Yenişehir Kapı’ya demir parmaklık; ‘Fetih ve Felaket’
Yenişehir Kapı’ya demir parmaklık; ‘Fetih ve Felaket’
Bir zamanlar Orhan Bey girdi o kapıdan, şehri fethetmeden teslim aldı. Yedi asır direnen taşlar, bugün hiltiyle parçalandı, sıvayla suskunlaştırıldı, demir parmaklıklarla kapatıldı. Yenişehir Kapı, tarihin değil, 'felaketin' tanığı artık.
Haber Giriş Tarihi: 07.05.2025 01:37
Haber Güncellenme Tarihi: 07.05.2025 11:35
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
Yıl 2 Mart 1331. Yaklaşık 32 yıl önce kurulan Osmanlı Beyliği’nin başında Orhan Bey. Orhan Bey ve çerileri, 30 yıllık kuşatmanın ardından yakmadan, yıkmadan, talan etmeden Yenişehir Kapı’dan girerek şehri teslim alır. Bizans surlarıyla çevrili İznik kentinde, aslında İstanbul, Lefke, Göl ve Yenişehir Kapı’ları bulunuyor. İznik’ten Yenişehir ve Bursa yönüne giden yolun başındaki Yenişehir Kapı, Roma döneminde MS. I. yüzyılda İmparator Cladius zamanında yapılmıştır.
2016 yılında İznik’in UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne alınması için tarihi kapıların restorasyon çalışmalarına da başlandı. Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu onayıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ihaleler sonucunda Yenişehir Kapı’nın restorasyonunu Sakarya'nın Geyve ilçesinde faaliyet gösteren bir mimar ve müteahhit olan Erdal Zercek üstlenir. 15 Haziran 2022’de restorasyon çalışmaları başlar. Bir yıl sonra Haziran 2023’de kazı başkanlığını yürüten Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Yenişehir Kapı bölümünde sürdürülen arkeolojik kazılarda alanın, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde mezarlık olarak kullanıldığını gösteren çok sayıda insan iskeleti ortaya çıktığını kamuoyuna duyurur.
Horasan kullanılmış taş
BİR TARAFI MARKET, BİR TARAFI ARABA SATIŞ YERİ
Yıl Mayıs 2025. Müteahhit ve işçiler Yenişehir Kapı’nın restorasyon çalışmaları tamamlandığı gerekçesiyle alanı bırakıp gitmişlerdi. Restorasyonu “Facia” olarak nitelendiren İznik Çevre Platformu'ndan Filiz Ercüment Salıcı ise alanın yarım bırakıldığını söylüyor.
Yenişehir Kapı arkeolojik sit alanında bulunan soğuk hava deposu olarak kullanılan 50 yıllık tek katlı bina, belediyeden ruhsat alarak market olarak kullanıma açılıyor. Diğer tarafında ise araba satış yeri var. Kapının bitişiğine üst üste yığılmış tarihi taşların önünde çöp konteyneri. Geçmişte horasan sıvayla tamir edilen surlarda, bugün hilti (darbeli matkap) ile sökülüp sentetik sıva yani kimyasallar kullanılmış. Dokunulduğunda sıva, bisküvi gibi dağılıyor. Son olarak ise Yenişehir Kapı demir parmaklıklarla kapatılmış.
İznik Çevre Platformu'ndan Filiz Ercüment Salıcı, duvarlardaki sentetik sıvanın elle ufalandığını gösteriyor.
‘KAMUNUN SAHİP OLDUĞU ZENGİNLİKLERİ EBEDİYEN KAYBETMEK’
694 yıl yaşayan Yenişehir Kapı’nın tarihini ve bugününü Salıcı’dan dinliyoruz:
“Yenişehir Kapı, İznik ve çevresindeki bütün arkeolojik sit alanlarında bu son 20 yılda restorasyon adı altında yapılan tarihi ve arkeolojik varlıkları yok etme politikası bu. Birtakım insanları zengin etme uğruna kamunun sahip olduğu bu zenginlikleri ebediyen kaybetmek. Yaşanmış tarihin tanıkları. Bu tanıklığın tam ve doğru olarak elimize ulaşması için müdahale edilmemesi lazım. Veya en az müdahale edilmiş halinin günümüze ulaşması lazım.
Restorasyon sıradan ihale açılıp da en düşük fiyatı verilen müteahhitte verilecek bir iş değil. Bir taşı yerinden oynatmak için titreyerek yaklaşacaksınız.
Henüz Osmanlı Devleti bir beylik halinde. Bu döneme erken Osmanlı deniyor. Erken Osmanlı’nın en büyük kalıntıları İznik, Bilecik, Bursa’da bulunuyor. İstanbul Kapı, Lefke Kapı… Göl Kapı’yı bulamadıkları için ona bir şey yapamadılar. Göl Kapı yerin altında. En son Yenişehir Kapı faciasıyla karşılaştık.
