Kadınlar haklarının farkında değil

Türkiye nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturan kadınlarımız, ülkede hak ettikleri değeri görüyor mu? Her günü hayata tutunmaya çalışmakla geçen kadınlarımız, Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne kadar kendisine tanınan hakları biliyor mu?

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bursaport.com

Kadınız biz... Geleceği kucağımıza aldığımız gözlerde gören analarız biz... Televizyonlarda izlediğiniz, gazetelerde okuduğunuz kurbanlarız... Sevgisini sağır taşlara bile anlatmaya çalışanlarız... Bütün ömrünü eşine, çocuklarına adayan fedakâr yürekleriz... Sadece 8 Mart'ta değil, her gün dişini tırnağına takan emekçileriz. Güzel günler için karşılık beklemeden çırpınan gönülleriz biz...

Türkiye nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturan kadınlarımız, ülkede hak ettikleri değeri görüyor mu? Her günü hayata tutunmaya çalışmakla geçen kadınlarımız, Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne kadar kendisine tanınan hakları biliyor mu?

Toplumun her alanında aktif rol almaya çalışan kadınlarımız nasıl başarılı oluyor? Kadın cinayetlerinin baş kurbanları olan kadınlar, kendi sorunlarını masaya yatırıp konuyu olumsuz etkileyen bütün faktörleri dışarıda bırakıp çözüm yolları üretiyorlar mı?

Kadınlar ve kadınların sorunları üzerine özveriyle çalışan Bursa Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Kadriye Sarıbıyık ve Kadın Meclisi üyeleri ile kadınları ve sorunlarını konuştuk.

RÖPORTAJ: PELİN AKDEMİR

Bursa Kent Konseyi Kadın Meclisinin kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?

-1996 yılında kurulan Yerel Gündem 21 döneminden geliyoruz. 2003'te oluşan kadın çalışma grupları daha sonradan kadın meclislerine, 2006 yılında kent konseylerine dönüştü. Bursa'da 2008 yılından itibaren Bursa Kent Konseyi Kadın Meclisleri olarak görevlerimizi yürütüyoruz. Ben 10 yıldır Kadın Meclisi Başkanlığı yapıyorum. 3 kez seçimle bir kez de atamayla bu göreve geldim. Bursa Kent Konseyi bünyesinde 4 meclisimiz, 30 çalışma grubumuz var. Başkandan en alttaki çalışma birimine kadar her çalışan gönüllü. Personeller ise belediyenin ücretli çalışanı.

Kadın Meclisi kaç üyeden oluşuyor?

-Kadın Meclisimiz, 12 asil, başkanla beraber 13, 12 kişi de yedek toplam 25 kişiden oluşuyor. 5 kişi kamuda görev aldığı için çok aktif değiller. 20 üye aktif olarak Bursa'da yaşayan kadınların sorunlarının tespiti ve bunların çözümüne yönelik öneriler üretmeye çalışıyoruz. Kadın Meclisi bünyesinde Sağlık, Hukuk, Eğitim, Kültür-Sanat ve İstihdam gruplarımız var.

Bugüne kadar neler yaptınız, çalışmalarından biraz bahseder misiniz?

-Aile içi iletişimi işledik, istihdam grubumuzun el emeği göz nuru çalışması oldu. Arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalar sergilendi, tanıtımı yapıldı. 10 partiye yakın kadınları bir araya getirdik. Hemşirelerimizi hayatımızın sigortası gördüğümüz için 12-18 Mayıs'ta Dünya Hemşire Haftası kutlamalarını destekledik. Türkiye'nin en güçlü, en çok çalışan kent konseyinin kadın meclisiyiz. Sancaktepe'den, Balıkesir Gönen'den, Bulgaristan Mestanlı'dan bizi ziyarete kadınlarımız geldi. Ünümüz oralara kadar gitmiş. Bilinçli tüketici olmanın yollarını arayan kadınlarımıza seminer düzenledik. Kadınların karar mekanizmasında yer almasının, daha çok kadın muhtarın olmasının daha iyi olacağını düşünüyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü her yıl kutluyoruz. Bir dönem Cemalnur Sargut Hocayı getirdik. İslam'da kadının yerini konuştuk. 'Eşitiz, o halde güçlüyüz' projemiz oldu. Kız çocuklarımız için obeziteye yönelik bilgilendirme çalışmamız oldu.

