AKP İl Başkanı Sedat Yalçın, eylülde yapılacak kongre için oldukça iddialı: Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Delegeleri ayarlamak artık sıradanlaştı. Bir özelliğiniz yoksa, delegeleri ayarlasanız ne olur.
Haber Giriş Tarihi: 31.07.2011 20:02
Haber Güncellenme Tarihi: 31.07.2011 20:02
https://www.bursaport.com
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile arası soğuk olan AKP İl Başkanı Sedat Yalçın, il kongresinde kendisine çok güveniyor ve eğer aday olacak kişinin bir özelliği yoksa delegeleri ayarlamanın bir işe yaramayacağını söylüyor.
Sedat Yalçın, Olay Gazetesi'nden Dilek GÖRAL'ın söyleşisinde çeşitli konulara ilişkin soruları yanıtladı.
İşte Dilek GÖRAL'ın o röportaj:
12 Haziran genel seçimlerinden sonra yoğun temposuna kısa bir mola veren AKP İl Teşkilatı'nda, eylül ayında yapılacak genel kurullar için geri sayım başladı. Ramazan Bayramı'ndan hemen sonra gençlik ve kadın kolları ile başlayıp ilçelerle devam edecek kongre süreci, İl Yönetim Kurulu seçimi ile noktalanacak.
İkinci kez aday olduğu Başkanlık koltuğunu sürpriz bir şekilde Nagip Vardar'a bırakan ve bir yıl sonra 10 Temmuz 2010 tarihinde yeniden göreve atanan İl Başkanı Sedat Yalçın ile Bursa İl Teşkilatı seçimleri, genel seçimin sonuçları ve kendisine yönelik merak edilen gelişmeleri konuştuk.
Sohbetten satır başları
*Erzincan Kemahlıyım. Babam adliyede kâtipti, memuriyeti nedeniyle çocukluğum Erzincan'ın ilçelerinde Kemaliye, Kemah, Refahiye ilçelerinde geçti.
*Çocukken Fırat'ta yüzerdik. İyi bir yüzüyücüm, oldukça iddialıyım. Nerede kaya var, nerede girdap var onları sorunsuz aşarım.
*Bir ablam vardı, 46 yaşında vefat etti.
*Güzel bir çocukluk yaşadım. Şimdiki çocuklara acıyorum, apartman dairelerinde büyüyorlar.
*Liseyi yatılı olarak Gümüşhane'de okudum. 1982'de Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldum.
*İstanbul Üniversitesi'nde yüksek lisans yaparken tez aşamasında Maliye Bakanlığı'nın müfettişlik sınavlarına girdim Gelirler Kontrolörlüğü'nün sınavını kazandım. Orada başladım.
Kongre süreci yaklaşıyor. Başkanlığa yeniden aday mısınız?
Evet. Ama o gün geldiğinde, parti büyüklerimize, genel merkezimize, bütün arkadaşlarımıza danışacağım; benim adaylığıma karar verilirse, aday olacağım. Ramazan'dan sonra ilk olarak gençlik kolları, kadın kolları ve ana kademe kongreleri başlayacak. Teşkilatımızın büyük bir sağduyuyla ve hoşgörü içinde, şölen havasında bu süreçleri tamamlayacağına inanıyorum. Siyasetimiz Bursa'da da Türkiye'de de bir evrim ve gelişme içinde. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Siyaset yapma şekillerimiz de eskisi gibi değil. Delegeleri ayarlamak, şunu yapmak, bunu yapmak artık sıradanlaştı. Delegeleri ayarlasanız ne olur, bir özelliğiniz yoksa. Özelliği olmayan, toplumda karşılığı olmayan bir iş yapıyorsanız, toplumun istemediği bir pozisyonda duruyorsanız, bütün delegelerin oyunu alsanız ne olur. Hiçbir anlamı yok. Ben öyle bir başkanlık noktasında talip değilim. Benim istediğim, Bursa'yı bugünkü halinden daha ileri taşımak. Bunu yaparken Bursa'nın kaynaklarını boşa harcatmamak, önceliklerini doğru tespit etmek, bilgiyle siyaset yapmak, ortak akılla hareket etmek, bir koordinasyonu yürütmek, bunları yaparken şeffaf olmak, topluma hesap verebilir bir pozisyonda olmak, bunları hedeflerim. Bu özelliklerimle başkan görmek isterse Bursa ve teşkilatım, göreve devam etmek isterim.
Geçen defaki gibi bir sıkıntıyla karşılaşma endişeniz var mı?
Hayır, hayır. Sıkıntı yaşanacağını sanmıyorum.
"İsteyen herkes aday olsun" diye bir çağrınız var? Kaç aday çıkar?
Serbest. İsteyen herkesin aday olmasını arzu ediyorum. Bu yanlış anlaşılmasın; kesinlikle bir meydan okuma değil. Her arkadaşımızın buna hakkı var, partide emeği geçen arkadaşlarımız var. Benim orada özellikle işaret etmek istediğim, seçilemeyince partiden kopmamaları, uzaklaşmamaları. Siyasette çok önemlidir, seçildiğinde, bir göreve atandığında partili olup, seçilemediğinde partiyle ilgisi kalmaması doğru bir şey değil. Bir şey olmadığınızda, görevde olmadığınızda ne yaptığınız, nasıl durduğunuz, olaylara nasıl tepki verdiğiniz önemlidir. Samimiyet testi orda. Görevdeyken başka, ayrılınca başka konuşuyorsanız, "İyi ki ayrılmışsın" derler. Vefalı olmak, insanların emeklerini mutlaka değerlendirmek gerekir. AK Parti'nin kongrelerini samimi ortam içinde tamamlayacağına inanıyorum. Kafa karıştıranlar olur her dönemde, "Şu olacak bu olacak" diye. Neticede, milletin dediği olur. Herkes buna dikkat etsin, millet ne derse o olur. Partimiz de millete rağmen hiçbir şey yapmaz. Başbakanımız üç ayda bir kamuoyu araştırmaları yaptırır, "Kamuoyu hangi konuda ne düşünüyor?" diye. Politikaları belirlerken buna çok önem verir. Ben Bursa siyasetinin de toplumun arzu ettiği şekilde dizayn edileceği kanaatindeyim. Toplumun arzu etmediği bir yapıyı bünye kabul etmez bizde. Toplumun da neyi arzu ettiği 12 Haziran'da ortaya çıktı.
