İlahiyatçı profesörden tartışma yaratacak açıklamalar

Bursa Kültür A.Ş tarafından İbrahim Paşa Kültür Merkezi'nde düzenlenen Bursa Fikir Kulübü'ne konuk olan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Felsefesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Özcan, Din-Felsefe ilişkilerini değerlendirdi.

Çeşitli tartışmaları da beraberinde getirecek açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Zeki Özcan, "1270 yıl önce son Moğol öldükten sonra Tanrı da öldü. Tanrı kelimesi Kur'an-ı Kerim'deki Allah kelimesini karşılamıyor. Kâbe ve Kadir gecesi de kutsal değil mübarektir" dedi.

Kültürel yozlaşma konusuna değinen Özcan, "Batı düşüncesi, kıta Avrupa düşüncesi, kavram emperyalizmidir. Avrupa bizi kavram emperyalizmi ile kontrol ediyor denetliyor ve düşünceyi şekillendiriyor. Ancak öbür taraftan din felsefesi ile ortaya çıkan olumlu tabloyu görmezlikten geliyor. Avrupa her şeyi kendi tanımlıyor, Avrupalı her şeyi kendi düşünüyor ve bize ihraç ediyor. Alın siz de böyle düşünün diyor. Bazı kavramlar vardır ki bunlar kültür içidir, başka dilde karşılığı yoktur" diye konuştu. 

Allah kelimesinin dünyanın hiçbir dilinde karşılığı olmadığını ve hiçbir objenin karşılığının Allah kelimesine eş tutulamayacağını ve bu yüzden başka bir dile çevrilmesinin imkânsız olduğunu ileri süren Özcan, şunları söyledi:

"Bu yüzden Tanrı öldü, tanrı gerçekten öldü. 1270 yıl önce son Moğol öldükten sonra, son Göktürk öldükten sonra Tanrı öldü. Çünkü tanrı kelimesini sadece bir Göktürk kullanabilir. Tanrı, Göktürklerde 99 parçası olan ve en büyük parçası gökte olan ruhtur. O dönemlerde Tanrı'nın tek fonksiyonu mezhepleri idare etmektir. Peki, Tanrı kelimesi bu tanımlamayla Kur'an-ı Kerim'deki Allah'a tek düşen bir özelliği var mı? Allah bir özel addır ve Allah'a yeten hiçbir kelime hiçbir söz kullanılamaz."

'Kur'an kutsal değil, mukaddes kitaptır'

Kültür içi kavramların dindeki önemine değinen Özcan, bu kavramların kendi topluluğu içinde kutsal olduğunu söyledi. "Kur'an-ı Kerim mukaddes bir kitaptır ama kutsal bir kitap değildir. Kâbe ve Kadir gecesi de kutsal değil mübarektir" diyen Özcan, "Avrupalı kendi dinine ait kavramları bütün dillerde tasvir edilmesi amacıyla ithal ediyor biz de kullanıyoruz. Bu tam bir müstemlekedir. Müstemleke sadece siyasi değildir, en büyük müstemleke kültür müstemlekesidir. Kültür içi kelimenin başka dilde karşılığı yoktur ve olduğu gibi kullanılmalıdır" şeklinde konuştu.

Din ve felsefe ilişkilerinin daha iyi anlaşılması adına çevirisini kendisinin kaleme aldığı 'Viyana Çevresi' kitabını örnek gösteren Prof. Dr. Özcan, "İddialıyım dünyada bu kitabı benden başka çevirecek bir ilahiyatçı yoktur. Çeviremez demiyorum bakın çevirmez diyorum. Çünkü bu kitap ilahiyatçının afakî köpük düşüncelerini çöpe atar. Dindarlık başka idarecilik başkadır. Ben idareci değilim, müminim. Sokaktaki insandan mümin olma açısından hiçbir farkım yoktur. Kuran-ı kerime dıştan hiçbir öğe giremez. Ne bilimin ne felsefenin Kur'an-ı Kerim'in anlaşılmasına katkısı olamaz" dedi.

'Papa'nın sözleri kilisenin bittiğinin açık kanıtıdır'

Katoliklerin Ruhani lideri Papa Francesco'nun İtalyan gazetesi La Repubblica üzerinden ateistlere diyalog çağrısı yaparken "Cennete gitmek için Tanrıya inanmak zorunda değilsiniz. Vicdanlarına uygun davranması şartıyla ateistlerin bile cennete gideceklerini umuyorum" sözlerine tepki gösteren Özcan, "Kilise bitti, ateistlere cennet kapısını açtı, cennette arsa satışına başladı. Bir zamanların mutlak otoritesi olan Papa, günümüzde ateistleri bile kaybetmek istemiyor. Bu bir kurumun bitişinin ilanıdır" diye konuştu