HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, diğer partilerin Kürt sorununa yaklaşım konusunda yaptıkları açıklamaları hayretle izlediklerini belirterek, "Bir dönem bu ülkede Başbakanlık yapan, iktidardayken faşizmi, baskıyı, şiddeti gündeminden eksik etmeyenler muhalefet olunca Kürt halkını, oyunu nasıl alırım, nasıl kendime çevirebilirim arayışına girdiler. Kimse kusura bakmasın, Kürtlerin oyu satılık değildir" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 24.08.2020 17:18
Haber Güncellenme Tarihi: 24.08.2020 17:18
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
ZAFER OPSAR / BURSAPORT
Beraberinde bir grup milletvekili ve Genel Merkez yöneticisi ile Bursa'ya gelen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan Yavuz Selim Mahallesi pazar alanında halkla buluştu.
Konuşmasına koronavirüs salgını ve Giresun'daki selde yaşamını yitiren vatandaşlar için rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileyerek başlayan Pervin Buldan, Giresun'da yaşanan sel felaketinin iktidarın rantçı ploitikalarının bir sonucu olduğunu ileri sürdü. Buldan, "Çevreye, doğaya düşmanlığın bir sonucudur bu. Bu yaşanan kader değildir. Çevreye düşman bir iktidarın dere yataklarını imar alanı olarak ranta açmasının bir sonucudur yaşananlar. Bu iktidarın her alanda düşmanlığını gördük. Yaşanan aynı zamanda bir çevre düşmanlığı bir doğa düşmanlığıdır. Karadeniz'de son zamanlarda yaşananlar, HES projelerinin hayata geçirilmesi, doğanın tahrip edilmesi, ekosistemin tahrip edilmesi sonucu yaşananlar bir felakettir ama aynı zamanda iktidarın felaketinin bir sonucudur." dedi.
1 Haziran'da tutum belgesiyle açıkladıkları Demokratik Mücadele Programı çerçevesinde tüm Türkiye'yi dolaştıklarını söyleyen Buldan, Bursa'dan sonra Balıkesir, Muğla ve Manis'ya geçeceklerini belirtti.
Tutum Belgesinin Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözüleceğini gösterdiğini belirten Buldan, "Bu bir deklerasyondu aslında. Bu deklarasyonda Türkiye'de yaşanan meseleler 9 ana başlık altında kaleme alınıp çözüm yolları ortaya kondu. Bu sorunlar tüm Türkiye tarafından bilinen ama çözüme kavuşturulmayan meselelerdir." diye konuştu.
'Türkiye'nin özgürlükçü yeni bir anayasaya ihtiyacı var'
Ana meselelerin başında anayasa konusunun geldiğinin altını çizen Pervin Buldan, Türkiye'nin hala 12 Eylül anayasasaı ile yönetiliyor olmasının Türkiye'ye büyük haksızlık olduğunu ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Buldan, şunları söyledi:
"Türkiye toplumu artık yeni bir anayasa istiyor. Çoğulcu, özgür, bütün kimliklerin inançların, kadınların, gençlerin, kendilerini güvende hissedeceği yeni bir anayasaya acil ihtiyaç vardır. Ancak bu ülkeyi yönetenler halen eski anayasada diretiyor. Çünkü bu anayasa sadece onların işine yarıyor. Yeni bir anayasa ile onlar da biliyor ki herkes her halk her inanç her kültür kendisini güvende hissedecek ve Türkiye kendi zenginliği ve çoğulcu yapısıyla kendini güvende hissedecek. Oysa bu iktidarın anlayışı özgürlüklere açık değil. Bu iktidarın anlayışı farklı kimlikleri ve zenginlikleri yaşatacak anlayışta değil. Onlar faşizm anlayışında ısrar eden, baskıcı, şiddet yanlısı, bu ülkeyi karanlığa doğru sürükleyen bu anlayıştan vazgeçmediği sürece bizler bu ülkede farklı kimliklerin farklı inançların farklı anlayışların farklı mezheplerin bir araya gelmesi için her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.