Seçilemezseniz ne olur?
Seçilmeme ihtimalim yok. Aday olursam seçilirim.
Görevi devam ettirirseniz Bursa için yeni projeleriniz neler olacak?
Özellikle genel seçimden sonra yeni bir dönemdeyiz. Bu yeni dönemde Sayın Bülent Arınç'ın önderliğinde 11 milletvekilimiz, yerelde belediye başkanlarımız, büyükşehir belediye başkanımız ve teşkilatlarımız birlikte, topluma söz verdiğimiz işleri hızlı bir şekilde hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Meclis tatile girdi, milletvekillerimizin tatil programlarını aldım, hepsini halkımızla buluşturacağız hızla. Ramazan geliyor zaten onların da ayrı programı var. Önümüzdeki dönemde Bursa'da yapılacak yatırımlar ilçe ilçe, kurum kurum taranarak bir plan dahilinde dört yıllık süreçte net bir şekilde çalışacağız, hepsini de takip edeceğiz.
Genel seçimde AKP'nin Bursa'da oylarını yaklaşık 2,5 puan artırmasında etkili olan nedir?
En büyük değişiklik Sayın Bülent Arınç'ın Bursa'ya gelmesi. Bu Bursa'daki oylar üzerinde net belirleyici olmuştur. AK Parti Bursa'da bütün seçimlerindeki en yüksek oyunu almıştır. Demek ki Sayın Arınç'ın gelişi, Bursa'da AK Parti'nin duruşu, yapısı, halkımız tarafından en üst düzeyde onaylanmıştır. Tabii Bülent Arınç isminin çok önemli özellikleri var. Partimizin Başbakan'dan sonra ikinci ismi, ağabeyi. Dürüst ve ilkeli siyasetiyle partimizde de Türkiye'de de herkesin güvendiği bir isim. Bursa'da da çok sıcak karşılandığı kanaatindeyim. Cumhuriyet tarihinin en büyük mitingini yaptık. Bu milletin istemediği bir görüntüde, hiç kimseyi oraya toplayamazsınız. Bursa'da en büyük mitingler 20 bin kişidir. Oysa orada 80 binin üzerinde insan vardı, adeta insan seliydi. Bursalılara bu sağduyulu yaklaşımlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sedat Yalçın'ın genel seçim başarısındaki katkısı nedir?
Onu bence topluma sormak lazım. Benim, kendimle ilgili bir şey söylemem doğru olmaz.
Sonuçta adaylara ev sahipliği yaptınız, organizasyonları hazırladınız.
Şunu iyi yaptığımızı söylemeliyim; süreci çok iyi bir koordinasyon içinde yönettik. Seçim Koordinasyon Merkezimiz Türkiye'ye örnek çalışmalar yaptı. Çok ileri teknoloji kullandık. 20 binin üzerinde etkinlik planladık ve büyük bir başarıyla uygulamada yerine getirdik. İl Başkanlığı olarak, parti programlarını ve vizyonla ilgili açılımları, televizyonlarda ve basında iyi anlattık. Milletvekili adaylarımız da birebir programlarına uydular. Bir de en önemli faktör Bülent Arınç faktörüydü. Sayın Arınç'ı da kampanyada çok verimli bir şekilde değerlendirdik. Onun katıldığı programlar çok verimli oldu. Milletimiz de AK Parti'yi en hazırlık parti olarak gördü, ekibi gerçekten bir ustalık dönemi olarak değerlendirdi. Millet görevini yaptı. Güzel bir çalışma yaptık diye düşünüyorum. İl başkanlığı da bunun neresinde takdir milletimizin.
İl Teşkilatı olarak adaylara Bursa'nın sorunlarıyla ilgili eğitim verildi mi?
Kampanya öncesinde adaylara hem Türkiye'de hem Bursa'da yapılan işlerle ilgili çok geniş sunumlar yaptık. Bizzat ben yaptım. Çünkü birçoğu siyasete yeni giren arkadaşlardı. Bir parti kültürü, bir aynı dili konuşma; onlar zaman aldı. Dikkat ederseniz ilk 20gün adaylarımız çok fazla görünmedi televizyonda. O süreci öyle yönettik. Daha çok Sayın Bülent Arınç ve ben çıktık televizyonlara. Ama belli bir noktadan sonra onları da yavaş yavaş çıkardık.
Toplam kaç saatlik çalışma yaptınız?
Çok sayıda toplantı yaptık. Saat olarak söylemeyeyim ama 7-8 toplantımız oldu. İçlerinde siyasetin içinden gelen arkadaşlar var, onlar hızlı adapte oldu ama bürokrasiden gelenler için biraz zor oldu. Değişik bir şey tabii; ilk kez üç milyonluk nüfusun temsilcisi oluyorsunuz. Biraz da adaylık süreçleri çok belirsizdir, aday olup olmayacağınız hiç belli değildir, hiç beklenmeyen bir isim olabilir. O süreçleri tamamlayıp ilk 18 içine girmek çok önemli.