Çalışmalarınızı gönüllü olarak mı yürütüyorsunuz?

-Hiçbir maddi beklentimiz yok. Biz gönüllü çalışıyoruz ama gönlümüze göre çalışmıyoruz. Biz burada taşın altına elimizi koyduk. Bursa'da yaşayan kadınların statüsünü yükseltmek istiyoruz. Elimizden geldiği kadar kadınlarımızı buraya çağırıyoruz. Zaman zaman sahaya iniyoruz. Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi'nde Doktor Emel Baygör ile beraber gençlerin ergenlik sorunuyla ilgili çalışmamız oldu. Kadın Meclisi olarak çeşitli konularda konferans, panel yaparak kadınlarımızı aydınlatmaya çalışıyoruz.

Çalışmalarınızda finansmanı nasıl karşılıyorsunuz?

-Şube müdürlüğümüz belediye destekli karşılıyor. Çalışmalarımızın birçoğu gönüllü oluyor. Konferans vermeye gelen kişilerde gönüllü geliyorlar. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çalışmamızda da arkadaşlarımıza yemek talep ettim. Hepsi cebinden para vererek seve seve geliyorlar. 2-3 yılda bir ulusal toplantılara katılmak için destek sağlanıyor.

Kadın Meclisi üyesi Mecbure Altun: 43 ilin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Toplantıyla ilgili bir kitapçık hazırlanmaya karar verildi. Meclise sunuldu. Ulusal bir toplantı profesörler, kadın meclis başkanları, bakan ve bakan yardımcıları bizzat geldi. 'Kadınlar için ne yapılabilir?' konuşuldu. Ekonomik, sağlık, eğitim olarak 3 konu üzerinde duruldu. Çok güzel bir toplantı yapıldı.

Kadriye Sarıbıyık

Diğer il veya ilçe kent konseyleriyle birlikte çalışmalarınız oluyor mu?

-Evet, planlıyoruz. Daha önceki yıllarda ulusal toplantılarımız oluyordu. 36 ilde başlayan toplantılar 60 ile kadar çıktı. Yerel Gündem 10 yaşına girdikten sonra yönetim desteğini çekti, kent konseylerine dönüştü. Doğdunuz, bebektiniz, yürüttük bundan sonra artık kendiniz devam edeceksiniz dediler. Yerel yönetimlere devrettiler. En kısa zamanda kadın meclisleri başkanlarını davet etmeyi planlıyoruz. Kadın çalışması yapan STK'ların başkanlarıyla beraber bir çalışma yapmayı planlıyoruz.

Bursa'daki kadınların sorunları konusunda neler yapıyorsunuz?

-250- 300 kadına kadın meclisi üyelerimizin yardımıyla telefonla ulaşarak buraya davet ediyoruz. Sorunlarını anlatmaları için tek tek söz veriyoruz. Geçen yaptığımız toplantıda anneler okullardaki hijyen konusuna değindi. Çocuklarımız okullarda temiz su içemiyor, ellerini yıkayamıyor. Bir olayda lavabonun düşmesiyle bir çocuğumuz hayatını kaybetmişti. Bu konularla ilgili annelerimiz şikâyetçi oldular. Kadınların öğrendiğimiz sorunları üzerine bilgilendirme toplantıları yapıyoruz.

Kadınların siyasette aktif rol oynamaları için neler yapıyorsunuz?

-İlk kurulduğumuz dönemlerde siyaset çalışma grubumuz aktifti. Siyaset grubumuzda kadınların karar alma mekanizmalarında daha çok yer almalarıyla ilgili güzel çalışmalar yaptık. 'Hadi kadınlar Meclise' dedik, imza kampanyaları düzenledik, 'Meclisin yarısını kadın istiyoruz' dedik.

