Özgür Özel: 'Vakit sokakta olma vaktidir'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Güngören mitinginde AKP'nin kale siyasetinin bittiğini, İBB'nin sosyal hizmetlerini ve kentsel dönüşüm projelerini anlattı. Ayrıca, cemevlerinin statüsünden emekli maaşlarına ve asgari ücret düzenlemelerine kadar geniş vaatlerde bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 05.12.2025 00:14
Haber Güncellenme Tarihi: 05.12.2025 00:14
https://www.bursaport.com

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Güngören’de düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” Mitingi'nde vatandaşlara hitap etti. Güngören’in yıllardır hizmete hasret bırakıldığını belirten Özel, “Bu güzel yürekli insanların ilçesinde artık AKP’nin kale siyaseti bitmiştir. Güngören milletin kalesidir” dedi.

Özel, İBB’nin Güngören’de yaptığı sosyal hizmetlere dikkat çekerek 6 bin 800 aileye düzenli yardım, 5 bin 500 çocuğa ücretsiz süt, 1.329 bebeğe doğum paketi ulaştırıldığını ve iki yeni kreş açıldığını söyledi. İstanbul genelinde 770 kreş ve 77 öğrenci yurdu açtıklarını belirterek hedeflerinin 1000 kreş olduğunu ifade etti.

Kentsel dönüşümün önündeki engellerin kaldırıldığını belirten Özel, yeni parklar, kütüphaneler, sosyal yaşam merkezleri ve altyapı çalışmalarının devam ettiğini vurguladı.

CHP Kurultayı’nda aldığı 1.333 oyu, “Bu destek milletten gelen değişim iradesidir” diyerek yorumlayan Özel, seçimlere en uzun ve en güçlü kampanya ile hazırlanacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştiren Özel, Erdoğan’ın “devleti şirket gibi yönettiğini” savunarak bütçede halkın değil zenginlerin gözetildiğini, emeklilerin ve asgari ücretlilerin alım gücünün dramatik şekilde düştüğünü söyledi. Özel, “Bu kara düzeni değiştireceğiz. Halkın düzenini kuracağız” dedi.

Özel ayrıca ilk seçimden sonra cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşacağını ve Madımak’ın “utanç müzesi” yapılacağını açıkladı.

Dünya Engelliler Günü’ne de değinen Özel, “Bu kara düzen engellilere gün yüzü göstermiyor” diyerek engelli bireylerin verilerinin bile şeffaf şekilde açıklanmadığını belirtti.

Özel'in konuşmasından satır başları şöyle:

