15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirme teşebbüsüyle ilgili davada mahkeme heyeti, 11 kişinin tahliyesine karar verdi.
Haber Giriş Tarihi: 27.12.2017 13:01
Haber Güncellenme Tarihi: 27.12.2017 13:01
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 68 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 15 Temmuz Özel Kuvvetler Komutanlığı davasının 13'üncü celsesinde duruşmaya sanıklar ve avukatları ile gazi İsmail Oğuz, Başbakanlık, TBMM ve şehit Ömer Halisdemir'in yakınlarının da arasında bulunduğu bazı müdahillerin avukatları katıldı.
Mahkeme kararını 00.20'de açıklarken 11 kişinin tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen isimler, Alperen Berat Durmuş, Ertuğrul Bozçal, Sedat Soysal, Selçuk Sert, Emrah Şentürk, Mehmet Kuşlu, Ömer Faruk Cavlazoğlu, Mehmet Koç, Yıldıray Yılmaz, Gürbüz Türk ve Raşit Özdilek oldu.
68 sanıklı davada tahliye edilenlerin sayısı son tahliyeler ile birlikte 29 oldu.
Tanık albay 'tatbikat' iddiasını çürüttü
İlk tanık ÖKK Okul Komutanlığında görevli Albay Tan Dervişoğlu, Başkan Bayram Kantık'ın, "Nizamiye önündeyken siz içeriyle temas kurdunuz mu?" şeklindeki sorusu üzerine şunları anlattı:
"Mihrali Atmaca ile görüştüm. Telefonda Mihrali'ye nizamiyedeki adamların onun adamı olup olmadığını, ne yaptıklarını sordum. O sırada hedef gözetilmeksizin, her taraftan ateş ediliyordu. Mihrali, 'Bana emir verdiler, komutanın emriyle Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i gözetim altına aldım' dedi. 'Komutan kim?' dediğimde de 'Zekai Paşa' yanıtını verdi. Bir başçavuşun vurulduğunu söyledi. Başlangıçta bir anlam veremedim. 'Neden vurdunuz? Manyak mısınız?' dedim. O da Semih Terzi'nin vurulduğunu ve başçavuşun Terzi'ye ateş ettiği için vurulduğunu anlattı. Terzi ve Ömer Halisdemir'in öldüğünü söyledi. Terzi'nin darbeci olduğunu söyledim, bana şaşkın bir şekilde 'Neler oluyor komutanım anlayamıyorum' tarzı şeyler söyledi. Komutanlık önüne geldiğimizde de bizi Mihrali Atmaca karşıladı."
Başbakanlık Avukatı Alaaddin Varol'un, "Darbe girişiminden önce size, ÖKK'ya terör saldırısı olacağı ya da tatbikat yapılacağı söylendi mi?" sorusuna Dervişoğlu, "Hayır, öyle bir bildirim almadık." cevabını verdi.
Başbakanlık Avukatı Alaaddin Varol da o akşam kendileri içeri giremezken başkalarının girip girmediğini sordu. Dervişoğlu, "Silahlı, tam teçhizatlı, özel araçlarıyla giren personel oldu. Biz gelmeden girmişler. Bunu kamera kayıtları ve personel mülakatlarından öğrendik. Korkunç bir karmaşa vardı" dedi. Avukat Varol, "Buradaki sanıklar Zekai Aksakallı'nın herkesin öldürülmesi emrini verdiğini iddia etti. İsteseniz içeri girdiğinizde herkesi öldürebilir miydiniz?" sorusunu yöneltince Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"O tarz emir verilmiş olsa veya böyle bir şey yapılmak istense onları engelleyecek bir şey yoktu. Oradaki personel son derece sağduyulu, itidalli davrandı. Sadece derdest edildiler."
Siviller içeri nasıl girdi?
Sanıklardan Mehmet Ali Çelik, Dervişoğlu'na Zekai Aksakallı'nın kendilerine giriş çıkışların kapatılması talimatını verdiğini bilip bilmediğini sordu. Dervişoğlu, "Oradaki en kıdemli personel değildim. Tüm görüşmeleri Ömer Faruk Bozdemir yaptı" derken Başkan Kantık Çelik, "Giriş çıkışlar yasaksa siviller nasıl girdi?"diye sordu. Çelik, sadece Zekai Aksakallı'nın bildirdiği 32. Taburun içeri girdiğini, ayrıca kışla içindeki sivil personele de alarm verdiklerini, diğer bazı sivilleri bizzat nöbetçi subayının içeri aldığını söyledi.
