SON DAKİKA
Hava Durumu

Özgür Özel: 'Akın Gürlek, sen savcı mısın yoksa mafya mısın?'

CHP Lideri Özgür Özel, Antalya mitinginde Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunu eleştirdi. İmamoğlu'nun 'özgürlük' ve 'erken seçim' talebiyle mitingler düzenleniyor.

Haber Giriş Tarihi: 01.06.2025 21:27
Haber Güncellenme Tarihi: 01.06.2025 23:35
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Özgür Özel: 'Akın Gürlek, sen savcı mısın yoksa mafya mısın?'

Partisinin Antalya'da düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "İşte şimdi Ekrem Başkan da şu an alacakaranlıkta 74 gündür bir zindanda tutuluyor. Ama biliyorsunuz ki her karanlığın bir aydınlığı, her derdin tasanın bir ferahlığı, her kötü günün güzel bir yarını vardır. Ekrem Başkan bizim çoban yıldızımızdır. Günü geldiğinde öyle bir parlayacak ki zalimlere karşı o zalimler neye uğradıklarını şaşıracaklar" dedi.

CHP'nin Silivri'de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na özgürlük ve erken seçim talebiyle her hafta Turkiyenin başka bir ilinde düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitiglerinin bu haftaki adresi Antalya oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingte yaptığı kornuşmaya, vatandaşları selamlayarak başladı.

''Bugün buraya zalimin zulmünden size sığınmaya, Antalya’nın vicdanında yeniden doğmaya, buraya kendimizi millete emanet etmeye geldik. Size geldik. Siz bize geldiniz. Hoş geldiniz'' diyen Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

''Ekrem Başkan bizim çoban yıldızımıdır''

"Antalya’ya geleceğimi duyduğunda böyle alnı derin derin çizgili bir yörük dedem çevirdi beni ve ‘Silivri’ye vardığında Ekrem evladıma ‘Hiçbir zalim, çoban yıldızını söndüremez. Toroslar gibi dik dursun Ekrem’ dedi. Yörük dedeme ‘Bu dediğini gönlüme aldım, akıma kazdım. Müsaden olursa bunu Antalya’dan Ekrem Başkanıma ulaştırayım. İşte buradan sizin huzurunuzda bu sözleri Ekrem Başkana yolluyoruz. Çoban yıldızı çok parlaktır ama alacakaranlıkta görünmez olur. Ne zaman ki güneşin doğuşu yakındır, o zaman gösterir kendini. İşte şimdi Ekrem Başkan da şu an alacakaranlıkta 74 gündür bir zindanda tutuluyor. Ama biliyorsunuz ki her karanlığın bir aydınlığı, her derdin tasanın bir ferahlığı, her kötü günün güzel bir yarını vardır. Ekrem Başkan bizim çoban yıldızımıdır. Günü geldiğinde öyle bir parlayacak ki zalimlere karşı o zalimler neye uğradıklarını şaşıracaklar. Selam olsun Silivri’ye, selam olsun Ekrem Başkana, selam olsun bu milletin çalışkan, dürüst, tertemiz evladına.

Bugün Kepez Meydanı’ndayız. Ekrem Başkan, Kepez Meydanı’nı görüyor. Peki Erdoğan sen görüyor musun? Sen dalga dalga operasyonlarla milleti korkutacağını sandın. Sen rakiplerini hapse atarak kazanabileceğini sandın. Sen tehdit ettikçe bu meydanlar doldu doluyor. Sen üzerimize yürüdükçe ayaklarımıza yeni ayaklar, omuzlarımıza yeni omuzlar, ağızlarımıza yeni ağızlar ekleniyor. Çünkü bu millet asırlık kazanımlarına sahip çıkıyor. Emanetine sahip çıkıyor. Emanetini, demokrasiyi, sandığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten aldı. O emaneti sana kaptırmadı, kaptırmayacak.

"Artık arkasında milletin desteği olmayan bir iktidar var"

Sen sokaklardan, meydanlardan korkarsın. Gel bak bu meydanda korkan kimse var mı? Bu meydanı dolduran ne benim ne CHP. Bu milletin iradesine darbe yapan cuntacının başı ben değilim sensin. Bu millet sizin zulmünüze karşı ayaktadır. Bu meydanı dolduran senin zulmüne karşı ayağa kalkan Antalya’dır, Türkiye’dir.

Ey Erdoğan ben milletim. Milli iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığımı getir. Adayımı sandıkta yarıştıracağım. Cesaretin varsa karşımıza çıkacaksın. Ama şunu bil ki zulmünün sonuna, devrini sonuna geliyorsun. Millet kararını verdi. Ekrem İmamoğlu geliyor, bir devir bitiyor yeni bir devir başlıyor.