'Herkes Kürt sorunu çözme sevdasında'
Bu ülkenin yaşadığı sıkıntıların bir diğer ana başlığı Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan gelişmelerdir. Kürt sorunu bugün ülkenin hatta dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Kürt sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklanan bir çok krizin kaosun yaşandığını biliyoruz. Kürt sorununun çözüm yolları vardır ve bellidir. Fakat bu ülkeyi yönetenler ne yazık ki hep aynı yöntemlerle güvenlikçi politikalarla halkların dilini ve kimliğini inkarla, siyaset kanallarını daraltmakla çözmeye çalışıyorlar. Oysa bu işin asıl muhataplarının belli olmasına rağmen şimdi herkes bir Kürt sorunu çözme sevdasını ortaya koymaya çalışıyor."
Buldan'ın halkla buluşmalarına bir grup milletvelili ile HDP Merkez yöneticisi eşlik ediyor
Davutoğlu'na eleştiriler: Çözmek isteyenler çözüldü
Konuşmasında isim vermeden Gelecek Partisi Genel Başkanı eski Başbakan Ahmet Dautoğlu'na tepki gösteren Buldan, geçmişte sorunu çözmek isteyenlerin meselenin ana kaynağına bir türlü inmediklerini, sorunun gerçek ismini bir türlü telaffuz etmediklerini söyledi.
"Kürt sorununu çözemedikleri için kendilerini çözülüp gittiler. Tıpkı AKP gibi. AKP de Kürt sorununu çözmediği, çözemediği gibi artık son demlerini yaşıyor ve önümüze konacak ilk sandıkla birlikte tarihin çöp sepetine gidecek bir iktidarla karşı karşıyayız." diyen Buldan, şöyle devam etti:
"Diğer partilerin Kürt sorununa yaklaşımı konusunda yapılan açıklamaları hayretle izliyoruz. Bir dönem bu ülkede Başbakanlık yapan, iktidardayken faşizmi, baskıyı, şiddeti gündeminden eksik etmeyen, özellikle Şırnak'ta Hakkari'de 7 Haziran tarihi başta olmak üzere Mardin'de Diyarbakır'da bir çok insanın katledilmesine göz yuman o dönem bu ülkenin başbakanı olan ve şimdi bir muhalefet partisi kuran insanlar bile Kürt sorununu çözmek için rapor hazırladıklarını ve bu raporlarını gidip Kürt illerinde Kürdistan'da açıklama gereği duyuyorlar. Bir zamanlar katliamlara, inkarlara ortak olanlar, bu faşizmi uygulayanlar şimdi muhalefete gelince Kürt halkını oyunu nasıl alırım, nasıl kendime çevirebilirim arayışına girdiler.
Hiç kimse kusura bakmasın. Kürtlerin oyu satılık değildir. Kürtlerin oyu sizin yalan dolanlarınıza, inkarcı baskıcı anlayışınıza karnı tok olan halkların oyudur. Yeri geldiğinde inkar edeceksin, yeri geldiğinde siyaseti dar edeceksin, yeri geldiğinde siyasetçileri cezaevlerine göndereceksin, yeri geldiğinde kayyım atayacaksın, buna ses çıkarmayacaksın, bir halkın temsilcilerini cezaevlerinde rehine olarak tutacaksın, buna hiç bir şekilde söz söylemeyeceksin Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Sebahat Tuncel, Gülten Kışanak ve ismini sayamadığım onlarca arkadaşım cezaevindeyken tek kelime etmeyeceksin, ülkeyi kayyımlarla yönetenlere tek kelime sözün olmayacak, ülkeyi tecrit ülkesi haline ettirenlere hiç bir sözünüz olmayacak sonra kalkıp Kürt sorunundan bahsedeceksiniz. Sonra gidip Kürt illerinde siyaseti başlatmanın yollarını arayacaksınız, bu yaşananlar itiraz etmeyeceksiniz. Böyle bir tutumu ne Kürtler ne Türkiye halkları kabul etmez.
