SON DAKİKA
Hava Durumu

Marmara Yaşasın Kervanı Bursa’da

Marmara Denizi’nin alıcı ortam olmadığına dikkat çekmek için yola çıkan Marmara Yaşasın Kervanı, gezinin üçüncü gününde Bursa’da Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı ve Deliçay’da incelemelerde bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 28.05.2022 16:30
Haber Güncellenme Tarihi: 29.05.2022 18:36
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Marmara Yaşasın Kervanı Bursa’da

PELİN AKDEMİR / BURSAPORT

İklim Adaleti Koalisyonu tarafından başlatılan Marmara Yaşasın Kervan’ı 26 Mayıs Perşembe günü Ergene’den yola çıktı. İlk durağı Marmara Ereğlisi olan kervanın ikinci durağı Çanakkale oldu. Marmara Kervanı Biga’dan sonra Bandırma’ya, 28 Mayıs Cumartesi günü ise Bursa’da incelemelerde bulundu.

Kervan, Marmara Denizi’nin ölümüne yol açan kirlilik kaynaklarını yerinde incelemek, kayıt altına almak ve kirletici kaynaklara dikkatleri çekmeyi hedefliyor. Marmara Denizi’nde geçen sene ortaya çıktığından bu yana gündemde olan müsilajın, yıllarca arıtılmadan denize verilen evsel ve endüstriyel atıksuların yol açtığı deniz kirliliği ve ekosistemdeki yıkımların bir sonucu olduğu ve gezilen bölgelerdeki kirlilik kaynaklarının da müsilaja etkisi olduğu belirtiliyor.

‘MADENCİLİK VE TERMİK SANTRALLER MARMARA DENİZİ’NİN ÖLÜM FERMANIDIR’

Perşembe günü Ergene Organize Deri Sanayi Bölgesi’nin atıklarını boşalttıkları Çorlu Çayının son durumunu görüntüleyen kervan, cuma günü ise Çanakkale’de ekokırım projelerini yerinde inceledi. Çanakkale’nin altın madenciliği, termik santrallar ve çeşitli enerji projeleri, kimya organize sanayi gibi çeşitli projeler nedeniyle tehdit altında olduğu vurgulandı. Çanakkale’de halen faaliyette olan 5 adet termik santral bulunuyor. Termik Santrallar dışında İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San. A.Ş. tarafından işletilmekte olan çelik sanayii ve tersane de Marmara Denizi için bir kirlilik kaynağı oluşturuyor. Kazdağları ve yöresinin yüzde 79’u ise maden ruhsatları ile kaplı. Çanakkale’de çalıştırılmayan arıtma tesislerinin de bir başka kirlilik kaynağı olduğu vurgulanan açıklamada, “Arıtma tesisleri için Marmara Denizi’ne veya derelere deşarj etmek yerine başka bilimsel çözümler bulunmalıdır. Çanakkale ve ilçeleri tarım alanları, doğal güzellikleri, antik ve tarihi değerleri ile tarım ve turizm bölgesidir. Bu bölgede kirli ve vahşi madencilik ve termik santrallar gibi enerji yatırımları bölgenin ve Marmara Denizi’nin ölüm fermanıdır” denildi.

‘NİLÜFER ÇAYI’NDA CANLI BİR ŞEY KALMADI’

Kervan, Bursa’da önce Marmara Denizi’ne akan Nilüfer Çayı’nın Panayır Mahallesi’nden geçtiği bölgede incelemelerde bulundu. Dere kenarına atılmış çöpler ve şişmiş ölü hayvan cesediyle karşılaşıldı. Bölge sakinlerinin kirli sudan bahçelerini sulamak ve hayvanlara verilmek üzere su çektikleri öğrenildi. Mahalle sakinleri, suyun koktuğunu ve sineklerin çoğalmasından rahatsız olduklarını anlattı. 20 yıldır Panayır Mahallesi’nde yaşayan Ömer Esen, “Hastalık çıkıyor. Çocuklarımız rahatsız oluyor. Fabrikaların bulunduğu bölgeden bazen sular farklı renklerde akıyor. Vatandaşlar da bu sudan ektikleri domates, salatalıkları suluyorlar” diye konuştu.

