DEM Parti'den açıklama; PKK, cuma günü Süleymaniye'de silah bırakacak
DEM Parti'den açıklama; PKK, cuma günü Süleymaniye'de silah bırakacak
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Süleymaniye'de PKK'nın silah bırakma törenine tanıklık edeceklerini açıkladı. Doğan, bu tarihi sürece tüm partilerin sorumlu yaklaşması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin çözümü için çağrı yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 09.07.2025 17:22
Haber Güncellenme Tarihi: 09.07.2025 17:32
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, 11 Temmuz'da Süleymaniye'de düzenelenecek silah bırakma törenine Eş Genel Başkanlar, bileşen partilerin eş genel başkanları, eş sözcüleri, Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, milletvekillerinin bir kısmıyla birlikte DEM Parti Heyeti olarak tanıklık edeceklerini belirterek "Yalnızca DEM Parti'nin meselesi olmadığını söylüyoruz ve çağrımızı yineliyoruz. Bu tarihi anı, silahların tümden devre dışı kalması için atılacak bu somut adıma, kongre kararlarına uygun bir şekilde ve Sayın Öcalan'dan gelen bugünkü mesaja uygun bir şekilde atılacak bu adıma, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir şekilde çözülmesi için kendini sorumlu hisseden herkesin aynı hassasiyetle yaklaşmasını temenni ediyoruz" dedi.
Doğan, terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz Cuma günü silah bırakma törenine ve bugün terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın video mesajlı çağrısına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Tarihi bir eşikte bulunulduğunu, bu tarihin yazımına talip olduklarını ifade eden Doğan, "Bu süreçte yalnızca tanıklık etmiyoruz. Bu süreç bize çok hayati sorumluluklar da yüklüyor. Çünkü insan hayatından bahsediyoruz. Bu hafta bir kez daha gördük ki çok kıymetli bir şey bahsettiğimiz konu. Çatışmasızlık, savaş, ve savaşın son bulma ihtimalinin gerçekleşmesinde her geçen gün daha önemli bir aşamaya doğru ilerliyoruz ve ilerlediğimiz her aşama hepimize yeni sorumluluklar yüklüyor. Bugün tam 26 yıl sonra ilk kez Sayın Öcalan'dan, İmralı'dan bir görüntü gördük" diye konuştu.
Süreci dünyanın da ilgiyle takip ettiğini söyleyen Doğan, şunları kaydetti:
"Demek ki neymiş? Türkiye'nin Kürt meselesi, Türkiye'nin demokrasi sorunu yalnızca Türkiye'nin sorunu değilmiş. Bugün bir daha gördük. Hem bölgesel etkileri itibariyle hem bölgesel etkileri dolayısıyla dünyada yaratacağı etkiler dolayısıyla da yalnızca Türkiye'yle sınırlı olmayan aynı zamanda uluslararası bir sorundan bahsediyoruz. O sebeple de çok tarihi bir kavşakta olduğumuzu bir daha bölgesel gelişmeleri de göz önünde bulundurarak söylemek isteriz. Yine önemli belirtmek istediğimiz bir konu DEM Parti olarak bu, Türkiye'nin de ikinci yüzyılını belirleyecek tarihi bir an, tarihi bir gelişme olarak değerlendirildi. Yıllarca 'demokratik bir çözümün adresi İmralı'dan Sayın Öcalan'dan geçer' dedik. Bugün bir kez daha görülmüş olmalıdır, temennimiz bu. Neler söylemek istediğimiz geçen yıllar boyunca, neden tecrit kaldırılmalı dedik, neden sesi duyulmalı dedik, neden sözü duyulmalı dedik, neden çözümde önemli bir rol oynayabilir ve onun oynayabileceği rolü hiçbir aktör ikame edemez dedik. Bunlar bir hakikati tespit etmek içindir. Bunlar başkalarının söylemeye cesaret edemediği bir gerçeği göstermek içindi.
"Yeni tarih yazımı için unutulmayacak açıklamalar bunlar"
Bugün gelen hem Sayın Öcalan'dan hem Sayın Cumhurbaşkanı'ndan DEM Parti ile ilgili bir takım değerlendirmeler var. Bu hafta boyunca da bir takım gelişmelere birlikte tanık ettik. Önce DEM Parti İmralı Heyeti Sayın Öcalan ile görüştü. Akabinde Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme gerçekleşti. Nihayetinde bugün bir video mesaj geldi. Birkaç gün içerisinde onun da tarihini sizlerle paylaşacağız, yeri sizlerle paylaşacağız. Silahların tümden devre dışı kalması için bir ilk adıma hazırlanılıyor. PKK tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda da bunu görüyoruz. Tüm bunlarla ilgili detaylıca konuşacağız.