Bütün bu yaşananlar, bütün bu krizler, başta ekonomik kriz olmak üzere yaşanan bütün krizlerin altında bu ülkeyi yönetenlerin ve muhalefet partilerinin Türkiye halklarına ve başta Kürtler olmak üzere muhalif kesimlere, kadınlara, gençlere olana yaklaşımından kaynaklıdır. Kürt sorunu, Kürt meselesi sadece Hakkari'nin, sadece Diyarbakır'ın bir sorunu değildir. Kürt sorunu aynı zamanda Bursa'nın ve Bursalının da sorunudur. Aynı zamanda Balıkesirlinin, İzmirlinin, Egelinin, Karadenizlinin bir meseledir. Çünkü yaşanan krizler, hem ekonomik hem sosyal krizler sadece HDP'yi ve Kürtleri etkileyen krizler değildir. Türkiye'nin batısında Ege'sinde Karadeniz'de yaşayan halkları Çerkesleri, Alevileri, Arapları, Türkleri ne kadar kadar etkiliyorsa Kürdistan'da da Kürtleri ve orada yaşayan insanları da etkiliyor."
Eğer Türkiye toplumu biz bu ülkede kardeşiz birlikte yaşıyoruz diyorsa işte o zaman Kürt'ün yaşadıklarına, Kürt'ün baskı altında yaşadıklarına, inkar politikası altında yaşadıkları zulme karşı mutlaka söyleyeceği bir söz olmalıdır. Bu ülke hepimizin ülkesi, hepimiz birlikte yaşıyoruz. Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Alevi'si ile kadını genciyle hepimiz birlikte yaşıyorsak, bu sorunlara bu meselelere hep birlikte karşı çıkmak durumundayız. Ülkeyi bir tecrit ülkesi haline getirdiler. Tecrit sadece İmralı Cezaevinde Sayın Öcalan'a uygulanmıyor. İmralı şahsında Türkiye halklarına, toplumuna uygulanıyor. Türkiye halkları her haliyle bir tecrit yaşıyor. Adaletin, hukukun, demokrasinin olmadığı, sosyal medyanını bile özgür olmadığı bir ülkede kimse kendini özgür hissetmiyor, kimse geleceğine güvenle bakmıyor.
Yavuz Selim Mahallesi'nde vatandaşlar Pervin Buldan'a yoğun ilgi gösterdi
'Yerin dibinde arıyorlar çünkü kimsenin yüzüne bakacak yüzleri kalmadı'
İşte bunlar AKP iktidarının 18 yıldır Türkiye haklarına vermiş olduğu anlayışın, hizmetin ürünüdür. Kimseye faydaları olmayan, kendi geleceklerini garanti altına almaya çalışan, kendi iktidarlarını kurtarmaya çalışan ve geçici politikalarla siyaset yapan AKP hükümeti yeni yeni müjdeler vererek Türkiye haklarını kandırmaya çalışan ve yeniden iktidarını kurmaya çalışan bir anlayış içerisine girdi. Ayasofya'yı yeniden ibadete açtılar ama herkes biliyor ki altında başka hesaplar var. Ayasofya'dan sonra yeniden anket yaptılar yüzde bir oranında bir yükselme gördüler. Bu onların yeniden iktidar olmalarını kurtarmaya yetmiyor. Şimdi de Karadeniz'de gaz bulduk müjdesi verdiler. Artık iktidarlarını yerin yedi kat yerin dibinde aramaya çalışıyorlar çünkü yeryüzünde insanların yüzüne bakacak yüzleri kalmadı. Herhangi bir inandırıcılıkları kalmadı. Bunu için gaz bulduk iddiasıyla yeni bir rant alanı açmaya ve 2023 yılına kadar bunun üzerinden yeni hesaplar yapmaya çalışacaklar. 2023'te gaz rezervini hayata geçireceklerini söylüyorlar ama 2023'e kadar kalamayacaklarını da biliyorlar. O gaz 2023'e kadar kalacak mı? Hayır. Ne yapacaklar? Yeni yeni ihaleler açacaklar, şirketlere ihaleleri verecekler o gaz rezervinin açılacağı yerde bütün masrafı Türkiye toplumuna ödetecekler ve bu işin esas karını kendi şirketlerine, yandaş şirketlerinin cebine aktaracaklar.
