SON DAKİKA
Hava Durumu

Öztürk Yılmaz: Devletin itibarı beş paralık oldu

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, AK Parti iktidarının izlediği dış politikanın, kullanılan üslubun Türkiye'ye yakışmadığını belirterek, "Devletin itibarı beş paralık olmuştur." dedi.

Haber Giriş Tarihi: 23.03.2017 16:45
Haber Güncellenme Tarihi: 23.03.2017 16:45
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Öztürk Yılmaz: Devletin itibarı beş paralık oldu

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Dış Politikadan Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, referandum çalışmaları kapsamında geldiği Bursa'da, İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Erkan Aydın ve çok sayıda partilinin hazır bulunduğu toplantıda konuşan Öztürk Yılmaz, 'Evet' kampanyası yürütenlerin keskinleşme ve düşmanlık yaratacak bir dil kullandıklarını belirterek, bunu kınadığını söyledi.

"15 Temmuz'un hesabı 16 Nisan'da sorulacaktır." gibi ifadelerin kullanıldığını aktaran Yılmaz, "Dolayısıyla bunu sanki 15 Temmuz'un bir rövanşıymış gibi takdim ediyorlar. Ben bunu böyle sunanlara şunu söylemek istiyorum; siz 15 Temmuz'un hesabını vermediniz ki." ded.

Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na alt seviyede ne kadar insan varsa çağrılıp dinlendiğini, buna karşın asıl dinlenilmesi gereken MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın dinlenmediğini söyleyen Yılmaz, şöyle devam etti:

"Komisyon bu isimlere gitmediği gibi yazılı bir metin de götürülmedi. Ayrıca referandumu bu şekilde takdim etmek esasen 15 Temmuz'da bazıları saklanırken, alanlara inen hayırcılara da büyük bir haksızlıktır. FETÖ'yle ve PKK'yla birilerini özdeşleştirirsek sizsiniz özdeşleşen. Açık açık söylüyorum; Kobani'de PKK sıkıştığında Bölgesel Kürt Yönetimi'nden peşmergeyi Türkiye sınırlarından çıkartıp Kobani'ye PKK'ya yardımcı olması için gönderen bu hükümettir. Dolayısıyla eğer PKK'yla özdeşleştireceksek o özdeşleşme bu hükümet zamanında olmuştur. FETÖ'yle özdeşleşme de keza bunların zamanında olmuştur. Çünkü FETÖ'yü besleyen onu büyüten, onu bürokrasiye, siyasete sokan, onu nemalandıran da bizatihi bu hükümetin kendisidir. Bu tür bir yakıştırma, yaftalama hayra alamet değildir. Devleti yönetenlerin sorumlu davranması gerekir."

'Hükümet ikiyüzlü davranıyor'

 "Devlet hiç kimsenin egosuna, şahsi hırslarına ve ihtiraslarına heba edilemeyecek kadar büyüktür" diyen Öztürk Yılmaz, iktidarın geçici olduğunu vurgulayarak; "Halklar olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak birlikte yaşamak zorundayız. Toplumu bu kadar kutuplaştırıp bu kadar keskinleştirdikten sonra söyleyeceğiniz güya barış mesajlarının hiçbir anlamı ve kıymeti yoktur. Onun için hükümetin, hükümet yetkililerinin dikkatli bir dil kullanmasını özellikle vurguluyoruz." dedi.

AK Parti'nin sürekli mağduriyet yaratma peşinde olduğunu ileri süren Öztürk Yılmaz, şöyle devam etti:

"Mavi Marmara gemisi olayından sonra sürekli İsrail'e demedik laf bırakmadılar. O dönemde Filistin sempatizanlığı oya devşirildi ve İsrail aleyhtarlığından yararlanıldı. Sonra 'one minute' olayı oldu keza o dönemde de büyük bir kahramanlık edasıyla kampanyalar düzenlendi. Ama Hollanda'daki olay, duvara tosladıkları bir olaydır. Devletin itibarı beş paralık olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir bakanı bir ülkeden sınır dışı edilmiştir. Dışişleri Bakanı'na uçuş izni ve o ülkeye giriş izni verilmemiştir. Başkonsolos ve Maslahatgüzar gözaltına alınmıştır. Korumalar gözaltına alınmıştır.

Biz elbette ki buradaki alçak muameleyi kınıyoruz. Hollanda'nın yapmış olduğu tamamen Viyana Diplomatik Sözleşmesi'ne, uluslararası diplomatik teamüllere, iyi niyete ve dostluğa aykırıdır. Ama şunu bilmemiz de gerekir. AK Parti'nin yaptığı bu ilk yanlış değildir. Sayın bakanın Türkiye'ye dönerken yapmış olduğu açıklama ibretliktir. 'Ben oraya Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğu'na vatandaşlarımla buluşup, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlatmaya gidiyordum' demişti. Peki biz Cumhuriyet Halk Partisi'nin Milletvekilleri Rotterdam Başkonsolosluğu'na gitsek ve oradaki vatandaşları çağırıp, onlara hayır kampanyası yapmak istesek buna izin verirler miydi?