Artık arkasında milletin desteği olmayan bir iktidar var. Olsaydı darbeye kalkışmaz, sandıktan korkmaz, artık milletin, devletin de itimat etmediği bir iktidar olduğunu itiraf etmezdi. Olsaydı üç savcının, üç gizli tanığın ayarlanmış 3 hakimin arkasına sığınmazdı. Artık milletin güvenmediği tükenmiş, yaşlanmış bir iktidar var. Herkes bilsin ki bunlar bir avuçtur. Bir avuç insan bugün güzelim ülkeye ihanet etmektedir. Onlar bir avuç insansa biz milyonlarız. Onlar azlar biz çoğuz. Onlar koca koltuklarında küçülürken siz milletimiz meydan meydan büyüyorsunuz.

"Biz birileri gibi salon siyasetçisi değil, milletin siyasetçisiyiz"

Bugün hiç şüphe yok ki burası da bir meclistir. Demokrasilerde millet vekaletini verdikten sonra öyle bir köşede oturmaz. Kendisiyle ilgili her konuda çıkar konuşur gerekirse meydana çıkar. Kendisiyle ilgili her konuda sözün ve kararın sahibi millettir. Eğer bir iktidar aldığı bu yetkiyi kötüye kullanırsa, milleti karınca gibi ezmeye çalışırsa işte o zaman her sokak, her meydan, her fabrika birer meclistir. Bugün Kepez Meydanı da bir meclistir. Hem de milletin gerçek meclisidir. Biz birileri gibi salon siyasetçisi değil milletin siyasetçisiyiz. Biz birileri gibi salonlara doldurduğumuz atanmışlara kendimizi alkışlattırıp sokaktan, pazardan, meydandan kaçmayız. CHP sokaktadır, meydandadır. Milletiyle omuz omuza, milletiyle birlikte iktidara yürümektedir.

Burada Akdeniz Üniversitesi’nden mezun olmuş gençler var. Onlar büyük bir heyecanla bekliyorlar. Birazdan bu meydan onlara Türkiye tarihinin görülmemiş bir mezuniyet törenini yapacak. Ekrem Başkan 6 yıllık görev süresinde hiç olmadığı kadar müfettiş, denetim, teftiş gördü. Sayıştay denetimlerinin hepsinden teker teker geçtik. Her şeyi didik didik ettiler ama hiçbir şey bulamadılar. Ne zaman ki cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladılar işte o zaman cuntayı kurdular, darbe planlarını öne çektiler. Önce diplomasını iptal ettiler. 74 gün geçti halen daha hiç bir iddialarını ispat edemediler."

''Savaş hukukunda olmayan namertlikler yapıyorlar''

''Buradan Erdoğan’a tarihinde son ihtarımı bulunuyorum: Kendi geleceğin için kumpaslar uğurunda böyle savcılara talimat verip sonra da arkasına geçme, adaletten şaşma çünkü bu sefer yaptığını yanına bırakmayacak; Ekrem Başkan’ı orada bırakmayacak; seni indireceğiz, onu, o makama mutlaka getireceğiz. O savcı, Anayasa’ya aykırı olarak İstanbul’a atanalı tam 214 gün geçti. 214 gündür saldırıyorlar ama hiçbir şey bulamadılar. Televizyonlarda, Ekrem Başkanı’mızın, arkadaşlarımızın, onuruyla ve haysiyeti ile oynuyorlar. Ailelere, evlatlara, eşlere saldırıyorlar. Savaş hukukunda olmayan namertlikler yapıyorlar. Kul hakkı yiyorlar, günaha giriyorlar.

AK Parti’nin vicdanlı insanlarla sesleniyorum: Erdoğan da geçmişte birçok soruşturmaya muhatap oldu. Hatırlayın; terörle, yolsuzlukla, Çete kurmakla yargılandı ama bir günden bir güne kapısına sabah polis yollanmadı. Bir gün tutuklu yargılanmadı. TRT ekranlarında, üzerine Yalanlar, iftiralar boca edilmedi. Pankartları yasaklanmadı, geceleri duvarlardan sökülmedi. Cezaevindeyken şiir albümü çıkardı. Ziyaretçi kısıtına gidilmedi, ziyareti rekoruyla övündü. Ancak Erdoğan, kendisine yapılmayanı rakibine yapıyor. Kendisine yapılmayan zulmü, Ekrem Başkan’a yapıyor.