Bu ilk tarihi açıklama değil ancak yeni tarih yazımı için unutulmayacak açıklamalar bunlar. Tarih bu açıklamalarla, bu açıklamaların içerdiği ve bundan sonra ona uygun şekilde atılacak adımlarla yazılacak. Hem yakından takipçisiyiz bu sürecin hem yalnızca DEM Parti'ye bırakılmaması gerektiğini tekrar ifade ediyoruz. Kendimize güveniyoruz. Bu konudaki tecrübemize, ortak mücadelemize güveniyoruz. Ancak Türkiye'nin bu kadar kritik bir meselesinde herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz ve herkesin yapabilecekleri olduğuna da inanıyoruz. O sebeple yalnızca Kürt sorunu için değil, uluslararası bir mücadele ve dayanışma içinde tarihi bir dönüm noktasında olduğumuzu ifade etmeliyiz. Yine bir başka temennimiz, dünya barış ve çözüm deneyimlerinden bahsedersek, oralardan esin almaktan bahsederiz, Türkiye'de geliştirilecek olan barış ve demokratik çözüm modelinin dünya literatürüne geçmesini temenni ediyoruz, varacağı hedef itibariyle eşit bir kardeşlik, demokratik bir Türkiye yaratıp bölgeye örnek olmasını, Orta Doğu'ya örnek olmasını temenni ediyoruz. Yani Türkiye halklarının barışının demokrasiye sarılarak, demokrasiyi güçlendirerek, demokratik bir cumhuriyeti inşa ederek başarıya ulaşmasını temenni ediyoruz. Bu konuda da üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu dün de ifade etmiştik."
"Öcalan, silahların tümden devre dışı kalmasını istiyor"
Yan yana gelişimiz arttıkça, bu yolu açmak konusundaki kararlılığımız yükseldikçe endişeler ve kaygılar da azalacaktır. Yine Sayın Öcalan'ın bugünkü açıklamasına gelmek istiyorum. Çok net ifadeler var Sayın Öcalan'ın açıklamasında, hiçbir tereddüte yer bırakmayacak açıklamalar var. Üstelik satır aralarında değil. Silahların tümden devre dışı kalmasını istiyor. Bunun çabası ve mücadelesi onlarca yıldır sürüyor. Sesi bugünkü kadar koşullara vermediği için yankılanmamış olsa da bugün ulaştığımız noktanın ardında onlarca yıllık bir çaba, uğraş, emek ve mücadele olduğunu hatırlatmak isterim. 1993'te yarım kalmış bugün yeniden siyaset alanının genişlemesi ve silahların tümden devre dışı kalması için bir yeni sayfadan bahsediyoruz. Bu yarım kalmamalı. Bu tarihi eşikte yapılması gereken her şey ama her şey demokratik siyaset alanını genişletmeye dönük bir biçimde yapılmalı. Nedir bunlar? Ne olabilir güvence sağlayabilecek şey? Hukuk olabilir. Hepimizin ortak teminatı, hepimizin ortak ihtiyacı hukuk. Ancak şunu ifade etmek isteriz ki, DEM Parti olarak bu tarihsel anda tekrar kayda geçirmek ve eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir barış için yıllardır uğruna mücadele ettiğimiz evrensel değerler için, halkların bir arada özgür yaşamı için eşit bir kardeşlik ve demokratik bir Türkiye için dün olduğu gibi bugün de kararlı, umutlu, heyecanlı ve hazırız.
"Türkiye'de süren antidemokratik uygulamalar endişeleri artırıyor"
'Yeni dönem hepimize sorumluluklar yükleyecek' dedik. Tabii ki bunun en önemli konularından biri de adalet meselesi. Bugün Türkiye'de bir yandan yaşanan adaletsizlikler, bir yandan süren antidemokratik uygulamalar biliyoruz, görüyoruz, kaygıları ve endişeleri arttırıyor. Ancak bu kaygı ve endişeleri azaltabilecek olanlar, yani Türkiye'de barışın ve aynı zamanda demokratikleşmenin yolunu açabilecek olanlar birlikte yol almak üzere dayanışanlardır. Biz bu meseleyi, yani Türkiye'de Kürt meselesinin çözümünü ve Türkiye'nin demokratikleşmesini bütün siyasi hesapların, bütün siyasi çıkarların, bütün siyasi pozisyon alışların, bütün siyasi çelişkilerin üzerinde tutuyoruz. Sözüne ettiğimiz konu insan hayatı. Bugünün önünü açanlar var. Bugünlere ulaşmamızı canı pahasına sağlayanlar var. Hatta bunlardan birinin ölüm yıl dönümü. Mesela her günümüz böyle bir ismi, yani demokratik siyaset alanının genişlemesi için hayatını, canını ortaya koymuş isimleri bizi hatırlatıyor. Dolayısıyla biz Vedat Aydın'ı anarken ismini sayamayacağımız onlarca, yüzlerce, binlerce insanı birlikte anıyoruz. Onların anılarına bağlılığın nasıl bir sorumluluk yüklediğini biliyoruz, bunun farkındayız. Rolümüzün, misyonumuzun Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu demokrasinin bu soluk alamayan halimizin ancak soluklanabileceği yerin gerçek, sahici, hakiki bir barış olduğunun farkındayız. Sorumluluktan kaçmıyoruz. Bilakis herkesi en az bizim kadar risk almaya, sorumluluk almaya, cesur olmaya davet ediyoruz. Koşullar ne olursa olsun, yapmamız gereken siyaset alanını genişletebilmektir. Biz hukuk ve hukuka dair güvencelerin hiçbir kaygıya, endişeye kapılmaksızın hiçbir siyasi hesap yapılmaksızın bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini hatırlatmayı bir sorumluluk sayıyoruz. Bu da bir hakikati, bir ihtiyacı ortaya koymaktır. Bu da bizim görevimiz.
