SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa Su Kolektifi: Kirlilik tüm hızıyla artarak devam etti

Bursa Su Kolektifi'nin açıklamasında, Marmara Denizi'nde müsilaja neden olan sorunların çözümlenmediğine değinilerek, "Marmara Denizi’ndeki kirliliğin insan sağlığını etkileyen, balıklardaki salgın hastalıklara neden olan boyutlarını sorduk ve alınan tedbirleri açıklamalarını istedik, ancak dilekçelerimiz cevapsız kaldı" denildi.

Haber Giriş Tarihi: 22.02.2022 15:18
Haber Güncellenme Tarihi: 22.02.2022 15:18
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Bursa Su Kolektifi: Kirlilik tüm hızıyla artarak devam etti

Bursa Su Kolektifi, her ayın 22'sinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bursa İl Müdürlüğü önünde yaptığı basın açıklamasında gerçekleştirdi. Kolektifin bu ayki açıklamasında, Çanakkale kıyılarında tekrar görülen müsilaj ve Uludağ Alan Başkanlığı konu edildi. 

Basın açıklamasını, kolektif adına Jale Büyükurgancı ve Hüseyin Gün okudu. Büyükurgancı, geçen sene mart ayında Marmara Denizi'nde müsilajın ilk önce İzmit Körfezi'nde, 2 sonra da Gemlik Körfezi'nde görüldüğünü hatırlattı. "Bakan müsilajlı deniz kıyısında balık ekmek yiyerek görüntü vermiş, bütün kirliliği halının altına süpürmek isteyerek yüzey temizliği gibi göstermelik çözümler üretmişlerdi" diyen Büyükurgancı, dünya basınında da "Marmara Denizi öldü" başlıkları ile yer aldığını anımsattı. Haziran ayında “Marmara Denizi Koruma Eylem Planı”nın açıklandığını belirten Büyükurgancı, 3 ay içerisinde "Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı"nın hazırlanacağının ifade edilmesine rağmen planın 7 ay sonra açıklandığını söyledi. Büyükurgancı, şöyle devam etti:

"Geçen sürede kirlilik tüm hızıyla artarak devam ederken Bursa Su Kolektifi olarak bizler defalarca yetkili mercilere verdiğimiz dilekçelerimizle yapılan bilimsel araştırmalara dayanarak Marmara Denizi’ndeki kirliliğin insan sağlığını etkileyen, balıklardaki salgın hastalıklara neden olan boyutlarını sorduk ve alınan tedbirleri açıklamalarını istedik, ancak dilekçelerimiz cevapsız kaldı."

"Çevre Koruma değil tam bir göz boyama siyaseti"

Büyükurgancı, Marmara Denizi'ni kirleten unsurları şöyle sıraladı:

"Marmara’yı Özel Çevre Koruma Alanı ilan eden iktidar, daha geçtiğimiz günlerde Kanal İstanbul talan projesi çerçevesinde bölgede yeni organize sanayi bölgeleri planlandığını açıkladı, yine Bandırma Erdek Körfezi’nde tarım alanları yok edilerek Ağır Metal Organize Sanayi Bölgesi kuruluyor, Çanakkale de yeni Organize Sanayi Bölgesi hayata geçiriliyor, Ergene Havzası’ndaki mevcut kirlilik yüküne rağmen yeni sanayi projelerinin sürekli önü açılıyor. Bursa’da Organize Sanayi Bölgelerinin inşaatları ilerliyor ve yağma planlarının ardı arkasının kesilmediğini görüyoruz. Çevre Koruma değil tam bir göz boyama siyaseti.

Marmara’ya akan dereler tüm kirliliği Marmara Denizi’ne taşımaya devam ediyor, bu yetmezmiş gibi Ergene nehrinin endüstriyel atık suları nehrin denize akış noktası Saros Körfezi olmasına rağmen borularla taşınarak Marmara’ya deşarj ediliyor. Marmara çevresindeki derin deniz deşarjları da artarak devam ediyor."

"Giderek artan kirleticilere karşı ne önlemler alınıyor?"

Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı'nın yürürlüğe girdiğini belirten Hüseyin Gün, "Açıklanan stratejik plan hangi soruna çözüm üretti?" diye sordu. Gün, konuşmasına şöyle devam etti:

"Körfez’e kıyısı olan Gemlik’teki tesislerin ileri arıtmaya geçmesi gerektiği belirtiliyor. Gemlik’te zeytin karasuyu ile kirliliğe neden olunduğu itiraf ediliyor. Nilüfer Çayı üzerindeki yoğun endüstriyel tesis baskısından bahseden planda; çaydan, Gemlik Körfezi’ne de kirlilik taşındığı açıklanıyor. Karsak Deresi de bu iç körfez için baskı oluşturuyor. Peki bu konuda hangi çalışmalar yapılıyor? Giderek artan bu kirleticilere karşı ne önlemler alınıyor?"

Bursa'da 125 atıksu arıtma tesisinin yalnızca 13 tanesinde ileri arıtma yapıldığını söyleyen Gün, "Bu durum yaşadığımız çevre felaketinin iktidar tarafından ciddiye alınmadığının, emekçilerin, çiftçilerin, kadınların, gençlerin tüm yurttaşların alın terinden alınan vergilerle oluşturulan devlet bütçelerinin onların sağlıklı bir çevrede yaşama haklarını hayata geçirebilmek için kullanılmadığının da en açık itirafıdır." dedi.

"Uludağ'da 670 hektarlık belirli bölge sistemli olarak talan edilme tehtidi altında"

Turizm Teşvik Kanunu Değişikliği ile ormanlara, yanan ormanlık alanlara, meralara, kıyılara, milli parklara turistik otel ve tesislerinin yapımına olanak sağlandığına dikkat çektiklerini belirten Gün, "Ne yazık ki geçtiğimiz günlerde Uludağ Milli Parkı için hazırlanan Alan Başkanlığı Projesi’nde son aşamaya gelindiğini öğrendik. 1.ve 2. Oteller Bölgesi, pistler ve zirveye doğru olmak üzere 670 hektarlık belirli bölge sistemli olarak talan edilme tehtidi altında. Endemik bitkileri, eşsiz doğal yaşamı ile kanunlarla koruma altında olan Uludağ Milli Parkında böyle bir yıkım projesine asla izin vermeyeceğiz." diye konuştu. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.