Kampanya boyunca ne kadar harcamanız oldu?
Üzerinde çalışıyoruz, basın toplantısı ile açıklayacağız ama söyleyeyim, 1,7 milyon lira civarında harcamamız oldu. Harcamaların başında medya geliyor. Ayrıca 18 adayımız için araç giydirdik, şoförleriyle yakıtlarıyla. Kahvaltılı programlar yaptık. Ekiplerimiz bulundukları ilçelerde öğle yemeklerini yediler, onların hepsini bu bütçeden karşıladık. Onun haricinde baskıyla ilgili matbaa harcamalarımız oldu. Aşağı yukarı bu rakamlara ulaştık.
İl Yönetimi'nin bütçesi ne kadardı? Merkezden ne kadar destek geldi?
600... Tam o rakamı hatırlamıyorum ama iki parça halinde geldi Hazine yardımı onlar, zaten ilan ediyoruz. Milletvekili aday adaylarından aldık. Mevcut adaylardan da rica ettik. Hepsinden değil de ilk 11'den.
11'inci sıradaki Önden Matlı'dan da aldınız mı? Onun durumu kritikti seçim günü.
Aldık. Ama aldığımız rakamlar ille şu olacak diye değil, artı eksi rakamlar. Bu bir bağış neticede. Onun dışında nazımızın geçtiği insanların da bağışları oldu. Ama bizi sıkıntıya sokacak, önümüze fatura getirecek kişilerden kesinlikle hiçbir talebimiz olmadı. Bize bağış yapan insanın devletle hiçbir işi olmayacak. Benim için önemli bir şey bu. Ama borcumuz var daha.
Ne kadar borç?
300 bin lira civarında daha borcumuz var.
Ne kadar zamanda ödenir bu?
Onu da öderiz herhalde (gülüyor).
Koskoca iktidar partisi. Ödenir herhalde?
Tam aksi biz hep borçtayız. Benden de kaynaklanıyor o. Başkası daha kolay yönetir. Hesap uzmanı olunca böyle ince eleyip sık dokuyorsunuz.
Bundan sonraki aşamada Türkiye'nin önündeki konu anayasa değişikliği olacak. Bununla ilgili sürecin nasıl ilerleyeceğini öngörüyorsunuz?
Evet, sivil anayasa en önemli konu başlığı. Artık bütün partiler, askerlerin olmadığı bir ortamda bir anayasa yapmayı başarmalılar. Millet anayasayı da birlikte yapın diye bir mesaj verdi. Bir taraftan istikrar ortamını onayladı, AK Parti'yi tek başına iktidar yaptı ama tek başına anayasa yapabileceği bir gücü de vermedi, "Anayasayı da birlikte yapın" dedi. Bu muhalefete bir talimattır. Muhalefet bunu iyi okuyup, anayasa süreçlerine katkı verirse bence büyür. Özellikle birey özgürlükleri konusunda, Türkiye'nin genel gidişatı konusunda kısa öz bir anayasa yaparsak, milletin dar gelen elbiselerini şöyle rahatlatırsak, dünyada da daha itibarlı bir Türkiye ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Anayasa yapmak bir sanat, ustalık gerektiren bir iş. O ülkenin nerede yürüyeceğini, neyi amaçladığını koyuyorsunuz oraya. Bir de birlikte yürümeyi başarabilmesini formüle etmelisiniz. Örneğin Kürt sorunu konusu, Türkiye'yi bölmeden, parçalamadan çözülebilecek bir konudur.
Ustalık dönemi Bursa'ya neler getirecek?
Bursa'yla ilgili söylenen klasik cümleler var. Bursa bir göç şehri, nüfus bakımından Türkiye'de en hızlı büyüyen bir şehir, buna karşın altyapısı çok ciddi olarak yetersiz kalıyor. Yerel yönetimlerin acil müdahale etmesi gereken konu başlıkları, yapılması gereken orta ve uzun vadeli işler var. Bunları bir plan dahilinde yapmak gerekir, öyle sabah kalkıp bir proje açıklayarak, ayaküstü değil. Mutlaka Bursa'da bir sanayici, bir ev kadını, bir öğrenci, iki yıl sonra ulaşımda nerelere varılacak, yeşil alanlarımız ne olacak, mevcut depreme karşı riskli durumu olan konut stokumuz ne kadar yenilenecek, ne kadar daha güvenli bir evde oturacağız sorularına kafasında üç aşağı beş yukarı bir yanıt oluşması lazım. Kimsenin kafasında "Yarın ne olacak?" sorusu oluşmamalı. Bursa'da biraz o problem var. Bursa'nın yakın, orta ve uzun vadeli projeksiyonunda bazı başlıklar konuşuluyor, onların daha somutlaştırılması lazım.
Bu yeni başlıklarla ilgili görüşünüz nedir?
Bursa'nın sanayi şehri kimliği önemlidir, bunu hafife alacak ifadeler kullanmamak gerekir. Bu özelliği kaldırdığınızda Bursa bir anda boşa çıkar. Sanayi kimliği çok önemlidir ama biz bu kimliği artık birkaç konuda sınırlamak istiyoruz yerel yönetim anlayışı olarak. Bir, çevreyi kirleten bir sanayi Bursa'da artık olmamalı; iki, biraz daha katma değeri yüksek ve teknoloji içeren alanlara girmelidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in görevi devralma törenine ilişkin gelen fotoğraflarda Recep Altepe, Nagip Vardar var, siz yoksunuz. Bursa'ya geldiğinde karşılamaya katılmadığınız konuşuluyor. Son durum nedir?
