SON DAKİKA
Hava Durumu

Gökan Zeybek'ten Ziraat, Halk ve Vakıflar Bankası'na tepki

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, müsilajın önlenmesi için yapılacak çalışmalarda finansman zorluklarına değinerek, "Ziraat Bankası hangi ülkenin bankasıdır? Halk Bankası hangi ülkenin bankası? Vakıflar Bankası hangi ülkenin? O bankalar nasıl olur da kredisini geri ödemeye müteahhitlere, iş adamlarına milyarlarca liralık krediyi kefaletsiz, teminatsız verip buralardan ciddi biçimiyle kayıplar yaşarken, nasıl oluyor da CHP'li belediyelerin çevre ile ilgili, sürdürülebilir kalkınma projelerinde tek bir kuruş finansman kredisini sağlamamalarını anlamak mümkün değildir" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 21.05.2025 14:16
Haber Güncellenme Tarihi: 21.05.2025 23:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Gökan Zeybek'ten Ziraat, Halk ve Vakıflar Bankası'na tepki

Marmara Denizi’nin karşı karşıya olduğu çevresel tehditlere dikkat çekmek ve müsilaj sorununa yönelik çözüm yollarını değerlendirmek üzere, “Marmara Denizi’nde Müsilaj ile Mücadele” başlıklı toplantısı gerçekleştirildi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Marmara Denizi’nin karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek ve müsilaj sorununa yönelik çözüm yollarını değerlendirmek amacıyla ‘Marmara Denizi’nde Müsilaj İle Mücadele’ toplantısı düzenlendi. Merinos Atatürk Kültür Merkezi’ndeki programa, MBB ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Parti Meclis üyesi Baran Bozoğlu, CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, CHP Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Kayıhan Pala, Hasan Öztürk ve Orhan Sarıbal, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, İstanbul, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale ve Yalova’dan gelen belediye yöneticileri, ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri, genel sekreter yardımcıları, Büyükşehir Belediyesi bürokratları katıldı.

Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, Ekrem İmamoğlu'nun müsilajin çözümüne yönelik attığı adımlar için teşekkür ederek konuşmasına başladı. Genel Başkan Özgür Özel'in her hafta miting düzenlediğini hatırlatan Zeybek, pazar günü Bursa'da olacağını hatırlattı.

'MARMARA SU FAKİRİDİR'

2021 yılında müsilaj ortaya çıkınca Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Akın ve Tekirdağ Belediye Başkanı Candan Yüceer'in 2021 yılında Meclis'e araştırma önergesi verdiklerini hatırlatan Zeybek, şöyle konuştu:

"Sorunun nedeninin konuşmak konusunda süreç tamamlanmış durumda. Sorunu hepimiz biliyoruz. Evsel atıklar, Türkiye nüfusunun yüzde 40'nın yaşadığı Marmara Bölgesindeki şehirlerin evsel atıklarından kaynaklanan riski taşımaktadır. Ne yapmak gerekiyor? Marmara Denizi'nin etrafındaki şehirleri büyütmek mi gerekiyor? Yeni plan kararlarıyla tarım topraklarında imar açarak oralarda milyonluk yeni yerleşim alanları mı oluşturmak gerekiyor? Marmara bir su fakiridir, hem içme suyu hem kullanma suyu açısından Türkiye'nin en fakir bölgesidir. Bu bölgedeki sanayi tesisleriyle birlikte endüstriyel tarımın ihtiyacı olan suyun bulunması ve tedariklik noktasında ciddi sorunlarla karşı karşıyayız.

Sanayileşme perspektifinden ne yapılması gerektiğini biliyoruz. 16 milyonluk İstanbul, ki son dönemde ileri biyolojik arıtma tesisleriyle birlikte toplam evsel atıkların yanılmıyorsam, yüzde altmışına yakın kısmının arıtma tesisinin tamamlandığı şehrin su kanalizasyon idaresi genel müdürü ev hapsindedir. Tam da Marmara Denizi'nde müsilajın tekrar hortladığı 2025 yılı Mayıs ayında İstanbul İSKİ'nin Genel Müdürü ev hapsindedir. Büyükşehir Belediye Başkanı, Türkiye Belediyeler Birliğinin Başkanı Silivri zindanındadır. Seçilmiş belediye başkanları, belediye başkanlarının çalışma arkadaşları ve yöneticilerinin hapse atıldığı bir dönemde, bir genelge yayınlandı.