“Daha dün bu adaletsiz sistem, bir bütçe geçirdi Meclis’ten. O Meclis’ten geçen bütçede, komisyondan geçen ve Genel Kurul’a sevk edilen bütçede ne asgari ücretlinin yüzüne bakan var; ne emeklinin, ne çiftçinin derdini duyan var; ne esnafın, ne Güngören’e gelip insanların yüzüne bakacak bir bütçe var, ne de sorunları çözmenin inancı ve kararlılığı var. Bir de çıkmış Erdoğan diyor ki bugün ‘Türkiye, alan elden veren ele dönüştü.’ Bakın kimden alıyor, kime veriyorlar söyleyelim. Türkiye’nin dört bir yanına gidiyorum. Erdoğan da kızıp şöyle diyor; ‘Gitmiş, il il geziyor. Sarraf sarraf geziyor. Almış eline bir makina, altın hesabı yapıyor.’ Soruyorum. Güngören’deki ev hanımlarına soruyorum. Altın hesabı şaşar mı? Şaşmaz. En iyi karşılaştırma altın hesabı mı? Bakın bu Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Şu anda en düşük emekli maaşı 16 bin lira ve 1,5 çeyrek altın alıyor. Bir yanda 8 çeyrek, bir yanda 1,5 çeyrek. Diğer taraftan asgari ücret 7 çeyrek alıyordu, şimdi 1,5 çeyrek alıyor. Yani AK Parti’nin kara düzeninden önce emekli 8 çeyrek alırken, şimdi 2 çeyreğe; asgari ücretli 7 çeyrek alırken, 2 çeyreğe düştü. Şu Trakya’daki çiftçi bir kilo buğday satıp bir litre mazot alıyordu. Şimdi beş kilo buğday satıp bir litre mazotu zor alıyor. Pamuk üreticisi Adana’da, Çukurova’da ya da Aydın’da, Manisa’da, Hatay’da bir kilo pamuk satıp 2,5 litre mazot alıyordu. Şimdi 2,5 kilo pamuk satıp bir litre mazotu zor alıyor. İşte AK Parti'nin kara düzeni bu şekilde işliyor. Ama emekliden al, çiftçiden al, işçiden al. Kime vereceksin? Diyor ya, ‘Eskiden alan eldik, şimdi veren el olduk.’ Aldığı el belli. Ama kime veriyor? Bakın bütçeye koydular bu sene zenginlerden vazgeçilecek vergilerin tutarı, yani adam kazanmış vermesi lazım. Gidiyor 40 Haramiler’e af çıkarıyor ya onun toplamı 701 milyar. Kur Korumalı Mevduat’a ödediği para 2,5 trilyon lira. Bu yılın ilk sekiz ayında faize ödediği para 1,5 trilyon lira. Bu üç kalemi topladığında 4,7 trilyon yapıyor. Şimdi birazdan söyleyeceğim, sonra gelip bunu karşılaştıracağım. Ama asgari ücreti olması gereken noktaya çıkarmak için gereken para var ya, bunlara ‘Teşvik ver’ diyeceğiz. ‘Yok para’ diyorlar. Tam 90 katını bu üç kalemde zengine ödediler. Ya da emekli maaşını insanca, hakça bir noktaya getirmek için gereken paranın tam 110 katını faize, Kur Korumalı Mevduat’a, vergi affına ödediler. Aynı paraları bu sene de zengine ödemeye niyetliler.”

“İLK KEZ GÖNGÖREN’DE İŞARET DİLİ TERCÜMANIMIZ VAR”

“Şimdi buradan önemli bir çağrı yapacağız hep beraber Güngören’den. Ama öncesinde şunu söyleyeyim. Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu kara düzen engellilere gün yüzü göstermiyor. Hala engellilerin verileri bile sağlıklı olarak açıklanmıyor. Çalışmayan engelliye 4 bin 300 lira gibi sefalet ücreti veriyorlar. Perişan ediyorlar. Sağlık kurulu yönetmeliğini değiştirdiler, rapor almak zor, oranları düşürüyorlar. Ortez, protez, işitme cihazı, en kötüsü veriliyor, aradaki fark mümkün değil ödenemiyor. En kötülerine maalesef muhatap ediliyorlar. Yerel yönetimlerimiz olmasa bu tekerlekli sandalyeye, elektrikli sandalyeye ulaşmak hayal. Engellilerin ÖTV muafiyetini bile 10 yıla çıkardılar. Biz bu eksiklikleri söylerken bir vatandaş bana dedi ki ‘Özgür Bey benim yakınlarım engelli. Her çarşamba sizi izliyorlar. Ama dedi o mitingi siz bir tek duyanlara mı yapıyorsunuz? O zaman aklımıza dank etti. Otobüsün üzerinde işaret dili tercümanımız var ilk kez Güngören’de. Bundan sonra her çarşamba mitinginde otobüsün üstünde tercüme var, ekranın köşesinde engellilere selam var. Hepinize selam olsun. Hepinizi çok seviyorum. Engellilerin önündeki bütün engelleri kaldırmak, onların sesini duymak, onlara hak ettikleri bir yaşam sunmak için iktidara gün sayıyoruz.”