'HDP'nin ülkeyi yönetmeye dair yürüyüşünü engelleyemecekler'
Türkiye toplumunu bu konuda uyarmaya gerek yok .Türkiye halklarını herşeyin farkında biliyor ve görüyor. Bütün bunları biz dile getirdiğimiz için AKP'nin hedefinde olan tek parti HDP'dir. Kadınlar, gençler, kimlikler, sorunlar, krizler konusunda her konuda sözümüzü esirgemeden AKP'yi eleştiren tek parti HDP'dir. Bunun için bu kadar bize saldırıyor. Bunun için bu kadar öfkeliler, bunun için HDP'yle uğraşıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar HDP'nin büyümesini, genişlemesini HDP'nin bu ülkeyi yönetmeye dair başlattığı yürüyüşü asla ve asla engelleyemeyecekler. Çünkü siz varsınız, Bursalılar, Egeliler, Karadenizliler var. Kadınlar, gençler var, Türkiye halkları ve tüm Türkiye toplumu var. Biz bu ülkeyi yönetmeye bu sorunları birebir çözmek için yola çıktık. Daha da büyüyeceğiz, daha da genişleyeceğiz. İstedikleri kadar saldırsınlar, karalamaya çalışsınlar buna haklarımızın karnı tok. Her türlü karalama karşısında her türlü saldırı karşısında haklarımız dimdik ayaktadır."
Pervin Buldan ve beraberindeki HDP'liler Bursa programından sonra Balıkesir'e geçtiler.
Pervin Buldan Yavuz Selim Mahallesi kapalı pazar alanında vatandaşlarla buluştu
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Buldan: Herkes Kürt sorununu çözme sevdasında
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, diğer partilerin Kürt sorununa yaklaşım konusunda yaptıkları açıklamaları hayretle izlediklerini belirterek, "Bir dönem bu ülkede Başbakanlık yapan, iktidardayken faşizmi, baskıyı, şiddeti gündeminden eksik etmeyenler muhalefet olunca Kürt halkını, oyunu nasıl alırım, nasıl kendime çevirebilirim arayışına girdiler. Kimse kusura bakmasın, Kürtlerin oyu satılık değildir" dedi.
ZAFER OPSAR / BURSAPORT
Beraberinde bir grup milletvekili ve Genel Merkez yöneticisi ile Bursa'ya gelen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan Yavuz Selim Mahallesi pazar alanında halkla buluştu.
Konuşmasına koronavirüs salgını ve Giresun'daki selde yaşamını yitiren vatandaşlar için rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileyerek başlayan Pervin Buldan, Giresun'da yaşanan sel felaketinin iktidarın rantçı ploitikalarının bir sonucu olduğunu ileri sürdü. Buldan, "Çevreye, doğaya düşmanlığın bir sonucudur bu. Bu yaşanan kader değildir. Çevreye düşman bir iktidarın dere yataklarını imar alanı olarak ranta açmasının bir sonucudur yaşananlar. Bu iktidarın her alanda düşmanlığını gördük. Yaşanan aynı zamanda bir çevre düşmanlığı bir doğa düşmanlığıdır. Karadeniz'de son zamanlarda yaşananlar, HES projelerinin hayata geçirilmesi, doğanın tahrip edilmesi, ekosistemin tahrip edilmesi sonucu yaşananlar bir felakettir ama aynı zamanda iktidarın felaketinin bir sonucudur." dedi.
1 Haziran'da tutum belgesiyle açıkladıkları Demokratik Mücadele Programı çerçevesinde tüm Türkiye'yi dolaştıklarını söyleyen Buldan, Bursa'dan sonra Balıkesir, Muğla ve Manis'ya geçeceklerini belirtti.