Başkan Kantık, sorusunu tekrarlayınca bir sanık, "Yorum yapıyorsunuz hakim bey" diye tepki gösterdi. Başkan da yorum yapmadığını, sadece sivillerin içeri nasıl girdiğini sorduğunu vurguladı.
Sanıklardan Raşit Özdilek ÖKK'nda derdest edildikten sonra 5 gün işkence yapıldığını öne sürdü ve "Bizi niye hemen polise göndermeyip, 5 gün böyle tuttunuz?" dedi. Dervişoğlu, bu sorunun muhatabının kendisi olmadığını söyledi.
Sanık Avukatlarından Ayten İzmirli'nin soruları sırasında ise şu ilginç diyalog yaşandı:
Avukat İzmirli: Askerlik Kanunu'na göre olağanüstü durumlarda askerler yakınsa kendi birliğine, değilse en yakın birliğe gider diye biliyorum.
Albay Dervişoğlu: Tam olarak bilmiyorum.
Başkan Kantık: O, erler için geçerli diye biliyorum.
Zekai Aksakallı nizamiyeyi kapatma emri verdi
Öğlen arasının ardından tanıklık yapan 15 Temmuz gecesi ÖKK nöbetçi amiri olan Albay Ümit Koçak, Zekai Aksakallı'nın kendisini arayıp, nizamiyeyi kapatma ve general dahil kimsenin içeri alınmaması emrini verdiğini söyledi.
İlerleyen saatlerde Albay Oğuz Tozak'ın geldiğini, komutanın emrini aktarıp, kibarca geri çevirdiğini belirten Koçak, "Daha sonra komutanın emir astsubayı Makbul Uluğ aradı, Oğuz Tozak'ı içeri almamızı söyledi" dedi.
Davanın 1 numaralı sanığı eski Albay Ümit Bak, Zekai Aksakallı'nın "Semih Terzi hariç hiçbir general içeri alınmayacak" talimatı verip vermediğini sordu. Koçak, "hayır" deyince Bak, "Bu emri odamın önünde bana tebliğ etmediniz mi? Ben bunu bugün söylemiyorum, 16 Temmuz'daki ifademde söyledim" şeklinde tepki gösterdi. Bak'ın bir başka sorusu üzerine Koçak, nizamiyeye giden nöbetçi subayı Volkan Vural Bal'ın burada sadece 32. Tabur değil farklı silahlı kişileri de gördüğünü ve bunları tanıdığını belirttiğini anlattı. Bak, "Darbeci olduğumuzu söylüyorsunuz ya, biz darbeciler tarafından derdest edildiniz mi, bağlanıp yere yatırıldınız mı, gözleriniz bağlandı mı?" sorularını yöneltince Koçak, bunların olmadığını, sadece tehdit edildiğini bildirdi. Bunun üzerine Başkan Kantık, "Derdest edilmeyen bir adamın silahı alınır mı?" derken, sanıklar, "alınır, alınır"karşılığını verdi. Koçak da o sırada silahı olmadığını kaydetti. Ümit Bak, Semih Terzi gelirken ve silahlar patlarken, nöbetçi amiri olarak ne yaptığını da sordu. Koçak, "Kısa bir süreliğine tutulmuşum, tehdit edilmişim. Bir şey yapmam mümkün değildi" karşılığını verdi. Bak'ın askeri telefon hattını kullanma imkanı olup olmadığına ilişkin sorusunu ise Koçak, "Gelen telefonlara cevap verdim. Ama dinleniyor düşüncesiyle kullanmadım" dedi.
Nöbet değiştirmekle suçlamalar
15 Temmuz gecesi AMM (Acil Müdahale Mangası) nöbetçi astsubayı olan ve askerlerin darbecilere müdahale etmesini engellemekle suçlanan Emrah Şentürk, nöbetçi amirinin emri olmadan harekete geçme imkanı olmadığını hatırlatarak, "Bana ne bir emir, ne bilgi verdi. Neden?" diye sordu. Koçak, "Güvenemeyeceğimi düşünerek böyle bir emir ve uyarıda bulunmadım"açıklamasını yaptı.
