SON DAKİKA
Hava Durumu

Nazım Hikmet İznik Müşküle Köyü'nde anıldı

Türk ve dünya şiirinin büyük ustası Nazım Hikmet, ölümünün 58'inci yılında Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi tarafından İznik Müşküle Köyü'nde gerçekleştirilen etkinlikle anıldı.

Haber Giriş Tarihi: 07.06.2021 12:40
Haber Güncellenme Tarihi: 07.06.2021 12:40
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Nazım Hikmet İznik Müşküle Köyü'nde anıldı

Türk ve dünya şiirinin büyük ustası Nâzım Hikmet, ölümünün 58'inci yılında Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi olarak 05 Haziran Cumartesi günü İznik Müşküle'de Nazım Hikmet'i Anma etkinliği gerçekleştirildi.

Etkinlikte, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fikri Düşünceli, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ve Araştırmacı-yazar Güney Özkılınç konuşma yaptılar.

"Türkiye'de ilk defa bir köy muhtarı olarak milletvekili adayı oluyor"

Açılış konuşmasını yapan Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği Başkanı Turan Yılmaz, tüm katılımcılara desteklerinden dolayı teşekkür etti.

Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği Sekreteri Tarık Demiray, konuşma yaptı. Demiray konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Nazım yıllar önce Bursa Cezaevi'nde yatarken Müşküle Köyünün bir yağız delikanlısı İsmail Başaran ile cezaevinde yolları kesişiyor. Buradan Nazım'dan öğrendikleriyle cezaevinden çıkışta köyde bir kıvılcım yakarak köyün ekonomik ve siyasal geleceğinin şekillenmesini sağlıyor. Onun yolunda Bu köyde yetişen Fevzi Kavuk, Türkiye'de ilk defa bir köy muhtarı olarak milletvekili adayı oluyor, bu bir ilktir. Bu güzel ve mücadeleci insanlar 60-70-80 kuşaklarına çok insan yetiştirdiler."

Darbe ddönemlerinde köyün yarısının toplanıp cezaevine gönderildiğini söyleyen Demiray, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hala zindanlarda olan arkadaşlarımız var. Her 10 yılda bir köyün üzerinden adeta bir silindir geçti. Yıllar içerisinde köyümüz üzerindeki baskılar arttıkça ekonomik ve siyasal yapılanmada bundan olumsuz etkilendi. Bu olumsuz gidişe dur demek, ekonomik sosyal kalkınma da köyümüze düşen payı almak adına bir araya gelerek Müşkile, Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği'ni kurduk. Amacımız; köyümüz ve bölgemizde çevre duyarlılığı ve bilincini geliştirerek daha yaşanılası bir kent olmak. Köyümüzü bir sanat ve kültür merkezi haline getirmek."

"Anmak yaşatmaktır, devrimci yazar ve ozanlarımızı anıyoruz"

Ardından, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fikri Düşünceli konuşma yaptı. Tüm katılımcıları saygıyla, sevgiyle ve dostlukla selamlayan Düşünceli, Nazım'ı seven anlayan dostlarla bir arada olmaktan da son derece mutlu olduğunu ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ahmet Arif, Orhan Kemal ve Nazım Hikmet, haziranda toprağı düşler. Haziranda ölmek zor. Anmak yaşatmaktır diyor saygı sevgi ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Ve tabii ki ağacımıza, meydanımıza, kentimize, parkımıza dokunma sloganı ile başlayıp, bütün ülkede milyonlarca kişiyi meydanlara döken Gezi Direnişi'nin tarihimiz ve en heyecan verici o en parlak o en gururlu günlerinin sekizinci yılındayız. O görkemli haziran günlerini yaratanları ve elbette polis şiddeti nedeniyle kaybettiğimiz değerli kardeşlerimizi Ethem'i, Ahmet'i, Ali İsmail'i, Mehmet, Abdullah'ı, Medeni'yi, Hasan Ferit'i ve simsiyah gözleri ile Berkin Elvan'ı anıyoruz. Anılarını ve hayallerini mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğiz."

Çevre tahribatının hat safhaya ulaşmış durumda olduğunu belirten Düşünceli, "Bu tahribat iklim krizinin daha da derinleşmesine, doğal çevre, doğal yaşam, tarımsal üretim, kırsal, kentsel tüm toplumsal yaşamı, kısaca ülkemizin bugünüyle, sosyo ekolojik geleceğini tehdit edici boyutlara ulaşmıştır. Burdur Gölü'nün, Salda Gölü'nün, Marmara Denizi'nin mevcut durumu içler acısıdır. Ege, Marmara, İç Anadolu'daki göllerin tamamı kirlenmiştir. Denizlerimiz korumasız durumdadır. Sanayi, tarım, imar, yapı, ulaşım, enerji, maden, orman, hazine arazileri, koruma alanları, mera ve çayırlar, kıyılar, doğal kaynaklar, yeraltı su kaynakları, denizler, barajlar, göller gibi birçok alanda yanlış politikalar izlenmektedir. Türkiye'nin ormanları, dağları, koruma ve tarımsal üretim alanları sürekli olarak imara, betonlaşmaya açılmakta, verilen yeni maden ruhsatları ile dağ ve ormanlarımız ile su kaynakları ve tarımsal alanlar tahrip edilmektedir. Kaz Dağları, Kuzey Marmara Ormanları, Doğu Karadeniz'in dağ ve ormanları ile ülke genelinde halk direnişleri bu nedenledir. Başta İkizdere ve Kirazlıyayla olmak üzere; talana tahribata direnen halkın yanında olduğumuzu ifade ediyoruz." şeklinde konuştu.

"onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
akar suyun
meyve çağında ağacın
serpilip gelişen hayatın düşmanı
bursada havlucu Receb'e
karabük fabrikasında tesviyeci Hasan'a düşman
fakir köylü hatçe kadına
ırgat süleymana düşman
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim onlar vatana düşman..
çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına
çürüyen diş, dökülen et
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler
ve elbette ki sevgilim elbet
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet!"

"'Kahrolsun emperyalizm' ama ast olan onun yerli işbirlikçileri"

"Yüreği demokrasiden, özgürlükten, barıştan, kardeşlikten yana olan tüm dostlar hepiniz hoş geldiniz, anmak yaşatmaktır" diyen CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, konuşmasına şöyle devam etti:

"Nazım, kadına, insanlığa, doğaya, çevreye, köylüye, işçiye dair tamamen insani duygularla ve vatan hasretiyle her şeyi tek tek kitaplara döktü ve anlattı. Belki bugün Nazım'ın o hayranlıkla özlem'le hep gelip, kalmak istediği bu topraklarda ne oldu ne bitti, belki buna bakmak lazım. Nazım'dan sonra Nazım'la beraber o yaşanan süreçte bugün ne oldu buna bakmak lazım. Bu ülke, bu topraklar işgal altında. Bu işgal, sermayenin, kapitalizmin yaratmış olduğu bir işgal. Bu işgal kar meselesi üzerinden elde edilmiş bu işgal. Ama bu işgalin adı elbet emperyalizm, elbette kapitalizm, elbette sermaye; ama Nazım'ın, Hüseyin'in, Deniz'in dediği gibi "kahrolsun emperyalizm" ama ast olan onun yerli işbirlikçileri. Bugün bu ülkeyi bu hale getiren, bu ülkedeki yerli işbirlikçiler, bu topraklarda yaşayanlar, bu topraklarda doğanlar. İnsanoğlu çok kazanmak adına memleketi mahvetti. Hemen yanı başımızda ki bu İznik Gölü ne yazık ki bugün sermayenin bir rant alanı olarak, sermayenin bir metası olarak kullanılmakta."

"Hiç gitmediğimiz coğrafyaları onların eserlerinde tanıdık"

Ardından, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Emin Koramaz konuşmasını yaptı. Etkinliği düzenleyen, Müşküle Kültür, Çevre ve Düşünce Derneği'ne ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi'ne teşekkür eden ve katılımcıları sevgi ile dostlukla selamlayan Koramaz, konuşmasına şöyle devam etti:

"Haziran ayının ilk günleri, ilerici devrimci edebiyatımızın önemli isimleri olan Orhan Kemal, Ahmed Arif ve Nazım Hikmet'in ölüm yıldönümleridir. Nazım nasıl bu topraklarda kendi edebiyatına, bu coğrafyanın insanlarından aldığını kattıysa, onların ürettiklerine de kendinden çok şey vermiş bir insandı. Bu nedenledir ki; tüm ilerici, devrimci, toplumcu edebiyatçılara, yazarlarımıza, aydınlarımıza sahip çıkmak, demokratik bir ülkeden ve özgürlüklerden yana olan tüm toplumsal kesimlerin görevi olduğu kadar aynı zamanda da sorumluluğudur. Onlar sadece bu ülkede toplumcu fikirlerin gelişmesini aracılık etmediler, aynı zamanda biz hiç gitmediğimiz coğrafyaları, hiç tanımadığımız hayatları, görmediğimiz fabrikaları, bu ülkenin köylüsünün, bu ülkenin işçilerinin yaşadıkları sıkıntıları, ders kitaplarında anlatılanın aksine onların eserlerinde tanıdık, onların romanlarından tanıdık, onların şiirlerinden tanıdık."

Koramaz sözlerini, bugünkü karanlık, bugünkü gerici yapıdan kurtulmak için Nazım Hikmet'in şu dizeleri ile bitirdi:

"Duyduğunuz çakalların ulumasıdır

Safları sıklaştırın çocuklar

Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır"

Ardından TMMOB Makina Mühendisleri Odası Genel Başkanı Yunus Yener katılımcıları selamlayarak, "Bu kavga faşizme karşı kavga, bu kavga emperyalizme, bu kavga otokratik yönetimlere karşı, mücadeleye devam" ifadelerini kullandı.