Bu üzerinde spekülasyon yapılan bir konu. Konu şu. Ben bu partinin il başkanıyım. İl başkanının görevlerini ne olduğunu çok iyi biliyorum ve elimden geldiği kadar da tüm iyi niyetimle eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye gayret ediyorum. Ben geçmişte kamuda da uzun yıllar bulunmuş bir insanım, daha doğrusu devlet terbiyesini bilirim. Nerede nasıl davranılacağını, nerede ne konuşulacağını, kime nasıl davranılacağını bütün ayrıntıları ile bilirim. Bunları bilmiş olmam aslında belki bir eksiklik olarak algılanabiliyor. Siyasette de ben bu mesleki çalışma disiplinine uymaya gayret ediyorum. Siyasette kuralsızlık her zaman problem yaratır. Herkes bir şekilde kurallar içinde çalışmalarını yürütmesi gerekiyor.
Ben kendi alanımda buna dikkat ediyorum. Yaklaşık 200'e yakın karşılama töreninde bulundum Bursa İl Başkanı sıfatıyla, Sayın Başbakanımızı da 10-15 kez karşıladım. Bunların tümünde usul belli zaten. Bu usul önemlidir, değildir ayrı bir şey, takdire bağlı. Benim için önemlidir. O usullere göre o süreçler işliyor. Basın üzerinden bu tür konuları değerlendirme gibi bir geleneğe de sahip değiliz biz parti olarak. Doğru da değil.
Kongreye yönelik özel bir çalışmanız olacak mı?
Bizim siyasi partiler kanunumuz, seçim kanunumuz yüzde 100 ileri demokrasiyi sağlayan özellikte değil. Şimdi delege seçimleri yapacağız, her mahalleye sandık koyacağız hem de gerçek sandık. Bütün üyelerimiz oy kullanacak. Hakim gözetiminde değil ama hakim gözetimindeki kadar iddialı bir ön seçim yapacağız. 180 bin üyemize oy kullandıracağız herkes hazır olsun. Ramazan'dan sonra başlayacağız. O yüzden delege listesi yapıp da oy kullanma işi bitti.
Bürokrasiden geliyorsunuz. Nasıl başladı bu?
10 yıl Maliye Bakanlığı'nda Gelir İdaresinde teftiş soruşturma ve vergi incelemeleri yaptım. Anadolu'da gezmediğim şehir azdır, en büyük holdinglerden en küçük KOBİ'lere kadar iç bünyelerini tanıdım o vergi incelemelerinde. Çok büyük bir deneyim oldu benim açımdan. Türkiye'nin sanayi yapısını, işletmelerin verimlilik arayışlarını, teknolojik eksiklerini ve yönetim eksiklerini gözlemledim o süreçlerde. Türkiye'de özellikle KOBİ'lerin yeniden yapılandırılması sorunu var, yönetim sorunları var. Ben mesleki olarak da o konuda da epey bir hazırlık yaptım. Seçim nedeniyle ertelediğim bir kitabım da var. Onu yayınlayacağım inşallah. Rekabetçi Vergileme adı altında. Rekabet gücü kazandıkça vergi avantajı elde ettiği bir mekanizma önereceğim. Şirketlerin rekabet gücüne endeksli bir teşvik sistemi olmalı. Keyfi değil ama başardıkça kazanmalı.
Kariyer yolculuğunuzda ailenizin ne kadar etkisi ve katkısı oldu?
Ailem her zaman çok teşvik etti, kararlarımı hep destekledi. Eşim örneğin siyasete çok sempati ile bakmaz. Onun da ailesinde pek siyaset yok. Eşim Bulgaristan göçmeni, İzmirli. Ailesi İzmir'de. O siyasete çok yatkın değil.
Eşinize rağmen mi siyaset yapıyorsunuz?
Saygı gösterdi, çok zorlamadı beni. Zorlasa yapamazdım. Her gece 24.00'ten sonra eve gidiyorsunuz. Seçim dönemleri sabaha karşı 04.00'te eve gidiyorsunuz, sabah 07.00'de yine telefonlar çalmaya başlıyor. Böyle bir hayat çekilecek gibi değil. Düzensiz yemek yediğimiz için sıkıntıdayız. Saatimiz belli değil. Gece 24.00'te yemek yiyoruz. Siyaset nedeniyle şeker çıktı bende, öğün atlatmaktan. Örneğin üç saat uykuyla siyaset yapanlar var. Örneğin Bülent Arınç'la çok rahat çalıştık. O kadar düzenli ki. Gece 23.00'te herkes evine.
Sanatla aranız nasıl?
Aslında tiyatroyu, orijinal sinema yapıtlarını izlemek istiyorum ama ciddi bir zaman sorunum var. Bursa ölçeğinde, seçimden sonra rahatlıkla gidebilirim. Biraz daha zamanım olur. Sanat derken sadece sinema tiyatro değil, sanat dünyasıyla, Bursa'daki sanatçılarla bir şekilde beraber olmak istiyorum. Ressam olur, karikatürist olur. Onlarla ortak bir şeyler çıkarmak istiyorum.
Bunun için bir çalışmanız, projeniz var mı?
