Ankara'da mezarlıkta neler yaşandı?

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un 78 yaşındak annesi Hatun Tuğluk'un cenazesinin Ankara'da defni sırasında yaşanan linç girişimi infial yaratırken, düşündürücü soruları da beraberinde getirdi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bursaport.com

T24 yazarı Hasan Cemal, Aysel Tuğluk'un annesinin cenaze törenine katılan HDP'lilerin anlattığı dehşet anlarını kaleme aldığı yazısında, "Başkentin göbeğinde, bir Kürt Alevisi ana, 78 yaşındaki Hatun Tuğluk bugün artık toprağa verilemiyorsa, çekin kuyruğunu gitsin. Türkiye büyük bir hızla cehennem kuyusuna itiliyor." ifadelerini kullandı.

Mithat Sancar'ın anlatımlarını aktaran Hasan Cemal, 25-30 kişinin kısa sürede 100 dolayına çıktığını yazdı. Sancar'ın, "Planlı bir saldırıydı. Bölünmek de değil, parçalanmak işte ancak böyle oluyor." sözlerine yer veren Hasan Cemal, Sırrı Süreyya Önder'in, "Neler gördük bu memlekette, ama nefsime bu kadar ağır gelen bir olay yaşamadım. Demek, Kürt anaları bu topraklarda gömülemeyecek. Demek, bu topraklarda Kürt analarına mezar yok, onlara mezar da esirgenecek. Bu hiçbir şeye benzemez. Bu bir kopuştur!" sözlerini aktardı.

Hasan Cemal'in "Bir Kürd anası, 78 yaşındaki Hatun Hanım artık Ankara'da toprağa verilemiyorsa..." başlıklı yazısı şöyle:

Bağırıyorlar:

Burası Kürt mezarlığı değil, Alevi mezarlığı değil!

Bağırıyorlar:

Buraya Kürdü, Aleviyi, Ermeniyi gömdürtmeyiz!

Bağırıyorlar:

Burada şehit cenazesi var, buraya terörist cenazesi gömdürmeyiz!

Bağırıyorlar:

"Gömerseniz de çıkartır parçalarız!"

Saldırganların yirmi, yirmi beş olan sayısı kısa sürede yüze çıkıyor. Alevi bir Kürt anası olan 78 yaşındaki Hatun Tuğluk'un cenazesine katılanların üstüne taş sopa fırlatıyorlar. Mezarı tahrip ediyorlar ırkçı sloganlarla birlikte:

Buraya Kürdü, Aleviyi, Ermeniyi gömdürmeyiz!

Burası, Ankara'da Batıkent.

Hatun Hanım, İncek'teki bu mezarlığa evinin penceresinden bakar, "Ölünce beni buraya gömün" dermiş, vasiyeti böyleymiş...

Hatun Hanım, Aysel Tuğluk'un annesi. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı olan Tuğluk uzunca zamandır Kocaeli'nde hapis yatıyor. Özel izinle Ankara'ya geliyor annesinin cenazesine.

Irkçı saldırı üzerine Hatun Hanım'ın cenazesi kabrinden çıkarılıyor, toprağa verilmek üzere aile tarafından Dersim'e götürülüyor.

Bir başka deyişle, Hatun Hanım'ın vasiyeti yerine getirilemiyor.

Aysel Tuğluk da ne yazık ki anasıyla birlikte gidemiyor Dersim'e, çünkü cezaevinden bir izin daha çıkmıyor.

Cezaevinden izinli olarak cenazeye gelen Aysel Tuğluk, ikinci iznin alınamaması nedeniyle memleketi Dersim'deki cenaze törenine katılamadı

HDP sözcüsü Osman Baydemir anlatıyor:

Cenaze mezarlığa ulaştığı andan itibaren önceden örgütlenmiş bir faşist güruhun saldırısına maruz kaldık. Bir buçuk saat boyunca taş ve sopalarla mezarlığa giren ve kabri tekmeleyen saldırganlara yönelik hiçbir polis müdahalesi olmadı. Bu yaşananlar Sivas'ın, Maraş'ın, 6 -7 Eylül'ün tezahürü idi. Dersim'in, Şeyh Said kıyamının tezahürü idi. 1915'lerin tekrarı idi. Bu saldırı Kürtlere, Alevilere tüm insanlığa yönelikti. Tek bir gözaltı bile yok. İki yıldır biz bu güruha karşı mücadele ediyoruz. Böyle bir zihniyet bu ülkeyi yönetemez. Böyle bir zihniyet Türk'ü, Aleviyi, Kürdü bir arada yaşatamaz.

Ahmet Türk'ü dinliyorum:

Anlatacak kelime bulamıyorum. Bu bir vahşettir. Bu bir linçtir. Polisler seyrediyordu. Cenazeyi gömmüştük, çıkardık. Akıl alır gibi değil. Kırk elli yıldır bu memlekette siyaset yapıyorum. Bu kadar acı yaşadım, bu kadar acıya tanık oldum, ama böylesine ilk defa şahit oluyorum. Aklım, havsalam almıyor.

HDP Mardin milletvekili Mithat Sancar'ı dinliyorum:

Korkunçtu her şey. Bilerek geldiler, tesadüfen toplanmadılar. Önce 25-30 kişiydi saldırganlar, kısa sürede 100'e çıktı. Planlı bir saldırıydı. Bölünmek de değil, parçalanmak işte ancak böyle oluyor.

Sırrı Sakık anlatıyor:

Birkaç saat boyunca linç tehlikesi yaşadık. Bir güruh saldırdı ve güvenlik güçleri seyretti. Korkunç! Toprağın altında buluşmayı bile beceremiyorsak daha ne olacak? Bir Kürdün, bir Alevinin, bir Ermeninin bu topraklarda gömülmeye hakkı yok mu? Herkesin bu iklimin nasıl yaratıldığını sorgulaması lazım.

Sırrı Süreyya Önder'i dinliyorum:

Neler gördük bu memlekette, ama nefsime bu kadar ağır gelen bir olay yaşamadım. Demek, Kürt anaları bu topraklarda gömülemeyecek. Demek, bu topraklarda Kürt analarına mezar yok, onlara mezar da esirgenecek. Bu hiçbir şeye benzemez. Bu bir kopuştur!

Şu sözleri alt alta koyun:

"Bu zihniyet Türk'ü, Aleviyi, Kürdü bir arada yaşatamaz." "Parçalanmak ancak böyle olur." "Toprağın altında buluşmayı bile beceremiyorsak daha ne olacak?" "Bu bir kopuştur!"

Ve şunu iyi bilin:

Bu "kopuş" tankla tüfekle, güvenlik politikalarıyla engellenemez. Hapishaneler ağzına kadar Kürt siyasetçilerle doldurularak da engellenemez.

Başkentin göbeğinde, bir Kürt Alevisi ana, 78 yaşındaki Hatun Tuğluk bugün artık toprağa verilemiyorsa, çekin kuyruğunu gitsin.

Türkiye büyük bir hızla cehennem kuyusuna itiliyor.

Aysel Tuğluk'un, ailesinin derin acısını paylaşıyorum, yaşananları lanetliyorum.

(Yazı t24.com.tr'den alınmıştır)