“HAK EDİLEN MAAŞ EN AZ 39, BİZ BUNUN ALTINDA YOKUZ”

“Şimdi bütün meydandaki herkese soruyorum, Erdoğan sizi seviyor mu? Niye? Fakirsiniz. Bakın yoksulluk sınırı 97 bin liraya çıktı. Yani bir eve, bir haneye 97 bin lira girmiyorsa fakirsin. 97 bin liranın altında evine gelir girenler bir el kaldırsın göreyim. Jimmy jib’ci senin maaş ne kadar? Sen de kaldır. O da kaldırdı. Kamerayı çeken adam bile fakir yani. Bırak meydan fakir, meydanı çeken de fakir. Şimdi bu şartlarda sendikalar hesaplıyor. Öyle hani DİSK çok işçiden yana hesap yapıyor falan. TÜRK-İŞ yıllardır bu işin ortalamasını söyleyen, söylediği rakamlarda aslında açlık sınırının altında kalıyor diye de eleştirilen TÜRK-İŞ’in rakamı oldu 30 bin lira. Memlekette 30 bin lira açlık sınırı. 97 bin lira yoksulluk sınırı. Asgari ücret 22 bin lira. Türkiye’nin en çok asgari ücret alınan ilçelerinden biri, asgari ücretin başkenti Güngören. Doğru mu? Memleket öyle bir açmazda ki, öyle bir açmaza geldi ki asgari ücret alan için çok düşük, veren için çok yüksek. Eğer verildiği yer tekstilse, Merter’deki tekstil atölyesi Hindistan'ın asgari ücreti ile mücadele edemiyor. Dünyanın dört bir yanındaki yoksul ülkelerin asgari ücreti ile baş edemiyor. Asgari ücretli de bu maaşla geçinemiyor. Bunun için biz geçen sene 30 dedik, sözü dinletemedik. Bu sene hem geçen seneki 30’a, sadece TÜİK yansıtması yapsak bile asgari ücret 39 bin lira olmak zorunda. 22 bin liralık asgari ücrete geçen seneki enflasyonu koysalar, bu seneki beklenti enflasyonunu koysalar, küçücük refah payını koysalar kendi asgari ücretleri bile 35 olmalı. Bugün bizim teklifimiz asgari ücret 39 bin lira olmalı. Ama Merter’de çalışan emekçiye 39 bin lira asgari ücret olsa iyi gelir mi? Yetmez, ama bir nefes aldırır. Ama Merter’deki tekstil atölyesi bu maaşı ödeyebilir mi? O da ödeyemez, kapatır. İşte devlet burada ortaya çıkacak. Diyecek ki ‘Biz kanun teklifini hazırladık yarın veriyoruz. 1-10 çalışanı olan işyerlerine 10 bin 540 lira, 10-49 arasında işçi çalıştıranlara 8 bin 400 lira, 50 ve üzeri çalışanı olanlara 5 bin 100 lira asgari ücret için sosyal devlet destekleme primi verilsin.’ Yani birileri ‘İflas ederim ben veremem. Öbürü ‘Ben bu maaşla geçinemem’ diyorsa araya devlet girecek bu yükün önemli kısmını işverenin sırtından alacak. Biz bir kez daha tarih önünde söylüyoruz: Hak edilen maaş en az 39, biz bunun altında yokuz.”

“ASGARİ ÜCRETE İNSANCA ZAM HAKKIMIZDIR”