"Mecliste bulunan ya da bulunmayan tüm siyasi partiler sorumluluk üstlenmeli"
Bunun için Mecliste bulunan ya da bulunmayan, grubu bulunan ya da bulunmayan tüm siyasi partiler sorumluluk üstlenmeli. Fikri bütün ayrılıklarıyla bir yana bırakıp, Türkiye'nin temel iki meselesi için ve üstelik birbirinden ayrılamaz temel iki meselesi için Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi özgür, eşit, bir şekilde bir arada yaşama ve Türkiye'nin ikinci yüzyılını birlikte demokratik bir biçimde inşa edebilmek için sorumluluk üstlenmeliler. Demokratik siyaset içinde halk iradesi, halkların iradesi en çok bahsettiğimiz konu. Bu barış arayışının toplumsal tarafı, toplumsal yüzü ve toplumsal ayağı bu çok önemli. Bu çok önemli olduğu için bu hem toplumsal meşruiyet açısından önemli hem sıkça duyuyoruz, 'Bilgilendirilmiyoruz, kaygılarımız var, endişelerimiz var', bunları gidermek için önemli.
"Komisyon bugünlere yetişmedi ama zaman kaybedilmesin artık"
Bizim aylar öncesinde çağrısını yaptığımız komisyon kurulmuş olsaydı çok daha aktif bir rol üstlenebilirdi. Biz bu çağrıyı aylar önceden parti adına yaptık. 'Meclis aktif bir rol üstlensin, Meclis Başkanı bu konuda inisiyatif alsın' dedik. Dedik ki, 'Tüm siyasi partilerden oluşan, özel yetkilerle donatılmış bir komisyon oluşturulsun.' Tekrar ediyoruz, temennimiz o komisyon bugünlere yetişmedi ama zaman kaybedilmesin artık hızlanalım. Madem bir devlet politikasından bahsediyoruz Kürt meselesinin çözümüne dair, o zaman bunların emarelerini somut bir biçimde görelim. Toplumun bunları görmeye ihtiyacı var, bunu yeniliyoruz. Komisyon bir an evvel oluşsun, özel yetkiler de oluşsun. Bu bir kazanım olarak görülmeli. Çok hayırlı, çok önemli, tarihi bir meselenin çözümü için yola koyulacak bu komisyon ve Türkiye'de toplumsal barış, toplumsal bütünleşme ayağıyla ilgili de çok önemli yine bir rol oynayabilir.
Silahların devre dışı kalması için bundan sonra ne yapılacak konusunu merak ediyorsunuz. Bu konunun çeşitli cevapları var tabii ki. Bazıları bizde, bazıları bizde değil. Bunu her zaman açıklıkla ifade ettik. Çünkü süreç tarafları açısından kendi ritminde ilerliyor. Ancak biz önemli öznesi olarak sürecin bir kolaylaştırıcılık rolü üstlenmek istiyoruz, yolu açmak istiyoruz. Bu yol sağlam dayanaklarla yürünebilsin diye. Yıllardır yapmaya çalıştığımız şeyi yapıyoruz. Siyaset konuşsun diyoruz. Farklı fikirler Türkiye'de örgütlenme özgürlüğüne kavuşsun diyoruz. İnsanlar fikirlerini özgürce ifade edebilsinler diyoruz. Halk iradesine saygı duyulsun diyoruz. Seçme seçilme hakkına saygı duyulsun diyoruz. İnsanların tercihlerine saygı duyulsun diyoruz. Herkes için adalet hakkından bahsediyoruz.