Meclis'teki kadın milletvekilleri ile temaslarınız var mı? Kadın muhtar sayısı ne oldu?

-Meclis'te Bursa'dan 2'si CHP, 2'si Ak Parti'den 4 kadın milletvekilimiz var. Bursa'dan 42 yıl aradan sonra Canan Candemir Çelik seçilmişti kadın milletvekili olarak. Bunlar da bizim için bir başarı. Kadınlarımızı özgüven sağlamaları, mecliste yer almaları doğrultusunda yönlendirmek için parti gözetmeksizin destekledik. Kadın muhtarlarımız çoğaldı. Şu anda Bursa'da 28 kadın muhtarımız mevcut. Eskiye göre iyi ama 1050 erkek muhtarın içinde 28 kadın muhtar yine hiçbir şey değil. Bizim ülkemizde kadınların da muhtarlık gibi bir göreve sahip çıkmaları kadınlarımıza çok yakıştı. Görevlerini başarıyla yürütüyorlar.

Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi durum göz önüne alındığında kadının siyasetteki yerini nasıl buluyorsunuz?

-Kadın belediye başkanı adaylarını, milletvekili adaylarını buraya davet ettik. Seçildikleri takdirde neler yapacaklarını bize anlattılar, fikirleri paylaştık. Biliyorsunuz Türkiye'de iki parti yan yana zor geliyor. Ama biz bu çalışmalarla siyasette 10'a yakın partiden arkadaşlarımızla Kent Konseyi'nde toplantılar yaptık. Kadın milletvekilleri adaylarımız da bu toplantılara katıldı ve seçilince bize ne yapacaklarını anlattılar.

Bursa Kent Konseyi Kadın Meclisi üyelerinden (soldan sağa); Nuray Öner, Deniz Güney, Melek Tav, Melek Ballı Dinç, Kadriye Sarıbıyık( Kadın Meclisi Başkanı), Mecbure Altun, Ayşe Aryel, Sema Bütün, Nurdan Celap ve Hacer Özyürek sorularımızı yanıtladı

Hukuk grubunuz ne gibi çalışmalar yapıyor?

-Hukuk grubumuz kadınlarımızın hakları konusunda bilgilendirmeler yapıyor. Türk Medeni Kanunu'nun kabulünün yıldönümünde 90-100 kişiye yakın katılımla bilgilerimizi güncelledik. Kadınların yasal haklarını anlatmaya devam ediyoruz. 5 Aralık'ta Seçme ve Seçilme Hakkı'nı,17'ta Şubat Medeni Kanunu, 8 Mart'ta Dünya Kadınlar Günü'nü, Anneler Günü'nü, Öğretmenler Günü'nü, 24-25 Kasım Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Günlerini atlamadan kadınlarımızı bilgilendiriyoruz. Hukuk grubu temsilcimiz Avukat İlknur Kutucu toplantılarımızda kadının sahip olduğu haklara yönelik bilgiler veriyor. Okullarda da velileri bilgilendiriyoruz. Çok eşlilik, resmi nikâh, mal rejimi konularında yeni çıkan yasaları kadınlarımıza anlatıyoruz.

Sağlıkla ilgili çalışmalarınız nelerdir?

-Sağlık çalışma grubumuzun temsilcisi Mecbure Altun, kadın hastalıkları konusunda çalışmalar yürütüyor. Kanser Erken Tarama Teşhis Merkezi'yle (KETEM) de ortak çalışmalarımız var. Kadınlarımızı kanser önlenmeyle ilgili taramalardan geçiriyoruz. Bu konuda 20'ye yakın etkinlik düzenledik, kadınlarımızı bilgilendirdik.

Eğitim, kültür, sanat konularında nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

-Eğitim, Kültür ve Sanat grubumuzda Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nın (AÇEV) Bursa saha sorumlusu Nuray Öner, okuma-yazma bilmeyen kadınlarımızla ilgili çalışmalar yürütüyor.

