SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa Su Kolektifi: Susarsak ormansız, susuz, nefessiz kalacağız

Bursa Su Kolektifi, ülkede Cumhurbaşkanı kararı ile 22 milyon 340 bin metrekarenin orman alanı dışına çıkarıldığını belirterek, ormanları koruyan bir kanun yapılmasını istedi. Kolektif, “Susmayın! Susarsak, ormansız, susuz, nefessiz kalacağız” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 31.01.2024 13:14
Haber Güncellenme Tarihi: 31.01.2024 18:39
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Bursa Su Kolektifi: Susarsak ormansız, susuz, nefessiz kalacağız

Bursa Su Kolektifi, ormanlık alanların Cumhurbaşkanı kararı ile ormanlık vasfından çıkarılmasını ve ormanlık alanlarda maden ocağı işletmelerine izin verilmesini basın açıklamasıyla protesto etti. 

Kolektif, 31 Ocak Çarşamba günü saat 12.30'da FSM Bulvarı'nda Doğa Koruma ve Milli Parklar 2. Bölge Müdürlüğü önünde basın açıklamasını gerçekleştirdi. Açıklamayı kolektif adına Şafak Erdem ve Caner Gökbayrak okudu.

2021 yılından itibaren Cumhurbaşkanı kararı ile ormanlık alanlar ormanlık vasfının dışına çıkarılıyor. Son olarak 19 Ocak günü Cumhurbaşkanı kararı ile 17. kez kullanılan yetkiyle 13 ildeki orman alanlarından 6 milyon metrekare sahanın orman alanı dışına çıkartıldı. Bunun 4 milyon metrekaresi yani 560 adet futbol sahası büyüklüğündeki alan Bursa'nın İnegöl, Kestel ve Gürsu ormanlarına ait. Türkiye genelinde Cumhurbaşkanı kararı ile orman dışına çıkarılan alan 22 milyon 340 bin metrekare oldu. 

Kolektif, ormanlık alanları parçalayan diğer bir etkenin de maden ocağı işletmelerine izin verilmesi olduğunu belirterek, ormanları koruyan yasal düzenlemelerin yapılmasını istedi. 

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Ormanlar Sermayedarların Emrinde!

Ormanları sıfır maliyetli hammadde olarak gören sermayedar için AKP iktidarı maden, turizm teşvik kanunu, orman kanunu ve ilgili yönetmeliklerde yapılan yüzlerce değişiklikle ormanların talanının önünü açtı. Koruma altında olan milli parklar için alan başkanlığı gibi ucube sistemler kanun ile düzenlendi. Geçtiğimiz yıllarda Uludağ milli parkının bir bölümü ve Kapadokya milli parkının tamamının milli park statüsü AKP genel başkanının tek bir imzasıyla kaldırıldı. Bunlar yetmemiş olacak ki 2021 yılında Orman Kanunu ek 16. Maddesi kapsamında düzenlenen yönetmelikle birlikte Cumhurbaşkanı kararı ile orman alanlarının orman dışına çıkarılmasının önü açıldı. 2021 yılından itibaren bu hakkı 16 kez kullanan cumhurbaşkanı 19 Ocak günü 17. kez yetkisini kullanarak 13 ildeki orman alanlarından 6 milyon metrekare sahayı orman dışına çıkardı. Bunun 4 milyon metrekaresi yani 560 adet futbol sahası büyüklüğündeki alan Bursa ormanlarına aittir. Türkiye genelinde Cumhurbaşkanı kararı ile orman dışına çıkarılan alan 22 milyon 340 bin metrekare oldu. İnegöl, Kestel ve Gürsu’da orman dışına çıkarılan alanları incelediğimizde tarım alanları ve yeni yerleşim alanları oluşturmak için parçalanan ormandan son kalan kısımları da yok etmeye çalıştıklarını gördük. 