'İSTANBUL'DA PLANLANMIŞ ARITMA TESİSLERİ YATIRIM TOPLAMI 5 MİLYAR DOLAR'

Arıtma tesisi yapmak ciddi bir yatırım. İstanbul'un planlanmış yatırım toplamı yaklaşık 5 milyar dolar. Orta uzun vadede arıtma tesisleriyle ilgili planlanmış yatırımlar toplamı 5 milyar dolar, 186 milyar TL. Bu büyüklükteki bir finansman modelini ya kamu kaynaklarından karşılayacaksınız, düşük faizli kredilerden kamu bankalarından sağlayacaksınız ya da uluslararası finans kuruluşlarında sağlayacaksınız. Kim yapacak bunu? Yerel yönetimler. Arıtma testi yapmak, işletme ve deşarj etme sorumluluğu yasayla Büyükşehir belediyesine verilmiş durumda.

Bir genelge yayımladılar, yurt dışından uluslararası finansman kredisi kullanmak isteyen belediyeler, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan 'borçsuz' yazısı alacaklar, vergi dairesinden 'borçsuz' yazısı alacaklar, kamu kurum ve kuruluşlarından sadece kendileri için değil, ortak oldukları yüzde elliden fazla ortak oldukları iştirakleri, şirketler ya da bağlı kuruluşlar içinde 'borçsuzluk' yazısı alacaklar sonra Maliye Bakanlığı'na başvuracaklar. Çevre, Şehircilik Bakanlığı'nın onayını alırlarsa, uluslararası finans çevrelerinden borçlanma için 'olur' yazısı verilecekmiş.

Bu iktidar Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri cezalandırmak adı altında imkansızı bir gerekçe olarak, bir şart olarak ortaya koyup aslında sadece bugün yaşayan bu bölgede yaşayan insanları değil, gelecek kuşaklarda bu bölgedeki doğacak, yaşayacak olan bütün canlıların doğal yaşam haklarını gasp etmektedir ve onları yok etmektedir. Mesele bu kadar derin ve acımasızdır.

'BELEDİYELER ELİYLE ŞEHİRLER CEZALANDIRILIYOR'

Marmara Denizi'nde yaşayan balık türü sayısı 4 ya da beşe düşmüşse, daha nereye kadar biz bu ekonomik anlamda cenderenin içinden sorunları çözmek için uğraşacağız. Bu son derece yanlış bir uygulamadır. Su kanalizasyon idarelerinin faturalarındaki KDV'yi %1 olarak belirleyen iktidar, en büyük gider kalemini oluşturan enerji maliyetlerindeki KDV'yi ise yüzde bire indirmemektedir. Burada ciddi bir adaletsizlik vardır. Su kanalizasyon idarelerinin finansman açığını gidermek için buldukları yöntemlerden bir tanesi devletten KDV alacaklarının ya ödenmesi ya da en azından vergi ya da SGK borçlarıyla mahsup edilmesi konusundaki bütün çabaları da reddedilmektedir. Adeta belediyeler eliyle şehirler cezalandırılmakta, insanlar cezalandırılmakta, canlı yaşam, doğal yaşam cezalandırmaktadır. Dolayısıyla da bugün konumuz olan Marmara Denizi hızlı bir biçimiyle, daha da büyük bir girdabın içine sokulmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2007 yılında İstanbul'da bir Su sempozyumu düzenlemiştik. Bu meselenin aslında siyasetin üzerinde değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu hep söyledik.

Bugün Marmara Belediyeler Birliğimiz, değişik çalışma gruplarıyla Marmara Denizi'ne kıyısı bulunan ya da üyesi olan belediyelerin bu konuyla ilgili birikimlerini değerlendirmiş ve bununla ilgili de çok farklı toplantı yapmıştır. Bu mevsimde ortaya çıkan müsilaj, bir-iki ay sonra ortadan kalktığında bilin ki gündemimizde asla bunu düşürmeyeceğiz.

