18 gündür aranan Leyla'dan da kötü haber

Ağrı kent merkezinde oturan Nihat ve Şükran Aydemir çiftinin, bayramın birinci günü gittikleri Bezirhane köyünde kaybolan kızları Leyla'yı arama çalışmalarının 18. gününde acı haber geldi. 

Arama çalışmaları sonucu Bezirhane köyünde minik Leyla'nın cansız bedenine ulaşıldı. 

Leyla'nın cesedi, Bezirhane köyüne yaklaşık 2 kilometre mesafede, kent merkezine giden yolun yakınındaki akarsu kenarında ağaçların arasında bulundu. 

Ceset, yetkililerin olay yerindeki incelemelerinin ardından Ağrı Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

"Hadımın getirilmesini istiyorum"

Leyla'nın amcası Yusuf Aydemir, "Köyün arkasında bulundu. Şu an çalışmalar devam ediyor.  Kaçırılmış oraya atılmış. Annesi ve babası perişan. Erdoğan beni duyuyorsa hadımın getirilmesini istiyorum" dedi.

Ağrı Valisi Süleyman Elban, Leyla Aydemir'in Ramazan Bayramı'nın birinci günü bayram ziyaretine gittiği dedesinin Bezirhane köyünde kaybolduğunu hatırlattı.

Leyla'nın 18 gündür arandığını belirten Elban, "Maalesef bugün 17.45 itibarıyla köyün yaklaşık 3 kilometre kuzeyinde derede, su içerisinde cansız bedenine ulaşıldı. Söz konusu alan daha önce balık adamlarımız tarafından ve havadan drone görüntüleri ile çok fazla taraması yapılan bir alandı ancak maalesef bugün bu alanda cansız bedenine ulaşıldı. Konuyla ilgili detaylı araştırma devam ediyor. Savcılığın konuyla ilgili soruşturması devam ediyor. Kamuoyuna gerekli açıklama daha sonra yapılacaktır. Başımız sağolsun." ifadesini kullandı. 

Minik Leyla'yı arama çalışmalarına, Nevşehir Jandarma At ve Köpek Eğitim Merkezinden (JAKEM) getirilen kadavra ve ceset arama köpekleri, Jandarma Özel Asayiş Komutanlığına (JAK) bağlı 10 kişilik arama kurtarma ekibi, İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı 11 kişiden oluşan özel ekip, Van ve Ağrı AFAD ekipleri, UMKE, 112 Acil Sağlık ve Türk Kızılayı görevlileri ile Batman'dan gelen 5 gönüllü avcı katılmıştı.

Süleyman Soylu: Defalarca aradıkları bir yer

Acı olayla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN Türk canlı yayınında şu açıklamalarda bulundu:

"Başımız sağ olsun. Yani tüm milletimizi üzen bir olayla karşı karşıyayız. Hepimizin umudu canlı bulmaktı. Benim de umudum öyleydi. Çünkü yaptığım bir takım teknik takipler vardı, umutlanmıştık. Kamuoyuyla da paylaşmamıştık ama bir sonuç almayı düşünüyorduk. Bugün ben de Ağrı'daydım. Arkadaşlarımdan bilgi aldım, onlar da aynı umudu tekrarladılar. Burada açıklayamayacağım bir yol üzerinden yürüyorduk. Kendi köyünde 2-3 kilometre mesafede, daha önce bizim arkadaşlarımızın defalarca aradıkları bir yer. Aradıkları yer ile alakalı böyle bir durumla karşılaşınca 'ya biz görmedik' 'ya biz aramalarımızda fark etmedik' ya çocuğun cansız cesedi suyla beraber aşağıya; ama o da 50-60 santimlik bir derinlik, o kadar büyük bir derinlik de söz konusu değil.

İlk belirlemelerde sanki 4-5 gündür orada duruyormuş gibi bir izlenim var. Ama bunların hepsi otopsinin sonucuna göre kesin belirlenmesi gereken süreçler. İlk belirlemelere göre bir tecavüz yok, Allah muhafaza. Sanki sonradan oraya getirilmiş gibi bir izlenim söz konusu ama bunların hepsi değerlendirilmeye ve otopsinin sonucuna muhtaç ilk belirlemeler bunlar.

Ailenin başı sağ olsun. Ülkemizin başı sağ olsun. Ama olayın hem kriminal boyutunu hem de diğer boyutunu arkadaşlarımız takip ediyorlar. Ve bir darp var mı yok mu gibi bir sorumuz da oldu. Çünkü haberlerde çok paylaşıldı, çok ufak bir işaret var. Ufacık çocuk, 4 yaşında. Çok ufak bir şey gözüküyor. Darp mıdır, değil midir, başka bir yere çarpma mıdır? O da otopsi sonucu belli olacak."