HDP'ye açılan parti kapatma davasına ilişkin açıklamada bulunan Ümit Dede, "Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 06.11.2021 18:47
Haber Güncellenme Tarihi: 06.11.2021 18:47
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Halkların Demokraitk Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, HDP'ye açılan parti kapatma davası için verilen ön savunmaya ilişkin parti Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi. Ümit Dede, dün AYM'ye sunulan ön savunmaya ilişkin bilgi verdi. Ümit Dede, "Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır" diye konuştu.
"Ön savunmamızda bu davanın yargıdaki yeri ve demokrasiye etkileri üzerinde durduk" diyen Dede, Siyasi Partiler Yasasının 102. maddesini hatırlatarak, "Eşbaşkanlar ve merkez organları dışındaki kişilerin siyasi partinin odak haline geldiği düşünülen eylemleri varsa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının siyasi partiye uyarı yapması gerektiği söylenir. Ancak hiçbir uyarı yapmamış olması, bu davanın açılmamış olması gerektiğinin göstergesidir." dedi.
"İrfan Fidan yasaya ve Anayasaya göre bu davaya katılamaz"
İrfan Fidan'ın en son AYM Üyesi olan kişi olduğunu belirten Dede, açıklamasına şöyle devam etti:
"Öncesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, başsavcıvekili iken onun sorumluluğu olan pek çok savunma iddianameye konulup kapatılmaya gerekçe gösterilmiştir. Yasada düzenlenen hakimin reddi sebeplerinden biri şudur: Eğer biri hakim soruşturma sırasında soruşturma yürütmüşse sonrasında yapılan yargılamaya katılamaz. Bu emredici bir hükümdür, hakimin yasaklılık sebeplerinden biridir. İrfan Fidan'ın bu davaya katılabilmesi yasal olarak mümkün değildir. AYM'nin bu konuda öncelikli olarak karar vermesi gerekir."
Ümit Dede'nin açıklamasından bazı bölümler şöyle:
"451 arkadaşımızın eylemleri suçlama konusu yapılıyor"
"451 arkadaşımız hakkında siyasi yasak isteniyor, söylem ve eylemleri parti kapatma delili olarak gösterilmiş; 69 kişiye ise siyasi yasak istenmese de parti bunlardan sorumlu tutuluyor. Siyasi Partiler Yasasının 102. maddesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı eğer böyle bir husus tespit etmişse ilgili siyasi partiyi uyarmasının gerektiğini emredici bir hüküm olarak ortaya koymuş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının böyle bir bildirimi bugüne kadar partimize olmadı. Kısıtlı sayıda arkadaşımız için yapılan bildirimlerde de partimiz tarafından gereği yapıldı.
"HDP, Kürt sorununun çözümünde rol üstlenmiştir"
"HDP, Anayasal ve uluslararası sözleşmelerle verilen haklara sahip olmakla birlikte Türkiye demokrasisinde önemli bir yere sahiptir. Bunu da ayrıntılı olarak savunmamızda işledik. HDP Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümünü ilke edinmiş ve çözüm için diyalog ve müzakerenin esas alınmasını her defasında vurgulamıştır. Fiziksel ve yargı eliyle yapılan saldırılara rağmen seçimlerde üstün başarılar elde etmiş ve Türkiye'nin en etkin muhalefet partilerinden olmuştur. HDP'nin üstlendiği görevlerden biri Türkiye'nin kuruluşundan itibaren çözülememiş temel bir meseleyi yani Kürt sorununu barışçıl yöntemler, diyalog ve müzakere ile çözme çabasıdır. Türkiye'de bunu yapabilecek yegane parti HDP'dir. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu konudaki rolünü oynamıştır.
"Çözüm Süreci faaliyetleri yargılanamaz, 6551 sayılı yasa buna engeldir"
"HDP'nin kapatılması yönünde savcının dayandığı en temel husus Kürt sorununda barışçıl yöntemlerle çözüm konusundaki çabaları yargılama konusu yapmaktır. Çözüm Süreci zamanında ve sonrasında HDP'nin çabaları asla yargılama konusu yapılmamalıdır. Bu konuda çıkarılan 6551 sayılı yasa buna engeldir. Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan barış hakkı asla yargılama konusu yapılamaz.