"Bunu bir yenme-yenilme, bir taviz gibi görmemek; bu dili, üslubu ve yaklaşımı değiştirmek gerekir"
O yüzden biz 11 Temmuz'da Süleymaniye'de gerçekleştirilecek 12 Mayıs Kongre kararlarına uygun şekilde atılacak bu somut adımı izlemek için Eş Genel Başkanlarımız, birleşen partilerimizin eş genel başkanları, eş sözcüleri, Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz, milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmıyla birlikte DEM Parti Heyeti olarak bir grup PKK'nin katılımıyla gerçekleştirilecek bu tarihi ana tanıklık etmek için orada olacağız. Bunun yalnızca bir tanıklık olmadığını biliyoruz. Tanıklığın çok önemli bir sorumluluğu, ciddiyet yüklediğinin de farkındayız. Biz bu olaya, bu meseleye ciddi yaklaşıyoruz ve herkesi zaten ciddiyetle yaklaşmaya davet ediyoruz en başından beri de. Yalnızca DEM Parti'nin meselesi olmadığını söylüyoruz, o yüzden şu çağrımızı da yinelemek istiyoruz; bu tarihi anı, silahların tümden devre dışı kalması için atılacak bu somut adıma, kongre kararlarına uygun bir şekilde ve Sayın Öcalan'dan gelen bugünkü mesaja uygun bir şekilde atılacak bu adıma, bu ülkede Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir şekilde çözülmesi için kendini sorumlu hisseden herkesin aynı hassasiyetle yaklaşmasını temenni ediyoruz.
Bunu bir yenme-yenilme, bunu bir tasfiye, bunu bir taviz gibi görmemek, böyle yaklaşmamak ve bu dili, üslubu ve yaklaşımı değiştirmek gerekir. Görüyoruz ki halen sürecin hassasiyetine rağmen bu dil tercih ediliyor. Bu meselenin bu dille çözülemeyeceğini geçen on yıllar bize gösterdi. Önümüzdeki on yıllarda yeni bir dil, yeni bir yaklaşım, yeni bir üslup ve yeni bir zihniyete ihtiyacımız var. Bunu görmeyi temenni ediyoruz. Aynı zamanda diyoruz ki bu tarihe eşit bizim için bu anlama geliyor. Toplum için de çok önemli anlamları var. O sebeple de demokratik siyasete tam geçiş için gereken tüm mekanizmalar bir an önce oluşturulmalı. Ne gerekiyorsa yapılmalı, bu bir şekilde yasayla desteklenerek, yasal güvencelerle desteklenerek bu fırsat kalıcı hale getirilmeli."
"Öcalan'dan ikinci bir video geleceğine dair bir bilgimiz yok"
Basın açıklamasının ardından Doğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Öcalan'ın ikinci bir video mesajı olacak mı?" sorusunu Doğan, "Bizde böyle bir bilgi yok. Biz 11 Temmuz'da Süleymaniye'ye gideceğiz ve orada olacağız. Ancak biz hem orada ev sahipleri var, Irak-Kürdistan bölgesinde gerçekleşecek sonuçta bu adım orada atılacak, PKK'nin katılımıyla gerçekleşecek bir somut adımı izlemeye ve o tarih anında orada olmaya gideceğiz. Ancak orada içeriğe dair bizim bir bilgimiz yok. Bu bilgi olsa olsa bu somut adımı gerçekleştirenler ve gerçekleştirmeye hazırlananlarda olabilir. Ancak Sayın Öcalan'dan ikinci bir görüntülü video bizde yok" diye cevapladı.
"İktidar bloku da muhalefet partileri de parlamento dışındaki muhalefet de 11 Temmuz'da bu ana tanıklık etmeli"
Doğan, "Bazı siyasi partilerin de Süleymaniye'ye çağrıldığı yönünde haberler çıktı. Böyle bir çağrınız oldu mu, geri dönüş yapan var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Biz bunu zaten bu kürsüden daha önce defalarca yaptık. Bu yalnızca iktidarından muhalefetine herkesin meselesi, yalnızca DEM Parti'nin meselesi değil. Biz sorumlu hissediyoruz kendimizi. Türkiye'ye karşı sorumlu hissediyoruz. Muhalefet partileri, tüm bu yaşanan antidemokratik uygulamalara rağmen, tüm bu yaşananlara rağmen bu sürece destek vermek istiyorlar. Bunu büyük memnuniyetle karşılıyoruz. Son derece yapıcı bir yerden pozisyon almak istiyorlar. Ancak bu pozisyonu güçlendirebilecek adımların bu pozisyonu güçlendirebilecek birtakım görüşmelerin iktidar bloku tarafından da yapılması gerekir. İktidar bloku da, muhalefet partileri de, parlamento dışındaki muhalefet partileri de 11 Temmuz'da Süleymaniye'de bu ana tanıklık etmeli, tanıklık edip bu sorumluluğa ortak olmalı. Eğer Türkiye'de demokratik siyaset alanının genişlemesini istiyorsak, bu meseleye böyle yaklaşmak durumundayız."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
DEM Parti'den açıklama; PKK, cuma günü Süleymaniye'de silah bırakacak
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Süleymaniye'de PKK'nın silah bırakma törenine tanıklık edeceklerini açıkladı. Doğan, bu tarihi sürece tüm partilerin sorumlu yaklaşması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin çözümü için çağrı yaptı.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, 11 Temmuz'da Süleymaniye'de düzenelenecek silah bırakma törenine Eş Genel Başkanlar, bileşen partilerin eş genel başkanları, eş sözcüleri, Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, milletvekillerinin bir kısmıyla birlikte DEM Parti Heyeti olarak tanıklık edeceklerini belirterek "Yalnızca DEM Parti'nin meselesi olmadığını söylüyoruz ve çağrımızı yineliyoruz. Bu tarihi anı, silahların tümden devre dışı kalması için atılacak bu somut adıma, kongre kararlarına uygun bir şekilde ve Sayın Öcalan'dan gelen bugünkü mesaja uygun bir şekilde atılacak bu adıma, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir şekilde çözülmesi için kendini sorumlu hisseden herkesin aynı hassasiyetle yaklaşmasını temenni ediyoruz" dedi.
