SON DAKİKA
Hava Durumu

Zarrab: Cezaevinden çıkmak için rüşvet verdim

New York'ta Hakan Atilla'nın tek sanık olarak yargılandığı, Reza Zarrab'ın ise tanık olduğu jürili duruşmanın 4'üncü günü bugün başladı. Reza Zarrab, Süleyman Aslan ile arasındaki hayali gıda ticaretinden söz etti. Zarrab, Türkiye'de tutuklu bulunduğu döneme ilişkin cezaevinden çıkmak için rüşvet verdiğini söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 04.12.2017 19:37
Haber Güncellenme Tarihi: 04.12.2017 19:37
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Zarrab: Cezaevinden çıkmak için rüşvet verdim

New York'ta Hakan Atilla'nın sanık olarak yargılandığı, Reza Zarrab'ın ise tanık olduğu jürili duruşmanın 4'üncü günü bugün başladı. Geçen duruşmada uyuduğu için krize neden olan bir jüri üyesinin ardından, bugün de bir başka jüri üyesi duruşmaya geç kaldı. Reza Zarrab salona geçen duruşmada olduğu gibi koyu renk bir takım elbise ile geldi. Zarrab tanık kürsüsündeki yerini aldı.

Zarrab ve Aslan'ın hayali gıda ticareti

Daha önce söz edilen tanık Reza Zarrab ile Süleyman Aslan arasındaki gıda ticareti işlerinden söz edildi. Bazı rakamların gıda ticareti için çok yüksek olduğu ve inandırıcılıktan uzak olduğu ifade edildi.

Süleyman Aslan'ın, "Bu toplamlar, gerçek gıda ihracatı için uygun olmayabilir"şeklindeki sözlerine dikkat çekildi ve Reza Zarrab'a, "Aslan sizce burada ne demek istiyor?" diye sordu. Bunun üzerine Reza Zarrab, "Demek istediği şu; İran'dan havaleyle gönderilen tutar... Meblağ çok büyük olduğundan, gıda ticareti için gerçek bir meblağa karşılık gelmiyor." Zarrab, Aslan'a yanıt olarak, isterse işlemleri 5 milyon dolarlık parçalar halinde yapabileceğini söylediğini ifade etti. Aslan'ın ise kendisine, "Öyle daha iyi olur" şeklinde yanıt verdiğini söyledi. Zarrab'a göre, İran'a giden gemilerin tonajı çok düşüktü. Büyük tonajlı gemiler de dikkat çekebilirdi.

Soru: Dikkat çekse ne olur ki?

Zarrab: Çünkü aslında gıda ürünü sevkiyatı gerçekleşmiyordu.

Soru: Gemilere gıda yüklemeden muayene belgelerini nasıl alıyordunuz?

Zarrab: O dönemde muayene belgelerini zaten alamıyorduk.

Soru: Neden alamıyordunuz?

Zarrab: Çünkü fiili olarak gıda veya ürün gönderilmiyordu. Ortada bir ürün yoktu.

Zarrab ve Aslan bu konuya ilişkin birbirlerine birçok çok mesaj yolladığı görüldü.

Zarrab hangi şirketin adını verdi?

Zarrab ifadesinde, Bunghi adlı bir nakliye şirketinden söz etti. Bu şirketle ilgili Zarrab'a sorular soruldu.

Soru: Şirket sizin rakibiniz miydi?

Zarrab: Hem evet, hem hayır.

Soru: Ne demek istiyorsunuz?

Zarrab: Onlarla rakip değildik, çünkü onlar gerçekten gıda sevkiyatı yapıyordu ama biz yapmıyorduk. Rakiptik diyorum çünkü onlar da işlerinde Halkbank'tan gelen İran paralarını kullanıyordu. Yani benim Halkbank'tan alıp kullanabileceğim para tutarının azalmasına neden oluyorlardı. Halkbank'ta ne kadar çok İran parası olursa, benim için o kadar iyiydi."

Zarrab, belge istendiği zaman işlerin karıştığını ifade ederek, "Süleyman Bey de bu belgelerin neden istendiğini anlamıyor" dedi ve Aslan'ın meseleyi hemen çözeceğini söylediğini aktardı.

