CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın Bursa'da: 'Sandık gelecek, siz gideceksiniz'
CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın Bursa'da: 'Sandık gelecek, siz gideceksiniz'
CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın Bursa'da yaptığı açıklamada, ekonominin zorluğuna, işsizlik ve gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çekti. AKP'yi eleştirerek, adalet ve ekonomi politikalarının çürüklüğünü vurguladı, erken seçim çağrısı yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 17.10.2025 15:32
Haber Güncellenme Tarihi: 18.10.2025 10:15
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın, Bursa'da basın mensupları ve partililerle değerlendirme toplantısında bir araya geldi.
CHP Bursa İl Binası'nda gerçekleştirilen basın açıklamasına, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, PM üyesi Canan Taşer, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, siyasi parti yöneticileri ve partililer katılım sağladı.
Açılış konuşmasını yapan Bursa İl Başkanı Yeşiltaş, "Mahallelere sandık koyarak delege seçimlerini yaptığımız ilçe kongrelerini tamamladığımız ve pazar günü 19 Ekim saat 13.00'te Atatürk Kültür Merkezi Merinos Osmangazi Salonu'nda il kongremizi gerçekleştireceğiz. İnadına demokrasiyi, inadına Cumhuriyeti yaşatacağız. Bu ülkeyi bu karanlıktan hep birlikte kurtaracağız" diye konuştu.
"Artık değişim zamanı, artık 'dur' deme zamanı" diyerek konuşmasına başlayan Gökhan Günaydın, Ağustos ayı içerisinde Bursa'da çalışmalar yaptığını, fabrika, pazar ve tarlaları ziyaret ettiklerini söyledi.
Günaydın, şöyle konuştu:
"Bursa'da fabrikalara girdik, tarlaya girdik, pazara girdik ve Türkiye'nin diğer kentlerinde olduğu gibi Bursa'nın da nabzını tuttuk. Bugün şunu ifade edebilirim ki Türkiye'nin taşıyıcı sanayi sektörleri otomotiv, yan sanayi ve tekstil başta olmak üzere bildiğimiz geleneksel sektörlerdir. TÜSİAD'ı ziyaret ettim. Farklı siyasal mütesabatlara sahipler ancak aynı noktada birleşiyorlar söyledikleri şudur; Türkiye'de iç talep daralıyor. Sektör zorda, dışarıya karşı da rekabet gücümüzü kaybediyoruz. Otomotiv yan sanayi Fas'a gidiyor. Türkiye'nin en önemli sektörü tekstil Mısır'a göç etmiş durumda. Memlekette 11 milyondan fazla işsiz var. Büyüyen istihdam sorununu çözmek için neyi planlıyorsunuz?
"Türkiye AKP öncesi dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi"
AKP öncesi Türkiye dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi. Türkiye G20 ülkesi ama bu memlekette 30 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Açlık sınırı demek 4 kişilik bir ailenin yalnızca mutfak masrafı için gerekli olan harcama limiti demek. Herhangi bir giysi, kültürel faaliyetten söz etmiyoruz. Beslenme için gerekli olan gelirden yoksun olan insan sayısı 30 milyon. Diğer taraftan dünyada dolar milyoneri sayısının en hızlı arttığı ülke yine Türkiye.
Türkiye'de milyonlarca insan evine 1 kilogram et götüremiyor. Evine 1 kilo et alamadan süren bir hayattan bahsediyoruz. Türkiye'nin en rekabetçi olduğu meyve, sebze sektörü artık ateş pahası fiyatlarla insanların evine sebze ve meyve alamadığı bir noktaya doğru sürüklendi.
Temel tarımsal ürünlerin tamamında net ithalatçı bir memleketiz. Çiftçi sayısı son 5 yıl içerisinde yüzde otuzdan fazla azaldı, çiftçi sayısı 500 binin altına düştü. Bu verilerin tamamı TÜİK verisidir. Dolayısıyla bu veriler üzerinden meseleyi örtmeye çalışmak yerine bunların üzerinden acaba nasıl bir başka düzeni yaratırız diyerek meselesinin üzerine gitmek lazım.
