Ama falan partiden, falan cemaatten, falan tarikattan deyip liyakati devre dışı bırakıp yargıç kimliğini devre dışı bırakıp Yargıtay'a ve Danıştay'a militan hakim tayin ederseniz öncelikle onun karşısına biz çıkacağız. Buna izin vermeyiz. Çay toplamaya gidenlerin yargıya nasıl gölge düşürdüklerini hepimiz biliyoruz. Bir daha aynı tuzağa kimse düşmemeli. Bütün hakimler yargıç kimliğini korumalı. Eğer bu ülkede adalet de bozulursa tuz kokmuştur denir. Tuzun koktuğu yerde hayat yoktur. Israrla söylüyorum. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Neden hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Yargı bağımsız olduğu zaman kişinin can ve mal güvenliği olur. Ben hakkımı aramak için nereye gideceğim. Yargıca gideceğim, hakime gideceğim. Mahkeme saraydan talimat alırsa benim, sizin, vatandaşın can ve mal güvenliği ne olur? O nedenle hakimin teminatını, yargının bağımsızlığını, itibarını, onurunu ve şerefini koruyacak olan öncelikle hakimlerin kendileridir. Buna herkesin özen göstermesi lazım. Özen gösterilmediği takdirde faturayı hep birlikte Türkiye ödeyecektir. Buna kesinlikle izin vermemek gerekir."
'Asgari ücret net 2 bin TL olmalı'
Kılıçdaroğlu, önümüzdeki yıl için asgari ücretin net 2 bin TL olması gerektiğini belirterek, "Büyük bir ihtimalle diyecekler ki 'Parayı nereden bulacaksınız?' Para var kardeşim. Ödemiyorsan bir dene bakalım 2 bin lira ile sen geçin bakalım 1 ay. Erdoğan da geçinsin, Binali bey de geçinsin. Bakanlar da geçinsin" dedi.
'Susmamın bedeli bellidir ve ölümdür'
Kılıçdaroğlu CHP'li belediye başkanları ve akrabalarının Man adasında şirketlerinin olmadığını söyleyerek, " Gideceksin Man adasında şirket kuracaksın. Türkiye'de vergi ödememek için her türlü kata kullüyü çevireceksin. Ben de bunu dile getirdiğim zaman ey kılıçdaroğlu bak dikkatli ol, senin üstüne geliriz. Yani tehdit ediyorlar. Yani şantajla, yani korkuyla. Beni sözde susturacaklar. Sen kim oluyorsun da beni susturuyorsun. Senin gücün beni susturmaya yetmez. Eğer susacaksam susmamın bedeli bellidir ve ölümdür. Ölürüz ve susarız" diye konuştu.
Gerginlikten yana olmadıklarını ifade eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz siyasette gerginlik istemiyoruz. Gerginlikten yana da değiliz. Yani siyasette oturalım kavga edelim böyle bir anlayışımız da yok. Peki biz bunları niye söylüyoruz. Yanlışa birilerinin yanlış demesi lazım" dedi.
Konuları tartışmak için televizyonda karşısına çıkılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "televizyona çıkmaya cesaretleri yok. Yürekleri yok. Karşıma çıkamıyorlar. Ben öyle korkulan bir adam değilim. Makul bir adamım. Sessiz bir adamım. Kimseye hakaret etmemem" diye konuştu.
'Ecevit'in Kıbrıs'ı aldığı gibi 18 adayı alacağız'
Reza Zarrab olayının unutturulmaya çalışıldığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Neden Reza Zarrab için olumsuz bir cümle kullanmıyorsun? Benim için kullanıyorsun, vatandaş için kullanıyorsun. Hangi gerekçe ile Rıza Zarraf için tek cümle kurmuyorsun. Ne oldu? Rıza Zarraf aleyhine tek bir cümle kurmuyorsun?" diye sordouğunu anlatırken şöyle konuştu:
"Bir konuda daha cevap alamıyorum. Ege adaları. 18 adamız ve bir kayalığımız, Yunanistan tarafından işgal edilmiş vaziyete. Askeri birlikleri var. Yunan bayrağı var. Hiçbir sözleşme Osmanlı dönemi dahil 18 adanın Yunanistan'a ait olduğuna dair hiçbir belge yok. Hiçbir bilgi de yok. Adamlar işgal etmişler. Beyefendi de biz milliyetçiyiz diye ortalıkta geziyor. Ben de söyledim. Bu 18 ada nedir kardeşim. İşgal ediliyor neden sesini çıkarmıyorsun. 18 adayla ilgili tık yok. Bugün bekledim belki 18 adayla ilgili bir laf söyler. Gene tık yok. Yunanistan savunma bakanı bana cevap veriyor 'gel de al' diyor. Hükümetten gene tık yok. 2019'da geleceğiz 18 adayı da o kayalığın da seni elinden alacağız. Nasıl diyorsan onun da örneğini vereyim sana. Rahmetli Ecevit Kıbrıs'a nasıl gitti, Kıbrıs'ı nasıl aldıysa aynı şekilde geleceğiz ve alacağız."
'Soyulmuş kaza döndü bizim kamyon şoförlerimiz'
Kamyon şoförlerinin sorunlarıyla da ilgilendiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kulandı:
"Bir sözüm de kamyo şoförlerine. Dün bir kamyon şoförü arkadaşımız çıktı dedi ki 'Geçinemiyoruz. Cezalardan bıktık' dedi. 50 bin lira para ceza kestiler, benim kamyonum değeri 70 bin lira. Köprüden, yoldan para istiyorlar. Dünyanı en pahallı mazotunu veriyorlar. Dünyanın en ağır cezalarını kesiyorlar. Ben eve nasıl gedeceğim, nasıl huzur içinde yaşayacağım' diye dert yanıyor. Bütün kamyon şoförü kardeşlerime sesleniyorum. Bir milyon 350 bin kamyon şoförü, TIR şoförü kardeşime sesleniyorum. Senin derdini, senin sorununu TBMM'de bütçe görüşmelerinde Cumhuriyet tarihinde ilk kez dile getiren genel başkan benim, ilk kez dile getiren de CHP'dir. Madem ki ben senin derdini dile getiriyorum, aynı taşeron işçisi gibi. Sen de artık kapı gibi CHP'nin arkasında dur. Senin sorununu biz çözeceğiz, cezadan da kurtaracağız, o pahalı ödemelerden de kurtaracağız. K 1 belgesine ödediğiniz belgelerden de kurtaracağız. Hem vergi ödeyecek, hem yol parası ödeyecek, hem ceza ödeyecek, hem dünyanı en pahalı mazotu alacak, bir de gelir vergisi ödeyecek. Yeter ya. Yeter artık adamı soydunuz soğana çevirdiniz. Bir de zorla en pahalı köprüden geçiriyorlar, bir de ayrıca orda para verecek. Soyulmuş kaza döndü bizim kamyon şoförlerimiz. Geçinemiyorlar. Onların da derdini ilk kez biz dile getiriyoruz."
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından öğle yemeğini Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile birlikte yedikten sonra Ankara'ya hareket etti.
En Çok Okunan Haberler