Hükümet ikiyüzlülük yapıyor. İçerdeki olaylarda da dış olaylarda da ikiyüzlü davranıyor. Barzani geliyor, bayrak dalgalandırıyor, altına kırmızı halılar serip alkışlıyorlar. Eleştirenleri de kınıyorlar. Her şeyin normal olduğunu söylüyorlar sonra bir bakıyorsunuz Kerkük'e Bölgesel Kürt Yönetimi'nin bayrağı asılı ve ona da ses çıkaramıyorlar. Çünkü burada yapılan olayı destekleyenler ve onu alkışlayanlar oradakini kınayamazlar."

Öztürk Yılmaz, Bursa'da gündemi değerlendirdi

'Doğru ile eğrinin referandumu'

Referandumun eğriyle doğrunun referandumu olduğunu ifade eden Yılmaz, "Bu iyiyle kötünün referandumudur. Türkiye'yi otokrasiyle yönetmek isteyen bir kişiyle, Türkiye'yi demokraside tutmak isteyen Türkiye arasında bir referandumdur. Biz elbette Türkiye'yi seçeceğiz, bir kişi için değil Türkiye için çalışacağız. Biz bir kişinin emrine onun itaatine girmek istemiyoruz. Türk toplumu başından beri her zaman çoğulcu bir toplum ve öyle kalacak. İnşallah 17 Nisan'da yeni bir bahar olacak ve ülkemizde bütün bu kara bulutlar darmadağın olacak. Ve AK Partinin bütün bu toplumu kutuplaştırması, düşmanlaştırmasının da utancıyla, evet kampanyasını yürütenler yaşamak zorunda kalacaklar" dedi.

'Türkiye için bir risk değildir'

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Öztürk Yılmaz, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin MHP liderinin Evet'i desteklemekle büyük bir risk aldığını açıklamasına ilişkin soruya; "Çünkü MHP tabanına aykırı bir hareket içerisine girdi demek istiyor. Olmayacak bir şeye evet diyor onun için söylenmiş olabilir. Bir şeyin ekseriyeti hayır derken sadece bir grubu evet diyorsa tabi ki bu risktir. Ama Türkiye için bir risk değildir. Çünkü Türkiye için bir umut ışığı olacak. MHP'nin ekseriyeti, çok büyük bir bölümü hayır diyor. Çünkü vatansever insanlar, ilk defa hiç bir araya gelmeyen insanlar bir araya geldi. Umuyorum ki dışarıda yaşayan Türkler de orada demokrasiyi savunurken burada diktatörlüğe, otokrasiye izin vermeyeceklerdir." yanıtını verdi.

'Türkiye'nin normalleşmesi lazım'

Yılmaz, Referandumdan hayır çıkması durumunda Türkiye'de nelerin değişeceğine ilişkin soruyu ise şu yanıtı verdi:

"Hayır çıkarsa Türkiye'nin hayrına bir şey olacak ve ülke rahatlayacak. Çünkü biz darbe girişimi sonrası sürecinde, sistemi demokrasiyle tekrar rayına oturtmak istedik. OHAL var, KHK'lar var ve bunların bir an önce bitmesi gerekiyor. Türkiye'nin normalleşmesi lazım. Tansiyonun düşmesi lazım. O kadar sert bir dil kullanılıyor ki bundan sonra Türkiye'de tamir yapmak uzun bir zaman alacak. Hayır çıktıktan sonra yapmamız gereken şu; Cumhurbaşkanı kendi sınırlarına çekilmiş olacak. Sayın Başbakan kendi koltuğunu ortadan kaldırmak için kampanya yapıyor, bilemiyoruz kalır mı kalmaz mı? Türkiye'nin itibarı artacak. Türk toplumu, demokrasi yanında yer aldığı için bunun gururunu yaşayacak. Dışarıdan yatırımcı gelecek, içeride piyasalar rahatlayacak, dolar başını alıp gitmeyecek, Türkiye'de tedirginlik olmayacak. Yabancı yatırımcılar kaçmayacak ve bizim borsamız sallantıya girmeyecek. Ekonomi rahatlayacak, huzur gelecek.

Hiç kimse bir kişinin hakim olduğu bir ülkeye yatırım getirmez. Hukukun üstünlüğünün olmadığı yatırımın güvenceye kavuşturulmadığı bir ülkeye gelmez. Turizm gelmez. Eğer bir ülkede kutuplaşma varsa gelen turist o ülkede rahat edemez. Eğer bir ülkede terör varsa kimse gelmez. Dolayısıyla toplumdaki bu tansiyonu düşürmemiz gerekiyor, ekonomiyi rahatlatmamız lazım. İnsanların işine, aşına dönmesi lazım ancak o zaman biz huzura kavuşabileceğiz. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermiş kardeşlerime de esleniyorum; sizin tercihiniz, başımızın üstünde yeriniz var. Ama bu seçim oyunuzu lütfen Türkiye için kullanın. Türkiye için dediğimizde de bu Hayır'dır."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.