Yenişehir Kapı’nın diğerlerinden Türk tarihi açısından önemli bir farkı var. 2 Mart 1331’de Osmanlı askerleri Orhan Bey’in öncülüğünde Yenişehir Kapı’dan girmişler. 30 senelik kuşatmadan sonra. Şehir teslim olmuş. Osmanlı askerleri şehre zarar vermeden girilmiş. Şehirde yaşayanların çoğu kadın. (Aynı zamanda Uzun Ali olarak da bilinen İznik’in fethinde görev almış Osmanlı Komutanı Draz Ali Alp’ın ismi bölgede bir yerleşkeye de verilmiş.)
İznik’in her fetih gününde mehter takımı Yenişehir Kapı’dan girerek betimleme yapıyordu. Artık 2 Mart günü orada tören yapılmıyor. Orayı araba satış yeri yapmışlar. Karşısında İznik Müzesi ve eski duvar imitasyonu var. Size şakacıktan bir eski duvar yapalım. O dönemin sıvalarını hilti (darbeli matkap) ile söküp ‘su geçirmemesi gerekçesiyle’ yerine sentetik bir malzeme ile dolgu yapıldı. Niye? Bin yıldır su geçiriyor, bir şey olmuyor. O özgünlük ebediyen tarihe karıştı. Şu anda İznik’te özgün kalan tek yapı İsmailbey Hamamı’dır.
Tarihi alanlar önce plastik yün bir maddeyle kaplanarak üzerine mıcır dökülmüş.
‘694 YILDIR İNSANLAR O KAPIDAN GEÇMİŞ, DEMİR PARMAKLIK KOYDULAR’
Bütün izleri yok etmek için mıcır döküyorlar. İznik Roma Tiyatrosu’na da mıcır döktüler. Gittim, sordum ‘neden yere mıcır döktünüz?’. ‘Ot çıkmasın diye.’ Ama tarihle bağlantısını kesiyorlar. Bu bir çılgınlık. Taş ocakları sahiplerini zengin etme.
694 yıl insanlar o kapıdan geldiler, gittiler. Kapıya demir parmaklık koydular, kimse geçemiyor. Bütün katmanları oydular, üstteki abidevi Roma mermer katmanlarını, altta Bizans. Oymuşlar, oymuşlar, ne yapacaklarını bilememişler, çıkardıkları taşları yanlara dizmişler. Restorasyon tamamlanmamış, nasıl hak ediş aldılar? Bu paralar bu halkın vergileriyle veriliyor, ben verdiğim paranın hesabını sormak istiyorum.
Sentetik sıvalar bisküvi gibi elle bile ufalanıyor. Horasan böyle dökülmez. Restorasyon adı altında kamunun cebinden harcanan paraların bir tarihi çöplük haline gelmesine bütün varlığımızla karşıyız.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yenişehir Kapı’ya demir parmaklık; ‘Fetih ve Felaket’
Bir zamanlar Orhan Bey girdi o kapıdan, şehri fethetmeden teslim aldı. Yedi asır direnen taşlar, bugün hiltiyle parçalandı, sıvayla suskunlaştırıldı, demir parmaklıklarla kapatıldı. Yenişehir Kapı, tarihin değil, 'felaketin' tanığı artık.
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
Yıl 2 Mart 1331. Yaklaşık 32 yıl önce kurulan Osmanlı Beyliği’nin başında Orhan Bey. Orhan Bey ve çerileri, 30 yıllık kuşatmanın ardından yakmadan, yıkmadan, talan etmeden Yenişehir Kapı’dan girerek şehri teslim alır. Bizans surlarıyla çevrili İznik kentinde, aslında İstanbul, Lefke, Göl ve Yenişehir Kapı’ları bulunuyor. İznik’ten Yenişehir ve Bursa yönüne giden yolun başındaki Yenişehir Kapı, Roma döneminde MS. I. yüzyılda İmparator Cladius zamanında yapılmıştır.
2016 yılında İznik’in UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne alınması için tarihi kapıların restorasyon çalışmalarına da başlandı. Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu onayıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ihaleler sonucunda Yenişehir Kapı’nın restorasyonunu Sakarya'nın Geyve ilçesinde faaliyet gösteren bir mimar ve müteahhit olan Erdal Zercek üstlenir. 15 Haziran 2022’de restorasyon çalışmaları başlar. Bir yıl sonra Haziran 2023’de kazı başkanlığını yürüten Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Yenişehir Kapı bölümünde sürdürülen arkeolojik kazılarda alanın, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde mezarlık olarak kullanıldığını gösteren çok sayıda insan iskeleti ortaya çıktığını kamuoyuna duyurur.
Horasan kullanılmış taş
BİR TARAFI MARKET, BİR TARAFI ARABA SATIŞ YERİ
Yıl Mayıs 2025. Müteahhit ve işçiler Yenişehir Kapı’nın restorasyon çalışmaları tamamlandığı gerekçesiyle alanı bırakıp gitmişlerdi. Restorasyonu “Facia” olarak nitelendiren İznik Çevre Platformu'ndan Filiz Ercüment Salıcı ise alanın yarım bırakıldığını söylüyor.