Türkiye'de bir dezenflasyon programı uygulanıyor, bu memlekette emeğiyle geçinen kim varsa bir limon gibi sıkılmaya devam ediyor. Üstelik de açıkça gözlerimizin içine bakarak yalan söylüyorlar. Enflasyon yüzde 33, bizde buna karşın politika faizi yüzde 43 ama bir insan ev kredisi ihtiyaç kredisi araba kredisi almaya kalkarsa yüzde 55 aşağıya kredi bulamıyor. Bu yalan söylediğinizin açıkça bir kanıtıdır. Dolayısıyla bu düzen yalnızca işçiyi, emekçiyi, emekliyi yok eden bir düzen artık. Biz yurttaşımızı erken seçime kadar muhafaza etme derdi içerisindeyiz."
Birkaç örnek anlatacağım size. Ünsal Ban diye bir vatandaş var. Ünsal Ban, eski Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü. Onun karısı, AKP milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu 72 doğumlu. İngiltere'de AVM'leri, Afrika'da maden alanları, Türkiye'de yatları, katları gayrimenkulleri var. Diyor ki, 'Allah beni zenginlikle sınıyor' diyor. O zeka küpü inanılmaz bir gelir elde etmiş. Acaba nasıl elde etmiş diye bakıyorsunuz ve onun kardeşine gözleriniz kayıyor? Adı Ali Fuat Taşkesenlioğlu. 16 yıl Bankasya'nın yöneticiliğini yapmış. Bankasya'nın önünden geçenler, Bankasya mevduat yatıranlar, örgüt üyesi olarak 6 yıldan fazla hapis yatıyor ama Bankasya'nın yöneticisini hemen arkasından Vakıflar Bankası yöneticisi yapıyorlar. Yetmiyor, Halk Bankası Genel Müdürü oluyor. Arkasından da Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı oluyor. Birlikte sermaye artırımı yapan bütün şirketlerden rüşvet almaya başlıyorlar. Milletvekili hakkında dava açılamıyor çünkü dokunulmazlığı var.
Ünsal Ban hakkında dava açılıyor. 37 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılıyor ve 4 ayrı davada yargılanırken, bunların üçünde yurtdışına çıkış yasağı konularak adli kontrolle serbest bırakılıyor ve birdenbire Ünsal Ban yurt dışına kaçıveriyor. Yurt dışına çıkış yasağı olan bir insan bu memleketi nasıl terk ediyor acaba yüzerek mi gitmiş? Uçarak mı gitmiş? Böylesine derin ilişkileri olan bir insan nasıl gitmiş? Bunun hesabının sorulması gerekiyor ve biz bunun peşinde olacağız. Peki bunun devamında söyleyelim Zehra Taşkesenlioğlu hakkında bir dava açılmış mı? Milletvekilliği bittikten sonra da savcılık diyor ki 'hakkında kesin ve inandırıcı bir delil bulunamadığından kovuşturma açılmasına yer yoktur' diyor. 213 suç duyurusu bulunan milletvekili eski milletvekili kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle kovuşturulmuyor bile. Sebebi ne? Çünkü Zehra Taşkesenlioğlu, nüshalban gibi tek başına bir insan değildir, onların ipliğini çektiğiniz zaman AKP bu memlekette kurduğu mafyatik, iktisadi politik düzenin arkası gelecektir. Bu nedenle onları korumak zorunda kalıyorlar.
Burada çürümüş bir iktisadi düzen, çürümüş bir adalet var. Bir başka küçük konuya hızla değineceğim bir Can Holding meselesi var. Adam diyor ki beni kaçakçılıktan dolayı falan gözaltına alıyorsunuz diyor. Medya gruplarını satın almam konusunda devlet büyükleri beni teşvik etti diyor. Bir tane kahraman Cumhuriyet Savcısı yok mudur bu devlet büyükleri kimdir soruşturacak?"
Kasım ayı içerisinde olağan kurultayın yapılacağını hatırlatan Günaydın, "Cumhuriyet Halk Partisi açık ara Türkiye'nin birinci partisidir. Ben Bursa'da pazarda çok dolaştım. AKP'li vekillerde çıksın pazarlarda dolaşsın. Biz, bize oy versin vermesin bu memleketin tüm yurttaşlarının siyasal partisiyiz. Size o sandığı tekmelettirmeyeceğiz. O sandık bu memleketin önüne gelecek ve siz gideceksiniz" dedi.