Tutum Belgesinin Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözüleceğini gösterdiğini belirten Buldan, "Bu bir deklerasyondu aslında. Bu deklarasyonda Türkiye'de yaşanan meseleler 9 ana başlık altında kaleme alınıp çözüm yolları ortaya kondu. Bu sorunlar tüm Türkiye tarafından bilinen ama çözüme kavuşturulmayan meselelerdir." diye konuştu.
'Türkiye'nin özgürlükçü yeni bir anayasaya ihtiyacı var'
Ana meselelerin başında anayasa konusunun geldiğinin altını çizen Pervin Buldan, Türkiye'nin hala 12 Eylül anayasasaı ile yönetiliyor olmasının Türkiye'ye büyük haksızlık olduğunu ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Buldan, şunları söyledi:
"Türkiye toplumu artık yeni bir anayasa istiyor. Çoğulcu, özgür, bütün kimliklerin inançların, kadınların, gençlerin, kendilerini güvende hissedeceği yeni bir anayasaya acil ihtiyaç vardır. Ancak bu ülkeyi yönetenler halen eski anayasada diretiyor. Çünkü bu anayasa sadece onların işine yarıyor. Yeni bir anayasa ile onlar da biliyor ki herkes her halk her inanç her kültür kendisini güvende hissedecek ve Türkiye kendi zenginliği ve çoğulcu yapısıyla kendini güvende hissedecek. Oysa bu iktidarın anlayışı özgürlüklere açık değil. Bu iktidarın anlayışı farklı kimlikleri ve zenginlikleri yaşatacak anlayışta değil. Onlar faşizm anlayışında ısrar eden, baskıcı, şiddet yanlısı, bu ülkeyi karanlığa doğru sürükleyen bu anlayıştan vazgeçmediği sürece bizler bu ülkede farklı kimliklerin farklı inançların farklı anlayışların farklı mezheplerin bir araya gelmesi için her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.
'Herkes Kürt sorunu çözme sevdasında'
Bu ülkenin yaşadığı sıkıntıların bir diğer ana başlığı Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan gelişmelerdir. Kürt sorunu bugün ülkenin hatta dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Kürt sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklanan bir çok krizin kaosun yaşandığını biliyoruz. Kürt sorununun çözüm yolları vardır ve bellidir. Fakat bu ülkeyi yönetenler ne yazık ki hep aynı yöntemlerle güvenlikçi politikalarla halkların dilini ve kimliğini inkarla, siyaset kanallarını daraltmakla çözmeye çalışıyorlar. Oysa bu işin asıl muhataplarının belli olmasına rağmen şimdi herkes bir Kürt sorunu çözme sevdasını ortaya koymaya çalışıyor."
Buldan'ın halkla buluşmalarına bir grup milletvelili ile HDP Merkez yöneticisi eşlik ediyor
Davutoğlu'na eleştiriler: Çözmek isteyenler çözüldü
Konuşmasında isim vermeden Gelecek Partisi Genel Başkanı eski Başbakan Ahmet Dautoğlu'na tepki gösteren Buldan, geçmişte sorunu çözmek isteyenlerin meselenin ana kaynağına bir türlü inmediklerini, sorunun gerçek ismini bir türlü telaffuz etmediklerini söyledi.
"Kürt sorununu çözemedikleri için kendilerini çözülüp gittiler. Tıpkı AKP gibi. AKP de Kürt sorununu çözmediği, çözemediği gibi artık son demlerini yaşıyor ve önümüze konacak ilk sandıkla birlikte tarihin çöp sepetine gidecek bir iktidarla karşı karşıyayız." diyen Buldan, şöyle devam etti:
"Diğer partilerin Kürt sorununa yaklaşımı konusunda yapılan açıklamaları hayretle izliyoruz. Bir dönem bu ülkede Başbakanlık yapan, iktidardayken faşizmi, baskıyı, şiddeti gündeminden eksik etmeyen, özellikle Şırnak'ta Hakkari'de 7 Haziran tarihi başta olmak üzere Mardin'de Diyarbakır'da bir çok insanın katledilmesine göz yuman o dönem bu ülkenin başbakanı olan ve şimdi bir muhalefet partisi kuran insanlar bile Kürt sorununu çözmek için rapor hazırladıklarını ve bu raporlarını gidip Kürt illerinde Kürdistan'da açıklama gereği duyuyorlar. Bir zamanlar katliamlara, inkarlara ortak olanlar, bu faşizmi uygulayanlar şimdi muhalefete gelince Kürt halkını oyunu nasıl alırım, nasıl kendime çevirebilirim arayışına girdiler.