Doğan, terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz Cuma günü silah bırakma törenine ve bugün terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın video mesajlı çağrısına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Tarihi bir eşikte bulunulduğunu, bu tarihin yazımına talip olduklarını ifade eden Doğan, "Bu süreçte yalnızca tanıklık etmiyoruz. Bu süreç bize çok hayati sorumluluklar da yüklüyor. Çünkü insan hayatından bahsediyoruz. Bu hafta bir kez daha gördük ki çok kıymetli bir şey bahsettiğimiz konu. Çatışmasızlık, savaş, ve savaşın son bulma ihtimalinin gerçekleşmesinde her geçen gün daha önemli bir aşamaya doğru ilerliyoruz ve ilerlediğimiz her aşama hepimize yeni sorumluluklar yüklüyor. Bugün tam 26 yıl sonra ilk kez Sayın Öcalan'dan, İmralı'dan bir görüntü gördük" diye konuştu.
Süreci dünyanın da ilgiyle takip ettiğini söyleyen Doğan, şunları kaydetti:
"Demek ki neymiş? Türkiye'nin Kürt meselesi, Türkiye'nin demokrasi sorunu yalnızca Türkiye'nin sorunu değilmiş. Bugün bir daha gördük. Hem bölgesel etkileri itibariyle hem bölgesel etkileri dolayısıyla dünyada yaratacağı etkiler dolayısıyla da yalnızca Türkiye'yle sınırlı olmayan aynı zamanda uluslararası bir sorundan bahsediyoruz. O sebeple de çok tarihi bir kavşakta olduğumuzu bir daha bölgesel gelişmeleri de göz önünde bulundurarak söylemek isteriz. Yine önemli belirtmek istediğimiz bir konu DEM Parti olarak bu, Türkiye'nin de ikinci yüzyılını belirleyecek tarihi bir an, tarihi bir gelişme olarak değerlendirildi. Yıllarca 'demokratik bir çözümün adresi İmralı'dan Sayın Öcalan'dan geçer' dedik. Bugün bir kez daha görülmüş olmalıdır, temennimiz bu. Neler söylemek istediğimiz geçen yıllar boyunca, neden tecrit kaldırılmalı dedik, neden sesi duyulmalı dedik, neden sözü duyulmalı dedik, neden çözümde önemli bir rol oynayabilir ve onun oynayabileceği rolü hiçbir aktör ikame edemez dedik. Bunlar bir hakikati tespit etmek içindir. Bunlar başkalarının söylemeye cesaret edemediği bir gerçeği göstermek içindi.
"Yeni tarih yazımı için unutulmayacak açıklamalar bunlar"
Bugün gelen hem Sayın Öcalan'dan hem Sayın Cumhurbaşkanı'ndan DEM Parti ile ilgili bir takım değerlendirmeler var. Bu hafta boyunca da bir takım gelişmelere birlikte tanık ettik. Önce DEM Parti İmralı Heyeti Sayın Öcalan ile görüştü. Akabinde Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme gerçekleşti. Nihayetinde bugün bir video mesaj geldi. Birkaç gün içerisinde onun da tarihini sizlerle paylaşacağız, yeri sizlerle paylaşacağız. Silahların tümden devre dışı kalması için bir ilk adıma hazırlanılıyor. PKK tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda da bunu görüyoruz. Tüm bunlarla ilgili detaylıca konuşacağız.
