SON DAKİKA
Hava Durumu

'İklim krizi dünyanın su döngüsünü bozuyor'

Bursa Su Kolektifi, 6'cısını gerçekleştirdiği basın açıklamasında "İklim krizi dünyanın su döngüsünü bozuyor. Düzenli yağışlar yerini ya kavurucu susuzluğa, açlığa ya da sellerle bozguna ve yıkıma bırakıyor" ifadelerini kullandı.

Haber Giriş Tarihi: 22.11.2021 14:59
Haber Güncellenme Tarihi: 22.11.2021 14:59
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
'İklim krizi dünyanın su döngüsünü bozuyor'

Bursa Su Kolektifi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önündeki basın açıklamalarının 6'cısını gerçekleştirdi. Kolektif üyeleri, bu ay basın açıklamasına "Su çürüdü" diyerek başladı. Marmara Denizi'nin atık deposu gibi kirletilmesinden dolayı suyun çürüdüğünü dile getiren kolektif üyeleri, Bakanlığa verdikleri dilekçelerden Marmara Denizi'nin korunmaya alınacağını öğrendiklerini bildirdi. Bursa Su Kolektifi, Karacabey Canbalı Deresi'nde yaşanan toplu balık ölümlerine bu yıl da tanık olduklarını belirtti. 

"İklim krizi dünyanın su döngüsünü bozuyor. Düzenli yağışlar yerini ya kavurucu susuzluğa, açlığa ya da sellerle bozguna ve yıkıma bırakıyor" diyen kolektif üyeleri, hükümeti termik santrallerden başlayarak kömürlü tesisleri kapatmaya, ormanları yok eden projeleri iptal etmeye, suyun kirlenmesini ve ticarileşmesini engellemek için plan yapıp uygulamaya almaya davet etti. 

Bursa Su Kolektifi'nin açıklamasından bazı kısımlar şöyle:

Derin deniz deşarjı: Devleti yönetenler, derin deniz deşarjıyla yalnızca süzgeçten geçirilmiş ya da az arıtılmış atık suların on yıllar boyunca Marmara Denizi'ne derin deşarjla boşaltılmasına izin verdi. Müsilaj bu kirletilmenin sonucu ortaya çıktı. Bu yetmiyormuş gibi Ege Denizi'ne boşalan ve yine devleti yönetenlerin sorumsuzluk örneği olarak dünyanın en fazla kirletilmiş akarsuyu durumuna getirilen Ergene Nehri çevresinde 2500'ü aşkın fabrikanın sözde arıtılmış kirli suyu 2019 yılı Kasım ayından itibaren Marmara Denizi'ne derin deşarjla boşaltılmaya başlandı. Bilim insanları, Marmara Denizi'nde ilk müsilajı tam da Ergene atık suyunun Marmara'ya boşaltıldığı derin deniz deşarjı dibinde görüldüğünü açıkladı.

Bakanlık, Marmara Denizi'ne makyaj yaptı: Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, derindeki müsilajı umursamadan yalnızca deniz yüzeyindeki müsilajı toplayarak Marmara Denizi'ne makyaj yaptı. Böylelikle Bakanlık, derindeki müsilajı maskeledi ve denizi kirletilmesini engel olacak acil önlemler almadan halkın gözünde "müsilaj bitti" izlenimi yaratmaya çalıştı. Kurulan Müsilaj Araştırma Komisyonu üyeleri zaten iyi durumda olan derin deşarj tesislerini gezerek hepsi iyi izlenimi yaratmaya çalıştı. Oysa aynı komisyon üyeleri Gemlik BUSKİ Biyolojik Arıtma Tesisini gezerken müsilajın temel nedeni olan azot ve fosforu biyolojik arıtma tesislerinde arıtılamadığını, azot ve fosforu arıtmak için tesisin ileri biyolojik tesis haline getirilmesi gerektiğini açıklamadı. Yine aynı komisyon üyeleri hemen yanı başındaki Gemlik Gübre Fabrikası arıtma tesisinden çıkıp Marmara Denizi'ne derin deşarja gönderilen atık sularda azot ve fosforun ne derece arıttığını hiç sorgulamadı.

