Alman basını: Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı kaldı mı?
Alman basını: Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı kaldı mı?
Türkiye'nin Avrupa Birliği macerasını değerlendiren Alman basını "Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı kaldı mı?' sorunu tartışmaya açtı. Die Tageszeitung'un haberinde "Türkiye'de ekonomik sıçrama yaşanmış olması ülkedeki siyasetçilerin, gazetecilerin ve aydınların Avrupa'yı boş vermelerine neden oluyor" yorumunda bulunuldu.
Haber Giriş Tarihi: 06.09.2011 01:00
Haber Güncellenme Tarihi: 06.09.2011 01:00
https://www.bursaport.com
İşte Die Tageszeitung'ta yayınlanan haber:
Türkiye'de yaşayan sol eğilimli aydın Saruhan Oluç, ülkesinin AB ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinde son yıllarda olumlu bir ilerleme yaşanmamış olmasından büyük bir rahatsızlık duymadığını ifade ediyor ve kinayeli bir şekilde "AB hâlâ var mı?" sorusunu yöneltiyor. Türkiye'de son dönemlerde Avrupa Birliği konusunun gündem dışı kaldığı ve ilgi görmediği görülüyor. Ülkede son yıllarda genel olarak Avrupa Birliği konularına ve yürütülen üyelik müzakerelerine ilgi ve alaka azaldı.
AVRUPA'DAKİ KRİZ VE SOSYAL ADALETSİZLİKLER AB'YE İLGİYİ AZALTTI
Türkiye'de yaşayan aydınların neredeyse tamamı baştan beri ülkenin AB'ye üye olmasından yanaydı. Son yıllarda yaşanan birtakım hayal kırıklıklarından ötürü bu kesim artık eskisi kadar AB'ye ilgi göstermiyor. Avrupa Birliği'nde yaşanan ekonomik krizler ve sosyal adaletsizlikler Birliğe gösterilen ilginin azalmasına neden oldu.
Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinden sonra kurulan Hrant Dink Vakfının çalışanı Zeynep Taşkın, Türkiye'deki insan hakları savunucularının uzun zamandan beri Avrupa Birliği müzakerelerine ilgi göstermediklerini ve bu konuda bir beklentilerinin olmadığını söylüyor. Türkiye artık Avrupa Birliği'ni neredeyse unutmuş durumda.
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan kısa bir süre önce yaptığı bir açıklamada, önümüzdeki yıl Kıbrıs Cumhuriyeti AB Dönem Başkanlığını üstlendiğinde Türkiye'nin AB ile ilişkilerini askıya almayı düşündüğünü belirtmişti. Kıbrıs Adası'nda daha önceden siyasi bir çözümün sağlanması beklenmiyor. İstanbul'da bir üniversitede dersler veren Joost Lagendijk, Başbakanın bu düşüncesinin yanlış olduğunu ve bu tür çıkışların sadece Angela Merkel ve Nicolas Sarkozy gibi Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olanların işine yarayacağını belirtiyor.
Türkiye'nin tanınmış aydın ve sanatçılarından Zülfü Livaneli, Avrupa Birliği'nin Kıbrıs konusunda büyük bir yanlış yaptığını ve bu bağlamda Başbakan Erdoğan'ın gayet haklı olduğunu düşünüyor. Kendisi, İstanbul'da bir yemek esnasında Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso'nun da Kıbrıs'ın 2004 yılında AB'ye alınmış olmasını bir hata olarak kabul ettiğini belirtiyor. Zülfü Livaneli, AB Komisyonunun bunu resmen açıklamaktan kaçındığını ve kendisinin bu durumdan rahatsızlık duyduğunu vurguluyor.
ALMAN ÇEVRELERİ TÜRKİYE'NİN AB'YE İHTİYACININ AZALDIĞINI DÜŞÜNÜYOR
Türkiye'nin son yıllarda ekonomik açıdan hızlı bir şekilde gelişmesi Avrupa Birliği'ne olan ilginin azalmasına neden olmuştur. Türkiye'de 2002 yılından beri enflasyon oranı sürekli gerilemiş ve ülkede yıllık yüzde 7 civarında ekonomik büyüme yaşanmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye'deki bankacılık sisteminin gayet sağlıklı geliştiği ve istikrarlı olduğu görülüyor. Bu nedenle son dönemlerde "acaba gerçekten AB'ye ihtiyacımız kaldı mı?" sorusu sık sık gündeme geliyor. Bu soruyu özellikle muhafazakâr eğilimli AKP taraftarlarının gündeme getirdikleri görülüyor zira bu kesim Hristiyan kulübü olarak gördükleri AB'den zaten önceleri de kuşku duyuyorlardı.