Günaydın, açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın Bursa'da: 'Sandık gelecek, siz gideceksiniz'
CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın Bursa'da yaptığı açıklamada, ekonominin zorluğuna, işsizlik ve gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çekti. AKP'yi eleştirerek, adalet ve ekonomi politikalarının çürüklüğünü vurguladı, erken seçim çağrısı yaptı.
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın, Bursa'da basın mensupları ve partililerle değerlendirme toplantısında bir araya geldi.
CHP Bursa İl Binası'nda gerçekleştirilen basın açıklamasına, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, PM üyesi Canan Taşer, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, siyasi parti yöneticileri ve partililer katılım sağladı.
Açılış konuşmasını yapan Bursa İl Başkanı Yeşiltaş, "Mahallelere sandık koyarak delege seçimlerini yaptığımız ilçe kongrelerini tamamladığımız ve pazar günü 19 Ekim saat 13.00'te Atatürk Kültür Merkezi Merinos Osmangazi Salonu'nda il kongremizi gerçekleştireceğiz. İnadına demokrasiyi, inadına Cumhuriyeti yaşatacağız. Bu ülkeyi bu karanlıktan hep birlikte kurtaracağız" diye konuştu.
"Artık değişim zamanı, artık 'dur' deme zamanı" diyerek konuşmasına başlayan Gökhan Günaydın, Ağustos ayı içerisinde Bursa'da çalışmalar yaptığını, fabrika, pazar ve tarlaları ziyaret ettiklerini söyledi.
Günaydın, şöyle konuştu:
"Bursa'da fabrikalara girdik, tarlaya girdik, pazara girdik ve Türkiye'nin diğer kentlerinde olduğu gibi Bursa'nın da nabzını tuttuk. Bugün şunu ifade edebilirim ki Türkiye'nin taşıyıcı sanayi sektörleri otomotiv, yan sanayi ve tekstil başta olmak üzere bildiğimiz geleneksel sektörlerdir. TÜSİAD'ı ziyaret ettim. Farklı siyasal mütesabatlara sahipler ancak aynı noktada birleşiyorlar söyledikleri şudur; Türkiye'de iç talep daralıyor. Sektör zorda, dışarıya karşı da rekabet gücümüzü kaybediyoruz. Otomotiv yan sanayi Fas'a gidiyor. Türkiye'nin en önemli sektörü tekstil Mısır'a göç etmiş durumda. Memlekette 11 milyondan fazla işsiz var. Büyüyen istihdam sorununu çözmek için neyi planlıyorsunuz?
"Türkiye AKP öncesi dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi"
AKP öncesi Türkiye dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi. Türkiye G20 ülkesi ama bu memlekette 30 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Açlık sınırı demek 4 kişilik bir ailenin yalnızca mutfak masrafı için gerekli olan harcama limiti demek. Herhangi bir giysi, kültürel faaliyetten söz etmiyoruz. Beslenme için gerekli olan gelirden yoksun olan insan sayısı 30 milyon. Diğer taraftan dünyada dolar milyoneri sayısının en hızlı arttığı ülke yine Türkiye.
Türkiye'de milyonlarca insan evine 1 kilogram et götüremiyor. Evine 1 kilo et alamadan süren bir hayattan bahsediyoruz. Türkiye'nin en rekabetçi olduğu meyve, sebze sektörü artık ateş pahası fiyatlarla insanların evine sebze ve meyve alamadığı bir noktaya doğru sürüklendi.
Temel tarımsal ürünlerin tamamında net ithalatçı bir memleketiz. Çiftçi sayısı son 5 yıl içerisinde yüzde otuzdan fazla azaldı, çiftçi sayısı 500 binin altına düştü. Bu verilerin tamamı TÜİK verisidir. Dolayısıyla bu veriler üzerinden meseleyi örtmeye çalışmak yerine bunların üzerinden acaba nasıl bir başka düzeni yaratırız diyerek meselesinin üzerine gitmek lazım.