Kadın Meclisi üyesi ve AÇEV Bursa saha sorumlusu Nuray Öner: Kültür sanat konusunda daha çok Halk Eğitimler çalışıyor. Biz bütün yaptığımız eğitimlerde kadınları kültür sanat alanına yönlendirmeye çalışıyoruz. Bursa'da yaşayan fakat Bursa'nın önemli turizm yerlerini görmeyen kadınlarımız için Belediyenin de desteğiyle Bursa gezisi yaptık. Ulaşabildiğimiz kadınların kültür seviyelerini yükseltmek için müze gezisi, cami gezisi, tarihi yerlere geziler, denize götürmek, Uludağ'a gezi düzenlemek gibi etkinliklerimiz oldu.

Bursa'da okuma-yazma bilmeyen kadınların oranı ne durumda?

-(Nuray Öner): Bursa'da net bir rakam olmamakla beraber eskiye göre azaldı. Bursa'da eğitimin daha düşük olduğu bölge Yıldırım. Yıldırım bölgesinde sürekli çalışmalarımız oluyor, fakat en fazla göç alan bölge olduğu için ne kadar çalışma yapılsa da bu konuda rakamlar yüksek. Suriye'den gelen kadınların da Türkçe okuma-yazma bilmemesi rakamları yükseltiyor. Yıldırım'dan sonra Osmangazi ve Emek geliyor. Nilüfer'de bu oran daha az. Eğitim konusunda göçün etkisi çok fazla.

Bursa'da yaşayan kadınların en büyük sorunu nedir? Aşamadıkları sorunları nelerdir?

-Sorunların başında şiddet geliyor. Haberlerde izliyor, gazetelerde okuyoruz. Tedbirler alınmasına rağmen bu konu bir türlü aşılamadı. Kadına koruma verildi, parmağına imdat butonu takıldı ama yine de cinayete kurban giden kadınlar oldu. Bursa'da da Türkiye genelinde de aşamadığımız sorunlardan biri kadın cinayetleri.

Kadına yönelik şiddette karşılaştığınız durum nasıl? Kadınları toplantılara katılmaya nasıl ikna ediyorsunuz?

-Daha önceki yıllarda 3 mahallede; Yunuseli, Işıktepe ve Yavuzselim'de yaptığımız bir projede kadına yönelik şiddetin çok yüksek oranda olduğunu bire bir evleri gezerek gördük. Kayınpeder izin vermeden gelin konuşamıyor bile. O dönem eğitimlerimize davet ettik. Eğitimlere kayınpeder izin vermezse gelin gelemiyor. Eğitimlere katılımı arttırmak için hediyeler, şampuanlar götürdük. Bu sefer de çok katılım olunca biz baş edemedik. O kadar çok katılım oldu ki. Kadınlara faydalı olmaya çalıştığımız için toplantıların böyle albenisi olması iyi oldu.

'KOCAM BENİ DÖVER DE, SEVER DE' DİYOR

Yapılan çalışmalara yönelik olumsuz tepkiler alıyor musunuz? Bu benim sorunum sizi ilgilendirmez diyen kadınlar oluyor mu?

-Evet var. 'Kocam beni döver de sever de' diyor. Bunu artık kadın benimsemiş. Normal karşılıyor. Kadına yönelik şiddeti içselleştirmiş oluyor. Karşılaştığımız bir vaka da gittiğimiz okulda arkadaşımız velilere şiddetin beş olgusunu anlatıyor. Eşinizin size vurmaya hakkı yok, diyerek anlatıyor. Psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, yüksek sesle konuşmak bile şiddet olarak anlatıldı. Kadınlardan biri 'şiddet gören kadınlar olarak diyoruz ama ben de eşimi dinlemedim' dedi. Hamileydim, eşimle pazara gittik. Kocam bana evden çıkarken yüksek topuklu giyme dedi. Ben giydim dedi. Pazar yerinde ayağı burkmuş düşmüş, kocası da orada kadına vurmuş. Kadın dayağı orda hak ettiğini düşünüyor. Bizim avukatımız da kadına asıl olması gerekenin kocasının 'aman sana bir şey oldu mu?' diyerek destek göstermesi gerektiğini anlatıyor. Kadının böyle bir beklentisi hiç yok. Kadın 'ben bunu hak ettim' diyor.