Bu ilk tarihi açıklama değil ancak yeni tarih yazımı için unutulmayacak açıklamalar bunlar. Tarih bu açıklamalarla, bu açıklamaların içerdiği ve bundan sonra ona uygun şekilde atılacak adımlarla yazılacak. Hem yakından takipçisiyiz bu sürecin hem yalnızca DEM Parti'ye bırakılmaması gerektiğini tekrar ifade ediyoruz. Kendimize güveniyoruz. Bu konudaki tecrübemize, ortak mücadelemize güveniyoruz. Ancak Türkiye'nin bu kadar kritik bir meselesinde herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz ve herkesin yapabilecekleri olduğuna da inanıyoruz. O sebeple yalnızca Kürt sorunu için değil, uluslararası bir mücadele ve dayanışma içinde tarihi bir dönüm noktasında olduğumuzu ifade etmeliyiz. Yine bir başka temennimiz, dünya barış ve çözüm deneyimlerinden bahsedersek, oralardan esin almaktan bahsederiz, Türkiye'de geliştirilecek olan barış ve demokratik çözüm modelinin dünya literatürüne geçmesini temenni ediyoruz, varacağı hedef itibariyle eşit bir kardeşlik, demokratik bir Türkiye yaratıp bölgeye örnek olmasını, Orta Doğu'ya örnek olmasını temenni ediyoruz. Yani Türkiye halklarının barışının demokrasiye sarılarak, demokrasiyi güçlendirerek, demokratik bir cumhuriyeti inşa ederek başarıya ulaşmasını temenni ediyoruz. Bu konuda da üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu dün de ifade etmiştik."
"Öcalan, silahların tümden devre dışı kalmasını istiyor"
Yan yana gelişimiz arttıkça, bu yolu açmak konusundaki kararlılığımız yükseldikçe endişeler ve kaygılar da azalacaktır. Yine Sayın Öcalan'ın bugünkü açıklamasına gelmek istiyorum. Çok net ifadeler var Sayın Öcalan'ın açıklamasında, hiçbir tereddüte yer bırakmayacak açıklamalar var. Üstelik satır aralarında değil. Silahların tümden devre dışı kalmasını istiyor. Bunun çabası ve mücadelesi onlarca yıldır sürüyor. Sesi bugünkü kadar koşullara vermediği için yankılanmamış olsa da bugün ulaştığımız noktanın ardında onlarca yıllık bir çaba, uğraş, emek ve mücadele olduğunu hatırlatmak isterim. 1993'te yarım kalmış bugün yeniden siyaset alanının genişlemesi ve silahların tümden devre dışı kalması için bir yeni sayfadan bahsediyoruz. Bu yarım kalmamalı. Bu tarihi eşikte yapılması gereken her şey ama her şey demokratik siyaset alanını genişletmeye dönük bir biçimde yapılmalı. Nedir bunlar? Ne olabilir güvence sağlayabilecek şey? Hukuk olabilir. Hepimizin ortak teminatı, hepimizin ortak ihtiyacı hukuk. Ancak şunu ifade etmek isteriz ki, DEM Parti olarak bu tarihsel anda tekrar kayda geçirmek ve eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir barış için yıllardır uğruna mücadele ettiğimiz evrensel değerler için, halkların bir arada özgür yaşamı için eşit bir kardeşlik ve demokratik bir Türkiye için dün olduğu gibi bugün de kararlı, umutlu, heyecanlı ve hazırız.
"Türkiye'de süren antidemokratik uygulamalar endişeleri artırıyor"
'Yeni dönem hepimize sorumluluklar yükleyecek' dedik. Tabii ki bunun en önemli konularından biri de adalet meselesi. Bugün Türkiye'de bir yandan yaşanan adaletsizlikler, bir yandan süren antidemokratik uygulamalar biliyoruz, görüyoruz, kaygıları ve endişeleri arttırıyor. Ancak bu kaygı ve endişeleri azaltabilecek olanlar, yani Türkiye'de barışın ve aynı zamanda demokratikleşmenin yolunu açabilecek olanlar birlikte yol almak üzere dayanışanlardır. Biz bu meseleyi, yani Türkiye'de Kürt meselesinin çözümünü ve Türkiye'nin demokratikleşmesini bütün siyasi hesapların, bütün siyasi çıkarların, bütün siyasi pozisyon alışların, bütün siyasi çelişkilerin üzerinde tutuyoruz. Sözüne ettiğimiz konu insan hayatı. Bugünün önünü açanlar var. Bugünlere ulaşmamızı canı pahasına sağlayanlar var. Hatta bunlardan birinin ölüm yıl dönümü. Mesela her günümüz böyle bir ismi, yani demokratik siyaset alanının genişlemesi için hayatını, canını ortaya koymuş isimleri bizi hatırlatıyor. Dolayısıyla biz Vedat Aydın'ı anarken ismini sayamayacağımız onlarca, yüzlerce, binlerce insanı birlikte anıyoruz. Onların anılarına bağlılığın nasıl bir sorumluluk yüklediğini biliyoruz, bunun farkındayız. Rolümüzün, misyonumuzun Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu demokrasinin bu soluk alamayan halimizin ancak soluklanabileceği yerin gerçek, sahici, hakiki bir barış olduğunun farkındayız. Sorumluluktan kaçmıyoruz. Bilakis herkesi en az bizim kadar risk almaya, sorumluluk almaya, cesur olmaya davet ediyoruz. Koşullar ne olursa olsun, yapmamız gereken siyaset alanını genişletebilmektir. Biz hukuk ve hukuka dair güvencelerin hiçbir kaygıya, endişeye kapılmaksızın hiçbir siyasi hesap yapılmaksızın bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini hatırlatmayı bir sorumluluk sayıyoruz. Bu da bir hakikati, bir ihtiyacı ortaya koymaktır. Bu da bizim görevimiz.
