Bin kere mazlum olsan, bir kere zalim olma!

Çok sayıda basın mensubunun katıldığı toplantıda konuşan Şube Başkanı Hüseyin Olgun, basın mensuplarını "Bizi bize ulaştıran canlarımızsınız" diyerek selamladı.

Medyanın evrensel bir olgu olduğunu belirten Başkan Olgun, ilimin ve bilimin olmadığı yerin karanlık olduğuna değinerek Alevi ve Bektaşi inancındaki önemini vurguladı. Alevi ve Bektaşilerin yıllardır inançlarını kendi öz mekânlarında yaşadıklarının altını çizen Başkan Olgun sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi ise şeffaf, topluma açık bir şekilde yaşamak istiyoruz. Artık inançlarımızı sürdüreceğimiz mekânlarımız var. Ama bunu insan, âdem ile doldurmak lazım. Biz bu binaları yaptık, aşk ile, muhabbet ile paylaştık. Cem Evlerimiz ibadethane ve kültür yapımızdır. "

GERÇEK PAYLAŞIM

Aynı zamanda Alevi inancının zahir ve Bâtıniliğin yanında mistik olarak ortaya konulmuştur" diye konuştu. Din, dil, ırk ayrımın olmadığına dikkat çeken Başkan Olgun, "Sadece Aleviler için değil tüm insanlar için barış, aşk, sevgi gerektiğine inanıyoruz. Semamız kendi ekseninde aşkla dönüyor, o dönüş hakka ulaşmaktır" dedi.

Ozan Edip Harabi, Şeyh Bedrettin'den örnekler veren Başkan Olgun, paylaşmanın önemini vurguladı. Paylaşmanın çok güzel olduğuna değinen Hüseyin Olgun, bunun aslında pek de kolay olmadığını belirterek "Siz mutluysanız biz de mutluyuz. Biz bütünüyle benliği atıp yüreğimize koymak istiyoruz. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı herkese eşit gözle bakıyoruz. Ayrıca âdemi sevgiyle anarken, doğaya zarar verirsek, komşumuza zarar verirsek, bunun hiçbir anlamı kalmıyor" dedi.

Alevi Kültür Derneği Bursa Şubesi Başkanı olarak Gençlik, Kadın ve İlim ve Bilim Komisyonları oluşturduklarını anlatan Başkan Olgun, derneğin inançsal boyutunun ise Dedeler Kurulu olduğunu, derneğin Dedesi İsmail Mermer'in her Perşembe günü ibadet yaptığını, Cemevi'nin kapısının ise herkese açık olduğunu söyledi. 

72 MİLLET AYNIDIR...

Yönetim Kurulu'nun görevinin bu kurulların önünü açmak, onlara aşkla hizmet etmek olduğunu belirten Hüseyin Olgun, görevlerinin çalışmak olduğunu bildirdi. Derneğin kuruluş süreci hakkında bilgi veren Başkan Yardımcısı Ali Akça ise Osmanlı döneminde Alevilerin pek çok katliam yaşadıklarını, Cumhuriyet döneminde de Maraş, Çorum ve Sivas'ta olduğu gibi katliamların sürdüğüne dikkat çekti.

1993 yılında Bursa'daki Alevi ve Bektaşiler olarak bir dernek kurmak için bir araya geldiklerini ancak o günün koşullarında Alevi ismini yalın olarak kullanamadıklarını ve Hacı Bektaş Kültür Derneği'ni kurduklarını, o dönemde Süleyman Diyaroğlu'nun başkanlığı kendisinin de başkan yardımcılığını üstlendiğini anlattı.

Cem Evi'nin bulunduğu arsanın 49 yıllığına belediyeden kiralandığını, ancak 2002 yılında mahalle halkından tepki gördüklerini anlatan Ali Akça, "Şimdi ise ilişkilerimiz çok güzel. Bizim görüşümüz şudur: 72 millete aynı gözle bakmayan bizden değildir. Biz atalarımızdan gelen inancımızı yaşamak istiyoruz" diye konuştu. 

İNANCIMIZI YAŞAMAK İSTİYORUZ!

Ardından söz alan dernek yönetim kurulu üyesi Avukat Hüseyin Kalkan, Hacı Bektaş dergahının müze olmaktan çıkartılıp yeniden Alevilere dergah olarak verilmesi gerektiğini bildirdi. Yeni Anayasa'da zorunlu din dersinin 1980 Anayasası'ndan kalma olduğunu belirten Kalkan, din derslerinin seçmeli olması ve kitaplarda Alevilik inancının doğru biçimde aktarılması gerektiğini belirtti.

Alevilerin Anadolu coğrafyasında çok eski olmasına karşın bilinmediğini belirten Kalkan, insanların bilmediği şeylerden ürktüklerinin altını çizdi. Diyanet İşleri Başkanlığının özerkleşmesi gerektiğini savunan Kalkan, Alevilerin inançlarını yaşamak istediklerine dikkat çekti.

Dernek Dedesi İsmail Mermer ise Hz. Ali'nin "Bin kere mazlum olsan da bir kere zalim olma" sözüne atıfta bulunarak "Bizim yüreğimiz tüm kainata sevgi doludur" diyerek geleneksel sofra duasını yaptı. Daha sonra Alevi Kültür Derneği Bursa Şubesi Başkanı Hüseyin Olgun ve yönetim kurulu üyeleri basın mensuplarına Cem Evi'ni gezdirerek inanç sistemi hakkında bilgi verdi.