Şiddete maruz kalan kadınlara nasıl ulaşıyorsunuz? Çalışmalarınızdan nasıl sonuçlar alıyorsunuz?

-Emek Mahallesinde yaptığımız bir projemizde önce karakola gittik. En yoğun şikâyet alınan mahalleri öğrendik. Mahalle muhtarlarıyla, okullarla görüştük. Oradaki velilere, annelere kadına şiddet konusuyla ilgili eğitim verdik. Avukat, psikolog, din görevlisi götürdük. Güzel bir katılım oldu. Geri bildirim almak için bir anket yaptık. Ankette hiçbir sıkıntıları, maddi problemleri yok. Ankette şiddet gören yok ama eğitim sonrasında avukatın başından kimse ayrılmıyor. Avukata sorular soruluyor. Biz de kadınların durumlarını sakladıklarını anlıyoruz. Oraya görümcesiyle, eltisiyle geliyor. Onun yanında açık vermek istemiyor. Bire bir tek geldiği zaman kadınlarımız anlatabiliyor, soru sorabiliyor.

KADINLARDA KABUL EDİLMİŞ BİR ÇARESİZLİK VAR

Kadınlarımız şiddeti neden kabul ediyor?

-(Nuray Öner): Ziya Gökalp İlkokulu'nda kursa gelen kadınlarla tek tek konuştuğumuz zaman şiddet görmediklerini söylüyorlar. 'Çocukken de şiddet görmedin mi?' dediğimizde 'Yok görmedim' diyor. 'Annen seni hiç terlikle dövmedi mi beni çok dövüyordu' diyoruz. ' Aa hocam olmaz mı onu çok yedim' diyor kadın. Ama annesinin terlikle dövmesini şiddet olarak saymıyor ya da kocasının yüksek sesle bağırmasını. Bilmediğinden de kabul edilmiş çaresizlik var, bazıları da bildiğinden de kabul ediyor. Başa çıkamayacağını düşündüğü için bilerek kabul ediyor.

-(Kadriye Sarıbıyık): Görüştüğümüz komiser bey bir vaka anlattı. Üst komşusunu kocası hergün dövüyormuş. 'Ne yapabilirim?' diyor komiser. Bize 'gelin siz kurtarın o kadını' diyor. Şikâyet etmediği sürece hiçbir şey yapamıyoruz. Karakolda yaşadığımız başka bir vaka da 'içeride bir anne var' dedi komiser bey oğlu dövmüş anneyi. Kadının her yeri morarmış. 'Gelin buyurun konuşun anneyle' dedi komiser bey. Karakolda bir süre tutuluyor ama annenin siniri geçtikten sonra oğlunu affediyor.

Doktor darp raporu verse dahi bir şey yapılamıyor mu?

-(Melek Tav): Doktordan alınan darp raporu dahi olsa eğer kadın şikâyet etmiyorsa suç teşkil etmiyor. Herhangi bir işleme tabi olmuyor. Karakolda anlaşılıyor, mahkemeye taşınmıyor.

Türk kadını kendisine verilmiş olan hakları ne kadar biliyor?

-(Kadriye Sarıbıyık): Buraya gelen kadınlara hakları konusunda eğitim verildi, bu konuda bilinç sağlandı. Fakat ulaşamadığımız yerlerdeki kadınlar maalesef bunun bilincinde değil. O benim kocam deyip nikâhsızda oturan kadınlar var. Onu kabullenmişler. İkinci eşliği bile kabul eden kadınlarımızdan resmi nikâhla ilgili ne bekleyebiliriz?