Zarrab: İki evrakta hata yaptım

Zarrab iki evrakta hata yaptığını anlattı. Birincisinde, rakamı fazla yazdığını belirterek, "İkinci hatayı buğday sevkiyatında yaptık. Menşe belgesine 'Dubai' yazdık" dedi.

Soru: Nasıl bir hata bu yani?

Zarrab: Dubai'da buğday yetiştirilmiyor.

Başka bir telefon tapesi delil dosyasına girdi.

Zarrab, altın ve gıda ticareti için Halkbank'a ödediği komisyonları anlattı. Zarrab,"Ödediğim en yüksek komisyon oranı yüzde 1" dedi. Zarrab'ın ifadesine göre, evraklarda altın işlemleriyle gıda işlemleri birbirine karıştırıldı. Zarrab, alt kademedeki banka çalışanları, Dubai'den İran'a giden sahte buğday sevkiyatlarını fark edince, Hakan Atilla ile konuştuğunu anlattı. Zarrab, "Dubai'de buğday yetiştirilmiyor" dedi. Zarrab, Hakan Atilla'nın "geri plandaki iş bitirici" olduğu iddiasında... Zarrab, Aslan'ın "Sen Hakan Bey'i dinle, bir şey olursa o zaman konuşuruz" dediğini anlattı.

Hakan Atilla Zarrab'ı uyarmış

Zarrab şimdi de "Volgum" adlı gıda şirketinden söz etti.

Zarrab, Atilla'nın Volgum'u anlamadığını söyledi. "Hakan Atilla, Volgum'un altın ticaretinde kullanıldığını sanıyordu çünkü şirket başlangıçta bu amaçla kurulmuştu... Ancak daha sonra gıdaya dönmüştü."

Soru: Atilla'ya yanıt olarak ne dediniz?

Zarrab: "Hakan Bey, biz onu değiştirdik" dedim.

Zarrab dört gündür süren ifadesinde ilk kez bu kadar uzun süre Hakan Atilla'dan söz etti. Zarrab, Atilla'nın da bu işin ne kadar içinde olduğunu anlatmaya çalıştı. Önceki günlerde Atilla her adı geçtiğinde sessizce kafasını sallıyordu. Zarrab belgelerdeki karışıklıkla ilgili konuştu. İlave deliller dosyaya eklendi.

Zarrab ile Atilla arasında doğrudan bir görüşme olduğu iddia ediliyor. Atilla'nın, gıda sevkiyatı kayıtlarının inandırıcılığı konusunda endişeli olduğu; Zarrab'ın ise yüklenen miktarların gemilerin hacmine eşit olduğunu söylediği belirtiliyor. Zarrab, "Atilla, evrakların daha dikkatli hazırlanması gerektiğini söylüyor" dedi.

Yeni bir delil gösterildi. Zarrab, belgeyi doğrulayarak "Bu bir gümrük beyanı, efendim" dedi. Dubai'de verilen gümrük çıkış belgesi. Zarrab'ın ifadesine göre Atilla, sevkiyatların inandırıcı görünmesi için Zarrab'ı uyardı; "14 ton kapasiteli gemiye '25 ton yükledim' deme" dedi.

Savcı: Bu evrakta doldurulan alanlara bakalım. "Nihai varış yeri": İran

Zarrab: Ben veya benim şirketlerim İran'a hiç gıda göndermedik.

Zarrab, ifadesi boyunca bu gıda sevkıyatı işlemlerinin sahte olduğu sürekli tekrarladı. Sorguda başka bir konuya geçildi.

'Bu işle ilgili tüm yetki Süleyman Aslan'da'

Savcı, Zarrab'dan, bir telefon kaydını (Türkçe) doğrulamasını istedi.

Zarrab: Evet, konuşma bu şekilde oldu efendim.

Zarrab, burada, Abdullah Happani ile Halkbank'tan gönderilen paralarla ilgili konuştuğunu söyledi. Kayıt dinletildi ve delil dosyasına eklendi.

Zarrab, kayıtta Aslan'a vereceği rüşvetlerden bahsedildiğini söyledi.