Gerçekten de son yıllarda Türkiye'nin kendine olan güveni dikkat çekici bir şekilde artmıştır. Almanya gibi ülkelerde de ekonomi çevreleri Türkiye'nin gelişimini yakından takip ediyor ve Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacının azaldığını düşünüyor.
TÜRKİYE'NİN AB'YE ALINMAMASI ANLAMSIZ
Daimler-Benz şirketinin Genel Müdürü Dieter Zetsche, Türkiye'deki işletmelerin dünya çapında olduğunu ve Türkiye'nin özellikle genç ve dinamik nüfusunun hayranlık uyandırdığını belirtiyor. Zetsche, Türkiye gibi çok önemli kaynaklara sahip bir ülkenin AB'ye alınmamasını anlamsız bulduğunu vurguluyor.
Bunların yanı sıra Türk dış siyasetinin son dönemlerde sistemli bir şekilde Rusya, Çin ve Yakın Doğu'ya yöneldiği ve buradaki ülkelerle ilişkilerini geliştirdiği görülüyor. Son yıllarda Türkiye'de Brezilya, Rusya ve özellikle Arap ülkelerinden gelen iş adamlarına yoğun ilgi gösteriliyor.
Zülfü Livaneli, Osmanlı İmparatorluğu'nun 18. yüzyıldan başlayarak Avrupa medeniyetine yöneldiğini ve bunun günümüzde de sürdürülmesi gerektiğini düşünüyor. Bunun AB üyeliğinden daha önemli olduğunu belirten Livaneli, Tayyip Erdoğan hükûmetinin Müslüman âlemine yöneldiğini ve bu geleneğin sorgulanmasına neden olduğunu vurguluyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Alman basını: Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı kaldı mı?
Türkiye'nin Avrupa Birliği macerasını değerlendiren Alman basını "Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı kaldı mı?' sorunu tartışmaya açtı. Die Tageszeitung'un haberinde "Türkiye'de ekonomik sıçrama yaşanmış olması ülkedeki siyasetçilerin, gazetecilerin ve aydınların Avrupa'yı boş vermelerine neden oluyor" yorumunda bulunuldu.
İşte Die Tageszeitung'ta yayınlanan haber:
Türkiye'de yaşayan sol eğilimli aydın Saruhan Oluç, ülkesinin AB ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinde son yıllarda olumlu bir ilerleme yaşanmamış olmasından büyük bir rahatsızlık duymadığını ifade ediyor ve kinayeli bir şekilde "AB hâlâ var mı?" sorusunu yöneltiyor. Türkiye'de son dönemlerde Avrupa Birliği konusunun gündem dışı kaldığı ve ilgi görmediği görülüyor. Ülkede son yıllarda genel olarak Avrupa Birliği konularına ve yürütülen üyelik müzakerelerine ilgi ve alaka azaldı.
AVRUPA'DAKİ KRİZ VE SOSYAL ADALETSİZLİKLER AB'YE İLGİYİ AZALTTI
Türkiye'de yaşayan aydınların neredeyse tamamı baştan beri ülkenin AB'ye üye olmasından yanaydı. Son yıllarda yaşanan birtakım hayal kırıklıklarından ötürü bu kesim artık eskisi kadar AB'ye ilgi göstermiyor. Avrupa Birliği'nde yaşanan ekonomik krizler ve sosyal adaletsizlikler Birliğe gösterilen ilginin azalmasına neden oldu.
Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinden sonra kurulan Hrant Dink Vakfının çalışanı Zeynep Taşkın, Türkiye'deki insan hakları savunucularının uzun zamandan beri Avrupa Birliği müzakerelerine ilgi göstermediklerini ve bu konuda bir beklentilerinin olmadığını söylüyor. Türkiye artık Avrupa Birliği'ni neredeyse unutmuş durumda.