Yenişehir Kapı arkeolojik sit alanında bulunan soğuk hava deposu olarak kullanılan 50 yıllık tek katlı bina, belediyeden ruhsat alarak market olarak kullanıma açılıyor. Diğer tarafında ise araba satış yeri var. Kapının bitişiğine üst üste yığılmış tarihi taşların önünde çöp konteyneri. Geçmişte horasan sıvayla tamir edilen surlarda, bugün hilti (darbeli matkap) ile sökülüp sentetik sıva yani kimyasallar kullanılmış. Dokunulduğunda sıva, bisküvi gibi dağılıyor. Son olarak ise Yenişehir Kapı demir parmaklıklarla kapatılmış.
İznik Çevre Platformu'ndan Filiz Ercüment Salıcı, duvarlardaki sentetik sıvanın elle ufalandığını gösteriyor.
‘KAMUNUN SAHİP OLDUĞU ZENGİNLİKLERİ EBEDİYEN KAYBETMEK’
694 yıl yaşayan Yenişehir Kapı’nın tarihini ve bugününü Salıcı’dan dinliyoruz:
“Yenişehir Kapı, İznik ve çevresindeki bütün arkeolojik sit alanlarında bu son 20 yılda restorasyon adı altında yapılan tarihi ve arkeolojik varlıkları yok etme politikası bu. Birtakım insanları zengin etme uğruna kamunun sahip olduğu bu zenginlikleri ebediyen kaybetmek. Yaşanmış tarihin tanıkları. Bu tanıklığın tam ve doğru olarak elimize ulaşması için müdahale edilmemesi lazım. Veya en az müdahale edilmiş halinin günümüze ulaşması lazım.
Restorasyon sıradan ihale açılıp da en düşük fiyatı verilen müteahhitte verilecek bir iş değil. Bir taşı yerinden oynatmak için titreyerek yaklaşacaksınız.
Henüz Osmanlı Devleti bir beylik halinde. Bu döneme erken Osmanlı deniyor. Erken Osmanlı’nın en büyük kalıntıları İznik, Bilecik, Bursa’da bulunuyor. İstanbul Kapı, Lefke Kapı… Göl Kapı’yı bulamadıkları için ona bir şey yapamadılar. Göl Kapı yerin altında. En son Yenişehir Kapı faciasıyla karşılaştık.
Yenişehir Kapı’nın diğerlerinden Türk tarihi açısından önemli bir farkı var. 2 Mart 1331’de Osmanlı askerleri Orhan Bey’in öncülüğünde Yenişehir Kapı’dan girmişler. 30 senelik kuşatmadan sonra. Şehir teslim olmuş. Osmanlı askerleri şehre zarar vermeden girilmiş. Şehirde yaşayanların çoğu kadın. (Aynı zamanda Uzun Ali olarak da bilinen İznik’in fethinde görev almış Osmanlı Komutanı Draz Ali Alp’ın ismi bölgede bir yerleşkeye de verilmiş.)
İznik’in her fetih gününde mehter takımı Yenişehir Kapı’dan girerek betimleme yapıyordu. Artık 2 Mart günü orada tören yapılmıyor. Orayı araba satış yeri yapmışlar. Karşısında İznik Müzesi ve eski duvar imitasyonu var. Size şakacıktan bir eski duvar yapalım. O dönemin sıvalarını hilti (darbeli matkap) ile söküp ‘su geçirmemesi gerekçesiyle’ yerine sentetik bir malzeme ile dolgu yapıldı. Niye? Bin yıldır su geçiriyor, bir şey olmuyor. O özgünlük ebediyen tarihe karıştı. Şu anda İznik’te özgün kalan tek yapı İsmailbey Hamamı’dır.
Tarihi alanlar önce plastik yün bir maddeyle kaplanarak üzerine mıcır dökülmüş.
‘694 YILDIR İNSANLAR O KAPIDAN GEÇMİŞ, DEMİR PARMAKLIK KOYDULAR’
Bütün izleri yok etmek için mıcır döküyorlar. İznik Roma Tiyatrosu’na da mıcır döktüler. Gittim, sordum ‘neden yere mıcır döktünüz?’. ‘Ot çıkmasın diye.’ Ama tarihle bağlantısını kesiyorlar. Bu bir çılgınlık. Taş ocakları sahiplerini zengin etme.
694 yıl insanlar o kapıdan geldiler, gittiler. Kapıya demir parmaklık koydular, kimse geçemiyor. Bütün katmanları oydular, üstteki abidevi Roma mermer katmanlarını, altta Bizans. Oymuşlar, oymuşlar, ne yapacaklarını bilememişler, çıkardıkları taşları yanlara dizmişler. Restorasyon tamamlanmamış, nasıl hak ediş aldılar? Bu paralar bu halkın vergileriyle veriliyor, ben verdiğim paranın hesabını sormak istiyorum.
Sentetik sıvalar bisküvi gibi elle bile ufalanıyor. Horasan böyle dökülmez. Restorasyon adı altında kamunun cebinden harcanan paraların bir tarihi çöplük haline gelmesine bütün varlığımızla karşıyız.”
En Çok Okunan Haberler