'Kürtlerin karnı inkarcı baskıcı anlayışınıza tok'
Hiç kimse kusura bakmasın. Kürtlerin oyu satılık değildir. Kürtlerin oyu sizin yalan dolanlarınıza, inkarcı baskıcı anlayışınıza karnı tok olan halkların oyudur. Yeri geldiğinde inkar edeceksin, yeri geldiğinde siyaseti dar edeceksin, yeri geldiğinde siyasetçileri cezaevlerine göndereceksin, yeri geldiğinde kayyım atayacaksın, buna ses çıkarmayacaksın, bir halkın temsilcilerini cezaevlerinde rehine olarak tutacaksın, buna hiç bir şekilde söz söylemeyeceksin Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Sebahat Tuncel, Gülten Kışanak ve ismini sayamadığım onlarca arkadaşım cezaevindeyken tek kelime etmeyeceksin, ülkeyi kayyımlarla yönetenlere tek kelime sözün olmayacak, ülkeyi tecrit ülkesi haline ettirenlere hiç bir sözünüz olmayacak sonra kalkıp Kürt sorunundan bahsedeceksiniz. Sonra gidip Kürt illerinde siyaseti başlatmanın yollarını arayacaksınız, bu yaşananlar itiraz etmeyeceksiniz. Böyle bir tutumu ne Kürtler ne Türkiye halkları kabul etmez.
Bütün bu yaşananlar, bütün bu krizler, başta ekonomik kriz olmak üzere yaşanan bütün krizlerin altında bu ülkeyi yönetenlerin ve muhalefet partilerinin Türkiye halklarına ve başta Kürtler olmak üzere muhalif kesimlere, kadınlara, gençlere olana yaklaşımından kaynaklıdır. Kürt sorunu, Kürt meselesi sadece Hakkari'nin, sadece Diyarbakır'ın bir sorunu değildir. Kürt sorunu aynı zamanda Bursa'nın ve Bursalının da sorunudur. Aynı zamanda Balıkesirlinin, İzmirlinin, Egelinin, Karadenizlinin bir meseledir. Çünkü yaşanan krizler, hem ekonomik hem sosyal krizler sadece HDP'yi ve Kürtleri etkileyen krizler değildir. Türkiye'nin batısında Ege'sinde Karadeniz'de yaşayan halkları Çerkesleri, Alevileri, Arapları, Türkleri ne kadar kadar etkiliyorsa Kürdistan'da da Kürtleri ve orada yaşayan insanları da etkiliyor."
Eğer Türkiye toplumu biz bu ülkede kardeşiz birlikte yaşıyoruz diyorsa işte o zaman Kürt'ün yaşadıklarına, Kürt'ün baskı altında yaşadıklarına, inkar politikası altında yaşadıkları zulme karşı mutlaka söyleyeceği bir söz olmalıdır. Bu ülke hepimizin ülkesi, hepimiz birlikte yaşıyoruz. Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Alevi'si ile kadını genciyle hepimiz birlikte yaşıyorsak, bu sorunlara bu meselelere hep birlikte karşı çıkmak durumundayız. Ülkeyi bir tecrit ülkesi haline getirdiler. Tecrit sadece İmralı Cezaevinde Sayın Öcalan'a uygulanmıyor. İmralı şahsında Türkiye halklarına, toplumuna uygulanıyor. Türkiye halkları her haliyle bir tecrit yaşıyor. Adaletin, hukukun, demokrasinin olmadığı, sosyal medyanını bile özgür olmadığı bir ülkede kimse kendini özgür hissetmiyor, kimse geleceğine güvenle bakmıyor.