"Nazım'a düşmanlık yapanlartarihi çöplüğündeki yerlerini aldılar"

"Memleketin en çok ihtiyaç duyduğu ve belki de bu iktidarların en çok korktuğu şey, bizlerin yan yana gelmesi, bir arada durması" diyerek konuşmasına başlayan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, şöyle devam etti:

"Biz aslında bugün hep beraber buradan Nazım'ın kavgasını devam ettirmek için varız. Bugün hala aynı şeyi yapıyorlar, onlara ders olsun diye konuşuyorum. Yıllar önce Nazım Hikmet'i susturmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Cezaevlerine attılar, sürgüne gönderdiler, en son ülkesinden koparttılar Nazım'ı, onlar öyle sanıyorlardı, ama dikkat edin, o gün Nazım'a düşmanlık yapanlardan bir tanesinin adını bile hatırlamıyoruz, hepsi tarihi çöplüğündeki yerlerini aldılar, ama Nazım Hikmet Türkiye'nin her yerinde, hatta Dünyanın her yerinde. Direnen bütün insanlara, umut olmaya, yol göstermeye, onlarla omuz omuza kavga etmeye devam ediyor."

Nazım Hikmet2in söylediği her şeyde haklı çıktığını belirten Baş, "Bugün Nazım'ı yok etmeye çalışanlar, Amerikan emperyalizminin kucağında oturuyorlar, bugün Nazım'ı yok etmeye çalışanlar çetelerle işbirliği yapıyorlar, bugün Nazım'ı yok etmeye çalışanlar bu ülkede gericiliği, yobazlığı egemen kılmaya çalışıyorlar ve biz şundan çok gururluyuz çok mutluyuz, Nazım'ı yüreğiyle okuyan bir tane hırsız bulamazsınız, bir tane katil bulamazsınız, bir tane çeteci bulamazsınız, bir tane bu memlekete ihanet eden insan bulamazsınız. Nazım bize yol gösteriyor, Nazım, "onlar ümidin düşmanıdır" dedikten sonra devrimci bir aydına yakışanı yapıyor, sadece durumu tahlil etmiyor ne yapmamız gerektiğini de söylüyor, ne olacağını da söylüyor." dedi.

"Ve elbette ki, sevgilim, elbet,

dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,

dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla

bu güzelim memlekette hürriyet..."

"Nazım'ın iki tür öğrencisi var"

Ardından, Araştırmacı-yazar Güney Özkılınç konuşma yaptı. Konuşmasında bazı satır başlarını hatırlatan Özkılınç'ın konuşması şöyle:

"Nazım'ın iki tür öğrencisi var. Birisi onun yüzünü gören öğrencileri yani İsmail Başaran gibi, İbrahim Balaban gibi, Orhan Kemal gibi, bir de onun yüzünü görmeyen öğrencileri var. Fevzi Kavuk gibi, bizim gibi, hani hepimiz üniversite yıllarımızda ya da öncesinde sonrasında, onun şiirlerinden esinlenerek belki devrimci mücadeleye, sosyalist mücadeleye girdik, ya da muhalif olduk. Bu nedenle Nazım Hikmet aslında bir son değildir, bir başlangıç ve bir sonsuzluktur. Çünkü öğretmeye devam ediyor Nazım Hikmet. Nazım Hikmet, Bursa Cezaevi'nin öğretmeni olmuştur. Memleketimden İnsan Manzaraları'nı burada tamamlamış, Kuva-yi Milliye'yi burada tamamlamış, en beğenilen şiirlerini burada yazmıştır. İşte onun öğrencileri hapisten çıktıktan sonra, her biri köylerinde, ilçelerinde, kentlerinde güzel işler yapmıştır. İsmail Başaran bunlardan birisidir, Fevzi Kavuk bunlardan sadece birisidir. Onlarca, yüzlerce insan vardır Nazım Hikmet ile hapis yatıp, değişen dönüşen. Bunlardan birisi Yakup Yıldırım'dır örneğin, cezaevinin aşısı, Demokrat Parti'li olarak cezaevine girmiş, Türkiye işçi Parti'li olarak çıkmıştır. Saymakla bitmez Nazım Hikmet'in değiştirdiği, dönüştürdüğü isimler. Nazım Hikmet, yurtseverdir, ama şiirlerinde de belirttiği gibi komünist bir şairdir, Nazım Hikmet eylem insanıdır, bir filozoftur." Özkılınç da Nazım Hikmet'in şu dizeleri ile sözlerini bitirdi:

"Bu yalan dolan dünyasında

Annelerin ninnilerinden

spikerin okuduğu habere kadar,

yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,

anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,

anlamak gideni ve gelmekte olanı..."

Etkinlik, 10 Ekim Halk Korosu'nun seslendirdiği, marşlar ve türküler ile sona erdi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.