''Dünün mağdur olan Erdoğan, artık bugünün zalimidir''

Dünün mağdur olan Erdoğan, artık bugünün zalimidir. Tarih önüne Saraçhane’deki dünkü mağdur, bugünkü zalim olarak kazanmıştır. Bunu kimse aklından çıkarmasın. Bunu unutmayız, unutturmayız. Bilinsin ki kurulan kumpas, FETÖ dönemleri kadar kirlidir. Yargı, yine talimatlıdır. Kararlar, yine sipariştir. Tanıklar, yine gizlidir. Dosyalar, yine boştur; iftiralar, yine zehirlidir. 74 günün sonunda köşeye sıkıştılar panik evresindeler. Bundan çıkabilmek için iftira at kurtul politikasına geçtiler. Daha önce kadın tutukluları tehtid ettiler; deşifre ettik. Şimdi son bir tutukluyu, cezaevinden kimseye haber vermeden, avukatı olmadan, savcılığa götürüp iftiracılığa zorladılar. Tehdit ettiler, şantaj yaptılar, Ekrem Başkan’ı suçlamazsan içeride çürürsün dediler. Buradan o Başsavcı'ya soruyorum, adınla soruyorum: Ey, Akın Gürlek, sen savcı mısın yoksa mafya mısın? Boşalan dosyanı doldurmak için, bu dosyayı iftiralarla doldurmak için bu yollara nasıl başvursun?''

İstanbul Büyükşehir Belediyei'ne yönelik son operasyona da değinen Özel, şu ifadeleri kullandı:

''Son olarak beşinci dalgada 47 kişi daha gözaltına aldı. Avcılar Belediye Başkanımız, 30 yaşında, Gençlik Kollarından gelen Utku Caner Çaykara’yı, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız sevgili Hakan’ı, Büyükçekmece Belediye Başkanımız Hasan Akgün’ü, Adana Seyhan Belediye Başkanımız Kadın Kolları Başkanlığı’ndan gelen Oya Tekin’i, Adana Ceyhan Belediye Başkanımız Kadir Haydar’ı, Parti Meclis üyemiz sevgili kardeşim Baki Aydöner’i ve Antalya’ya annesini ve babasını, kısa süreli aralıklarla Antalya’ya veren, Antalya’nın topraklarına veren evladınız Aykut Erdoğdu’yu yalan ve iftiralarla gözaltına aldılar. Ey darbeciler, size Antalya’dan sesleniyorum: Beş değil, 55 dalga yapsanız da bu milleti teslim alamayacaksınız. Bu meydanları, boşaltamayacaksınız. Emin olun sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gencecik kardeşlerimize, bunları yapanlar bilsinler ki bizim birbirimizle bağımız, siyaset bağı çıkar bağlı değildir. Bizim birbirimizle olan bağımız, bir kavgaya birlikte inanmanın, bir mücadeleyi birlikte verebilmenin bağıdır.''

Özel’den 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek'' şiiri...

Özel, daha sonra Adnan Yücel’in ''Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek'' adlı şiirinin şu satırlarını okudu:

''Bir inancın yüceliğinde buldum seni. Bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bin kez budadılar körpe dallarımızı, bin kez kırdılar. Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz. Bin kez korkuya boğdular zamanı, bin kez ölümlediler. Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. Ey her şeyi bitti sananlar, her şey bitti diyenler, korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler ve kırlarda direnenler, ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!''

Bu şiiri gözaltına alınan ve tutuklu bulunan yol arkadaşlarına atfettiğini belirten Özel, ''Bu şiir Aykut’a gitti, bu şiir Caner’e, Hakan’a, Hasan’a, Oya’ya, Kadir Haydar’a, bu şiir Ekrem başkana gitti. Bu şiir Antalya’dan Silivri’ye, Silivri’deki, Kandıra’daki, İzmir’deki, dört bir taraftaki kardeşlere, evlatlara... Biz kırılmayız, bizi kıramazlar, inadına çiçekteyiz, inadına meyvedeyiz, inadına doğumdayız, yine hep birlikte umuttayız, sevinçteyiz. Biz buradayız, biz başaracağız'' diye konuştu.

''Bu millet, barış, kardeşlik, iş ve aş istiyor”

Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a son olarak şu çağrıyı yaptığını belirterek, şunları kaydetti:

''Bu millet, barış, kardeşlik, iş ve aş istiyor. Türkiye’nin bu kabustan uyanması gerekiyor. İleride yine kandırıldım dememek, güvendin üç hukukçuyu buna karşı tedbir alarak görevlendirmeni bekliyoruz. Gelsinler, soruşturmayı incelesinler. Hala bu davanın savcısıyım diyeceksen, ben de avukatıyım. Hodri meydan. İddianame yazın, tutuksuz yargılayın, TRT’den canlı yayınlayın. Bu millet, iftirayı da duysun cevabını da duysun. Ekrem Başkan, o savcıya o salon nasıl dar ediyor bunu da görsün millet. Hodri meydan. Bu ülkenin onurlu yargı mensuplarına bir kez daha sesleniyorum: bu yapılanlardan her birinizin hoşnut olmadığını, rahatsızlıklarınızın olduğunu biliyorum. Bilin ki bu millet sizin doğru vicdanla cesur kararlarınızın arkasında duracaktır. Unutmayın, hukukun yanında duranlar, onurlarıyla, şerefli ve tarihi geçecekler. Ancak bu darbeciler bir daha insan içine çıkamayacaklar. Tarafsız olun hukuka uyun, bu milletin gönlünde tarihe geçin. Suç işleyenlerin değil hukukun peşinden gidin. Millete kardeş olun.