Marmara Denizi ve Adalar, Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi: 5 Kasım tarihinde yayınlanan bir KHK ile Marmara Denizi ve Adalar'ın Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiğini gördük. Yayınlanan KHK'da alınacak acil önlemler yerine her ne hikmetse Marmara Denizi'ne kıyısı olan onlarca ilçe varken (müsilajla hiç ilgisi olmayan) Adalar'da ve Balıkesir'in Erdek ve Marmara İlçelerinde planlama yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na devredildi. Yayınlanan KHK'da Bakanlığın diğer bakanlıklarla ilişkili olarak Marmara Denizi koruma önlemleri alacağı belirtiliyor. Ancak bunların hiçbiri acil önlemler değildir. Kirletilme aynı boyutta sürerken müsilaj deniz dibine çökmüş durumda varlığını sürdürmektedir ve iklim şartları nedeniyle şu sıralar deniz yüzeyinde görünürlüğü yoktur.

Canbalı Deresi'nde toplu balık ölümleri: 12 Kasım'da Karacabey halkı Canbalı Deresi'nde bir kez daha toplu balık ölümlerine tanık oldu. İnsan boyunda yayın balıkları da dahil binlerce balık oksijen yetersizliğinden suyun yüzeyine akın etti ve öldü. Bu olay geçmişte de değişik tarihlerde çok kez yaşanmıştı. En son 2018 yılında Karacabey halkının ve Karacabey'li yaşam savunucularının ısrarlı çabaları sonucu Susurluk Şeker Fabrikası atık havuzunda kaçak olduğu belirlendi ve ceza kesildi. Ancak aynı sorun bu yıl tekrar gözlendi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Tarım ve Orman ile Sağlık Bakanlıklarını bir kez daha uyarıyoruz. Görevinizi yapın ve derelerimizdeki kirliliğe son verin.

Giresun'da maden atık barajı patladı: 19 Kasım'da Giresun'un Şebinkarahisar İlçesi'nde, Yıldız Holding'in Nesko adlı şirketine ait maden atık barajı patladı ve 1. sınıf tehlikeli atıklar Kılıçkaya Göleti'ne karıştı. Yedikardeş Köyü halkının tarlaları, bahçeleri zarar gördü. Sürdürülebilir madencilik, Avrupa standartlarında madencilik gibi süslü kelimelerin gerçekliğini de yaşamış olduk. 2011 yılında aynı holdinge ait Kütahya'daki tesislerinde atık barajı patlaması sonucu tonlarca siyanürlü su toprağa karışmış, 2020'de Gümüşhane'de zehirli maden atık borusu patlamış ve yine Şebinkarahisar'da da 2018'de yine sızıntılar sebebiyle toplu balık ölümleri gerçekleşmişti. Yetkililer duymasa da felaket geliyorum diye bas bas bağırmıştı. 

Meyra Madencilik projesine derhal son verin: Bir başka ekokırım projesi Bursa'nın Yenişehir İlçesi'nde Kirazlıyayla Köyü'nde yükselmekte. İnşaatı devam eden Meyra Madencilik'in projesinde 3,8 milyon m3 lük atık barajı heyelan bölgesine, dere yatağına, Yenişehir Ovası'na, 1. derece deprem bölgesine ve köyün yerleşim alanına 100 metre mesafede inşa edilmektedir. Şebinkarahisar'da yaşanan bu felaket geleceğimize projeksiyon tutmaktan farksızdır. Meyra Madencilik projesine derhal son verin!

COP26 İklim Zirvesi: Türkiye 1 ay öncesine kadar 2015 yılında Paris'te Birleşmiş Milletler (BM) iklim müzakereleri sonucu ortaya çıkan Paris Anlaşması'nı onaylamayan dünyanın 6 ülkesinden biriydi. Bu yıl Glasgow'da yapılan Birleşmiş Milletler (BM) COP26 İklim Zirvesi öncesi AKP hükümeti 2030 yılına kadar %21 arttırmayı planladıkları karbon yükünü azaltma sözü vererek kanunu TBMM'den geçirdi. Yani Türkiye verdiği bu sözle 2030'a kadar karbon yükünü azaltmak yerine yeni kömürlü termik santraller, enerji yoğun yeni tesisler kuracağını açıkça ilan etti. Daha da ötesi Türkiye önümüzdeki 9 yılda havaya bıraktığı karbondioksiti 5'te 1 (1/5) gibi devasa bir oranda arttıracak sonra da her nasıl olacaksa sonraki 20 yılda yani 2050'de karbondioksit çıkaran tüm tesisleri kapatacak. Bu olanaksızdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.