Ergene meselesi doğrudan doğruya çevre felaketinin nedenidir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanının tıpkı Sayın Bozbey'in söylediği gibi, yerel yönetimlerin nereye kadar yetkisi var, sorumlulukları nereye kadar? Organize sanayi bölgelerinin ürettiği atıkların deşarjların çözümlenmesi konusunda sorumluluk tümüyle Büyükşehir belediyelerine verilirken, buraların denetleme ve bu konularla ilgili ruhsat verme yetkileri ise doğrudan doğruya Sanayi Bakanlığına bırakılmıştır. Bir yetki karmaşası vardır.

'ERGENE DERİN DEŞARJI MÜSİLAJ TEHLİKESİNİ ARTIRDI'

Çevre konularıyla ilgili Türkiye'de kimin ne alanda, ne kadar yetkisi olduğu konusunda yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtmek istiyorum. Bir başka önemli nokta, Ergene Nehri üzerinden Marmara'ya verilen geçmişte atık suların şimdi derin deşarj yöntemiyle Marmara Denizi'nin dibine aktarılması dolayısıyla bugüne kadar görmediğimiz bir biçimde Marmara Denizi'nin derin kısımlarında da müsilaj tehlikesini hızlı bir biçimini artırmaya başlamıştır.

Yine bu meselelerin yurt içinde olduğu gibi uluslararası devletlerle, yerel yönetimlerle bir araya gelerek çözümlemesi gereken bir yanı var. Orta Avrupa'dan başlayarak Doğu Avrupa'nın tamamının kirli atıklarını, yüksek debi ve yüksek bir tonajla Karadeniz'e getiren Tuna Nehrinin etrafındaki şehirlerin atıklarının da Karadeniz'in dip akıntılarıyla Marmara'ya gelip iç deniz olan Marmara'yı da ciddi biçimde kirlettiğini biliyoruz. Ulusal ölçekte merkezi hükümeti ilgilendiren, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını, Sanayi Bakanlığını, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını ilgilendiren yanı var.

Deniz içinde bulunan nitrat ve fosfat oranındaki yükselme nedenlerinden bir tanesi de yanlış tarımsal uygulamalar ve toprak yüzeyinde bırakılan gübrelerin yağışlarla birlikte akarsular yoluyla denize aktarılmasıdır. Yani biz Marmara Denizi'ni nitrat ve fosfattan arındırmak ve bu denizin tekrar eski canlılığına kavuşması ile ilgili yapacağımız çalışmaları bu başlıklar altında toplayabiliriz.

'YÖNETİCİLERİ DEĞİL, O ŞEHİRDEKİ BÜTÜN CANLILARI CEZALANDIRIYORLAR'

Ziraat Bankası hangi ülkenin bankasıdır? Halk Bankası hangi ülkenin bankası? Vakıflar Bankası hangi ülkenin? O bankalar nasıl olur da kredisini geri ödemeye müteahhitlere, iş adamlarına milyarlarca liralık krediyi kefaletsiz, teminatsız verip buralardan ciddi biçimiyle kayıplar yaşarken, nasıl oluyor da Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin orta uzun vadeli çevre ile ilgili projelerde, sürdürülebilir kalkınma projelerinde tek bir kuruş finansman kredisini sağlamamalarını anlamak mümkün değildir. O nedenle Türkiye'de devleti yönetenler eliyle milletin iradesi cezalandırılmaktadır. Milletin iradesinin tecelli ettiği sandık cezalandırılmaktadır. O sandıktan çıkan siyasiler bazen adalet yoluyla, bazen yargı yoluyla, çoğu zaman ekonomik anlamda dar boğaza sürüklenerek cezalandırılmak istemektedir. Yöneticileri cezalandırmıyorsunuz, aslında o şehirde yaşayan insanları, o şehirdeki bütün canlı varlıkları ve o şehrin bütün doğal varlıklarını su, tarım, orman, çevreye ilişkin tüm değerlerini yok etmeye çalışıyorsunuz. Bunların hiçbirisine müsaade etmemek gerekir.

'BU ÜLKE ADALETLE YÖNETİLMEK ZORUNDADIR'

Bu ülke adaletle yönetilmek zorundadır. Adaletle yönetilmeyen bir ülkede milli ekonomiyi büyütmek, gayrisafi milli geliri artırmak, yüksek enflasyon tehdidinden ülkeyi kurtarmak, sürdürülebilir çevrede yaşamı sürdürmek mümkün değildir."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.