''Ey Erdoğan, sen bu davanın,ne savcısısın ne hakimisin''

Çıkmış hala 'suç örgütü' diyor, 'ahtapot' diyor. Bu hukuksuzluğa dünyadan tepki gelince de rahatsız oluyor. Dostum İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, davetimiz üzerine Sosyalist Enternasyonel Toplantısı için İstanbul’daydı. Orada 81 ülkeden 89 partinin temsilcileri hep birlikte imam oğluna özgürlük diye şurada gördüğünüz pankart kaldırdık, ‘Free İmamoğlu’ diye. Erdoğan bunu görmüş rahatsız olmuş Pedro Sanchez’i kastederek, ‘Ben kendisine işin aslını anlatmıştım şimdi gitmiş orada bir şey kaldırıyor’ diyor. Ey Erdoğan, sen bu davanın ne savcısısın ne hakimisin.

Tutup, dönüp dolaşıp ‘Türkiye hukuk devleti’ diyorsun, bu davada gizlilik kararı var. Dosyalar gizliyken sen işin aslını nereden biliyorsun. Türkiye’de yargı bağımsızsa sen bir partinin genel başkanı olarak kimsenin bilmediği bir dosyaya nasıl İspanya Başbakanı'na ne anlatıyorsun? Demek ki anlattıklarında o dosya kadar boş. Demek ki sen de o savcı kadar çaresizsin.''

''İmamoğlu’na özgürlük demek ve bunu savunmak cesaret işidir''

“İmamoğlu’na özgürlük demek ve bunu savunmak cesaret işidir” diyen Özel, “Senin söyledin yalanlara inanıp da buradan kanıt aramak iste cesaret bir yana tam olarak acizliktir. Aciz bir yargı aciz bir savcı aciz bir dosyayı sırf kendi çıkarların için yaratmaya çalışıyorsun. Oysa Türkiye Cumhuriyeti bunu hak etmedi, bundan sonra da hak etmeyecek” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ''İstanbul'dan Türkiye'ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor'' şeklindeki sözlerine de yanıt veren Özel, geçen hafta İzmir’de gösterilen videoya değinerek, ''Gelelim senin ahtapotuna... Kendisine grup toplantısında bir ahtapot göstermiştim. Bu ahtapot neymiş, nereleri sarmış, bugün Erdoğan’a ayna tutalım. Geçen hafta İzmir’de izlediniz mi? İlk kez bir şey izlettik, çok beğenildi. Bir hafta boyunca İzmir mitingindeki bir video konuşuldu. Şimdi bir ay boyunca bu videoyu konuşsunlar bakalım. Hep beraber izleyelim ahtapot neymiş neredeymiş'' dedi.

Özel, mitinge gelen vatandaşlara, AK Partilerin usulsüzlük ve yolsuzluklarına ilişkin haberlerin yer aldığı videoyu ''Al sana ahtapot'' diyerek izletti.

''Hiçbirimiz karışmayacağız, mahkemeler önünde hesap verecekler''

CHP Lideri Özgür Özel, ''Orada burada da ahtapot arama, ahtapot Saray'da. Öyle, iftirayla ahtapot ararsan gerçek ahtapotu Antalya’da görürsün. O Saray'daki ahtapotun da o ellerinin uzandı her yerdeki yapılan yolsuzlukların da teker teker hesabına Türkiye’de bağımsız yargı soracak. Hiçbirimiz karışmayacağız, mahkemeler önünde hesap verecekler'' dedi.

Özel, daha sonra vatandaşlara, bir kaç kez ''ahtapot nerede'' diye sorarak, ''Saray'da'' yanıtını aldı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları kaydetti:

