SON DAKİKA
Hava Durumu

Levent Artüz: Ciddi bir felaket kapıda olabilir

MAREM proje lideri M. Levent Artüz, 4 Eylül'de tamamlanan araştırma sonuçlarını "Ciddi bir felaket kapıda olabilir" diyerek aktardı. Artüz, Ergene deşarjının devam ettiği takdirde Karadeniz'in yok olma sürecine gireceği ve kuzeyinden başlamak üzere Ege Denizi'nin büyük bir risk altına sokulmuş olacağını belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 14.09.2021 22:08
Haber Güncellenme Tarihi: 14.09.2021 22:08
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Levent Artüz: Ciddi bir felaket kapıda olabilir

Sevinç ve Erdal İnönü Vakfı bünyesinde sürdürülen MAREM (Marmara İzleme Projesi) kapsamında 06 Ocak 2021 tarihinden bugüne, Marmara Denizi genelinde toplam 200 istasyon ve 450 farklı noktada deniz çalışması sürdürüldü. "Kütlesel Müsilaj Oluşumunun Durumu ve Marmara Denizi Ekosisteminde Bıraktığı Etkiler" isimli alt başlıklı deniz çalışma ayağı 4 Eylül 2021 tarihinde sonuçlandı. Çalışma, Kimyasal-Fiziksel- Biyolojik Oşinografi, Kimya, Ağırmetal, Mikrobiyoloji, İhtiyoloji (balık bilimi) ve Hidrobiyoloji konularında yürütüldü.

MAREM çalışma ekibinin yanı sıra Tekirdağ Namık Kemal üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Haliç Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Türkiye Kimya Derneği üyesi olan bilim insanları ve bağımsız su ürünleri mühendisleri ekibi katıldı.

'MÜSİLAJ KÜTLESİ ETKİLEMEYE DEVAM EDİYOR'

MAREM proje lideri M. Levent Artüz, çalışma sonuçlarını "Ciddi bir felaket kapıda olabilir" sözüyle aktardı. Artüz, çalışma sonuçlarında Marmara Denizi'nde suda çözünmüş oksijen, deniz rengi, pH (asitlik), besleyici tuzlar gibi değerlerde kirliliğe bağlı çok ciddi değişimlerin ölçüldüğünü belirtti. Özellikle Ergene Deşarjının etki alanı olan orta Marmara Denizi kesitinde, önceki senelerde gerçekleşen çalışmalar ile karşılaştırıldığında neredeyse oksijen bulunmayan bölgelerin oluştuğu yönünde ölçüm değerleri ile karşılaştıklarını vurguladı. Biyoçeşitlilik bakımından yapılan örneklemelerde ise, aynı istasyonlardan geçmiş senelerde yapılan örneklemelere oranla tür çeşitliliğinin dramatik şekilde düştüğü, birçok istasyonda tür çeşitliliğinden bile bahsetmenin olanaksız olduğu tespit edildi.

Marmara Denizi genelinde müsilaj kütlesi mevcut halde bulunuyor, form değiştirerek tüm su kütlelerini, farklı derinliklerde etkilemeye devam ediyor. Müsilajın, farklı bölgelerde farklı oranlarda bakteriyolojik olarak parçalanmaya başladığı gözlendi.

'VİBRİO BAKTERİSİ İNSAN SAĞLIĞINI DA ETKİLİYOR'

Gemi üzerinde, yerinde ve devamında laboratuvarlarda gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, örnekleme yapılan tüm istasyonların tüm üst su kütlesinde müsilajı parçalayan baskın bakteri gurubu olarak vibrio gurubu tespit edildi. Vibrio gurubu bakterinin insan sağlığına da etki ettiği çalışmalar sonucunda kanıtlandı. Tür tayinlerine yönelik çalışmaların sürmesi amacıyla Tekirdağ'da kapsamlı bir laboratuvar kurulmasına çalışıldığını belirten Artüz, vibrio gurubu bakterisi ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

"Çalışma kapsamında dominant vibrio gurubu bakteri olarak Vibrio alginolyticus olarak tespit edilmiştir. Söz konusu vibrio gurubu aynı zamanda bir insan patojenidir. Yapılan araştırmalarda, balık midye ve istakoz gibi canlılarda görülen Vibrio enfeksiyonlarının insanlara geçebildiği tespit edildi. Türünü saptamış olduğumuz Vibrio alginolyticus insanlarda da 1973 yılında insan patojeni olarak tanımlanmış ve tesadüfî olarak göz, kulak ve yara enfeksiyonu kaynağı olduğu bildirilmiş. 2016 yılında Ankara Numune Hastanesi tarafından yapılan bir olgu sunumunda 15 yaşında bir kadın hastada ortakulak iltihabına neden olduğu bildirilmiş. Aynı zamanda, bu guruptan olan Vibrio parahaemolyticus'un insanlarda akut enteritise sebep olduğu bildirilmiş."

'ENFEKSİYONU SONBAHARDA AKDENİZ'E, İLKBAHARDA KARADENİZ'E TAŞIYACAKLAR'

Balık türlerinden İstavrit ve bentik Derinsu Pembe Karidesi üzerinde çalışmalar yürütüldü. İstavrit üzerinde yapılan örneklemelerin tümünde, sindirim sistemlerinde vibrio kökenli enfeksiyonlara rastlanırken, bentik bir 2 tür olan karideslerin sindirim sistemlerinde rastlanmadı. "Vibrio kökenli hastalıklar ağırlıkla sindirim sistemi yolu ile etkili olduğundan, deniz ortamında beslenme zinciri yolu ile hızla yayılabilecek niteliktedir" diyen Artüz, şu örneği verdi:

"Balık göç mevsiminde olduğumuz bu dönemde palamut, lüfer gibi göç balıkları Marmara Denizi'ni kat ederken enfekte olmuş istavrit gibi balıklar ile beslendiğinde hastalığı kapacaklar ve enfeksiyonu göç yolu boyunca bu mevsim Akdeniz'e, ilkbaharda da Karadeniz'e taşıyabileceklerdir. Aynı şekilde Marmara kökenli enfekte olmuş balık popülasyonunun direkt olarak Ege Denizi ve/veya Karadeniz'e geçmesi de hastalığın yayılmasını sağlayacak unsurlardan birisidir."

'KARADENİZ'İN YOK OLMA SÜRECİNE GİRECEĞİ SÖYLENEBİLİR'

Ergene deşarjının ölçüm cihazlarına bile gerek duyulmayacak ölçüde olumsuz etki yaptığına değinen Artüz, "Marmara Denizi'ni alt ve üst su kütlelerini ciddi oranda etkilediği, söz konusu deşarj devam ettirildiği takdirde Karadeniz'in yok olma sürecine gireceği ve kuzeyinden başlamak üzere Ege Denizi'nin büyük bir risk altına sokulmuş olacağı, ölçülen parametreler ışığında açıkça söylenebilir" açıklamasında bulundu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.