Yavuz Selim Mahallesi'nde vatandaşlar Pervin Buldan'a yoğun ilgi gösterdi
'Yerin dibinde arıyorlar çünkü kimsenin yüzüne bakacak yüzleri kalmadı'
İşte bunlar AKP iktidarının 18 yıldır Türkiye haklarına vermiş olduğu anlayışın, hizmetin ürünüdür. Kimseye faydaları olmayan, kendi geleceklerini garanti altına almaya çalışan, kendi iktidarlarını kurtarmaya çalışan ve geçici politikalarla siyaset yapan AKP hükümeti yeni yeni müjdeler vererek Türkiye haklarını kandırmaya çalışan ve yeniden iktidarını kurmaya çalışan bir anlayış içerisine girdi. Ayasofya'yı yeniden ibadete açtılar ama herkes biliyor ki altında başka hesaplar var. Ayasofya'dan sonra yeniden anket yaptılar yüzde bir oranında bir yükselme gördüler. Bu onların yeniden iktidar olmalarını kurtarmaya yetmiyor. Şimdi de Karadeniz'de gaz bulduk müjdesi verdiler. Artık iktidarlarını yerin yedi kat yerin dibinde aramaya çalışıyorlar çünkü yeryüzünde insanların yüzüne bakacak yüzleri kalmadı. Herhangi bir inandırıcılıkları kalmadı. Bunu için gaz bulduk iddiasıyla yeni bir rant alanı açmaya ve 2023 yılına kadar bunun üzerinden yeni hesaplar yapmaya çalışacaklar. 2023'te gaz rezervini hayata geçireceklerini söylüyorlar ama 2023'e kadar kalamayacaklarını da biliyorlar. O gaz 2023'e kadar kalacak mı? Hayır. Ne yapacaklar? Yeni yeni ihaleler açacaklar, şirketlere ihaleleri verecekler o gaz rezervinin açılacağı yerde bütün masrafı Türkiye toplumuna ödetecekler ve bu işin esas karını kendi şirketlerine, yandaş şirketlerinin cebine aktaracaklar.
'HDP'nin ülkeyi yönetmeye dair yürüyüşünü engelleyemecekler'
Türkiye toplumunu bu konuda uyarmaya gerek yok .Türkiye halklarını herşeyin farkında biliyor ve görüyor. Bütün bunları biz dile getirdiğimiz için AKP'nin hedefinde olan tek parti HDP'dir. Kadınlar, gençler, kimlikler, sorunlar, krizler konusunda her konuda sözümüzü esirgemeden AKP'yi eleştiren tek parti HDP'dir. Bunun için bu kadar bize saldırıyor. Bunun için bu kadar öfkeliler, bunun için HDP'yle uğraşıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar HDP'nin büyümesini, genişlemesini HDP'nin bu ülkeyi yönetmeye dair başlattığı yürüyüşü asla ve asla engelleyemeyecekler. Çünkü siz varsınız, Bursalılar, Egeliler, Karadenizliler var. Kadınlar, gençler var, Türkiye halkları ve tüm Türkiye toplumu var. Biz bu ülkeyi yönetmeye bu sorunları birebir çözmek için yola çıktık. Daha da büyüyeceğiz, daha da genişleyeceğiz. İstedikleri kadar saldırsınlar, karalamaya çalışsınlar buna haklarımızın karnı tok. Her türlü karalama karşısında her türlü saldırı karşısında haklarımız dimdik ayaktadır."
Pervin Buldan ve beraberindeki HDP'liler Bursa programından sonra Balıkesir'e geçtiler.
Pervin Buldan Yavuz Selim Mahallesi kapalı pazar alanında vatandaşlarla buluştu
En Çok Okunan Haberler