"HDP'nin eylem ve söylemleri suç olarak kabul edilemez"
"HDP'nin bu konudaki eylem ve söylemlerinin suç olarak nitelenmesini parti olarak asla kabul etmiyoruz. Evrensel standart ve mevzuatlar da buna izin vermiyor. Siyasi partiler hakkında kapatma davası açılması meşru bir amaca dayanmalıdır. Oysa biz hazırlık sürecinin hukuki değil siyasi gerekçelerle yapıldığını çok iyi biliyoruz. İktidarın 5 yıldır vesayetindeki yargı eliyle gerçekleştirdiği operasyonlarla bu süreci nasıl gerçekleştirdiğini, kullandığını ve HDP'yi hedef haline getirdiğini çok iyi biliyoruz. Ortakları ile birlikte kapatma davasını kampanya şeklinde ilmik ilmik ördüğünü biliyoruz.
"Davanın açılmasının meşru bir amacı yoktu"
"Savunmamızda bu hususu da AYM'nin dikkatine sunuyoruz. Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır. Birinci iddianame adeta MHP kongresine bir armağan olarak sunulmuş, ikincisi ise 7 Haziran'da HDP'nin siyasi iktidarın iktidarı kaybetmesine sebep olduğu tarihe denk getirilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı iddianameyi bu tarihe yetiştirmek için ekleri 7 Haziran'da vermemiş, eksikleri daha sonra tamamlanmıştır. İkinci iddianame hazırlandıktan sonra sorulan sorulara "biz elimizden geleni yaptık" diye cevap vermiştir.
"AYM, AİHM kararları ve içtihatlarını dikkate almalıdır"
"İlk iddianame AYM'ye verildikten sonra AYM bunu kapsamlı gerekçelerle iade etmişti. Hukuk tarihine geçecek bir belge niteliğindedir. Bu sadece hazırlayan savcıya yönelik bir karar değil, HDP'ye yönelik yapılan saldırılara da verilen bir cevap niteliğindedir. İkinci iddianameyi değerli akademisyen, avukat ve hukukçularla incelediğimizde onun da ilkinden farkı olmadığını, iade gerekçelerinin ikinci iddianamede de karşılanmadığını tespit ettik. İade gerekçeleri davanın derhal reddi gerekçelerini oluşturmaktadır. Bunu da AYM'nin dikkatine sunduk. AYM kapatma davasını incelerken şimdiye kadar her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde AİHM kararlarını göz önünde bulundurmamış, AİHM içtihatlarını esas almamışsa da bunları bundan sonra dikkate alacağına olan inancımızı koruyoruz.
"Demokratik Toplum Partisine ilişkin AİHM'in verdiği kararı da AYM'nin dikkatine sunuyoruz. Türkiye demokrasisi açısından bir şansımız olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. AYM'nin hiçbir üyesi şu anda bir kapatma davasına imza atmış değil. Örgütlenme özgürlüğü ve bir çok hakkın ihlali niteliğinde olan bu kapatma davasında AYM'nin, Avrupa hukuk sistemi ile hukuk sistemimizin içtihat birliğine yol açacak ve demokrasinin önüne açacak yeni bir yol açacağına inanıyoruz. Ki bu yol AKP'ye ilişkin açılan davada başlamıştı, orada bir ret kararı verilmişti. O günden bu yana da AYM herhangi bir kapatma kararı vermedi. HDP açısından da kapatma kararının verilmeyeceğini düşünüyoruz. HDP'ye ilişkin yürütülmekte olan yargılama, savcının mütalaası beklenmeden savunmada belirttiğimiz hususlar göz önünde bulundurularak durdurulmalıdır."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
'Davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur'
HDP'ye açılan parti kapatma davasına ilişkin açıklamada bulunan Ümit Dede, "Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır" dedi.