Happani (Zarrab'ın yardımcısı) : Ne kadar göndereceksin?

Zarrab: Gıda için falan ne kadar göndermişiz, ona bak. Toplamda ona göre bir şey hesaplayıp gönderelim.

Zarrab: Burada diyorum ki, Süleyman bankada en tepedeki kişi ve bankadan sorumlu olduğu için işle ilgili tüm yetki onda.

Soru: Hem altın hem de gıda sistemini kullandığınız oldu mu hiç?

Zarrab: Elbette.

Zarrab ifade verirken, Atilla'nın avukatları, ABD hükümetinin, Zarrab'ın Türkçe telefon görüşmelerinin kayıtlarını savunma makamına vermekte geciktiğini söyledi. Avukatlara göre bu görüşmelerde Zarrab, dışarı çıkmak için yalan söylemeye razı görünüyor. Savunma avukatları kayıtları inceleyemedikleri için duruşmanın 2 hafta ertelenmesini talep etmişlerdi. 

'Beyefendi, Başkan Obama'yı arayacak'

Zarrab'ın cezaevinden yaptığı 4 Kasım 2016 tarihli telefon görüşmesinde adı belirtilmeyen bir erkek "Avukat Şeyda, Beyefendi'yle konuşacak ve gerekirse Obama'yı aramasını önerecek" ifadeleri kullanılıyor. Aynı görüşmede devreye gireceği söylenen diğer isimler Bekir, Mevlüt, İbrahim... Bu isimlerin soyadları kayıtlarda yer almıyor.

Evrensel'in paylaştığı ses kaydı dökümü şöyle: 

'Mesele sadece Reza değil, milli mesele'

Zarrab'ın avukatı, müvekkilinin durumuyla ilgili olarak Erdoğan tarafıyla irtibat halindeydi. Zira görüşmenin özetinde "Danışman, bunun sadece Reza meselesi olmadığını, milli mesele olduğunu söylüyor" ifadeleri geçiyor.

Duruşma salonunda dinletilen kayıtta ise, Zarrab Atilla ile altın ticaretini konuştu. İhracat için beklenen bir işlemin tamamlanmasından bahsedildi.

Soru: İşlemi kapatmak için neden evrak gerekiyordu?

Zarrab: Halkbank'taki hesabıma gelen tüm işlemlerin tek tek kapatılması gerekiyordu. Altın ticaretiyle ilgili olan işlemlerin kapatılması için de altın ticaretine ilişkin evrak gerekliydi.

Başka bir gümrük beyanı belgesi, delil dosyasına girdi. Zarrab, belgedeki alanları tek tek açıkladı. Gümrük formunda geçen "Sermayeh Exchange" adlı bir "paravan şirketten" bahsediliyor.

Soru: Peki gerçekte altınları hangi ülkeye gönderiyordunuz?

Zarrab: Gerçek ticarete konu olan altının tamamı, Birleşik Arap Emirlikleri'ne ihraç ediliyordu.

Zarrab'a göre görüşmede Atilla'nın evrakla ilgili bir sorunu çözdüğünden bahsediliyor. Bu görüşmeyle ilgili Zarrab, "Bir sorun vardı ama halledildi" dedi.

Zarrab altınların nihai varış yerinin İran mı, Dubai mi olacağı henüz belli olmadığı için, evrakta varış yerinin belirtilmesi gerektiğini anlattı. Zarrab, "Ben 'Gümrük beyannamesinde Dubai üzerinden transit görünmesi lazım' diyordum"ifadelerini kullandı.

Soru: Bankada bu konuyla ilgili kimlerle konuştun?

Zarrab: Daha önce Süleyman Aslan'la konuşmuştum... ayrıca Hakan Atilla ile de konuşmuştum.

Mahkemede paylaşılan görüşme kaydında Zarrab, "Kardeşim, başka yolu yok. Mevzuat öyle diyor" diye konuşuyor. Zarrab, ifadesinde bu sözlerle ilgili "Abdullah'a (Happani) bu kararı kendim vermediğimi anlatmaya çalışıyorum"dedi.

Soru: Bahsettiğin mevzuat nedir?