Kongre süreçleri çok zamanımı alacak mı almayacak mı bilmiyorum ama onlarla bir araya gelmek istiyorum. Onlar marjinal algılanabilir ama mutlaka bir gerçekleri vardır arka planlarında. Büyük bir öngörü, büyük bir idealist, hümanist yaklaşım olabilir, gerçek hayatla bazen bağdaştıramayabilirsiniz ama onun bir kendi gerçeği vardır. Biz hep sınırlar koyarak hayatımızı şekillendiriyoruz ama gerçek başkadır, gerçek gerçektir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
'Hiçbir şey eskisi gibi değil'
AKP İl Başkanı Sedat Yalçın, eylülde yapılacak kongre için oldukça iddialı: Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Delegeleri ayarlamak artık sıradanlaştı. Bir özelliğiniz yoksa, delegeleri ayarlasanız ne olur.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile arası soğuk olan AKP İl Başkanı Sedat Yalçın, il kongresinde kendisine çok güveniyor ve eğer aday olacak kişinin bir özelliği yoksa delegeleri ayarlamanın bir işe yaramayacağını söylüyor.
Sedat Yalçın, Olay Gazetesi'nden Dilek GÖRAL'ın söyleşisinde çeşitli konulara ilişkin soruları yanıtladı.
İşte Dilek GÖRAL'ın o röportaj:
12 Haziran genel seçimlerinden sonra yoğun temposuna kısa bir mola veren AKP İl Teşkilatı'nda, eylül ayında yapılacak genel kurullar için geri sayım başladı. Ramazan Bayramı'ndan hemen sonra gençlik ve kadın kolları ile başlayıp ilçelerle devam edecek kongre süreci, İl Yönetim Kurulu seçimi ile noktalanacak.
İkinci kez aday olduğu Başkanlık koltuğunu sürpriz bir şekilde Nagip Vardar'a bırakan ve bir yıl sonra 10 Temmuz 2010 tarihinde yeniden göreve atanan İl Başkanı Sedat Yalçın ile Bursa İl Teşkilatı seçimleri, genel seçimin sonuçları ve kendisine yönelik merak edilen gelişmeleri konuştuk.
Sohbetten satır başları
*Erzincan Kemahlıyım. Babam adliyede kâtipti, memuriyeti nedeniyle çocukluğum Erzincan'ın ilçelerinde Kemaliye, Kemah, Refahiye ilçelerinde geçti.
*Çocukken Fırat'ta yüzerdik. İyi bir yüzüyücüm, oldukça iddialıyım. Nerede kaya var, nerede girdap var onları sorunsuz aşarım.
*Bir ablam vardı, 46 yaşında vefat etti.
*Güzel bir çocukluk yaşadım. Şimdiki çocuklara acıyorum, apartman dairelerinde büyüyorlar.
*Liseyi yatılı olarak Gümüşhane'de okudum. 1982'de Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldum.
*İstanbul Üniversitesi'nde yüksek lisans yaparken tez aşamasında Maliye Bakanlığı'nın müfettişlik sınavlarına girdim Gelirler Kontrolörlüğü'nün sınavını kazandım. Orada başladım.
Kongre süreci yaklaşıyor. Başkanlığa yeniden aday mısınız?
Evet. Ama o gün geldiğinde, parti büyüklerimize, genel merkezimize, bütün arkadaşlarımıza danışacağım; benim adaylığıma karar verilirse, aday olacağım. Ramazan'dan sonra ilk olarak gençlik kolları, kadın kolları ve ana kademe kongreleri başlayacak. Teşkilatımızın büyük bir sağduyuyla ve hoşgörü içinde, şölen havasında bu süreçleri tamamlayacağına inanıyorum. Siyasetimiz Bursa'da da Türkiye'de de bir evrim ve gelişme içinde. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Siyaset yapma şekillerimiz de eskisi gibi değil. Delegeleri ayarlamak, şunu yapmak, bunu yapmak artık sıradanlaştı. Delegeleri ayarlasanız ne olur, bir özelliğiniz yoksa. Özelliği olmayan, toplumda karşılığı olmayan bir iş yapıyorsanız, toplumun istemediği bir pozisyonda duruyorsanız, bütün delegelerin oyunu alsanız ne olur. Hiçbir anlamı yok. Ben öyle bir başkanlık noktasında talip değilim. Benim istediğim, Bursa'yı bugünkü halinden daha ileri taşımak. Bunu yaparken Bursa'nın kaynaklarını boşa harcatmamak, önceliklerini doğru tespit etmek, bilgiyle siyaset yapmak, ortak akılla hareket etmek, bir koordinasyonu yürütmek, bunları yaparken şeffaf olmak, topluma hesap verebilir bir pozisyonda olmak, bunları hedeflerim. Bu özelliklerimle başkan görmek isterse Bursa ve teşkilatım, göreve devam etmek isterim.
Geçen defaki gibi bir sıkıntıyla karşılaşma endişeniz var mı?
Hayır, hayır. Sıkıntı yaşanacağını sanmıyorum.
"İsteyen herkes aday olsun" diye bir çağrınız var? Kaç aday çıkar?
Serbest. İsteyen herkesin aday olmasını arzu ediyorum. Bu yanlış anlaşılmasın; kesinlikle bir meydan okuma değil. Her arkadaşımızın buna hakkı var, partide emeği geçen arkadaşlarımız var. Benim orada özellikle işaret etmek istediğim, seçilemeyince partiden kopmamaları, uzaklaşmamaları. Siyasette çok önemlidir, seçildiğinde, bir göreve atandığında partili olup, seçilemediğinde partiyle ilgisi kalmaması doğru bir şey değil. Bir şey olmadığınızda, görevde olmadığınızda ne yaptığınız, nasıl durduğunuz, olaylara nasıl tepki verdiğiniz önemlidir. Samimiyet testi orda. Görevdeyken başka, ayrılınca başka konuşuyorsanız, "İyi ki ayrılmışsın" derler. Vefalı olmak, insanların emeklerini mutlaka değerlendirmek gerekir. AK Parti'nin kongrelerini samimi ortam içinde tamamlayacağına inanıyorum. Kafa karıştıranlar olur her dönemde, "Şu olacak bu olacak" diye. Neticede, milletin dediği olur. Herkes buna dikkat etsin, millet ne derse o olur. Partimiz de millete rağmen hiçbir şey yapmaz. Başbakanımız üç ayda bir kamuoyu araştırmaları yaptırır, "Kamuoyu hangi konuda ne düşünüyor?" diye. Politikaları belirlerken buna çok önem verir. Ben Bursa siyasetinin de toplumun arzu ettiği şekilde dizayn edileceği kanaatindeyim. Toplumun arzu etmediği bir yapıyı bünye kabul etmez bizde. Toplumun da neyi arzu ettiği 12 Haziran'da ortaya çıktı.