"19 Mart darbesi maalesef bir kara delik gibi milletin her şeyini yutuyor. Milletin alınteri bir kişinin ihtirasına kurban ediliyor. Sadece sattıkları döviz rezervleri 60 milyar doları aştı, borsa çöktü, yabancı yatırımcı kaçtı. 2,4 trilyon lira 86 milyona bölünce bu meydandaki herkes, Türkiye'deki herkes, dün gece doğan bugün kundakta olanın da, ölüm döşeğinde olanın da cebinden 27'şer bin lira kaybettik. Bu paranın sadece onda biri ile emeklilere ayda 14 bin 500 lira değil 30 bin lira verebilirdik 10 yıl boyunca. Bu parayla Antalyalı çiftçilerin bütün borçlarını, yetmez, Türkiye'deki bütün çiftçi borçlarını öder, kapatır; borçları kadar da üstüne para verebilirdik. Atanmayan bir milyon öğretmen var. Onları atayabilir, üç yıllık maaşlarını peşin verebilirdik. Yıl boyunca sosyal yardım alan 4,6 milyon yoksulumuza 40'ar bin lira maaş verebilirdik. 12 milyon işsizimize 15'er bin lira işsizlik maaşı verebilirdik. Şu anda 1,7 milyon öğrenci KYK kredisiyle, bursla geçinmeye çalışıyor. Sadece 3 bin lira alıyorlar. Tüm bu öğrencilere 3 bin lira değil, 30 bin lira burs verebilirdik. Ama bu parayı millete vermediler. Bu parayı Ekrem İmamoğlu'nu hapse atmak için harcadılar. Söz veriyoruz bu organize kötülüğü bitireceğiz. Ekrem İmamoğlu'nu da bu milletin hakkını da bunlardan söke söke alacağız inşallah.

"Antalya'nın sorunları yıllardır çözümsüz"

Ekonomiden bahsedince Antalya'dan, Antalya'nın sorunlarından bahsetmemek olmaz. Burada belki de Türkiye'nin en dertli Büyükşehir Belediye Başkanı var. Antalya geçtiğimiz yıl 27 milyon turist ağırladı. 2024'te 61 milyar dolar turizm gelirinin 23 milyarını Antalya getiriyor. Ama sıra hizmete gelince 2,7 milyona göre kaynak aktarılıyor. Gelen misafir 27 milyon. Para ödenirken kış nüfusu, kayıtlı nüfus 2,7 milyon. Antalya'nın sorunları yıllardır çözümsüz.

"Almanya'dan Antalya'ya 3 saatte geliyorsun; Antalya'dan Alanya'ya üç buçuk saatte gidiyorsun"

İhalesi yapılan Antalya-Alanya otoyolunun daha temelini bile atmadılar. Almanya'dan Antalya'ya 3 saatte geliyorsun; Antalya'dan Alanya'ya 3,5 saatte gidiyorsun. Alacabel ve Çubukbeli tünelleri bitmedi. Finike, Demre, Elmalı, Kaş bağlantı yolları yetersiz. Gazipaşa, Anamur yolu onlarca yıldır sürüncemede. Ben biliyorum, her geldiğimde dinliyorum. Kuzey çevre yolu ve Batı çevre yolu tamamlanmadı. Antalya, Isparta yolu 25 yıldır bitmedi. Demiryolunda mahkum bırakılan Antalya için ihale bile yapmadılar.

"Burada çiftçi artık dert ekip kahır biçiyor"

Hem ihracat yapan hem ülkeyi besleyen Antalya çiftçisine ise 'bir dokun bin ah işit.' Gübre, ilaç, fide, mazot kat kat arttı. Ürün fiyatı 3 sene önce ile aynı. Antalya'nın yaş sebze, meyve ihracatı artacağına yüzde 7 azaldı. Türkiye'den Rusya'ya domates gümrükleniyor. Burada maliyet 300 dolar, İran'da 125 dolar. Türk tırları üç kat pahalıya gümrükleniyor. Nasıl rekabet edecekler? Ziraat Bankası kredilerinde faiz yüzde 4,5'tan yüzde 25'e çıkmış. Burada çiftçi artık dert ekip kahır biçiyor. Çiftçiyi yok sayanlara yazıklar olsun. Bir de şimdi Antalya'nın hallerini belediyenin elindeki halciye, üreticiye hizmet edilen katkı sağlanan arka çıkılan hallerini bakanlığa bağlamak istiyorlar. Buradan şu anda aramızda bulunmayan cumhurbaşkanı adayımıza onun adına şunun sözünü veriyorum Antalya. Bundan bir sonraki Cumhurbaşkanı, şimdiki gibi çiftçiye, köylüye, kulağını kapayan, canı sıkılınca 'al ananı da git' diyen değil, Birinci Cumhurbaşkanı gibi 'Köylü milletin efendisidir' diyen bir Cumhurbaşkanı olacak.