-(Melek Tav): En büyük sorun kadınların ekonomik özgürlüğünün olmamasında. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadın maalesef kocasının eline bakıyor. Çoluğuyla çocuğuyla sokakta kalmak istemiyor. Perişan olmak istemediği için kocasının her yaptığını kabul etmek mecburiyetinde kalıyor. Ataerkil toplumda erkeğin sözü dinlenir. Erkek ne derse o olur. Boyun eğeceksin, geçineceksin. Sen kadın değil misin? Her şeye katlanacaksın, sabırlı olacaksın. Genetik kodlarımızda bunlar var. Kadın her zaman erkeğine saygı gösterir. Çocuklarını büyütmekle mükelleftir. Okumuş oranları yüksek olanlarda daha fazla şiddet oluyor. Okumakla da alakası yok. Tamamen zihniyet meselesi. Biz istediğimiz kadar eğitim de versek bunu aşamıyoruz. Eğitim var ama uygulamaya gelince ne kadarı var bilemiyoruz. Baktığınızda birçok hakkımız var. Seyahat hakkı, eğitim hakkı gibi birçok hakkımız var. Hangisi uygulanıyor doğru düzgün? İşleyişte ve kanunların uygulanmasın da bir sorun var.

Uygulamayla ilgili birtakım sorunlar var. Koruma kararı alınmış bir kadın da cinayete kurban gidebiliyor.

-(Melek Ballı Dinç): Şu anda CHP'li bir kadın milletvekili Cumhuriyet Savcılığına 'bana koruma verin' diye başvurmuş. Çok büyük tehditler alıyormuş.

-(Kadriye Sarıbıyık): Konumu milletvekili fakat birisi arkadan kalleşçe vurduğunda ne tedbir alabilirsin?

-(Hacer Özyürek): Eğer çocuğu yetiştirirken çocuğun vicdanına polisi, bekçiyi koyamıyorsan; işlemde ne koyarsan koy bir şey yapamazsın. Önemli olan çocuklarımızı yetiştirebilmek. Burada kadının üzerine düşen çok önemli toplumsal roller var ama en önemlisi çocuklarımızı yetiştirirken özgüvenli, onurlu, erdemli yetiştirebilmek. Erkeği de kadın yetiştiriyor, kadını da kadın yetiştiriyor sonunda.

-(Melek Ballı Dinç): Ben burada başka bir açış sunmak istiyorum. Benim iki oğlum var. Diyelim ki çocuklara babası ters tepkiler veriyorsa veya dışarı çıktığı zaman evdekinden farklı tepkiler görüyorsa çocuğun yetişmesine etki ediyor. Ben çocuklarıma her zaman dışarı çıktıklarında saygılı olun diyorum. Çocuklar eve geldiklerinde bana 'anne kavga etmeyi bile bilmiyoruz' diyorlar. Oğlum, 'Zarar görmemek için kendimi savunmam gereken durumlarda kavga etmeye mecbur bırakılıyorum ama kavga edemiyorum' diyor. Toplumda kalıplaşmış zihniyetleri de kırmamız lazım. Burada anneye çok yükleniliyor. Babaların da bu konuda bilinçli olması gerekir.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini korumamız gerekmiyor mu?

-Bizim bir projemiz de toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine. 'Kadın Meclisleri Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' projemiz Avrupa Birliği fonlarından destek aldı. Bu proje için 12 ilimizi davet ettik. 2014 yılında ağır kış şartlarına rağmen 9 ilimizden katılım sağlandı, 9 ilimizde de kadınların sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaların yapılması için ön ayak olduk. Türkiye genelinde karşımıza çıkan sorunlar kadınlarımızın eğitimsizliği, kadına yönelik şiddet, kadınlarımızın aktif siyasette yer alamaması. Türkiye'nin dört bir yanından katılım gösteren illerimiz oldu. Şanlıurfa, Nevşehir, Kars, Trabzon, Samsun, Adıyaman, Gaziantep. Her çalışma grubu kendi illerindeki kadın sorunlarını bize anlattı. Kadına yönelik şiddet her bölgede farklı şekillerde zuhur ediyor. Maalesef hiçbir ilimiz biz bu sorunu çözdük diyemedi, keşke diyebilsek. Biz bunu deme kararı aldık.