Zarrab: Ambargonun getirdiği düzenlemelerden bahsediyorum.

Soru: Hangi ambargo.

Zarrab: ABD'nin ambargosu ve yaptırımları.

Zarrab: Türkiye'de cezaevinden çıkmak için rüşvet verdim

Ayrıca Zarrab, mahkemede Türkiye'de mali şube tarafından tutuklandığı dönemi de anlattı.

Soru: Türkiye'de hiç hapse atıldın mı?

Zarrab: Evet, tutuklanarak cezaevine gönderildim... Evet, serbest bırakıldım.

Zarrab: Avukatlarım geldi, konuştuk ve serbest bırakıldım.

Soru: (Serbest kalmak için) herhangi bir ödeme yaptın mı?

Zarrab: Evet.

Soru: Bu ödemeler rüşvet niteliğinde miydi?

Zarrab: Kısmen.

Zarrab, serbest bırakıldıktan sonra Halkbank'a gittiğini de anlattı.

Soru: Halkbank'ta kiminle görüştünüz?

Zarrab: Halkbank Genel Müdürü ile. Süleyman Aslan'la değil, görevi ondan devralan kişiyle.

Zarrab, serbest kaldıktan sonra işleri yeniden başlatmak için Halkbank'ın yeni genel müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile irtibat kurduğunu söyledi.

'17 Aralık'tan sonra rüşvet vermedim'

Atilla'nın avukatları, Berman'a, müvekkillerini temize çıkaracak bazı delillerin ABD'li savcılar tarafından gerekli süre içinde kendilerine ulaştırılmadığını söylemişti.

Avukatların dediğine göre Zarrab, Eylül 2016'da cezaevindeyken yaptığı bir telefon görüşmesinde, "daha az ceza almak için yalan söylemek zorunda olduğunu" söylemiş. Atilla'nın avukatları, bu durumun, "Zarrab'ın yalan ifade vermeye razı olduğunu" gösterdiğini iddia etti.

Zarrab, duruşmada Ali Fuat adlı bir kişiyle yaptığı görüşmeden bahsetti. Zarrab, 28 Şubat 2014'te serbest bırakılmıştı. Ali Fuat ile görüşmesi, bundan birkaç ay sonra gerçekleşti. Zarrab, "serbest bırakıldıktan sonraki dönemde, gıda ticaretini yapan bir şirketin sahibi olarak görünmem uygunsuz olacaktı" dedi.

Zarrab serbest bırakıldıktan sonra, insanlar artık onun gıda ticareti yaptığına inanmayacaktı. Zarrab, "17 Aralık'tan sonra hiçbir Halkbank çalışanına rüşvet vermedim"

Soru: Ali Fuat'a hiç rüşvet verdiniz mi?

Zarrab: Ali Fuat'a hiç rüşvet teklif etmedim, o da öyle bir şey istemedi. İşimi eski usulde sürdürdüm... Altın ve gıdayla.

Oturumda bir e-posta delil olarak sunuluyor. Konu satırında "SWIFT" yazıyor. Zarrab, "Bu, banka şubeleri arasında bir tür mesajlaşma" yorumunu yaptı. Bu delilin İran'a yönelik yaptırımlar açısından önemli olduğu düşünülüyor.

Zarrab "Mars" adlı bir değerli metal şirketinden bahsediyor. Şirketin Halkbank'ta hesabı bulunuyor. 

Zarrab'a ait başka e-postalar da dava dosyasına delil olarak ekleniyor. Bunlardan biri 28 Ekim 2014 tarihli bir e-posta. E-postada Sermayeh Bankası'na ait hesap özeti yer alıyor.

Zarrab, Dubai merkezli Rostamani Exchange şirketinin de adının yer aldığı bazı kayıtları doğruladı. Yargıç Berman, bu kayıtlardan en sonuncusunu delil dosyasına ekledi.

Savcılar, bir Şangay bankası, bir Dubai bankası ve New York merkezli Standard Chartered bankası arasındaki 45 bin dolarlık bir işleme ait belgeyi delil olarak sunuyor.ABD'li gazeteci Adam Klafeld'e göre, işlemlerde bir İran bankasının da bulunması ciddi delil teşkil edecek.