Seçilemezseniz ne olur?
Seçilmeme ihtimalim yok. Aday olursam seçilirim.
Görevi devam ettirirseniz Bursa için yeni projeleriniz neler olacak?
Özellikle genel seçimden sonra yeni bir dönemdeyiz. Bu yeni dönemde Sayın Bülent Arınç'ın önderliğinde 11 milletvekilimiz, yerelde belediye başkanlarımız, büyükşehir belediye başkanımız ve teşkilatlarımız birlikte, topluma söz verdiğimiz işleri hızlı bir şekilde hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Meclis tatile girdi, milletvekillerimizin tatil programlarını aldım, hepsini halkımızla buluşturacağız hızla. Ramazan geliyor zaten onların da ayrı programı var. Önümüzdeki dönemde Bursa'da yapılacak yatırımlar ilçe ilçe, kurum kurum taranarak bir plan dahilinde dört yıllık süreçte net bir şekilde çalışacağız, hepsini de takip edeceğiz.
Genel seçimde AKP'nin Bursa'da oylarını yaklaşık 2,5 puan artırmasında etkili olan nedir?
En büyük değişiklik Sayın Bülent Arınç'ın Bursa'ya gelmesi. Bu Bursa'daki oylar üzerinde net belirleyici olmuştur. AK Parti Bursa'da bütün seçimlerindeki en yüksek oyunu almıştır. Demek ki Sayın Arınç'ın gelişi, Bursa'da AK Parti'nin duruşu, yapısı, halkımız tarafından en üst düzeyde onaylanmıştır. Tabii Bülent Arınç isminin çok önemli özellikleri var. Partimizin Başbakan'dan sonra ikinci ismi, ağabeyi. Dürüst ve ilkeli siyasetiyle partimizde de Türkiye'de de herkesin güvendiği bir isim. Bursa'da da çok sıcak karşılandığı kanaatindeyim. Cumhuriyet tarihinin en büyük mitingini yaptık. Bu milletin istemediği bir görüntüde, hiç kimseyi oraya toplayamazsınız. Bursa'da en büyük mitingler 20 bin kişidir. Oysa orada 80 binin üzerinde insan vardı, adeta insan seliydi. Bursalılara bu sağduyulu yaklaşımlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sedat Yalçın'ın genel seçim başarısındaki katkısı nedir?
Onu bence topluma sormak lazım. Benim, kendimle ilgili bir şey söylemem doğru olmaz.
Sonuçta adaylara ev sahipliği yaptınız, organizasyonları hazırladınız.
Şunu iyi yaptığımızı söylemeliyim; süreci çok iyi bir koordinasyon içinde yönettik. Seçim Koordinasyon Merkezimiz Türkiye'ye örnek çalışmalar yaptı. Çok ileri teknoloji kullandık. 20 binin üzerinde etkinlik planladık ve büyük bir başarıyla uygulamada yerine getirdik. İl Başkanlığı olarak, parti programlarını ve vizyonla ilgili açılımları, televizyonlarda ve basında iyi anlattık. Milletvekili adaylarımız da birebir programlarına uydular. Bir de en önemli faktör Bülent Arınç faktörüydü. Sayın Arınç'ı da kampanyada çok verimli bir şekilde değerlendirdik. Onun katıldığı programlar çok verimli oldu. Milletimiz de AK Parti'yi en hazırlık parti olarak gördü, ekibi gerçekten bir ustalık dönemi olarak değerlendirdi. Millet görevini yaptı. Güzel bir çalışma yaptık diye düşünüyorum. İl başkanlığı da bunun neresinde takdir milletimizin.
İl Teşkilatı olarak adaylara Bursa'nın sorunlarıyla ilgili eğitim verildi mi?
Kampanya öncesinde adaylara hem Türkiye'de hem Bursa'da yapılan işlerle ilgili çok geniş sunumlar yaptık. Bizzat ben yaptım. Çünkü birçoğu siyasete yeni giren arkadaşlardı. Bir parti kültürü, bir aynı dili konuşma; onlar zaman aldı. Dikkat ederseniz ilk 20gün adaylarımız çok fazla görünmedi televizyonda. O süreci öyle yönettik. Daha çok Sayın Bülent Arınç ve ben çıktık televizyonlara. Ama belli bir noktadan sonra onları da yavaş yavaş çıkardık.
Toplam kaç saatlik çalışma yaptınız?
Çok sayıda toplantı yaptık. Saat olarak söylemeyeyim ama 7-8 toplantımız oldu. İçlerinde siyasetin içinden gelen arkadaşlar var, onlar hızlı adapte oldu ama bürokrasiden gelenler için biraz zor oldu. Değişik bir şey tabii; ilk kez üç milyonluk nüfusun temsilcisi oluyorsunuz. Biraz da adaylık süreçleri çok belirsizdir, aday olup olmayacağınız hiç belli değildir, hiç beklenmeyen bir isim olabilir. O süreçleri tamamlayıp ilk 18 içine girmek çok önemli.