Halkların Demokraitk Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, HDP'ye açılan parti kapatma davası için verilen ön savunmaya ilişkin parti Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi. Ümit Dede, dün AYM'ye sunulan ön savunmaya ilişkin bilgi verdi. Ümit Dede, "Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır" diye konuştu.
"Ön savunmamızda bu davanın yargıdaki yeri ve demokrasiye etkileri üzerinde durduk" diyen Dede, Siyasi Partiler Yasasının 102. maddesini hatırlatarak, "Eşbaşkanlar ve merkez organları dışındaki kişilerin siyasi partinin odak haline geldiği düşünülen eylemleri varsa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının siyasi partiye uyarı yapması gerektiği söylenir. Ancak hiçbir uyarı yapmamış olması, bu davanın açılmamış olması gerektiğinin göstergesidir." dedi.
"İrfan Fidan yasaya ve Anayasaya göre bu davaya katılamaz"
İrfan Fidan'ın en son AYM Üyesi olan kişi olduğunu belirten Dede, açıklamasına şöyle devam etti:
"Öncesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, başsavcıvekili iken onun sorumluluğu olan pek çok savunma iddianameye konulup kapatılmaya gerekçe gösterilmiştir. Yasada düzenlenen hakimin reddi sebeplerinden biri şudur: Eğer biri hakim soruşturma sırasında soruşturma yürütmüşse sonrasında yapılan yargılamaya katılamaz. Bu emredici bir hükümdür, hakimin yasaklılık sebeplerinden biridir. İrfan Fidan'ın bu davaya katılabilmesi yasal olarak mümkün değildir. AYM'nin bu konuda öncelikli olarak karar vermesi gerekir."
Ümit Dede'nin açıklamasından bazı bölümler şöyle:
"451 arkadaşımızın eylemleri suçlama konusu yapılıyor"
"451 arkadaşımız hakkında siyasi yasak isteniyor, söylem ve eylemleri parti kapatma delili olarak gösterilmiş; 69 kişiye ise siyasi yasak istenmese de parti bunlardan sorumlu tutuluyor. Siyasi Partiler Yasasının 102. maddesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı eğer böyle bir husus tespit etmişse ilgili siyasi partiyi uyarmasının gerektiğini emredici bir hüküm olarak ortaya koymuş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının böyle bir bildirimi bugüne kadar partimize olmadı. Kısıtlı sayıda arkadaşımız için yapılan bildirimlerde de partimiz tarafından gereği yapıldı.
"HDP, Kürt sorununun çözümünde rol üstlenmiştir"
"HDP, Anayasal ve uluslararası sözleşmelerle verilen haklara sahip olmakla birlikte Türkiye demokrasisinde önemli bir yere sahiptir. Bunu da ayrıntılı olarak savunmamızda işledik. HDP Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümünü ilke edinmiş ve çözüm için diyalog ve müzakerenin esas alınmasını her defasında vurgulamıştır. Fiziksel ve yargı eliyle yapılan saldırılara rağmen seçimlerde üstün başarılar elde etmiş ve Türkiye'nin en etkin muhalefet partilerinden olmuştur. HDP'nin üstlendiği görevlerden biri Türkiye'nin kuruluşundan itibaren çözülememiş temel bir meseleyi yani Kürt sorununu barışçıl yöntemler, diyalog ve müzakere ile çözme çabasıdır. Türkiye'de bunu yapabilecek yegane parti HDP'dir. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu konudaki rolünü oynamıştır.
"Çözüm Süreci faaliyetleri yargılanamaz, 6551 sayılı yasa buna engeldir"
"HDP'nin kapatılması yönünde savcının dayandığı en temel husus Kürt sorununda barışçıl yöntemlerle çözüm konusundaki çabaları yargılama konusu yapmaktır. Çözüm Süreci zamanında ve sonrasında HDP'nin çabaları asla yargılama konusu yapılmamalıdır. Bu konuda çıkarılan 6551 sayılı yasa buna engeldir. Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan barış hakkı asla yargılama konusu yapılamaz.