2021 Sayıştay raporuna göre 2010-2021 yılları içerisinde orman sınırları dışına çıkarılan 2-2A-2B alanların toplamı 61 milyar 940 milyon 80 bin metrekaredir. Ormanları parçalayan tek şey orman dışına çıkarılan alanlar değil! Bugün Orhaneli‘de, Kuzey ormanlarında, Artvin Cerattepe’de, Akbelen'de ve pek çok yerde yeşilin içinde bir yara gibi büyütülen taş ocakları, kömür ocakları, mermer ocakları, altın madenleri, maden atık sahaları kâğıt üstünde hala orman sayılıyor. Orman içinde izin verilen projeler ormanın parçalanmasına, habitatın değişmesine ve orman parçalarının yapısında ve işlevlerinde uzun vadeli değişikliklere sebep oluyor. 2008 yılında 10 hektardan küçük orman parçalarının sayısı 55.484, 2019 yılında ise 120.789 yani 11 yıl gibi kısa bir süre içinde rekor bir oranla yüzde 118 artmış. Buna rağmen iktidar hala ağaçlandırmaların rekor düzeylerinden bahsedebiliyor. Orman dışına çıkarılan alanların 2 katı alanı ağaçlandıracağız deniyor ama nerede veya ağaçlandırma yapıldı mı belli değil. ÇED raporlarında kesilenin 3 katı 5 katı ağaç dikeceğiz taahhütleri, rehabilite edeceğiz sözleri havada uçuşuyor. Bunları şirketlerden duymayı normal karşılıyoruz. En az maliyetle en büyük kar için kolaylıkla tahsis izinlerini alabildikleri orman sahasında işletme kurmak onlar için en kolayı. Bizlerin anlayamadığı ormanları korumakla yükümlü olan kurumlardan da bunlara benzer sözleri işitmektir.

Şimdi soruyoruz! 49 yıllığına turizm için tahsis edilmiş ormanlık alanı tekrar eski haline getirilebilir misiniz? Endemik türlerin üzerinde inşa ettiğiniz otoparklardan sonra orada yaşam olacak mı? Ya da metrelerce derinlikte 10 metreleri bulan basamaklı yapılarla antik dönemden beri doğanın iyileştiremediği mermer ocakları birer örnekken bu alanlar nasıl rehabilite edilecek? Orman olan bir alanı bu şekilde kullandırdığınızda oraların artık rehabilite edilemeyeceğini uzmanlar söylüyor. Biz tüm bunların üzerine ilave ediyoruz! En basit hafriyat işinin bile yapılamadığı cehennem çukurları Bursa'nın onlarca yerinde mevcuttur. Gidip bakabilirsiniz. Yenişehir'in Gökçesu köyünde bile 4 adet Mermer ocağı terkedilmiş vaziyette. Orhaneli Başköy’de yurttaş mücadele ederek mermer ocağını durdurdu şimdi de rehabilite edilsin diye yıllardır uğraşıyor. Maden firmaları rehabilitasyon yapmıyor, kurumlar mevzuatları uygulamıyor. Nasıl mı oluyor?  Rehabilitasyon için alınan çevre ile uyum bedeli için yatırılan teminat firmanın rehabilite etmeyerek alanı terk etmesi ile irat olarak kaydediliyor. Orman bölge müdürlüğü sahayı teslim alıyor. Mevzuata göre teminat tutarı ile sahayı rehabilite etmesi ve yetersiz olması durumunda eksik kalan tutarı firmadan karşılaması gerekiyor. İşte burada Sayıştay'ın OGM ve MAPEG için düzenlediği raporlardaki çarpıcı bulguları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

2019, 2020, 2021 ve 2022 tarihli OGM Sayıştay Düzenlilik Denetim raporlarına göre Ormanlık alanlardaki maden izin sahalarında etkin denetimin yürütülmediği, kurum görüşlerinin ruhsat belgesinden sonra alınmasının sıkıntılar doğurduğu ve ruhsatlandırma aşamasından sonra her başvuru sahibine orman tahsis izinlerinin kolaylıkla verildiği, rehabilitasyon için kullanılması gereken çevre ile uyum bedelinin OGM ‘nin MAPEG'den talep etmediği bulgularına yer verilmiş. Sayıştay’ın MAPEG için hazırlamış olduğu raporlarda çevre uyum bedelinin rehabilitasyon çalışmalarının maliyetini karşılamada yetersiz olduğu, ruhsatı hükümden düşen ve terk edilen maden sahalarında takibin yetersiz olduğu tespit edilmiş.