“Asgari ücrete 2023 yılında temmuzda zam verdiler. Tayyip Erdoğan dedi ki ‘Bunu gerekirse Aralık’ta olanın dışında üç kere daha güncellemeliyiz.’ Yani ‘Üç ayda bir asgari ücreti güncelleyeceğiz’ dedi. Oyu aldı Güngören’den. Ama sonra çekti gitti. Ne 2024’te, ne 2025’te. 2024’te 17 bin lirayı bir yıl sürdürdü. 2025’te 22 bin lirayı bir yıl sürdürdü. Şimdi 27 bin lira asgari ücret yapıp, bir yıl boyunca sürüm sürüm sürdürmeye niyetleniyor. Ben buradan sendikalara sesleniyorum. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısı için de önerimizi sunduk. Sendikalara sesleniyorum. Türkiye’de asgari ücret, temel ücret oldu. Asgari ücret tüm dünyada ilk bir yıl alınan, kıdemle hızla uzaklaşılan bir ücrettir. Ama burada asgari ücret herkesin maaşına yön veriyor. Onun için sendikalar asgari ücret mücadelesine omuz vermelidirler. Asgari ücrete insanca zam hakkımızdır. Söke söke almak için tüm Türkiye’yi, tüm emekçileri, tüm işçileri mücadeleye davet ediyoruz. Yanlarında olacağız. Arkalarında olacağız.”

“‘İTİRAF EDİP AK TOROSLAR ÇETESİNİ DAĞITACAKSIN”

“Şimdi iki ihtimal var. Ya biz dedik diye oy vermediler, getirsinler biz oylayalım. Ya da şunu itiraf etsinler: ‘Biz canlı yayın dedik ama bu savcılara kandık. İddianame boş çıktı. Şimdi bu iddianame ile yargılamayı, televizyondan verirsek millet bizim ne büyük kötülük yaptığımızı, nasıl bir darbecilik yaptığımızı görür. Onun için yayınlamıyoruz’ diyorlarsa, yolu basit. HSK’yı toplantıya çağıracaksın, Çağlayan’daki AK Toroslar çetesini dağıtacaksın. Bu mahkemeye tarafsız hakimler atayacaksın. Arkadaşlarımızın da haysiyetiyle oynamayı bırakacaksın.”

“GELECEĞİMİZ İÇİN TÜRK VE KÜRT BİR OLMALIDIR”

Sayın Erdoğan bugün çıkmış, öyle eski havası cıvası yok ama yine partimize dünya kadar hakaretler yağdırmış. Bunu şunun için yapıyor: Efendim, kendisi hem milletten gizleyerek İmralı’ya milletvekili yolluyor. ‘Ama hareket yapmayıp, susun’ diyor. Bunu gizliyor. Bizim açık ve net tavrımızı, savunmamızı, milletimize izahımızı kıskanıyor. Açık söyleyeyim, çok net. Erdoğan’a sorarsan ‘Kürt meselesi yoktur.’ Bizce var. Kürtler ‘Sorunum var’ diyorsa vardır. Bu sorunu çözmek için CHP’de irade vardır. Bunun için tek seçenek demokrasidir, demokratikleşmedir. Bunun için gerekli cesaret bizde vardır. Suriye’deki gelişmeleri doğru okuyoruz, okumalıyız. Türkiye’nin geleceği için Türk ve Kürt‘ün bir olması, kaçınılmazdır. Bunu asla ve asla ıskalamamalıyız. Doğru yerde durmalıyız. Bundan sonra Orta Doğu’ya Cumhuriyet Halk Partisi ve Türkiye’deki tüm partilerin bir barış, bir uygarlık, bir medeniyet, bir kalkınma ve birlikte kazanma perspektifi ile yaklaşması gerekmektedir. İsrail’in çeşitli emellerine karşı müteyakkız olmak, hep bir arada durmak, kavgayı bir tarafa bırakmak, huzuru, barış, kalkınmayı getirmek, Türkiye’yi güçlendirmek hepimizin görevidir. Biz Erdoğan gibi Kürt meselesinin varlığını inkar edip günü gelince büyük büyük laflar etmeyiz. Bu işin siyasetinde de ticaretinde de yokuz. Sonuna kadar samimiyiz. Bu Meclis çatısı altında milletin verdiği görev neyse onu yapmakta kararlıyız. Kimse Kürt yurttaşlarımızla bizim aramıza bir set çekmeye, bizi ayrı düşürmeye, bu alanları enfekte etmeye çalışmasın. Cumhuriyet Halk Partisi, halkın partisidir; Türkiye’deki tüm insanları kardeş bilen, kardeşliği savunan partidir. Bundan sonra da kararlarını kendi verecek, hesabı da millete verecektir. Kayyımların kaldırıldığı, kayyım atamalarına yasak getiren düzenlemelerin hızla yapıldığı, her türlü demokratik adımın cesaretle atıldığı, bu ülkede kardeş kavgasının yerin bin metre dibine gömüldüğü yarınlara birlikte yüründüğü bir Türkiye mümkün. Cumhuriyet Halk Partisi bunu savunuyor, sonuna kadar da savunacak.”