Ömer Esen, bölgede yaşayanların kirli suyu sulamada kullandıklarını söyledi.

41 senedir bölgede yaşadığını söyleyen İhsan Kadı, 20 senedir suyun kirlenmeye başladığını söyledi. Kadı, “20 sene önce böyle değildi. Daha önce her şey yaşıyordu. Fabrikaların atıklarından kaynaklanıyor. Canlı bir şey kalmadı. Kurbağa dahi yok.” dedi. Ordu’dan gelen söyleyen Hayriye Kadı ise, “Çevre vergilerini ödüyoruz ama yatırım yok, bakım yok. Güzel vergi ödüyoruz. Doğalgaz yatırımı yok. Çevre temizliği yok. Köprüde kazalar alıyor. Arabalar geçerken ev bile sallanıyor” ifadelerini kullandı.

‘İKTİDAR VE SERMAYE MÜSİLAJDAN DA RANT ELDE ETME PEŞİNDE’

Kervan’ın Bursa’daki ikinci durağı, Samanlı Mevkii’nde Uludağ’dan gelen temiz suyun ve fabrikaların atıklarından çıkan kirli suyun birleştiği nokta olan Deliçay oldu. Kirli su kaynaklarına “Ekokırım suç mahalli” tabelası bırakıldı.

Bursa Su Kolektifi üyesi Habib Göbelez, Yeşil Çevre Atıksu Arıtma Tesisinin deşarj noktası hakkında bilgi verdi. Göbelez, “Yeşil Çevre Atıksu Arıtma Tesisi, Barakfakih, Kestel ve Uludağ bölgelerindeki sanayi tesislerinin ve Kestel, İsmetiye, Gürsu bölgesindeki evsel atıksularının arıtıldığı tesisidir. Ne yazık ki her şey gözler önünde” diye konuştu.

Basın açıklamasını kolektif üyelerinden Hüseyin Gün ve Esen Ocak okudu. Açıklamada, Nilüfer Çayı’nın kirliliğine vurgu yapılarak tarımsal sulamada kullanılmaması gerektiği ve su içen hayvanların yaşamını yitirdiğinin belgelendiği aktarıldı. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Derelerimizin yıllardır atık kanalı ve Marmara Denizi’nin foseptik çukuru olarak kullanılmasının neticesinde oluşan müsilaj çevre felaketi sonrasında geçtiğimiz yıl oluşan büyük tepki ve uyarılar sonucu Müsilaj Eylem Planı hazırlandı. Böylece sebep olunan çevre felaketine karşı önlemler geliştirilebileceği yönünde umutlandık. Ancak yakından takip ettiğimiz uygulama sürecinin iktidarın ve onun desteklediği sermayenin oyalama ve bir şeyler yapıyormuş gibi görünme, bu durumdan da rant elde etme taktiklerinden ibaret olduğunu bir kez daha açıkça görüyoruz.”

‘OVADA SU KALMADI’

Bölgede yaşayanlardan Altan Konuk, “Bu ovada su kalmadı. Eğer burada tarım yapılacaksa devletin acilen yeraltı sulama sistemini kurması lazım. Bu sene bu su tamamen kendini gösterdi. Geçici olarak önlemlerle bu iş yürümez. Kesin karar alınması lazım. Çarpık yapılaşmanın önüne geçilmesi lazım” diye konuştu. Hamit Uygun ise, kirli akan su kaynağının yakınında soğuk hava tesisinin olduğunu, yurtdışından gelen kişilerin önce çevre temizliğine dikkat ettiğini belirtti.

Konuşmaların ardından kadınlar, sloganlar atarak “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” dedi.

Kervan, Bursa’dan sonra Karamürsel’e, Dilovası’na, Adalar’a geçecek ve sonra İstanbul’a dönecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.