Sanıklardan Uğur Demirtaş birçok kişinin 15 Temmuz için nöbet değiştirmekle suçlandığına dikkat çekip, Koçak'a o gece kendi nöbetini mi tuttuğu sorusunu yöneltti. Koçak, "Kendi nöbetimdi. Sadece nöbet listesi taslak halindeyken bir personel değişim istedi. Tarihi bile bilmeden değiştirin dedim" karşılığını verince salonda uğultular yükseldi. Bunun üzerine Başkan Kantık, "Salonu boşaltırım. Burası kahvehane değil" uyarısında bulundu.
Ümit Koçak'tan sonra Zekai Aksakallı'nın emir astsubayı Makbul Uluğ tanık olarak dinlendi. Genelkurmay'da Mahir Eser'in arayıp, "Doğru taraftaysan komutanımıza sahip çık" demesi üzerine gelişmelerden haberdar olduğunu, komutanın yanına intikal ettiğini ve sabaha kadar irtibatları ile güvenliğini sağlamaya çalıştığını anlattı. Başbakanlık Avukatı Alaaddin Varol'un sorusu üzerine Uluğ, Aksakallı'nın Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i aradığını, Genelkurmay'dan emir geldiğini, bundan sonra Semih Terzi'den emir alacaklarını söylediklerini kaydetti. Sanıklardan Fatih Uysal ertesi gün Aksakallı'nın burnunu kırdığını gôrüp gôrmediğini sordu. Uluğ, "Silkeleme tarzında gördüm, ama öyle görmedim" dedi.
Sanık Mehmet Ali Çelik de, "Zekai Paşa, 'bunların eşi size helal' derken oradaydın ve silah tutan sendin" iddiasında bulundu. Uluğ, böyle bir şey duymadığını, silah da tutmadığını bildirince Çelik, "Yemin ettiğini hatırlatırım"dedi. Av. Ayten İzmirli, "silkeleme"nin ne olduğunu sorunca Uluğ, "Yakasından tutup, 'bunu niye yaptın?' diye sinirlenmişti" karşılığını verdi. Av. İzmirli'nın, Aksakallı'nın kamera kayıtlarını inceleyip incelemediğine ilişkin sorusunu da Uluğ, "Direkt olarak incelemedi. Gelir gelmez incelemediğini biliyorum" diye cevapladı. Bunun üzerine Av. İzmirli aslında tüm bu soruları Aksakallı'ya sormaları gerektiğini vurgulayarak, Aksakallı'nın mahkemede dinlenmesini istedi. Mahkeme Başkanı Kantık da, "Emir subayına ne soracaksınız ki" dedi.
Celsenin son tanığı Savaş Karakuş'un da dinlenmesinin ardından sanıklar ve avukatların talepleri alındı. Sanıklardan Bekir Kurt'un Ümit Bak, Mehmet Ali Çelik ve Sezgin Güney'in üzerinde bulunduğu öne sürülen listelerle ilgili talebi üzerine Başkan Bayram Kantık, listelerin aslını bulduklarını ve kriminale gönderildiğini açıkladı. Tüm sanıklar tahliye talebinde bulunurken, davanın 1 numaralı sanığı eski kurmay albay Ümit Bak, "Şu aşamada sizden herhangi bir talebim yok" dedi. Avukatların talepleri alınırken izleyicilerin kendi arasında konuşması üzerine Başkan Kantık önündeki bilgisayarı göstererek, "Sabahtan beri şuna bakıyorum. Gözlerim, kafam yoruldu. Bir de gürültü... 7 numara gözlük kullanıyorum. Bir de şunun karşısında düşünün. Bir daha uyarmadan dışarı çıkarırım" diye tepki gösterdi.
Saat 22.00'de mütalaasını veren Savcı Mustafa Manga Alperen Berat Durmuş, Ertuğrul Bozçal, Sedat Soysal ve Selçuk Sert'in adli kontrol şartıyla tahliyesi, diğer sanıkların tutukluluğunun devamı yönünde görüş bildirdi. Mahkeme karar için 1 saat ara verdi.
Mahkeme kararını 00.20'de açıklarken 11 kişinin tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen isimler, Alperen Berat Durmuş, Ertuğrul Bozçal, Sedat Soysal, Selçuk Sert, Emrah Şentürk, Mehmet Kuşlu, Ömer Faruk Cavlazoğlu, Mehmet Koç, Yıldıray Yılmaz, Gürbüz Türk ve Raşit Özdilek oldu.