'Ahad' adlı kişi kim?

Zarrab, ABD'de tutuklu olduğu sırada "dışarı çıkmak için yalan söylemek zorundayım" dediği telefon görüşmesini "Ahad" adlı bir kişiyle yapmış. Ahad, Reza'nın bir dostu, avukatı veya danışmanı olabileceği yorumu yapılıyor.

Zarrab, daha önce bahsi geçen 'SWIFT' dosyalarını şema çizerek anlattı. Savcı, daha önce delil olarak sunulan tapelere ait ses kayıtlarını dinletmek istediğini söyledi. Bir dizi Türkçe ses kaydı dosyası, delil dosyasına eklenecek. 

Yargıç Berman 'Bugünlük bu kadar. İyi ilerleme kaydettik.' dedi.

(Çeviri: Sebla Küçük)

İlk üç duruşmada neler olmuştu?

Geçen hafta tanık olarak "(ABD ile) işbirliği yapmak sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yoldu" sözleriyle ifade vermeye başlayan Reza Zarrab, ilk jürili duruşmaya ayağında kelepçe ve mahkum kıyafetiyle getirilmişti. İlk günkü ifadesinde, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a 45-50 milyon Euro rüşvet verdiğini söyleyen Reza Zarrab, Aktif Bank'ta hesap açmasına eski AB Bakanı Egemen Bağış'ın yardımcı olduğunu ifade ederek, "Aktif Bank Genel Müdürü ile görüşmeden sonra hesap açtım, günlük 5-10 milyon euro işlem hacmiyle açıldı" şeklinde konuşmuştu.

Reza Zarrab ikinci duruşmada, para trafiğinin nasıl olduğunu anlatmıştı. İkinci jürili duruşmaya koyu renk takım elbise ile gelen Reza Zarrab, yine eski Bakan Zafer Çağlayan ve Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan'a verdiği rüşvetlerden söz etmişti. "Dönemin başbakanı Erdoğan ve hazine müsteşarlığı... Bu ticaretin başlatılması için talimat vermişti" iddialarından bulunan Reza Zarrab, "Başbakan Erdoğan ve Babacan İranla işlemlere (altın ticareti) yardım edilmesi için Vakıfbank ve Ziraat Bankasına şahsen talimat verdiler" ifadelerini kullanmıştı.

Üçüncü jürili duruşma geçen Cuma günü yapıldı. Duruşmada bu kez Yargıç Berman'ın "delillerle" ilgili çıkışı ve bir jüri üyesinin duruşma sırasında uyuması damga vurmuştu. Yargıç Berman, sunulan telefon kayıtlarından birinde geçen konuşmaların çok geniş bir etki alanı olduğunu, bu nedenle "yargılamanın bütünlüğünün sağlanması" açısından savcılar bu kaydı kabul etmeden önce kaydın doğruluğunun ispatlanması gerektiğini söylemişti. Yargıç Berman Cuma günkü duruşmada, uyuyan jürinin bundan sonra duruşmalara katılmayacağını açıklamıştı. Berman, "Bence salonda olan bitenleri izleyemeyen bir jüri görevini yerine getiremez" ifadelerini kullanmıştı. Yargıç Berman, söz konusu jüri üyesinin 2 gündür duruşmaların büyük kısmını uyuyarak geçirdiğini söylemiş ve"Çok iyi bir adama benziyordu. Epey de derin uyudu" demişti. 6 yedek kişiden biri, bu jüri üyesinin yerini alacak. Duruşmada Reza Zarrab'ın eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'a yazdığı mektup ortaya çıkmıştı. Zarrab ise ifadesinde, sahte nakliye evraklarının nasıl gerçek gibi gösterileceği konusunda kilit bilgileri tutuklu sanık Hakan Atilla'dan öğrendiğini iddia ederek, Halk Bank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan hakkında da rüşvet iddialarında bulunmuştu. Duruşmada Zarrab'a eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in fotoğrafı gösterilmişti. Zarrab daha önceki duruşmada da Güler'in oğlu Barış Güler'e 100 bin dolar rüşvet ödediğini söylemişti.

(Odatv.com)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.