SON DAKİKA
Hava Durumu

'Ucuz işgücü ve plansız nüfus artışındaki kentlerde başlıca sorun susuzluk'

Bursa Su Kolektifi, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptıkları açıklamada, kış aylarında dahi yaşanan kuraklığa dikkat çekti. Açıklamada, "Ucuz işgücü göçü ile plansız nüfus artışına uğratılan kentlerdeki sorunların başında susuzluk gelmektedir" denildi.

Haber Giriş Tarihi: 22.03.2023 18:32
Haber Güncellenme Tarihi: 22.03.2023 18:32
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
'Ucuz işgücü ve plansız nüfus artışındaki kentlerde başlıca sorun susuzluk'

Bursa Su Kolektifi, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde basın açıklamasında bulundu. Açıklama, "Ucuz işgücü göçü ile plansız nüfus artışına uğratılan kentlerdeki sorunların başında susuzluk gelmektedir" cümlesiyle başladı. Son yıllarda kış aylarında dahi yaşanan kuraklığa dikkat çekilerek, su kaynaklarının kirletilmesini engelleyecek önlemler alınması için çağrıda bulunuldu. 

Son yağışlardan önce Nilüfer Barajı’nda su seviyesi 0, Doğancı Barajı’nın doluluk oranı yüzde 24'dü. Grup adına açıklamayı Figen Ovat ve Habib Göbelez okudu. İklim krizine bağlı kuraklığın yanı sıra kirletilmiş suların da kuraklık için önemli bir faktör olduğuna değinilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bursa Büyük Şehir Belediyesi kentte inşa edilen atık su arıtma tesislerinin çokluğuna dem vuruyor. Evsel ve endüstriyel kullanımdan çıkan atık sular arıtılıyorsa Nilüfer Çayı ve Bursa genelindeki diğer dereler neden zehir akıyor? Trakya’daki Ergene Nehri gibi Bursa’nın gözbebeği Nilüfer Çayı’ndan akan sular başka hiç bir amaçla kullanılmayacak boyutta kirletilmiş durumdadır. Nilüfer Çayı’ndan su içen hayvan ölür, sulanan tarlalar ürün vermez.

Fabrikalar, arıtma tesisleri gerektiği gibi denetlenmiyor. Ne Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ne Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ne de Sağlık Bakanlığı kendine görev çıkarıp sulardaki kirletilmeyi engelleyecek gerekli denetim mekanizmaları oluşturmuyorlar. Bu durum hükümetin devlet organlarının halk için değil şirketlerin, patronların yani kapitalizmin güdümünde olduğunu gözler önüne sermektedir."

"BARAJ PROJELERİ BİYOÇEŞİTLİLİĞİ KAYBA UĞRATIYOR"

Sağlık Bakanlığı’nın çevrenin sağlık üzerine etkisi araştırma sonuçları halka açıklamadığı için araştırmada görev alan Bülent Şık analiz sonuçlarını basınla paylaştı. Sanayi atıkları sızan içme sularında arsenik, ağır metal ve tarım zehiri olduğu ortaya çıktı. Bu belgeleri açıkladığı için Bülent Şık yargılanıyor. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Dilovası’nda yaptığı araştırmada kimyasal kirliliğin anne sütünden bebeklere geçtiğini ortaya çıkardığı için hakkında dava açıldı. Bursa Su Kolektifi üyeleri, kirliliği ortaya çıkaran akademisyenlerin AK Parti hükümeti tarafından cezalandırılmak istendiğini belirtti. 

Derelerin önünün sulama göletleriyle kapatılmasının verdiği zarara değinilen açıklamada, "Vadilerde akan sular bir vadiye yönlendirilerek diğer vadiler kurutuldu. Doğada yaşayan hayvanlar susuzluktan öldü. Bitkiler, ağaçlar kurudu. Sulama Birlikleri adıyla bir çeşit özelleştirmeye giderek sulamadaki devlet teşvik ve desteği ortadan kaldırıldı. Sulama göletleriyle kurutulan küçük dereler doğada yaşayan tüm canlıları bir bütün olarak ölümüne sürüklemektedir" denildi. Baraj projeleri ile su havzalarına müdahale edildiği, ekolojik açıdan biyoçeşitliliğin kayba uğratıldığı belirtilen açıklamada, şöyle denildi:

"Büyük barajlar bölgesel iklimde değişiklik yaratmakta, toplumları borçlandırmakta, tarım topraklarını hatta tarihi yok etmektedir. Toplumlar göçe zorlanmakta, göçle birlikte toplumların kültürleri, ortak bellekleri ve uzun süre içinde gelişen sosyal yapıları da çoğu zaman silinmektedir."

"TEMİZ SUYA ERİŞİMİ YEREL YÖNETİMLER SAĞLAMALI"

Yerel yönetimlerin önceliğinin vatandaşların temiz suya erişimini sağlamak olduğunun ifade edildiği açıklamada, "Bursa gibi Hatay, Kahramanmaraş’ta ve daha pek çok tarım kentinde ovaların betonlaşmasına fabrikalar ve konutlar inşa edilmesine göz yumuldu. Ovada yapılaşma gıda krizine kapı aralarken ülkemizin içinde bulunduğu yüksek deprem riskini göz ardı eden hükümet, dayanıksız binalar üretilmesine izleyici kaldı. 6 Şubat günü Hatay ve Kahramanmaraş depremzedeleri büyük acılar yaşadı. Resmi olarak 50 bine yakın insan yaşamını yitirdi. Depremden sağ kurtulanlar, susuzluk, açlık ve barınma olmak üzere çok daha büyük sorunlarla baş başa kaldılar" denildi. 

Deprem bölgesinde yaşanan su sorununa dikkat çekilerek, "Altyapılar için Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre 72 saatte depremzedelere su gereksiniminin karşılanması gerektiği yazdığı halde aradan haftalar geçtiği halde depremzedelerin su sorunu çözülemedi. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın deprem bölgesinde yaptığı incelemelerde kuyu, şebeke ve tanker sularında bulanıklık, demir, alüminyum ve ağır metal değerlerinin standardın çok üzerinde olduğu ayrıca bütün kuyu sularının mikrobiyolojik kirlendiği belirlendi. Bursa’nın da yüksek deprem riski göz önüne alınarak afetlerde, suya erişimi, gıda ve barınma gereksinimini hızla çözen yapılar oluşturulmalıdır" ifadeleri kullanıldı. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.