Bir sonraki duruşma 12-14 Martı 2018 saat 09.30'a ertelendi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özel Kuvvetler davasında 11 tahliye
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirme teşebbüsüyle ilgili davada mahkeme heyeti, 11 kişinin tahliyesine karar verdi.
15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 68 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 15 Temmuz Özel Kuvvetler Komutanlığı davasının 13'üncü celsesinde duruşmaya sanıklar ve avukatları ile gazi İsmail Oğuz, Başbakanlık, TBMM ve şehit Ömer Halisdemir'in yakınlarının da arasında bulunduğu bazı müdahillerin avukatları katıldı.
Mahkeme kararını 00.20'de açıklarken 11 kişinin tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen isimler, Alperen Berat Durmuş, Ertuğrul Bozçal, Sedat Soysal, Selçuk Sert, Emrah Şentürk, Mehmet Kuşlu, Ömer Faruk Cavlazoğlu, Mehmet Koç, Yıldıray Yılmaz, Gürbüz Türk ve Raşit Özdilek oldu.
68 sanıklı davada tahliye edilenlerin sayısı son tahliyeler ile birlikte 29 oldu.
Tanık albay 'tatbikat' iddiasını çürüttü
İlk tanık ÖKK Okul Komutanlığında görevli Albay Tan Dervişoğlu, Başkan Bayram Kantık'ın, "Nizamiye önündeyken siz içeriyle temas kurdunuz mu?" şeklindeki sorusu üzerine şunları anlattı:
"Mihrali Atmaca ile görüştüm. Telefonda Mihrali'ye nizamiyedeki adamların onun adamı olup olmadığını, ne yaptıklarını sordum. O sırada hedef gözetilmeksizin, her taraftan ateş ediliyordu. Mihrali, 'Bana emir verdiler, komutanın emriyle Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i gözetim altına aldım' dedi. 'Komutan kim?' dediğimde de 'Zekai Paşa' yanıtını verdi. Bir başçavuşun vurulduğunu söyledi. Başlangıçta bir anlam veremedim. 'Neden vurdunuz? Manyak mısınız?' dedim. O da Semih Terzi'nin vurulduğunu ve başçavuşun Terzi'ye ateş ettiği için vurulduğunu anlattı. Terzi ve Ömer Halisdemir'in öldüğünü söyledi. Terzi'nin darbeci olduğunu söyledim, bana şaşkın bir şekilde 'Neler oluyor komutanım anlayamıyorum' tarzı şeyler söyledi. Komutanlık önüne geldiğimizde de bizi Mihrali Atmaca karşıladı."
Başbakanlık Avukatı Alaaddin Varol'un, "Darbe girişiminden önce size, ÖKK'ya terör saldırısı olacağı ya da tatbikat yapılacağı söylendi mi?" sorusuna Dervişoğlu, "Hayır, öyle bir bildirim almadık." cevabını verdi.
Başbakanlık Avukatı Alaaddin Varol da o akşam kendileri içeri giremezken başkalarının girip girmediğini sordu. Dervişoğlu, "Silahlı, tam teçhizatlı, özel araçlarıyla giren personel oldu. Biz gelmeden girmişler. Bunu kamera kayıtları ve personel mülakatlarından öğrendik. Korkunç bir karmaşa vardı" dedi. Avukat Varol, "Buradaki sanıklar Zekai Aksakallı'nın herkesin öldürülmesi emrini verdiğini iddia etti. İsteseniz içeri girdiğinizde herkesi öldürebilir miydiniz?" sorusunu yöneltince Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"O tarz emir verilmiş olsa veya böyle bir şey yapılmak istense onları engelleyecek bir şey yoktu. Oradaki personel son derece sağduyulu, itidalli davrandı. Sadece derdest edildiler."
Siviller içeri nasıl girdi?
Sanıklardan Mehmet Ali Çelik, Dervişoğlu'na Zekai Aksakallı'nın kendilerine giriş çıkışların kapatılması talimatını verdiğini bilip bilmediğini sordu. Dervişoğlu, "Oradaki en kıdemli personel değildim. Tüm görüşmeleri Ömer Faruk Bozdemir yaptı" derken Başkan Kantık Çelik, "Giriş çıkışlar yasaksa siviller nasıl girdi?"diye sordu. Çelik, sadece Zekai Aksakallı'nın bildirdiği 32. Taburun içeri girdiğini, ayrıca kışla içindeki sivil personele de alarm verdiklerini, diğer bazı sivilleri bizzat nöbetçi subayının içeri aldığını söyledi.
