Orhan Sarıbal'dan 'ithal süt' uyarısı

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, okul sütü projesi gibi aile sütü projesinin hayata geçirilmesini önerdi. İthal sütün artabileceği konusunda uyarıda bulunan Sarıbal, "Ülke insanımızın ihtiyacına göre hayvansal üretimde gıda egemenliği ve gıda güvencesinin sağlanabilmesi için ithalattan vazgeçilip, üretici iç ve dış piyasanın insafına terk edilmemelidir" dedi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bursaport.com

CHP PM üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, yeterli ve dengeli beslenmede hayvansal proteinin önemine işaret etti.

Süte başta çocukluk dönemi olmak üzere, insan hayatının her döneminde ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Sarıbal, ancak süt ineklerinin kesime gittiğini belirtti.

Türkiye'de süt tüketilmediğini, sütün öneminin topluma anlatılmadığını, insan sağlığı için ne kadar kıymetli olduğunun bilinmediğini vurgulayan Sarıbal, Türkiye'de kişi başına yıllık süt tüketiminin 30-35 litreyken, AB'de100 litre, ABD'de 135 litre olduğuna dikkat çekti.

Süt üretimindeki durum

Sarıbal, süt üretimindeki durumu, "Süt üretimi, son 5 yılda büyük bir değişim göstermemektedir. 2013 yılında 18,2 milyon ton olan süt üretimi 2014 ve 2015 yıllarında 18,6 milyon ton, 2017 yılında ise 20 milyon ton olarak gerçekleştiği iddia edilmektedir. Üretilen sütün yaklaşık yüzde 90'nı inek sütü, geri kalan yüzde 10'nunu koyun, keçi, manda sütü oluşturuyor. Üretilen sütün yarısına yakını sanayide kullanılıyor." ifadeleriyle açıkladı.

Artan yem fiyatları süt üretimini tehdit ediyor

Sarıbal, yem fiyatları ve diğer girdi maliyetlerinin süt üretimini tehdit ettiğini ifade ederek, çiğ süt üreten üreticilerin artan yem ve girdi maliyetleri nedeniyle üretim yapamaz hale geldiğini söyledi. Sarıbal, şu ifadeleri kullandı:

"Yem üreticileri dövizdeki artışı gerekçe göstererek yem fiyatlarına sürekli zam yapıyor ama çiğ süt fiyatı sabit kalıyor.

Çiğ süt fiyatlarını Ulusal Süt Konseyi belirliyor. Ancak, istisnasız her dönem, üretici belirlenen fiyatın çok altında çiğ süt satıyor. Örneğin, bu yıl ilk altı ay için 1 lira 53 kuruş tavsiye fiyatı açıklandı ama üretici 1 lira 39 kuruştan satabildi.

Son 7 yıldır çiğ sütün litre fiyatı, 80 kuruştan 1 lira 53 kuruşa çıktı. Yedi yılda 73 kuruşluk artış."

Hayvancılığın yüzde 65-70'ini yem oluşturur

Hayvancılığın toplam maliyetinin yüzde 65-70'ni yemin oluşturduğunu söyleyen Sarıbal, geri kalan yüzde 30-35'lik dilimi ise hayvan varlığı, elektrik, su gibi materyaller oluşturduğunu belirtti. 

Genel bir tespite göre, bir üreticinin kar edebilmesi için 1 litre süt üretimine karşılık 1,5 kg yem alması gerektiğini anlatan Sarıbal, üreticinin şimdi 1 litre süt karşılığı 1 kg yem alabildiğini belirtti. Süt üreticisinin yüzde 100 zarar ettiğini dile getiren Orhan Sarıbal, şunları kaydetti:

"İki tür yem var. Biri kaba yem dediğimiz mera, yonca, saman gibi yem. Diğeri ise kesif yem dediğimiz karma yemdir.

Ülkemizde bütün yem çeşitleri ithal edilir hale geldi ancak özellikle kesif yem dediğimiz yem türü daha çok ithalata dayalı.

Döviz fiyatlarının artması nedeniyle Ocak 2018'de 50 kilogramlık yem (20 protein, 2700 enerjili süt yemi) 50 liraya alınıyordu. Bugünkü fiyatı 70 lira civarında. Yani yüzde 40'a yakın bir artış. Diğer yem çeşitleri de benzer oranlarda arttı. Kaba yem olan korunga yüzde 43, yonca yüzde 17, saman yüzde 29 oranında arttı.

Yem fiyatları bu kadar yükselirken, süt fiyatları yerinde sayıyor. Ulusal Süt Konseyi'nin çiğ süt için 1,53 liralık tavsiye fiyatı açıkladı ancak üretici 1,39 kuruşa ürününü satabildi. Üreticinin zarar etmemesi yani bir kilo süte karşılık 1,5 kg yem alabilmesi için çiğ süt fiyatının en az 2 lira 10 kuruş olması gerekiyor.

Şu anda süt üreticisi zarar ettiğinden, süt ineklerini kesime göndermektedir. Tarih, tekerrür etmekte, 2008 yılını bize yeniden hatırlatmaktadır. Yine aynı gerekçelerle, süt fiyatlarının düşüklüğü ve maliyetlerin artması nedeniyle üretici 1 milyon sağmal ineğini kasaplık olarak satmıştı ve oluşan tahribat bir daha giderilemedi. İthalat da sorunu çözmeye yetmedi."

Çiftçiden 1 lira 40 kuruşa süt alınırken, marketlerde en az 2,5 lira ile 4 lira arasında değişen fiyatlardan süt satıldığını ifade eden Sarıbal, son 5 yıldır süt üretiminde çok büyük değişiklikler olduğunu belirtti.

"Bu bir krizdir. Bu kriz giderilmez ise şu anda damızlık süt hayvanlarının yüzde 30'nun yani üçte birinin kesilme ihtimali var." diyen Sarıbal, krize çözüm üretilmediği takdirde sütün ithal edilmeye devam edileceğini dile getirdi. 

Ne yapılmalı? Sarıbal, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

"Acil olarak yem fiyatları yüzde 30-40 desteklenmelidir.

Ulusal Süt Konseyi derhal toplanmalı ve çiğ sütün litre fiyatını 2,5 liranın olarak belirlemelidir.

Et ve Süt Kurumu (ESK) çiğ süt alıp süt tozu üretimini gerçekleştirmeli, bu yöntemle piyasaya müdahale etmelidir. Et ve süt ürünleri ithal eden bir kurum olmaktan çıkıp, piyasaya müdahale edecek bir kurum haline getirilmelidir.

Süt içme alışkanlığı özendirilmeli, okul sütü dağıtımı yaygınlaştırılmalıdır.

Büyük işletmeler yerine küçük aile işletmeleri desteklenmelidir.

Meraya dayalı hayvancılık geliştirilmeli ve meralarımızı ıslah edip, üretime açmalıyız.

Mera ve tarım arazilerinin amaç dışı (konut, sanayi, ticari vb.) kullanıma izin verilmemelidir.

Ülke insanımızın ihtiyacına göre hayvansal üretimde gıda egemenliği ve gıda güvencesinin sağlanabilmesi için ithalattan vazgeçilip, üretici iç ve dış piyasanın insafına terk edilmemelidir.

Tarım örgütleri (Süt Birliği, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Ziraat Odası v.b,) iktidarın dayatmalarına boyun eğmemeli, gerçek sorumlulukları olan üreticinin çıkarları ve ülke çıkarlarının savunucuları olmalıdır."