"Akdeniz Üniversitesi'nin gurur duyulacak gençlerinin yanında bir de utanç duyulacak rektörü var"

Akdeniz Üniversitesi, 'Köylü milletin efendisidir' lafını duyunca başladı hep bir ağızdan bağırmaya, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diyorlar. Biz onlarla gurur duyuyoruz. Darbeye direnişin en ön safında hep bu genç kardeşlerim vardı. Barikatları yıktılar. Saraçhane Meydanı'nı doldurdular. Tüm Türkiye'de; Ankara'da da Antalya'da da Zonguldak'ta da Erzurum'da da gençler hep ön plandaydı. Antalya'da, Akdeniz Üniversitelilerle ne kadar gurur duysanız azdır. Ancak Akdeniz Üniversitesi'nin gurur duyulacak gençlerinin yanında bir de utanç duyulacak rektörü var. Sokaklara çıkan, iradelerini savunan gençler bugün aramızda. Akdeniz Üniversitesi'nin göbeğinden saraya bağlı rektörü bu pırıl pırıl genç kardeşlerime mezuniyet töreni yaptırmadı. Korktu onlardan. Üzülmüşler, diyorlar ki Akdeniz Üniversitesi, 'Okuduk, çalıştık, bitirdik, mezun olduk. Rektör mezuniyeti elimizden aldı. Mezuniyet coşkusu yaşayamadık. Bir kep bile atamadık'. Ben de dedim ki, 'Biz onlara görülmemiş bir mezuniyet töreni yapmaya ve onların KEP törenini hep birlikte alkışlamaya geliyoruz.' Gençlerle gurur duyuyoruz. Gençlere özgürlük istiyoruz. İyi bir gelecek istiyoruz. Akdeniz Üniversitesi sizlerle gurur duyuyoruz. Ve şimdi hep beraber 10'dan geriye sayıyoruz. Ve Akdeniz Üniversitesi'nin öğrencileri Türkiye'nin gözü önünde yüz binlerce kişinin geri sayımıyla kep atıyor. Akdeniz Üniversitesi'nin rektörü, işine gelene fahri doktora veriyor, işine gelene alkışlatıyor. Kendi diploması olmayan biri, hem öğrencilerimizin dilinden anlamayan, onların ruhunu bilmeyen, onların coşkusuna ortak olamayan bir rektör atamış, o rektör de mezuniyetlerini iptal etmiş. Biz bu kardeşlerimin her biriyle ayrı ayrı gurur duyuyoruz. Bu meydandan, Akdeniz Üniversitesi'nden ve bütün üniversitelerden mezun olan tüm evlatlarımız için en kuvvetli alkışı duymak istiyorum. Hepinizi çok seviyoruz arkadaşlar. İyi ki varsınız. Akdeniz Üniversitesi'ne arkadan gelen sesi duyuyor musunuz? Antalya sizinle gurur duyuyor.

"İktidarın kurmadığı asgari ücret masasını fiilen biz kuruyoruz"

Gençlerin sorunları çok ama emeklilerin de sorunları hiç az değil. Asgari ücretlilerin sorunları hiç az değil. Asgari ücret hiç zamlanmadan bir yıl geçirmişti. Hatırlayın 2023 seçimlerinden önce Temmuz'da ara zamlar yapılıyordu. iki yıl yapıldı. 2023'te 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta Erdoğan çıktı dedi ki, 'Enflasyonist ortamda asgari ücreti belki de yılda dört kez enflasyon için ayarlamak lazım.' O gün bunu söyleyip asgari ücrete Mart'ta, Temmuz'da ve Ekim'de ara zamlar yapmayı taahhüt etti. Oyu aldı ancak asgari ücretliyi unuttu. 17 bin liralık asgari ücrete bırakın dört kez bir kez bile iyileştirme yapmadı. Ardından 17 bin liralık asgari ücrete zam yapılırken gerçekleşen enflasyon değil beklenen enflasyon üzerinden zam yaptılar. Yani beceremedikleri enflasyon hedefi üzerinden zam. 30 bin lira olması gereken asgari ücreti 22 bin lirada bıraktılar. O 22 bin liralık asgari ücret TÜİK'in hesabıyla ilk 4 ayda 3 bin 100 lira eride 19 bin liraya geriledi. Asgari ücrete ara zammı almazsak eğer, Haziran ayının sonunda verildiğinden geride bir asgari ücretle emekçi kardeşlerim perişan olacaklar. Bunu yaparken küçük işletmeleri, küçük esnafı, KOBİ'lerimizi, buradaki otel sahiplerini asla mağdur etmeyeceğiz. İşverenin de yüzünü güldürecek, emekçinin de zammını mutlaka alacağız. Hafta içi DİSK'i, TİSK'i, HAK-İŞ'i, TÜRK-İŞ'i ziyaret ettim. İktidarın kurmadığı asgari ücret masasını fiilen biz kuruyoruz. Ve buradan hem esnafta, KOBİ'lerde, fabrikalarda, tarlalarda, özellikle ihracat için zamanla yarışan paketleme servislerinde, otellerde çalışan kardeşlerim için bu meydandan bir dayanışmayı yükseltmek istiyoruz. Asgari ücrete ara zam hakkımız, bunu söke söke alacağız. Antalya hazır mı? Ara zam hakkımız söke söke alırız. Bu gençler için bağıran Antalyalılar hiç boşuna bağırmamışsınız. Gençler sizin için asgari ücretlinin ara zammı için hepimizden çok bağırdılar.