Çalışmalarınıza gönüllü olarak katılmak isteyen kadınlar oluyor mu?

-Yaptığımız projeleri internet sayfamızda yayınlıyoruz. Orada gören kadınlarımız KETEM'e bizi de götürün diyorlar. Minibüslerle kadınlar mahallelerinden alınıp, kontrol bitiminde tekrardan mahallelerine geri götürülüyorlar. Daha önceden çıktığımız televizyon programlarında arayanlar oldu, sorunlarını anlatanlar. 'Tamam, buraya gelin ilgilenelim' diyoruz. O aşamaya geldi mi kadınlar da çekimser davranıyorlar. Şiddete maruz kalan kadınlar, belli bir süre şiddeti önlemek için korumada kalıyorlar. Bu süre bitiminde kadın, ne olacağını bilemiyor. O noktadan sonra çözüm önerisi tıkanıyor.

Çalışmalarınızın geri bildirimini nasıl alıyorsunuz, takibini nasıl yapıyorsunuz?

-Proje çalışmalarında anket düzenliyoruz. İllerde yapılan çalışmaların o illerde bulunan kadın meclislerine de verildi. Onlar kendi sorunları üzerine çözümüne yönelik öneriler üretiyorlar. Biz kendi bünyemizde bu sorunları tespit ettik. Verdiğimiz anketlere doğru, verimli bir cevap alamadık. 150 kadın katıldı, verdikleri yanıtlar sağlıklı veri oluşturmadı.

Kadınlara yönelik kimi siyasetçi ve akademisyenlerin 'kadın uluorta kahkaha atamaz', 'hamile kadın sokağa çıkmamalı' gibi bazı söylemler kadına bakış konusunda olumsuz etkiler yapmıyor mu? Bu konuda sizlerin bir sözü oluyor mu?

-(Melek Ballı Dinç): Kaygıları artırıyor. Sonuca varılmadığı noktalarda kısırdöngü oluyor. 5 yıl sonrada yine aynı konular konuşulacak. Bizim kadınlar olarak ilerlememiz lazım.

-(Hacer Özyürek): İslamiyet kadını bir emanet olarak kabul eder. Allah'ın bir lütfudur diye ayetlerde sabittir bu. Kesinlikle bunun dışında söylenen her söz kişinin cehaletidir.

Siyasetçilerin kadınlara yönelik istenmeyen söylemleri yine siyasetle çözülebilecek konulardır. Sivil toplum kuruluşları elbette ki siyasetin üstünde. Fakat bu söylemler ancak siyasi arenada çözülebilecek konulardır.

-(Melek Tav): Biz her konuda her bilgiye sahip değiliz. İnsanların bir kısmı maalesef okumuyor, öğrenmiyor. Kulaktan dolma bilgilerle doğruya ulaşmaya çalışıyorlar. Biz bunun cevabını vermek için bilgi sahibi olan insanları getirip, burada bilgilendirme toplantıları yapıyoruz.

Suriyeli kadınlara yönelik özel çalışmalarınız oluyor mu?

-(Kadriye Sarıbıyık): Kadın meclisimizin buna yönelik özel bir çalışması yok. Ama Kent Konseyimizin yabancılar çalışma grubu bu yönde özel çalışmalar yapıyorlar. 3-4 ay süren Türkçe öğrenme çalışmaları yapıldı ve sertifika verildi. STK'lar birbirimizi destekleyerek, Bursa Kadın Kuruluşları birliğinde de birlikte bu konuda çalışma yürütüyoruz.

-(Mecbure Altun): Kent Konseyimizin çalışma gruplarında Suriyeli kadınlara okuma-yazma, Türkçe öğretiliyor. Erkeklere ayrı, kadınlara ayrı çalışma yapılıyor. Halen daha devam ediyor. 

Hepinize bu söyleşi için teşekkür ediyorum...