"Mecliste bulunan ya da bulunmayan tüm siyasi partiler sorumluluk üstlenmeli"
Bunun için Mecliste bulunan ya da bulunmayan, grubu bulunan ya da bulunmayan tüm siyasi partiler sorumluluk üstlenmeli. Fikri bütün ayrılıklarıyla bir yana bırakıp, Türkiye'nin temel iki meselesi için ve üstelik birbirinden ayrılamaz temel iki meselesi için Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi özgür, eşit, bir şekilde bir arada yaşama ve Türkiye'nin ikinci yüzyılını birlikte demokratik bir biçimde inşa edebilmek için sorumluluk üstlenmeliler. Demokratik siyaset içinde halk iradesi, halkların iradesi en çok bahsettiğimiz konu. Bu barış arayışının toplumsal tarafı, toplumsal yüzü ve toplumsal ayağı bu çok önemli. Bu çok önemli olduğu için bu hem toplumsal meşruiyet açısından önemli hem sıkça duyuyoruz, 'Bilgilendirilmiyoruz, kaygılarımız var, endişelerimiz var', bunları gidermek için önemli.
"Komisyon bugünlere yetişmedi ama zaman kaybedilmesin artık"
Bizim aylar öncesinde çağrısını yaptığımız komisyon kurulmuş olsaydı çok daha aktif bir rol üstlenebilirdi. Biz bu çağrıyı aylar önceden parti adına yaptık. 'Meclis aktif bir rol üstlensin, Meclis Başkanı bu konuda inisiyatif alsın' dedik. Dedik ki, 'Tüm siyasi partilerden oluşan, özel yetkilerle donatılmış bir komisyon oluşturulsun.' Tekrar ediyoruz, temennimiz o komisyon bugünlere yetişmedi ama zaman kaybedilmesin artık hızlanalım. Madem bir devlet politikasından bahsediyoruz Kürt meselesinin çözümüne dair, o zaman bunların emarelerini somut bir biçimde görelim. Toplumun bunları görmeye ihtiyacı var, bunu yeniliyoruz. Komisyon bir an evvel oluşsun, özel yetkiler de oluşsun. Bu bir kazanım olarak görülmeli. Çok hayırlı, çok önemli, tarihi bir meselenin çözümü için yola koyulacak bu komisyon ve Türkiye'de toplumsal barış, toplumsal bütünleşme ayağıyla ilgili de çok önemli yine bir rol oynayabilir.
Silahların devre dışı kalması için bundan sonra ne yapılacak konusunu merak ediyorsunuz. Bu konunun çeşitli cevapları var tabii ki. Bazıları bizde, bazıları bizde değil. Bunu her zaman açıklıkla ifade ettik. Çünkü süreç tarafları açısından kendi ritminde ilerliyor. Ancak biz önemli öznesi olarak sürecin bir kolaylaştırıcılık rolü üstlenmek istiyoruz, yolu açmak istiyoruz. Bu yol sağlam dayanaklarla yürünebilsin diye. Yıllardır yapmaya çalıştığımız şeyi yapıyoruz. Siyaset konuşsun diyoruz. Farklı fikirler Türkiye'de örgütlenme özgürlüğüne kavuşsun diyoruz. İnsanlar fikirlerini özgürce ifade edebilsinler diyoruz. Halk iradesine saygı duyulsun diyoruz. Seçme seçilme hakkına saygı duyulsun diyoruz. İnsanların tercihlerine saygı duyulsun diyoruz. Herkes için adalet hakkından bahsediyoruz.