“VAKİT MÜCADELE ETME VAKTİDİR”

“Başta biraz söyledim, sonda bunu bir kez daha ifade edeyim. Türkiye’nin önemli sorunları var. Sorunları çözümleri, bir yıl boyunca çalıştık, tartıştık. 600 akademisyen, 600 örgüt temsilcisi, sivil toplum meslek örgütleri, 250 parti dışından gençle ve partinin bütün organlarıyla hep birlikte çalıştık. Şimdi artık yoksulluğu yönetmek değil, yok etmenin reçetesini de, Türkiye’yi tarımda hak ettiği noktaya getirmenin de, çiftçinin de kazanacağı satın alanın da gıdayı ucuza alacağı bir düzenin kurulmasını da, eğitimin bütün sorunlarının açılmasını da, işsizlikle ilgili yapacaklarımızı da biraz önce dediğim gibi Alevi meselesine de, Kürt sorununa da yaklaşımımızı da milletimize artık tane tane anlatmanın, basit, kolay anlaşılır, kolay anlatılır broşürlerle, kapı kapı çalışmanın vakti gelmiştir. Sorunu olanı gidip yerinde biz bulacağız. Çözümü biz getireceğimizi ona tane tane biz anlatacağız. Vakit fabrikaları örgütlemek, vakit işçi servislerini uğurlamak, karşılamak, onlara emeğin partisi olduğumuzu anlatma vaktidir. Vakit çiftçiyi, köylüyü köyünde, tarlasında bulma vaktidir. Vakit ev hanımının kapısını çalma, ona konuk olma, ona çözümü anlatma, evladının güvencesinin biz olduğumuzu anlatma vaktidir. Vakit sokakta olma, vakit ayakta olma, vakit mücadele etme vaktidir. 15,5 milyon oy almış Cumhurbaşkanı adayımız hapistedir, tutsaktır. Ancak onun yerine 2 milyon aday vardır, tüm Cumhuriyet Halk Partililer adaydır. Şunu söylüyoruz, benim Cumhurbaşkanı adayım, sizin adayınız Silivri’dedir. O çıkana kadar, çıkarmıyorlarsa biz seçimi kazanıp da onu çıkarana kadar 2 milyon üye Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayıdır. Var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? Ayrıca 15,5 milyon vatandaş kimi iki elinde iki bastonuyla, 96 yaşında tırmandı ilçe binasını, kimi karnında üç aylık bebeğinin geleceği için geldi. O 15,5 milyon kişi de bizimle birlikte bu mücadelenin bir parçasıdır. Şaka değil, bugün bu soğukta, aralık ayının ikisinde - üçünde bu meydanda olan irade Türkiye’ye bir şey anlatıyor. Biz kararlıyız, biz çalışacağız, biz örgütleneceğiz, biz başaracağız. Arkadaşları da Türkiye’yi de kurtaracağız. Yoksulluğu da bitireceğiz, zenginliği de getireceğiz. Var mısınız? Var mısınız? O zaman birlikte yürüyelim mi? Yürüyelim mi? Haydi o zaman yürüyelim arkadaşlar.”