"HDP'nin eylem ve söylemleri suç olarak kabul edilemez"
"HDP'nin bu konudaki eylem ve söylemlerinin suç olarak nitelenmesini parti olarak asla kabul etmiyoruz. Evrensel standart ve mevzuatlar da buna izin vermiyor. Siyasi partiler hakkında kapatma davası açılması meşru bir amaca dayanmalıdır. Oysa biz hazırlık sürecinin hukuki değil siyasi gerekçelerle yapıldığını çok iyi biliyoruz. İktidarın 5 yıldır vesayetindeki yargı eliyle gerçekleştirdiği operasyonlarla bu süreci nasıl gerçekleştirdiğini, kullandığını ve HDP'yi hedef haline getirdiğini çok iyi biliyoruz. Ortakları ile birlikte kapatma davasını kampanya şeklinde ilmik ilmik ördüğünü biliyoruz.
"Davanın açılmasının meşru bir amacı yoktu"
"Savunmamızda bu hususu da AYM'nin dikkatine sunuyoruz. Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünün uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır. Birinci iddianame adeta MHP kongresine bir armağan olarak sunulmuş, ikincisi ise 7 Haziran'da HDP'nin siyasi iktidarın iktidarı kaybetmesine sebep olduğu tarihe denk getirilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı iddianameyi bu tarihe yetiştirmek için ekleri 7 Haziran'da vermemiş, eksikleri daha sonra tamamlanmıştır. İkinci iddianame hazırlandıktan sonra sorulan sorulara "biz elimizden geleni yaptık" diye cevap vermiştir.
"AYM, AİHM kararları ve içtihatlarını dikkate almalıdır"
"İlk iddianame AYM'ye verildikten sonra AYM bunu kapsamlı gerekçelerle iade etmişti. Hukuk tarihine geçecek bir belge niteliğindedir. Bu sadece hazırlayan savcıya yönelik bir karar değil, HDP'ye yönelik yapılan saldırılara da verilen bir cevap niteliğindedir. İkinci iddianameyi değerli akademisyen, avukat ve hukukçularla incelediğimizde onun da ilkinden farkı olmadığını, iade gerekçelerinin ikinci iddianamede de karşılanmadığını tespit ettik. İade gerekçeleri davanın derhal reddi gerekçelerini oluşturmaktadır. Bunu da AYM'nin dikkatine sunduk. AYM kapatma davasını incelerken şimdiye kadar her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde AİHM kararlarını göz önünde bulundurmamış, AİHM içtihatlarını esas almamışsa da bunları bundan sonra dikkate alacağına olan inancımızı koruyoruz.
"Yargılama savcının mütalaası beklenmeden durdurulmalıdır"
"Demokratik Toplum Partisine ilişkin AİHM'in verdiği kararı da AYM'nin dikkatine sunuyoruz. Türkiye demokrasisi açısından bir şansımız olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. AYM'nin hiçbir üyesi şu anda bir kapatma davasına imza atmış değil. Örgütlenme özgürlüğü ve bir çok hakkın ihlali niteliğinde olan bu kapatma davasında AYM'nin, Avrupa hukuk sistemi ile hukuk sistemimizin içtihat birliğine yol açacak ve demokrasinin önüne açacak yeni bir yol açacağına inanıyoruz. Ki bu yol AKP'ye ilişkin açılan davada başlamıştı, orada bir ret kararı verilmişti. O günden bu yana da AYM herhangi bir kapatma kararı vermedi. HDP açısından da kapatma kararının verilmeyeceğini düşünüyoruz. HDP'ye ilişkin yürütülmekte olan yargılama, savcının mütalaası beklenmeden savunmada belirttiğimiz hususlar göz önünde bulundurularak durdurulmalıdır."
En Çok Okunan Haberler