"Her şey çok güzel olacak sesleri arasında Ekrem Başkan küçücük hücresinde dimdik ayakta"

Bir de emeklilerin durumu var. Emeklilere sefalet ücreti veriyorlar. TÜİK zaten hesaplamayı kötü yapıyor. Bir de beklenti enflasyonuna dönüyorlar, kuş kadar zam veriyorlar. Şimdi bu 14 bin 500 lirayı 16 bin lira falan yapmaya hazırlıyorlar. Ama emekli örgütleri, bu işin hesabını bilen herkes biliyor ki emeklilerin mutlaka seyyanen zam alması lazım. Biz geçtiğimiz yıl bir büyük mücadeleyi, bütün emeklilerle birlikte, meydan meydan büyüttük. Emekliler ve emekli dostları yeni bir mücadele için hazır mıyız? Seyyanen zam hakkımız söke söke alırız. İşte bu meydanın hem Ekrem Başkan'la dayanışmasıdır, hem sosyal demokratla, muhafazakar demokratla kol kola; milliyetçi demokratın, liberal demokratla kol kola; Türk demokratların, Kürt demokratların omuz omuza, Laz'ın, Çerkez'in, Pomak'ın, Arnavut'un her birimizin omuz omuza durduğu bu meydanda 80 yaşındaki emeklinin hakkını, 20 yaşındaki Akdeniz Üniversiteli; onun hakkını asgari ücretli bu meydanda birlikte savunmaktadır. İhtiyacımız olan bu birleşik mücadeledir. Meydana güç veren, meydandan güç alan tüm sendikalara, tüm siyasi partilere, her yaş grubundan bütün demokratlara yürekten teşekkür ediyorum. Hep birlikte mücadele edip, hep birlikte kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu enerjinin karşısında başaramayacaklar. Bir işi başarmak için üç şeye ihtiyaç var. Bir, ahlaki üstünlük. Elhamdülillah bizde. İki, psikolojik üstünlük. Uzun süredir elimizde. Üç, çoğunluk enerjisi. İşte o enerji de ta buradan en arkaya kadar yüz binlerce Antalyalının yüreğinde. Hepinizle gurur duyuyoruz. Hepinize yürekten inanıyoruz. Her şey çok güzel olacak sesleri arasında Ekrem Başkan küçücük hücresinde dimdik ayakta. Yerin yedi kat üstünde bir yerde büyük bir mutlulukta moral olarak. Ama onlar saraylarında yerin yedi kat dibindeler. Sıcak salonlarından ayrılamayanlar çarşıya, pazara, tarlaya inemiyorlar. Milletten korkan iktidar olur mu? Bunlar öyle oldu. Bunlar artık insan içine çıkamıyorlar.

"Yarın sandık gelse Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı"

Erdoğan'ın partisi yüzde 30'un altına düştü. Yarın sandık gelse iktidarda değil. Biraz önce gördüğünüz orta ile birlikte toplam yüzde 35 bile değiller. Yarın sandık gelse Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı. Milletin iktidarını geciktirebilirler. Ama asla engelleyemezler. Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin Karşımıza çıksın. Yarışalım millet kararını versin. Aday olamıyorsa oğlu mu geliyor, damadı mı geliyor, birbirini yiyen bakanları mı geliyor, kim geliyorsa gelsin, ne yaparlarsa yapsınlar Ekrem İmamoğlu o seçime girecek. Ekrem İmamoğlu o seçimi kazanacak. Bizi engelleyemezsiniz. Milleti durduramazsınız.

"Bu millet darbecilere anayasa yaptırmaz"

Meşruiyeti kalmamış bir iktidar meydanlardan istifa sloganlarını duyar. Güya birde bu meşruiyeti kalmamış adamlar anayasa yapacaklarmış. Sen anayasayı defalarca değiştirdin. Sen hiç anayasa yapmadın ki, hep 'bana yasa' yaptın. Anayasa, her doğan çocuk için yapılır. Sen her doğana değil, Erdoğan'a anayasa yaptın. Bu anayasa zaten Kenan Evren ile Tayyip Erdoğan'ın ortak anayasasıdır. Bu millet darbecilere anayasa yaptırmaz. 12 Eylül darbe anayasasını değiştirelim derken 19 Mart darbecileriyle birlikte bu millet anayasa yapmaz. Bu iktidar yağmursuz bulut gibi gökyüzünü karartıyor ama millete bir damla su düşürmüyor. Bereketsiz bunlar. Bunlarla Anayasayı bırakın, oturup birlikte menemen bile yapılmaz. Ama artık milletin mevsimi başlıyor. Adaletin baharı, özgürlüğün güneşi, huzurun rüzgarı esiyor. Siz artık bu millete istikamet çizemezsiniz. Sizin devriniz bitti artık. Milletin devri başlıyor. Artık bağımsız, özgür, adil bir Türkiye'nin devri başlıyor. Artık AB ülkesi olmuş, zengin bir Türkiye özleniyor. Adım adım bu Türkiye geliyor.