Başkan Kantık, sorusunu tekrarlayınca bir sanık, "Yorum yapıyorsunuz hakim bey" diye tepki gösterdi. Başkan da yorum yapmadığını, sadece sivillerin içeri nasıl girdiğini sorduğunu vurguladı.
Sanıklardan Raşit Özdilek ÖKK'nda derdest edildikten sonra 5 gün işkence yapıldığını öne sürdü ve "Bizi niye hemen polise göndermeyip, 5 gün böyle tuttunuz?" dedi. Dervişoğlu, bu sorunun muhatabının kendisi olmadığını söyledi.
Sanık Avukatlarından Ayten İzmirli'nin soruları sırasında ise şu ilginç diyalog yaşandı:
Avukat İzmirli: Askerlik Kanunu'na göre olağanüstü durumlarda askerler yakınsa kendi birliğine, değilse en yakın birliğe gider diye biliyorum.
Albay Dervişoğlu: Tam olarak bilmiyorum.
Başkan Kantık: O, erler için geçerli diye biliyorum.
Zekai Aksakallı nizamiyeyi kapatma emri verdi
Öğlen arasının ardından tanıklık yapan 15 Temmuz gecesi ÖKK nöbetçi amiri olan Albay Ümit Koçak, Zekai Aksakallı'nın kendisini arayıp, nizamiyeyi kapatma ve general dahil kimsenin içeri alınmaması emrini verdiğini söyledi.
İlerleyen saatlerde Albay Oğuz Tozak'ın geldiğini, komutanın emrini aktarıp, kibarca geri çevirdiğini belirten Koçak, "Daha sonra komutanın emir astsubayı Makbul Uluğ aradı, Oğuz Tozak'ı içeri almamızı söyledi" dedi.
Davanın 1 numaralı sanığı eski Albay Ümit Bak, Zekai Aksakallı'nın "Semih Terzi hariç hiçbir general içeri alınmayacak" talimatı verip vermediğini sordu. Koçak, "hayır" deyince Bak, "Bu emri odamın önünde bana tebliğ etmediniz mi? Ben bunu bugün söylemiyorum, 16 Temmuz'daki ifademde söyledim" şeklinde tepki gösterdi. Bak'ın bir başka sorusu üzerine Koçak, nizamiyeye giden nöbetçi subayı Volkan Vural Bal'ın burada sadece 32. Tabur değil farklı silahlı kişileri de gördüğünü ve bunları tanıdığını belirttiğini anlattı. Bak, "Darbeci olduğumuzu söylüyorsunuz ya, biz darbeciler tarafından derdest edildiniz mi, bağlanıp yere yatırıldınız mı, gözleriniz bağlandı mı?" sorularını yöneltince Koçak, bunların olmadığını, sadece tehdit edildiğini bildirdi. Bunun üzerine Başkan Kantık, "Derdest edilmeyen bir adamın silahı alınır mı?" derken, sanıklar, "alınır, alınır"karşılığını verdi. Koçak da o sırada silahı olmadığını kaydetti. Ümit Bak, Semih Terzi gelirken ve silahlar patlarken, nöbetçi amiri olarak ne yaptığını da sordu. Koçak, "Kısa bir süreliğine tutulmuşum, tehdit edilmişim. Bir şey yapmam mümkün değildi" karşılığını verdi. Bak'ın askeri telefon hattını kullanma imkanı olup olmadığına ilişkin sorusunu ise Koçak, "Gelen telefonlara cevap verdim. Ama dinleniyor düşüncesiyle kullanmadım" dedi.
Nöbet değiştirmekle suçlamalar
15 Temmuz gecesi AMM (Acil Müdahale Mangası) nöbetçi astsubayı olan ve askerlerin darbecilere müdahale etmesini engellemekle suçlanan Emrah Şentürk, nöbetçi amirinin emri olmadan harekete geçme imkanı olmadığını hatırlatarak, "Bana ne bir emir, ne bilgi verdi. Neden?" diye sordu. Koçak, "Güvenemeyeceğimi düşünerek böyle bir emir ve uyarıda bulunmadım"açıklamasını yaptı.