LAGENDİJK: ERDOĞAN'IN ÇIKIŞLARI MERKEL'İ GÜÇLENDİRİYOR
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan kısa bir süre önce yaptığı bir açıklamada, önümüzdeki yıl Kıbrıs Cumhuriyeti AB Dönem Başkanlığını üstlendiğinde Türkiye'nin AB ile ilişkilerini askıya almayı düşündüğünü belirtmişti. Kıbrıs Adası'nda daha önceden siyasi bir çözümün sağlanması beklenmiyor. İstanbul'da bir üniversitede dersler veren Joost Lagendijk, Başbakanın bu düşüncesinin yanlış olduğunu ve bu tür çıkışların sadece Angela Merkel ve Nicolas Sarkozy gibi Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olanların işine yarayacağını belirtiyor.
Türkiye'nin tanınmış aydın ve sanatçılarından Zülfü Livaneli, Avrupa Birliği'nin Kıbrıs konusunda büyük bir yanlış yaptığını ve bu bağlamda Başbakan Erdoğan'ın gayet haklı olduğunu düşünüyor. Kendisi, İstanbul'da bir yemek esnasında Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso'nun da Kıbrıs'ın 2004 yılında AB'ye alınmış olmasını bir hata olarak kabul ettiğini belirtiyor. Zülfü Livaneli, AB Komisyonunun bunu resmen açıklamaktan kaçındığını ve kendisinin bu durumdan rahatsızlık duyduğunu vurguluyor.
ALMAN ÇEVRELERİ TÜRKİYE'NİN AB'YE İHTİYACININ AZALDIĞINI DÜŞÜNÜYOR
Türkiye'nin son yıllarda ekonomik açıdan hızlı bir şekilde gelişmesi Avrupa Birliği'ne olan ilginin azalmasına neden olmuştur. Türkiye'de 2002 yılından beri enflasyon oranı sürekli gerilemiş ve ülkede yıllık yüzde 7 civarında ekonomik büyüme yaşanmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye'deki bankacılık sisteminin gayet sağlıklı geliştiği ve istikrarlı olduğu görülüyor. Bu nedenle son dönemlerde "acaba gerçekten AB'ye ihtiyacımız kaldı mı?" sorusu sık sık gündeme geliyor. Bu soruyu özellikle muhafazakâr eğilimli AKP taraftarlarının gündeme getirdikleri görülüyor zira bu kesim Hristiyan kulübü olarak gördükleri AB'den zaten önceleri de kuşku duyuyorlardı.
Gerçekten de son yıllarda Türkiye'nin kendine olan güveni dikkat çekici bir şekilde artmıştır. Almanya gibi ülkelerde de ekonomi çevreleri Türkiye'nin gelişimini yakından takip ediyor ve Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacının azaldığını düşünüyor.
TÜRKİYE'NİN AB'YE ALINMAMASI ANLAMSIZ
Daimler-Benz şirketinin Genel Müdürü Dieter Zetsche, Türkiye'deki işletmelerin dünya çapında olduğunu ve Türkiye'nin özellikle genç ve dinamik nüfusunun hayranlık uyandırdığını belirtiyor. Zetsche, Türkiye gibi çok önemli kaynaklara sahip bir ülkenin AB'ye alınmamasını anlamsız bulduğunu vurguluyor.
Bunların yanı sıra Türk dış siyasetinin son dönemlerde sistemli bir şekilde Rusya, Çin ve Yakın Doğu'ya yöneldiği ve buradaki ülkelerle ilişkilerini geliştirdiği görülüyor. Son yıllarda Türkiye'de Brezilya, Rusya ve özellikle Arap ülkelerinden gelen iş adamlarına yoğun ilgi gösteriliyor.
Zülfü Livaneli, Osmanlı İmparatorluğu'nun 18. yüzyıldan başlayarak Avrupa medeniyetine yöneldiğini ve bunun günümüzde de sürdürülmesi gerektiğini düşünüyor. Bunun AB üyeliğinden daha önemli olduğunu belirten Livaneli, Tayyip Erdoğan hükûmetinin Müslüman âlemine yöneldiğini ve bu geleneğin sorgulanmasına neden olduğunu vurguluyor.
Kaynak: BYEGM
En Çok Okunan Haberler