"Bunu bir yenme-yenilme, bir taviz gibi görmemek; bu dili, üslubu ve yaklaşımı değiştirmek gerekir"
O yüzden biz 11 Temmuz'da Süleymaniye'de gerçekleştirilecek 12 Mayıs Kongre kararlarına uygun şekilde atılacak bu somut adımı izlemek için Eş Genel Başkanlarımız, birleşen partilerimizin eş genel başkanları, eş sözcüleri, Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz, milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmıyla birlikte DEM Parti Heyeti olarak bir grup PKK'nin katılımıyla gerçekleştirilecek bu tarihi ana tanıklık etmek için orada olacağız. Bunun yalnızca bir tanıklık olmadığını biliyoruz. Tanıklığın çok önemli bir sorumluluğu, ciddiyet yüklediğinin de farkındayız. Biz bu olaya, bu meseleye ciddi yaklaşıyoruz ve herkesi zaten ciddiyetle yaklaşmaya davet ediyoruz en başından beri de. Yalnızca DEM Parti'nin meselesi olmadığını söylüyoruz, o yüzden şu çağrımızı da yinelemek istiyoruz; bu tarihi anı, silahların tümden devre dışı kalması için atılacak bu somut adıma, kongre kararlarına uygun bir şekilde ve Sayın Öcalan'dan gelen bugünkü mesaja uygun bir şekilde atılacak bu adıma, bu ülkede Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt meselesinin eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir şekilde çözülmesi için kendini sorumlu hisseden herkesin aynı hassasiyetle yaklaşmasını temenni ediyoruz.
Bunu bir yenme-yenilme, bunu bir tasfiye, bunu bir taviz gibi görmemek, böyle yaklaşmamak ve bu dili, üslubu ve yaklaşımı değiştirmek gerekir. Görüyoruz ki halen sürecin hassasiyetine rağmen bu dil tercih ediliyor. Bu meselenin bu dille çözülemeyeceğini geçen on yıllar bize gösterdi. Önümüzdeki on yıllarda yeni bir dil, yeni bir yaklaşım, yeni bir üslup ve yeni bir zihniyete ihtiyacımız var. Bunu görmeyi temenni ediyoruz. Aynı zamanda diyoruz ki bu tarihe eşit bizim için bu anlama geliyor. Toplum için de çok önemli anlamları var. O sebeple de demokratik siyasete tam geçiş için gereken tüm mekanizmalar bir an önce oluşturulmalı. Ne gerekiyorsa yapılmalı, bu bir şekilde yasayla desteklenerek, yasal güvencelerle desteklenerek bu fırsat kalıcı hale getirilmeli."
"Öcalan'dan ikinci bir video geleceğine dair bir bilgimiz yok"
Basın açıklamasının ardından Doğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Öcalan'ın ikinci bir video mesajı olacak mı?" sorusunu Doğan, "Bizde böyle bir bilgi yok. Biz 11 Temmuz'da Süleymaniye'ye gideceğiz ve orada olacağız. Ancak biz hem orada ev sahipleri var, Irak-Kürdistan bölgesinde gerçekleşecek sonuçta bu adım orada atılacak, PKK'nin katılımıyla gerçekleşecek bir somut adımı izlemeye ve o tarih anında orada olmaya gideceğiz. Ancak orada içeriğe dair bizim bir bilgimiz yok. Bu bilgi olsa olsa bu somut adımı gerçekleştirenler ve gerçekleştirmeye hazırlananlarda olabilir. Ancak Sayın Öcalan'dan ikinci bir görüntülü video bizde yok" diye cevapladı.
"İktidar bloku da muhalefet partileri de parlamento dışındaki muhalefet de 11 Temmuz'da bu ana tanıklık etmeli"
Doğan, "Bazı siyasi partilerin de Süleymaniye'ye çağrıldığı yönünde haberler çıktı. Böyle bir çağrınız oldu mu, geri dönüş yapan var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Biz bunu zaten bu kürsüden daha önce defalarca yaptık. Bu yalnızca iktidarından muhalefetine herkesin meselesi, yalnızca DEM Parti'nin meselesi değil. Biz sorumlu hissediyoruz kendimizi. Türkiye'ye karşı sorumlu hissediyoruz. Muhalefet partileri, tüm bu yaşanan antidemokratik uygulamalara rağmen, tüm bu yaşananlara rağmen bu sürece destek vermek istiyorlar. Bunu büyük memnuniyetle karşılıyoruz. Son derece yapıcı bir yerden pozisyon almak istiyorlar. Ancak bu pozisyonu güçlendirebilecek adımların bu pozisyonu güçlendirebilecek birtakım görüşmelerin iktidar bloku tarafından da yapılması gerekir. İktidar bloku da, muhalefet partileri de, parlamento dışındaki muhalefet partileri de 11 Temmuz'da Süleymaniye'de bu ana tanıklık etmeli, tanıklık edip bu sorumluluğa ortak olmalı. Eğer Türkiye'de demokratik siyaset alanının genişlemesini istiyorsak, bu meseleye böyle yaklaşmak durumundayız."
En Çok Okunan Haberler