Anayasası’nın 169’uncu maddesinde, “Devlet Ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır…” denilmektedir. Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından verilen ruhsatlar dâhilinde orman alanlarında izin vermektedir. MAPEG sadece ruhsat istenen alanın muhafaza ormanı alanı içinde kalması halinde kurum görüşü sormakta, onun dışında kurum görüşü sorulmadan ruhsat verilmektedir. Anayasa ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17 nci maddesi kamu yararının varlığı halinde, ormanların irtifak hakkına konu olabilmesine izin vermektedir. Yani “kamu yararı ve zaruret olması ” gerekmektedir. Fakat uygulamada bu durum, istisna olarak değil, genel bir durum gibi gerçekleşmektedir. OGM Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporunda madencilik faaliyetlerinden sağlanacak “ekonomik yarar” ile oluşacak “ekolojik ve toplumsal kayıpların” karşılıklı değerlendirilmediği saptamaları yapılmıştır. 

Ankara'da geçtiğimiz günlerde görülen 285 maden ihalesi davasına hâkimler ret kararı verdi. 2010 ile 2018 yılları arasında verilen maden ruhsatı sayısı 106.465 iken, 2023'te bu sayı 386.000'e çıkarak, sömürge madenciliğindeki artışı göz önüne serdi ve ülkenin yarısı maden ruhsat alanı haline geldi. 2022 yılında yayınlanan 2021 tarihli MAPEG Sayıştay Denetim Raporunda ihale edilmemesi gereken sahaların kurumca maden sahası olarak ihaleye konu edilmesinin kurumu ve kamuyu zarara uğrattığına değinilmiş. Maden ruhsat ihaleleri furyasında yüzlerce ruhsat alanı bir arada ihaleye çıkıyor ve ruhsat alanı içerisindeki ilçeler, köyler, ormanlar, tarlalar, meralar, zeytinlikler, sit alanları, barajlar, göletler, yaban yaşamın bahsi bile geçmiyor. Ruhsatlanma aşamasından sonra kopyala yapıştır ÇED’lerle oluşan projelere Sayıştay raporlarında belirtildiği gibi kurumlar kolaylıkla izinleri veriyor. Bu aşamadan sonra ağaca konan kuşu, derede yaşayan balığı düşünen halk, tarlasını, bağını evini savunmaya girişiyor. Yıllarca süren hukuki süreçler köylüyü perişan ediyor. Kamu yararı adı altında tüm canlıların yaşam alanı yok ediliyor.
Artık yeter! Ormanlardan elinizi çekin! İhmaller ve ihlalleriniz Sayıştay raporları ile sabitken yeni maden sahalarına, otellere, taş ocaklarına ormanları tahsis etmeyin. Tek bir kişinin imzasıyla “orman olarak korunmasında yarar görülmeyen” tabirini ekleyerek çıkardığınız bu alanların birçoğu o bölgede kalan son ağaçlık çalılık alanlar. Orman alanı dışına çıkarılma amacının ne olduğu,  toplum ve kamu yararına olup olmadığı ise belirsiz.

Maden işletmelerinin ülkenin gayrisafi milli hasılasına sadece yüzde 1 ile 1,5 arasında katkı sağladığının, enerji bakanlığı ve MAPEG'in kısa vadeli ekonomik hedeflere odaklı yönetiminin kamu yararı olarak adlandırılamayacağını ifşa ediyoruz. Bu sebeple Bursa Valiliğine sesleniyoruz. Orhaneli’de altın madeni istemiyoruz! Dört bir yanımız rehabilite edilmemiş mermer ocakları ile doluyken Kemalpaşa’da, Orhaneli’de yeni mermer ocaklarına izin vermeyin. 4 yılı geçen mücadeleden sonra ÇED Olumlu Kararı’nın iptal edilmesine sevinen Kirazlıyayla’lıların topraklarını geri verin, alanı eski haline getirin!
İklim değişikliğiyle mücadele için ormanları ve doğayı tahrip eden uygulamalardan vazgeçin! Son olarak torba yasalarla ormanların talanına yol açan yasal düzenlemeler yerine ormanları koruyan bir orman kanunu yapın! Susmayın! Susarsak, ormansız, susuz, nefessiz kalacağız."

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.