Kampanya boyunca ne kadar harcamanız oldu?
Üzerinde çalışıyoruz, basın toplantısı ile açıklayacağız ama söyleyeyim, 1,7 milyon lira civarında harcamamız oldu. Harcamaların başında medya geliyor. Ayrıca 18 adayımız için araç giydirdik, şoförleriyle yakıtlarıyla. Kahvaltılı programlar yaptık. Ekiplerimiz bulundukları ilçelerde öğle yemeklerini yediler, onların hepsini bu bütçeden karşıladık. Onun haricinde baskıyla ilgili matbaa harcamalarımız oldu. Aşağı yukarı bu rakamlara ulaştık.
İl Yönetimi'nin bütçesi ne kadardı? Merkezden ne kadar destek geldi?
600... Tam o rakamı hatırlamıyorum ama iki parça halinde geldi Hazine yardımı onlar, zaten ilan ediyoruz. Milletvekili aday adaylarından aldık. Mevcut adaylardan da rica ettik. Hepsinden değil de ilk 11'den.
11'inci sıradaki Önden Matlı'dan da aldınız mı? Onun durumu kritikti seçim günü.
Aldık. Ama aldığımız rakamlar ille şu olacak diye değil, artı eksi rakamlar. Bu bir bağış neticede. Onun dışında nazımızın geçtiği insanların da bağışları oldu. Ama bizi sıkıntıya sokacak, önümüze fatura getirecek kişilerden kesinlikle hiçbir talebimiz olmadı. Bize bağış yapan insanın devletle hiçbir işi olmayacak. Benim için önemli bir şey bu. Ama borcumuz var daha.
Ne kadar borç?
300 bin lira civarında daha borcumuz var.
Ne kadar zamanda ödenir bu?
Onu da öderiz herhalde (gülüyor).
Koskoca iktidar partisi. Ödenir herhalde?
Tam aksi biz hep borçtayız. Benden de kaynaklanıyor o. Başkası daha kolay yönetir. Hesap uzmanı olunca böyle ince eleyip sık dokuyorsunuz.
Bundan sonraki aşamada Türkiye'nin önündeki konu anayasa değişikliği olacak. Bununla ilgili sürecin nasıl ilerleyeceğini öngörüyorsunuz?
Evet, sivil anayasa en önemli konu başlığı. Artık bütün partiler, askerlerin olmadığı bir ortamda bir anayasa yapmayı başarmalılar. Millet anayasayı da birlikte yapın diye bir mesaj verdi. Bir taraftan istikrar ortamını onayladı, AK Parti'yi tek başına iktidar yaptı ama tek başına anayasa yapabileceği bir gücü de vermedi, "Anayasayı da birlikte yapın" dedi. Bu muhalefete bir talimattır. Muhalefet bunu iyi okuyup, anayasa süreçlerine katkı verirse bence büyür. Özellikle birey özgürlükleri konusunda, Türkiye'nin genel gidişatı konusunda kısa öz bir anayasa yaparsak, milletin dar gelen elbiselerini şöyle rahatlatırsak, dünyada da daha itibarlı bir Türkiye ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Anayasa yapmak bir sanat, ustalık gerektiren bir iş. O ülkenin nerede yürüyeceğini, neyi amaçladığını koyuyorsunuz oraya. Bir de birlikte yürümeyi başarabilmesini formüle etmelisiniz. Örneğin Kürt sorunu konusu, Türkiye'yi bölmeden, parçalamadan çözülebilecek bir konudur.
Ustalık dönemi Bursa'ya neler getirecek?
Bursa'yla ilgili söylenen klasik cümleler var. Bursa bir göç şehri, nüfus bakımından Türkiye'de en hızlı büyüyen bir şehir, buna karşın altyapısı çok ciddi olarak yetersiz kalıyor. Yerel yönetimlerin acil müdahale etmesi gereken konu başlıkları, yapılması gereken orta ve uzun vadeli işler var. Bunları bir plan dahilinde yapmak gerekir, öyle sabah kalkıp bir proje açıklayarak, ayaküstü değil. Mutlaka Bursa'da bir sanayici, bir ev kadını, bir öğrenci, iki yıl sonra ulaşımda nerelere varılacak, yeşil alanlarımız ne olacak, mevcut depreme karşı riskli durumu olan konut stokumuz ne kadar yenilenecek, ne kadar daha güvenli bir evde oturacağız sorularına kafasında üç aşağı beş yukarı bir yanıt oluşması lazım. Kimsenin kafasında "Yarın ne olacak?" sorusu oluşmamalı. Bursa'da biraz o problem var. Bursa'nın yakın, orta ve uzun vadeli projeksiyonunda bazı başlıklar konuşuluyor, onların daha somutlaştırılması lazım.
Bu yeni başlıklarla ilgili görüşünüz nedir?
Bursa'nın sanayi şehri kimliği önemlidir, bunu hafife alacak ifadeler kullanmamak gerekir. Bu özelliği kaldırdığınızda Bursa bir anda boşa çıkar. Sanayi kimliği çok önemlidir ama biz bu kimliği artık birkaç konuda sınırlamak istiyoruz yerel yönetim anlayışı olarak. Bir, çevreyi kirleten bir sanayi Bursa'da artık olmamalı; iki, biraz daha katma değeri yüksek ve teknoloji içeren alanlara girmelidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in görevi devralma törenine ilişkin gelen fotoğraflarda Recep Altepe, Nagip Vardar var, siz yoksunuz. Bursa'ya geldiğinde karşılamaya katılmadığınız konuşuluyor. Son durum nedir?