Türkiye'de bir dezenflasyon programı uygulanıyor, bu memlekette emeğiyle geçinen kim varsa bir limon gibi sıkılmaya devam ediyor. Üstelik de açıkça gözlerimizin içine bakarak yalan söylüyorlar. Enflasyon yüzde 33, bizde buna karşın politika faizi yüzde 43 ama bir insan ev kredisi ihtiyaç kredisi araba kredisi almaya kalkarsa yüzde 55 aşağıya kredi bulamıyor. Bu yalan söylediğinizin açıkça bir kanıtıdır. Dolayısıyla bu düzen yalnızca işçiyi, emekçiyi, emekliyi yok eden bir düzen artık. Biz yurttaşımızı erken seçime kadar muhafaza etme derdi içerisindeyiz."
Birkaç örnek anlatacağım size. Ünsal Ban diye bir vatandaş var. Ünsal Ban, eski Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü. Onun karısı, AKP milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu 72 doğumlu. İngiltere'de AVM'leri, Afrika'da maden alanları, Türkiye'de yatları, katları gayrimenkulleri var. Diyor ki, 'Allah beni zenginlikle sınıyor' diyor. O zeka küpü inanılmaz bir gelir elde etmiş. Acaba nasıl elde etmiş diye bakıyorsunuz ve onun kardeşine gözleriniz kayıyor? Adı Ali Fuat Taşkesenlioğlu. 16 yıl Bankasya'nın yöneticiliğini yapmış. Bankasya'nın önünden geçenler, Bankasya mevduat yatıranlar, örgüt üyesi olarak 6 yıldan fazla hapis yatıyor ama Bankasya'nın yöneticisini hemen arkasından Vakıflar Bankası yöneticisi yapıyorlar. Yetmiyor, Halk Bankası Genel Müdürü oluyor. Arkasından da Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı oluyor. Birlikte sermaye artırımı yapan bütün şirketlerden rüşvet almaya başlıyorlar. Milletvekili hakkında dava açılamıyor çünkü dokunulmazlığı var.
Ünsal Ban hakkında dava açılıyor. 37 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılıyor ve 4 ayrı davada yargılanırken, bunların üçünde yurtdışına çıkış yasağı konularak adli kontrolle serbest bırakılıyor ve birdenbire Ünsal Ban yurt dışına kaçıveriyor. Yurt dışına çıkış yasağı olan bir insan bu memleketi nasıl terk ediyor acaba yüzerek mi gitmiş? Uçarak mı gitmiş? Böylesine derin ilişkileri olan bir insan nasıl gitmiş? Bunun hesabının sorulması gerekiyor ve biz bunun peşinde olacağız. Peki bunun devamında söyleyelim Zehra Taşkesenlioğlu hakkında bir dava açılmış mı? Milletvekilliği bittikten sonra da savcılık diyor ki 'hakkında kesin ve inandırıcı bir delil bulunamadığından kovuşturma açılmasına yer yoktur' diyor. 213 suç duyurusu bulunan milletvekili eski milletvekili kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle kovuşturulmuyor bile. Sebebi ne? Çünkü Zehra Taşkesenlioğlu, nüshalban gibi tek başına bir insan değildir, onların ipliğini çektiğiniz zaman AKP bu memlekette kurduğu mafyatik, iktisadi politik düzenin arkası gelecektir. Bu nedenle onları korumak zorunda kalıyorlar.
Burada çürümüş bir iktisadi düzen, çürümüş bir adalet var. Bir başka küçük konuya hızla değineceğim bir Can Holding meselesi var. Adam diyor ki beni kaçakçılıktan dolayı falan gözaltına alıyorsunuz diyor. Medya gruplarını satın almam konusunda devlet büyükleri beni teşvik etti diyor. Bir tane kahraman Cumhuriyet Savcısı yok mudur bu devlet büyükleri kimdir soruşturacak?"
Kasım ayı içerisinde olağan kurultayın yapılacağını hatırlatan Günaydın, "Cumhuriyet Halk Partisi açık ara Türkiye'nin birinci partisidir. Ben Bursa'da pazarda çok dolaştım. AKP'li vekillerde çıksın pazarlarda dolaşsın. Biz, bize oy versin vermesin bu memleketin tüm yurttaşlarının siyasal partisiyiz. Size o sandığı tekmelettirmeyeceğiz. O sandık bu memleketin önüne gelecek ve siz gideceksiniz" dedi.
Günaydın, açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
En Çok Okunan Haberler