"İmzalar tamamlandığında bu millet bu iktidara gücünü göstermiş olacak"

Dünya tarihinin en büyük imza kampanyasını hep beraber sürdürüyoruz. Buradan ilan ediyorum. İmza sayımız 15 milyonu aştı, 17 milyonu aştı, 20 milyonluğa yaklaştı. Hedefe ulaşmamıza çok az kaldı. Ama artık imza vermeyenleri bulmak, onlarla konuşmak, föyleri onlara ulaştırmak, onları ikna etmek, teşvik etmek sizlere kalıyor. Sesimi duyan herkese şunu söylüyorum: İmza vermeyenleri imza vermeye, verdiyse bir yakınını imza vermeye götürmeye davet ediyorum. Yarına bırakmayın, bırakırsanız bu darbecilerin yanına kalır. İmzalar tamamlandığında bu millet bu iktidara gücünü göstermiş olacak. Bütün dünya bu milletin gücünü bu iktidarın düştüğü durumu görecek. İcazeti başkalarından alan, milletin sofrasından korkup, kaçıp dış güçlerin sofralarına oturanlar, emperyalistlerin Orta Doğu planına kukla olanlar, İsrail'e ses çıkartamayanlar, birilerinin Filistin'i paylaşıp oradan Filistinlileri sürmesine sessiz kalanlar bilin ki Cumhuriyet Halk Partisi 100 yıl önceki gibi dimdik ayakta. Cumhuriyet Halk Partisi emperyalistlerin karşısında, milletinin yanındadır. Yolumuzda kimse duramayacak. Türkiye ittifakı kazanacak. Mutlaka Türkiye kazanacak.

"Türkiye’nin demokratları aynı meydanlarda buluşmuştur"

Aşağıdan bir kardeşim bir tişört gösterdi. Dedi ki ‘Bunu gösterebilir misin?’ Bakın biz sadece CHP için değil biz sadece Ekrem İmamoğlu için değil hangi siyasi görüş olursa olsun Tayyip Erdoğan korkuyorsa onu hapiste tutuyorsa onun serbest kalması için aynı mücadeleyi veriyoruz. Burada sevgili Ümit Özdağ’ın tişörtünü verdiler. Kendisine de özgürlük istiyoruz. Buna bir imza at senden Ümit Başkana götüreceğim ve şunu bilelim tepede biri var bir gün Selahattin Demirtaş’ı atıyor, bekliyor ki milliyetçiler onu desteklesin. Bir gün Ümit Özdağ’ı içeri atıyor bekliyor ki DEM’liler onu desteklesin. Bu oyun bu ezber bozulmuştur. Türkiye’nin demokratları aynı meydanlarda buluşmuştur. Ekrem İmamoğlu’na da, Selahattin Demirtaş’a da, Ümit Özdağ’a da tüm siyasi tutsaklara hep birlikte sahip çıkıyoruz. Biz demokrasinin tarafıyız. Biz muhalefetin birbiriyle kavga etmediği, iktidarla mücadele ettiği büyük bir meydandayız. Hepinizle gurur duyuyorum."

Özgür Özel, Nazım Hikmet’in Yürümek şiiri okuyarak, "O zaman hep beraber yürüyelim. Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek. Yürümek; dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup, kelleni orta yere yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek. Yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek. Yürümek; yürekten gülerekten yürümek. Yürüyelim arkadaşlar yolumuz uzun yürüyelim arkadaşlar başarmak için. Yazın girişinde yaz mevsiminin ilk gününde sımsıcak bir karşılamayla kimseyi ayırmadan kimseyi arkada bırakmadan, kimseyi ötekileştirmeden, yalnızlaştırmadan buraya bir miting yapmaya değil bir eylem yapmaya, geleceğin cumhurbaşkanına sahip çıkmaya geldiniz sağ olun var olun. Hep birlikte bir önemli yolu yürüyoruz, şimdi evlerinize gidiyorsunuz. Kiminiz Toroslar’ın üzerinde bir yörük çadırına, kiminiz çalıştığınız fabrikaya, tarlaya kiminiz otele kiminiz bir başka yer uğurlar olsun hepinize. Hepinizi seviyoruz. Hoşçakalın dostlarım" dedi.

Özel, meydandaki kitleye Grup Yorum'un "Hoşçakaların Dostlarım" şarkısıyla veda ederek, alandan ayrıldı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.