Sanıklardan Uğur Demirtaş birçok kişinin 15 Temmuz için nöbet değiştirmekle suçlandığına dikkat çekip, Koçak'a o gece kendi nöbetini mi tuttuğu sorusunu yöneltti. Koçak, "Kendi nöbetimdi. Sadece nöbet listesi taslak halindeyken bir personel değişim istedi. Tarihi bile bilmeden değiştirin dedim" karşılığını verince salonda uğultular yükseldi. Bunun üzerine Başkan Kantık, "Salonu boşaltırım. Burası kahvehane değil" uyarısında bulundu.
Ümit Koçak'tan sonra Zekai Aksakallı'nın emir astsubayı Makbul Uluğ tanık olarak dinlendi. Genelkurmay'da Mahir Eser'in arayıp, "Doğru taraftaysan komutanımıza sahip çık" demesi üzerine gelişmelerden haberdar olduğunu, komutanın yanına intikal ettiğini ve sabaha kadar irtibatları ile güvenliğini sağlamaya çalıştığını anlattı. Başbakanlık Avukatı Alaaddin Varol'un sorusu üzerine Uluğ, Aksakallı'nın Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i aradığını, Genelkurmay'dan emir geldiğini, bundan sonra Semih Terzi'den emir alacaklarını söylediklerini kaydetti. Sanıklardan Fatih Uysal ertesi gün Aksakallı'nın burnunu kırdığını gôrüp gôrmediğini sordu. Uluğ, "Silkeleme tarzında gördüm, ama öyle görmedim" dedi.
Sanık Mehmet Ali Çelik de, "Zekai Paşa, 'bunların eşi size helal' derken oradaydın ve silah tutan sendin" iddiasında bulundu. Uluğ, böyle bir şey duymadığını, silah da tutmadığını bildirince Çelik, "Yemin ettiğini hatırlatırım"dedi. Av. Ayten İzmirli, "silkeleme"nin ne olduğunu sorunca Uluğ, "Yakasından tutup, 'bunu niye yaptın?' diye sinirlenmişti" karşılığını verdi. Av. İzmirli'nın, Aksakallı'nın kamera kayıtlarını inceleyip incelemediğine ilişkin sorusunu da Uluğ, "Direkt olarak incelemedi. Gelir gelmez incelemediğini biliyorum" diye cevapladı. Bunun üzerine Av. İzmirli aslında tüm bu soruları Aksakallı'ya sormaları gerektiğini vurgulayarak, Aksakallı'nın mahkemede dinlenmesini istedi. Mahkeme Başkanı Kantık da, "Emir subayına ne soracaksınız ki" dedi.
Celsenin son tanığı Savaş Karakuş'un da dinlenmesinin ardından sanıklar ve avukatların talepleri alındı. Sanıklardan Bekir Kurt'un Ümit Bak, Mehmet Ali Çelik ve Sezgin Güney'in üzerinde bulunduğu öne sürülen listelerle ilgili talebi üzerine Başkan Bayram Kantık, listelerin aslını bulduklarını ve kriminale gönderildiğini açıkladı. Tüm sanıklar tahliye talebinde bulunurken, davanın 1 numaralı sanığı eski kurmay albay Ümit Bak, "Şu aşamada sizden herhangi bir talebim yok" dedi. Avukatların talepleri alınırken izleyicilerin kendi arasında konuşması üzerine Başkan Kantık önündeki bilgisayarı göstererek, "Sabahtan beri şuna bakıyorum. Gözlerim, kafam yoruldu. Bir de gürültü... 7 numara gözlük kullanıyorum. Bir de şunun karşısında düşünün. Bir daha uyarmadan dışarı çıkarırım" diye tepki gösterdi.
Saat 22.00'de mütalaasını veren Savcı Mustafa Manga Alperen Berat Durmuş, Ertuğrul Bozçal, Sedat Soysal ve Selçuk Sert'in adli kontrol şartıyla tahliyesi, diğer sanıkların tutukluluğunun devamı yönünde görüş bildirdi. Mahkeme karar için 1 saat ara verdi.
Mahkeme kararını 00.20'de açıklarken 11 kişinin tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen isimler, Alperen Berat Durmuş, Ertuğrul Bozçal, Sedat Soysal, Selçuk Sert, Emrah Şentürk, Mehmet Kuşlu, Ömer Faruk Cavlazoğlu, Mehmet Koç, Yıldıray Yılmaz, Gürbüz Türk ve Raşit Özdilek oldu.
Bir sonraki duruşma 12-14 Martı 2018 saat 09.30'a ertelendi.
En Çok Okunan Haberler