Bu üzerinde spekülasyon yapılan bir konu. Konu şu. Ben bu partinin il başkanıyım. İl başkanının görevlerini ne olduğunu çok iyi biliyorum ve elimden geldiği kadar da tüm iyi niyetimle eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye gayret ediyorum. Ben geçmişte kamuda da uzun yıllar bulunmuş bir insanım, daha doğrusu devlet terbiyesini bilirim. Nerede nasıl davranılacağını, nerede ne konuşulacağını, kime nasıl davranılacağını bütün ayrıntıları ile bilirim. Bunları bilmiş olmam aslında belki bir eksiklik olarak algılanabiliyor. Siyasette de ben bu mesleki çalışma disiplinine uymaya gayret ediyorum. Siyasette kuralsızlık her zaman problem yaratır. Herkes bir şekilde kurallar içinde çalışmalarını yürütmesi gerekiyor.
Ben kendi alanımda buna dikkat ediyorum. Yaklaşık 200'e yakın karşılama töreninde bulundum Bursa İl Başkanı sıfatıyla, Sayın Başbakanımızı da 10-15 kez karşıladım. Bunların tümünde usul belli zaten. Bu usul önemlidir, değildir ayrı bir şey, takdire bağlı. Benim için önemlidir. O usullere göre o süreçler işliyor. Basın üzerinden bu tür konuları değerlendirme gibi bir geleneğe de sahip değiliz biz parti olarak. Doğru da değil.
Kongreye yönelik özel bir çalışmanız olacak mı?
Bizim siyasi partiler kanunumuz, seçim kanunumuz yüzde 100 ileri demokrasiyi sağlayan özellikte değil. Şimdi delege seçimleri yapacağız, her mahalleye sandık koyacağız hem de gerçek sandık. Bütün üyelerimiz oy kullanacak. Hakim gözetiminde değil ama hakim gözetimindeki kadar iddialı bir ön seçim yapacağız. 180 bin üyemize oy kullandıracağız herkes hazır olsun. Ramazan'dan sonra başlayacağız. O yüzden delege listesi yapıp da oy kullanma işi bitti.
Bürokrasiden geliyorsunuz. Nasıl başladı bu?
10 yıl Maliye Bakanlığı'nda Gelir İdaresinde teftiş soruşturma ve vergi incelemeleri yaptım. Anadolu'da gezmediğim şehir azdır, en büyük holdinglerden en küçük KOBİ'lere kadar iç bünyelerini tanıdım o vergi incelemelerinde. Çok büyük bir deneyim oldu benim açımdan. Türkiye'nin sanayi yapısını, işletmelerin verimlilik arayışlarını, teknolojik eksiklerini ve yönetim eksiklerini gözlemledim o süreçlerde. Türkiye'de özellikle KOBİ'lerin yeniden yapılandırılması sorunu var, yönetim sorunları var. Ben mesleki olarak da o konuda da epey bir hazırlık yaptım. Seçim nedeniyle ertelediğim bir kitabım da var. Onu yayınlayacağım inşallah. Rekabetçi Vergileme adı altında. Rekabet gücü kazandıkça vergi avantajı elde ettiği bir mekanizma önereceğim. Şirketlerin rekabet gücüne endeksli bir teşvik sistemi olmalı. Keyfi değil ama başardıkça kazanmalı.
Kariyer yolculuğunuzda ailenizin ne kadar etkisi ve katkısı oldu?
Ailem her zaman çok teşvik etti, kararlarımı hep destekledi. Eşim örneğin siyasete çok sempati ile bakmaz. Onun da ailesinde pek siyaset yok. Eşim Bulgaristan göçmeni, İzmirli. Ailesi İzmir'de. O siyasete çok yatkın değil.
Eşinize rağmen mi siyaset yapıyorsunuz?
Saygı gösterdi, çok zorlamadı beni. Zorlasa yapamazdım. Her gece 24.00'ten sonra eve gidiyorsunuz. Seçim dönemleri sabaha karşı 04.00'te eve gidiyorsunuz, sabah 07.00'de yine telefonlar çalmaya başlıyor. Böyle bir hayat çekilecek gibi değil. Düzensiz yemek yediğimiz için sıkıntıdayız. Saatimiz belli değil. Gece 24.00'te yemek yiyoruz. Siyaset nedeniyle şeker çıktı bende, öğün atlatmaktan. Örneğin üç saat uykuyla siyaset yapanlar var. Örneğin Bülent Arınç'la çok rahat çalıştık. O kadar düzenli ki. Gece 23.00'te herkes evine.
Sanatla aranız nasıl?
Aslında tiyatroyu, orijinal sinema yapıtlarını izlemek istiyorum ama ciddi bir zaman sorunum var. Bursa ölçeğinde, seçimden sonra rahatlıkla gidebilirim. Biraz daha zamanım olur. Sanat derken sadece sinema tiyatro değil, sanat dünyasıyla, Bursa'daki sanatçılarla bir şekilde beraber olmak istiyorum. Ressam olur, karikatürist olur. Onlarla ortak bir şeyler çıkarmak istiyorum.
Bunun için bir çalışmanız, projeniz var mı?
Kongre süreçleri çok zamanımı alacak mı almayacak mı bilmiyorum ama onlarla bir araya gelmek istiyorum. Onlar marjinal algılanabilir ama mutlaka bir gerçekleri vardır arka planlarında. Büyük bir öngörü, büyük bir idealist, hümanist yaklaşım olabilir, gerçek hayatla bazen bağdaştıramayabilirsiniz ama onun bir kendi gerçeği vardır. Biz hep sınırlar koyarak hayatımızı şekillendiriyoruz ama gerçek başkadır, gerçek gerçektir.
En Çok Okunan Haberler